Tüm Sevenlerinden Tolstoyevski Dosta….
Çok fazla şey beklememek gerekir insanlardan. Hazırlıklı olmak gerekir her tavra. Kaldıracağından, yapabileceğinden fazlasını beklemek büyük hayal kırıklıklarını beraberinde getiriyor.
Sevgili Dostum
Dönüp ardımıza baktığımızda “bir gün mü yaşadık, on gün mü, yoksa birkaç saat mi” diye tartışacak olduğumuz şu bir anlık dünya hayatında, sıcaklığını kalbimizde duyumsayıp iliklerimizde hissedeceğimiz, başımız sıkışınca yanında huzur bulacağımız, anlatmadan kalbimizden geçirdiklerimizle halimize vakıf olacak, bir ana gibi hatta daha fazla merhamet edip bizi düşünecek, ateşin yaktığını öğrenmemiz için tecrübe etmemize dayanamayacak, gönlümüzle gönlüne bağlanacağımız bir dost arayıp duruyoruz.
Umutlar bağlıyoruz, dilekler diliyoruz, tüm zerrelerimizle ona güveniyoruz. Sırlarımızı, zaaflarımızı paylaşıyoruz. Acılarımızı, sevinçlerimizi, hedeflerimizi, düştüğümüz ikilemleri, hayallerimizi, kırgınlıklarımızı, yılgınlıklarımızı ,yorgunluklarımızı, aynı fırtınada üşümeyi, aynı yağmurda ıslanmayı, aynı güneş altında yanmayı paylaşıyoruz. Dostum, ikinci yarım sensin. İşte buldum sonunda seni. Ancak bu kadar paylaşılabilir bir hayat diyoruz.
Sevgili Dostum
Bir sebep gerekiyor pembe bulutların gerçeklerin üzerinden silinmesi için. Bazen bir hata, bazen bir söz zehirden daha acı, bazen menfaat çatışması. Yapılan her şey ortaya dökülüyor. Tüm fedakarlıklar, tüm hatalar, hatta kimi zaman paylaştık sandığın acılar… Affedildi sandığın her şey.
Bazense ömrümüz boyunca beni anlıyor ve yanımda diye kandırıyoruz kendimizi. Bir insan bir insanı ne kadar anlayabilir ki onun her haline vakıf olmadan, kalbinden geçirdiklerini, onun tüm fıtratını ve yaşadıklarını her adımındaki niyetini bilmeden.
Sevgili Dostum
Bir insan bir insanı ancak bu kadar anlayabilir. Bazen şikayet eder, bazen hatasını dışa vurur, bazen sırtını döner, bazen “bittim” der, bazen gözlerinde seni hiç ama hiç anlamadığını görürsün. Ama bazen de yanında olur, seni anlar ve hayra iletir.
Sevgili Dostum
Düşünüyorum da haksızlık ediyoruz birbirimize bu kadar çok anlaşılmayı beklediğimizde. Dışarıdan bakıldığında her ne kadar birbirine benzer gibi görünse de çok farklı hayatlar yaşıyoruz. Çok farklı şeyler hissediyoruz. Her insan ayrı bir gezegen aslında ve bazen birbirimize bir uzaylı kadar yabancı kalıyoruz.
Ama bütün bu beklentileri ve arayışı her insan yaşıyor fıtri olarak. Eğer ulaşabilirse bu hissiyatın onu götüreceği bambaşka bir merci var çünkü: Rabbi!
Onun her haline, kalbinden geçirdikleri ve her eylemindeki niyeti dahil olmak üzere vakıf olacak, ona annesinden kat kat daha çok merhamet eden, haddini bilmesi ve rabbine ram olması halinde onu tüm zaaflarıyla bilen yaratan kabul eden, ayıplarını ve günahlarını örtecek olan, dile dahi getirmeyecek olan, ondan asla yapabileceğinden fazlasını beklemeyecek olan bir Rabb.
Sevgili Dostum
Rabbim onu unutup da, kendileri unutulanlardan olmaktan korusun bizi.
Tüm sevenlerinden selam ve sevgiler Tolstoyevski Öğretmenim…
Alıntıdır...