STV
İsmini hatırlayamadığım bir belgesel.
Açıklama için teşekkür ederim. STV de AYNA ve Yeşeren Ümitler programlarında yurt dışındaki Türk okulları ile ilgili bilgiler verilmektedir.
Muhtemelen AYNA programlarından birinde kullanılan bir cümle aklınızda kalmış.
1) Kenan Evren devlet başkanı olduğu dönemde, muhtemelen darbe anayasasına destek için yaptığı konuşmaların birinde şu anlamda bir cümle kullanarak dinleyicileri gülümsetmişti.
- Kur'an da namaza yaklaşmayın buyrulmaktadır.Koskoca devlet başkanı yalan söyleyecek değil ya, cümle elbetteki doğruydu. Kenan Evren'in kullandığı ifade NİSA suresi 43. ayette geçmektedir :
Ayet şu şekildedir:
Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar
NAMAZA YAKLAŞMAYIN. Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin, (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
Yurdışındaki Türk okulları,
bulundukları ülkelerin kanunlarına, müfredatına uygun olarak eğitim vermektedir. Her ülkedeki ders saati sayısı, öğretim dil(ler)i farklılıklar göstermektedir.
Bahsettiğiniz cümle,
BİR ÜLKEDEKİ uygulamanın
KANUNLAR ÇERÇEVESİNDEKİ durumunu ifade etmek için kullanılmış olmalı.
AYNA programının tüm bölümlerini izleyecek olursanız 4-6 dilde eğitim veren Türk okulları olduğunuda gözlemlersiniz.
Küçük Avrupa ülkelerinin bir çoğunda tüm okullarda iki ayrı dilde eğitim verilmektedir.
Bazı Afrika ülkelerinde YÜZLERCE FARKLI DİL konuşulmaktadır. Bu ülkelerde tek dilde eğitim verilmesi mümkün değildir.
Ülkemizdeki eğitim dilinin Türkçe olması nedeniyle, birden fazla dilde eğitim verilmesini yadırgamaktayız.
Benzer şekilde bir çok dilin konuşulduğu ülkelerde tek dilde eğitim verilmesini yadırgamaktadır.
2) 1980 ihtilali öncesinde, Türkiye'deki yönetimi ele geçirmeye çalışan sol örgütlerin birinin il teşkilat sorumlusu öldürülmüştü.
Herkes misilleme yapılacak, yine ortalık kan olacak endişesini taşırken örgütün yayın organı bir gazetede şu açıklama yayınlandı.
- ... ili teşkilat sorumlusu .....
GÜNDE 5 SAAT uyuduğu için, davaya ihanetten yargılanarak ölüm cezasına çarptırılmış ve dün sabaha karşı
İNFAZ işlemi gerçekleştirilmiştir.
Sol örgütün, üst düzey yöneticiler için belirlediği uyku süresi GÜNDE 4 SAAT, adı geçen yöneticinin 1 saat fazla uyuyor olması davaya ihanet kabul edilmiş ve ölüm cezası verilmiştir.
120 ülkeden öğrencilerin katılacağı bir organizasyon yapabilmek için, Dünya (barış ve hoşgörü) İmparatorluğu kurmayı
HAYAL EDEBİLMEK için GÜNDE ASGARİ 24 SAAT çalışmak gerekir.Yurt dışındaki Türk okullarında görev yapan öğretmenler, günde asgari 24 saat çalışmaktadırlar.
(Türkçe konuşan değil) kendini Türk hissedebilen öğrenciler
ancak bu şartlarla yetiştirilebilmektedir.3) 1980'li yılların sonunda Bilgisayar Programlama Kursuna gittim.
Bir bilgisayar programı yazılmaya başlamadan önce AKIŞ ŞEMASI ismi verilen ve bazı geometrik şekillerden oluşan bir şema çizilmesi tercih edilir.
Kursun ilk aşamasında AKIŞ ŞEMASI çizimi konusunda bilgiler verilmekteydi. Öğretmen bu konu üzerinde o kadar çok durdu ki artık sıkılmaya başladık.
Bir öğrencinin sıkıldığımızı ifade etmesi üzerine öğretmen şu cümleyi kullandı :
- Marleyleri, yerdeki karoları, fayansları, kaldırım taşlarını AKIŞ ŞEMASI olarak görmeye başlamadığınız sürece
programcı olamazsınız.Herkes gibi bende bu tanımlamayı abartılı bulmuş ve alaya almıştım.
Bir kaç yıl sonra, bir sürücü kursunda çalışmaya başladım. O zamanlar sürücü kursları için geliştirilmiş bir program olmadığı için kendim yazmak zorundaydım.
Çalışmalara başladım, işyerindeki çalışmalarımı yeterli görmeyince disket ortamında taşıma işlemi yaparak akşamları da evde çalışmalarıma devam ettim.
Günde ortalama 10-12 saat, bazen 18 saat sürücü kursu programı ile uğraşıyordum.
Program ilerledikçe çözmem gereken bir çok problem ortaya çıkıyor, bulduğum çözümler yeni problemler ortaya çıkarıyordu.
Problemlere çözüm bulmaya çalışmaktan sıkılmaya başlamıştım. Özellikle bilgisayar başında yaptığım çalışmalar hiç verimli olmuyordu.
Zaman içinde dikkatimi çekmeye başlayan bir husus oldu. Telefonla konuşurken, kitap okurken, TV izlerken, otobüste giderken, namaz kılarken vs. çok güzel çözümler aklıma gelmeye başladı.
Bir süre sonra, gecenin bir vakti uyanıp, gün boyu uğraşıp çözemediğim problemin çözümünü bulmuş olduğumu farketmeye başladım.
O günlerde bilgisayar öğretmenimin söylediği söz akılma geldi :
- Marleyleri, yerdeki karoları, fayansları, kaldırım taşlarını AKIŞ ŞEMASI olarak görmeye başlamadığınız sürece programcı olamazsınız.
Telefonla konuşurken, kitap okurken, TV izlerken, otobüste giderken, namaz kılarken, uykudayken bile (farkında olmadan) bir programı düşünebiliyorsanız artık bir bilgisayar programcısı olmuşsunuz demektir.
GÜNDE 24 SAAT çalışmak böyle bir şeydir.