DERT
Biz derdimizi yazalım. Derdimizin kaynağı ile kendimizce bulunması gereken çözümleri de yazalım. Doğru yazalım ki derdimiz doğru anlaşılsın ve kalıcı çözümler bulunsun.
Mesleki ömrümün sekizinci yılını tamamlamak üzereyim. İşimi nasıl yaptığım konusunda kendimi sürekli sorgulayan kendi çapımda daima yenilikler peşinde koşan biriyim. Gerçi ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Her öğretmen gibi atanmadan evvel yer değiştirme konusunda pek fikrim yoktu. İşleyiş nasıldır ve hangi dönemlerde gerçekleşir bilmiyordum. İşin içinde işler olduğu çalınıyordu kulağıma ara sıra, teknoloji henüz bu denli yaygın kullanılır değilken.
Atandım. Tercih dışından.
Çalıştım da epeyce. Sıra geldi gayrı gitmeye. Gidemiyordum gerçi sözleşmeli yaftası ilişikti yakama. Az daha bekledim. Kimilerine göre seçim yatırımı, kimilerine göre zaten hakkım olan kadroyu 632 KHK ile aldım. Doğunun en doğusunda çalışıyorken sevinsem mi üzülsem mi anlamadım. Çünkü ben burada çalışırken önceki yaftam yok sayılmış ve haklarım iade edilmişti. İdarecilik yaptığım dönemin yapmamışım gibi algılanmasına çok takmadım kafayı. Aslında takmalıydım. Da gücüm yoktu pek. Batıda çalışan benim durumumdaki meslektaşlarıma da doğal olarak hakları iade edildi. Onların yerinde olsam çok mutlu olurdum eminim. Çünkü hem koşulları zora göre kolay olan yerlerde çalışıyordum hem de zor yerlere gitmem sistemce engellenmişti. Hayatıma kaldığım yerden devam etmemem için hiçbir sebep yoktu.
Bu arada dert çok olunca yazmayı unuttuğum mesele 2010 yılı Doğu affı olayı. O meseleyi ise hiç anlamadım. Ortada af tabiri vardı, demek birileri affa uğruyordu. E düz mantıktan affa uğramayanın ben olduğum gün gibi ortadaydı. Bura Erivana yakın olduğundan mı aftan mahrumdum acaba ben? Erivan Milli Eğitime mi yazmalıydım acaba halimi?
2010 yılında affa uğrayanlar da devam ettiler hayatlarına herhangi bir aksama yaşamaksızın.
Tekrar dönebilirim 2011e, ki o dönemin şanslıları da mutluydu zaten belirttiğim üzre.
2012 de artık sıra bendeydi canım. Olan olmuş bir yıl daha tükenmişti sonuçta. Ne olabilirdi ki demeye kalmadan hiç kimsenin aklında olmayan benim başıma geldi. 4+4+4 diye yeni bir hesap çıktı ortaya. İyi de bu benim hiç de hesabımda olan bir şey değildi ki. Bana soran da olmadı zaten senin durum nedir gardaş diye..
Atama dönemi değişti önce. Ağustosu bekledik. O malum ekran açıldı. Açılmadı sandım ama ben. Yükleme hatası falan olmalıydı, böyle kötü şaka mı olurdu canım. 6 tane il açıldı. Yazıyla da altı. Yanlışın var hocam 7 diyenler oldu okuyanlar arasından. Iğdırda görev yaptığım için Iğdır bana açılmadığı için altı. Sayıyla da 6.
O gün içtiğim sigaraların izmaritlerini kaldırmaya konteynır istedim. Ama gene kimse gelip de üzülme gardaş demedi. Yükü sardık sırtımıza geldik.
2013 de geldi. Ne kadar kolay değil mi okumak? 60 salise falan sürüyor olmalı 2013 de geldi ibaresini okumak. Pek o kadar kolay gelmese de sonuçta geldi. Yaş dayandı 30a gayrı giderdik canım. Ekran açıldı. Niyeyse ekranla göz göze gelince gidemeyeceğimi yılların tecrübesiyle anlar oldum. Gene anladım. O gün de epey sigara içtim ama bu sefer kendim topladım izmaritleri.
2014 henüz gelmiş değil. Ama bu sefer ekran açılmadan biliyorum ki
Neyse yazmayacağım.
Peki hocam çözüm demiştin başlarken diyenlere not:
Hocam notu unutmuşsun diyenlere not: Gidin güzel bir kahve söyleyin kendinize. Eşinize sarılın. Ömür dediğiniz pek çabuk geçiyor, var ise çocuğunuz gidin onu mutlu edin
Oğuz İNAN
pişmiş tavuk da ne ki bunların yanında.... üç aşağı beş yukarı aynı DERT lerle biz de pişince çok iyi anlıyorum...