12 yıllık Ak parti döneminde bir çok alanda yaşanan başarı maalesef eğitim alanında gösterilemedi. Paralel İhanet Çetesinin çok rahat ele geçirip, cirit attığı Eğitim , son dershane kararından sonra yavaş yavaş toparlanmaya başladı.
Sınav sorularının kendi ekiplerince hazırlanması veya çalınması neticesinde , yapılan sınavlarda ,Devlet okulları başarılı değil, öğretmenler başarısız başarılı olan biziz algısı, öğretmenlerin toplum nazarında itibar kaybetmesine yol açtı.
Milli Eğitim Camiasının, Öğretmen Düşmanı ünvanı alan tek Bakanı olan Ömer Dinçer döneminde, Öğretmenlik Mesleği hiç hak etmediği karalama ve itibarsızlaşmayla karşı karşıya kaldı. Öğretmen diyince, yan gelip yatan, çalışmayan, başarısız olan algısı oluşturuldu.
Hatta o zaman Hükümetin Başbakanı olan Recep Tayyip ERDOĞAN da öğretmenlere epey yüklenip, bu algının yaygınlaşmasına katkı sundu.
Milli Eğitimdeki bir çok reform niteliğindeki gelişmenin ve düzelmenin öncüsü olan ve rantları kesilen çevreler tarafından hedef tahtası haline getirilen Müsteşar Yusuf TEKİNin bu programlarının ve değişimlerinin öğretmenler tarafından olumlu karşılandığı ve kendisine uygulamada destek olunduğu gerçeği somut bir durumdur.
Bir başka somut durum ise, öğretmenlerin hali ve buna ilave olarak İade-i itibarının sağlanması durumudur. Zor işleri üstlenen ve cesur adımlarla bunları hayata geçiren Sayın Müsteşarın, öğretmenleri ve onların çalışma koşulları ve maddi durumlarını da es geçmeden , tatmin edici tedbirler ve çözümler üretmesi öğretmenler arasında beklenmektedir.
Hakimlere 1100TL , akademisyenlere 850TL polise ve askere ise zam gündemde iken, öğretmenlere üvey evlat muamelesini hiçbir öğretmen hak etmiyor.
Tüm memurlara iyileştirme adı altında 350 TL seyyanen zam esnasında, öğretmenlerin Devlet kadrolarında muadili yok o yüzden zam yapamıyoruz diyenler daha sonra sadaka gibi, 75+75 tl yi reva gördüler. Bu konuda öğretmenleri savunması gereken sayın Milli eğitim Bakanının hiç sesi çıkmadı, bu bizi üzen bir durum olarak hafızamıza ve yüreğimize geçti.
Öğretmenlere zam konusunda hep öğretmen sayısının çokluğu mazeret olarak gösterilir. 800Bin kişilik eğitim ordusunun hepsine zam bütçeye yük yükleyecek diye ağlamaklı ses tonuyla, Ülkenin öğretmenler yüzünden iflas edeceği vurgulanarak toplumun önüne öğretmenler atılarak, itibarsızlaştırılıp hedef tahtası haline getirilir.
Bunu mazeret olarak sunan sayın Maliye bakanına sormak lazım,
Siz bir gece de milyarlarca liralık sanal kumar sitelerinin vergi borcunu silerken Ülke batmadı,
Siz özel okullarda sayıları milyonları bulan öğrencilere destek adı altında yıllık 3500TL yardım yaparken bütçe açık vermiyor,
Siz batık ve geri dönmeyen kredileri af ederken Ülke iflas etmiyor,
Siz çalışan diğer guruplara zam verirken bütçeniz hiç açık vermiyor, öğretmenler söz konusu olunca mı açık veriyor.
Bugün öğretmen açığını ücretli öğretmenlerle telafi edip, hayatını atanamaması yüzünden kuramayan ve aylık 800 TL ile çalıştırdığınız gençleri sömürünce mi bütçeniz toparlanıyor,
Öğretmenlere zam vermemenizde ki mantığı anlamak mümkün değil, hadi zam vermeye yanaşmıyorsunuz bari ek göstergeyi 3600e çıkarın. Bu sayede binlerce öğretmen emekli olacak, çünkü şu durumda emekli olurlarsa ayda 1400TL maaş ile ev geçindirip, ailelerine bakmak zorunda kalacaklar.
Bırakın öğretmeni , öğretmenin kutsallığını bir tarafa insan ve çalışan olarak bu muameleyi ve haksızlığı hiç kimse hak etmiyor.Yapılan haksız algı ise öğretmenleri isyan ettirmeye yetiyor.
Maddi durumlarının iyeleştirmesini isteyen öğretmenler hep, paragöz ve ufak hesapların insanları olarak gösterilmeye çalışıldı.
24 kasıma yaklaştığımız bu günlerde hamasi nutuklarla öğretmenlerin kutsallığı üzerinden nutuklar atılacak. Emekli öğretmenler bulunup getirilip, elleri öpülüp basına poz verilecek, ama kimse o öğretmenin Devlete40 yıl çalıştıktan sonra şimdi ayda 1500TL ile geçinmeye çalıştığını aklına bile getirmeyecek, ya da sorma gereği bile his etmeyecek.
Yetkili yetkisiz bütün sendikalar, acil olarak bir araya gelip, en azından öğretmenlerin özlük hakları konusunda ortak tavır ve hareket etmeli..
Bu konuda Hükümet ve sendikalar bir adım atmadığı taktirde, sosyal medyada resim paylaşmak yerine öğretmenler ortak adımlar ve hareket planları geliştirip, kendi derdine kendileri merhem olma yoluna gitmelidirler.
Öğretmenler her türlü haksızlığa karşı gelirken kendilerine yapılan haksızlığı sineye çekmeleri, haklılıklarına ve Hak adına duruşlarına gölge düşürmektedir.