çok güzel yazmışsınız zümrem
bu kalabalık sınıflarda hiç okuma bilmeden 2. sınıfa geçirilen çocuklarında suçu yok.
Ben de bir nakil var elat döneminde kalmış,gönderilmemiş okula.3 haftada çözülecek olsa tamam ama imkansız hele diğerlerine 3 haftada yetişmesi olanaksız, Bu durumda idareye tepki gösteren arkadaşlarıda ben haklı buluyorum.
Ben den gidenler oldu ama yüzüm ak .Hepsi 2. sınıfta yüzümü kara çıkarmaz. Okumaya geçemeyen öğrencilerin 1 yıl sınıf tekrarı yaptırılması gerekiyor.
Arkadaşlar, ben zaaman zaman çevremdekilere anlatırım. Öğretmenlik yaparkende göz önünde bulundururum. Kendi başımdan geçen olaydır bu. İlk okula başladığım ilk gün öğretmenimiz sıraya sokup sınıfa oturtturdu. Ben etrafıma bakıp sınıfımı tanımaya çalışyordum. O sırada öğretmende sınıfta bir şeyler anlatıyordu. Duvarın dibine bir yere oturduğum için duvardaki yazılara bakıyordum ki yüzüme çok sert bir tokat geldi. Deyim yerindeyse gözümde şimşekler çaktı. Ne olduğunu anlayamıdım bile. Bu günden sonra öğretmenden çok korkuyordum. Hiç cesaretim yoktu. Hata yapmaktan korkuyordum ya öğretmen bana yine kızarsa ya döverse... İlk iki yılım bu korku içinde sınıfı güç bela geçen bir öğrenciye dönüştüm.Taa ki üçüncü sınıfın ikinci dönemi yeni bir öğretmen gelip bizim sınıfı alana kadar. Geldiği haftallarda bir gün matematik dersinde öğretmenimiz bir problem sordu fazlalık problemleri var ya işte o problem benim hayatımın akışını değiştirdi.Tesadüfen üç işlemli o problemin en yakın cevabını bilmeyerekten iki işlemini ben bilmişim. Öğretmen beni tahtaya kaldırıp ismimi söyledi başımı okşayıp "Aferin" dedi. O an hiç bu zamana kadar duymadığım sözler beni öyle bir mutlu etti ki. O gün akşamdan başlayarak çok çalışmaya başladım. Öyle ki elimde kitap tuvalete gittiğimde bile ders çalıştığımı hatırlıyorum. Ertesi yıl sınıfın en çalışkan bir kaç öğrencisinden birisi oluverdim. Gerisi malum şu an öğretmenim. Ya o öğretmen gelmeyip hala eski öğretmenimiz okutsaydı halimi düşünüyorum ne olurdum acaba?