arkadaşlar hepinize iyi akşamlar elinizde şehir ve dağ efsanesi varsa yardımcı olur musunuz.şimdiden hepinize teşekkürler
Kız Kalesi Efsanesi
Yurdumuzda pek çok Kız Kalesi vardır. Bunların hepsinin, hemen hemen birbirini hatırlatan hikâyeleri halk arasında nesilden nesile anlatılagelmektedir. Bunlardan biri de Silifke sahilerinde kıyıdan birkaç yüz metre uzaktadır. Uzaktan bakıldığı zaman deniz içindeki heybetli duruşu ile dikkatleri özerine çeken; bu Kalenin şöyle bir hikâyesi anlatılır:
Vaktiyle, bugünkü İçel İlimizin bulunduğu bölgede hâkim olan bir bey varmış. Bu beyin bir kızı olur. Baba da, devrin âdetine uyarak kızını bir kahine götürür ve onun geleceği hakkında bilgi edinmek ister. Kâhin, kızın 19 yaşına girince bir yılan tarafından sokulmak suretiyle öleceğini söyler. Buna çok üzülen baba derin derin düşünmeye başlar. Ne yapsa da kızını bu kötü gelecekten kurtarsa.
Beyin aklına güzel bir fikir gelir. Denizin ortasına bir kale yaptıracaktır. Kızını da oraya yerleştirecektir. Yılan sudan geçemeyeceğine göre de kızı kurtulacaktır. Hemen bu fikrin gerçekleşmesi için planlar hazırlar ve bugünkü Kız Kalesinin bulunduğu yerde binanın yapılmasına başlanır. Aradan günler, aylar, yıllar geçer; sonunda beyin istediği Kale ortaya çıkar. Artık kızını daima orada oturtmakta, karşı tarata hiç geçi itmemektedir.
Beyin kızı 19 yaşını tamamlar; onun şerefine Kalede eğlenceler tertip edilir. Bu eğlencelere davet edilen bir köylü kadın da hediye olmak üzere, bağındaki nefis üzümlerden bir sepet dolusu getirir. Fakat, kader bu ya, kadın üzümleri doldururken, dalgınlığından istifade ederek sepetin içine gizlenen yılanı görmez. Üzümü çok seven beyin kızı da bu sepeti doğruca odasına çıkarttırır. Gece geç vakit herkes gittikten sonra yiyecektir.
Misafirler gittikten, eğlenceler bittikten sonra sonra odasına çıkan genç kız çok sevdiği üzümlerden yemeye başlar. Fakat tam bu sırada sepetin içinden çıkan yılan, kızcağızı sokar ve ölümüne sebep olur.
Bugün Akdenizin bu şirin köşesinden geçenler Kaleyi mutlaka görürler ve hikâyesini öğrenmeden oradan ayrılmazlar. Fakat ayrılırlarken de beyin kızına acımadan edemezler.
Kaynak: Saim Sakaoğlu / 101 Anadolu Efsanesi