Sarmal öğretmenim yazdığınız her yazı nedendir bilmiyorum beni tarifsiz bir şekilde etkiliyor. Bu yazınızı okuyunca da çocukluk yıllarıma geri döndüm bir an. Annem ve babam emekli sınıf öğretmeni. Çocukluk yıllarımda hatırlıyorum da, hani bilirsiniz belki bazı yörelerde kargı ucu derler. Babam onları keserdi, mürekkebe batırarak büyük ve küçük fişleri elinde annemle birlikte yazarlardı. Onları izlemek bana apayrı bir keyif verirdi. Herşey el emeği göz nuru idi. O zamanlarda üretmenin, verimli olanın keyfi belki de bambaşkaydı. Belki de yanılıyorum... Teknolojinin nesi var, niye şikayet ediyorsunuz diyenler çıkabilir şimdi aranızda. Yine hatırlıyorum annem her bayramda bir döpyes diktirir, bayramlara farklı bir açıdan hazırlanırdı. Şimdi bakıyorum bizlerin katıldığı törenlere, arkadaşlarımız nerdeyse günlük ev kıyafetleri ile katılacaklar.
Sıradan alâlade bir gün misali bayramlar... Bense annemin bayramlara verdiği değer misali her bayrama yeni bir kıyafetle, çoşkuyla girme telaşındayım.
Bu günlerde sitede bir başlığımız var: Karneleri nasıl süsleyelim ya da bilgisayarda başarı belgelerini çıktı olarak nasıl hazırlayalım da karnelere ekleyelim.
Mesleğimin ilk yıllarını hatırlıyorum da yaklaşık 60 kişilik bir sınıfım vardı. Hepsine kuru boya kalemi ile elde çizilmiş resimler eklerdim. Aman yaman kimse beni yanlış anlamasın, sadece silah çıktı mertlik bozuldu sözünü anımsadım, hepsi bu.
Şimdi ben de o silahı kullananlardanım.
Kim bilir, belki sizin düşüncenizde bir bakan nasip olur da biz eğitimcilere, geride kendi el emeğimiz göz nurlarımızla bırakabileceğimiz eserler bırakmak şerefine nail oluruz...