Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
1) Bir elektrik mühendisi düşünelim. Bir ekonomik program paketi hazırlasın.
Bu pakette yer alan her madde, ülkede on yıllardır uygulanmakta ekonomi kurallarına tamamen zıt olsun.
Ülkedeki istisnasız tüm ekonomistler bu pakete karşı olsun.
Ve bu paket ekonomiden hemen hemen hiç bir şey anlamayan kişiler tarafından kabul edilip, uygulanmaya başlansın.
Böyle bir şey mümkün mü?
Bu olay ülkemizde yaşanmıştır. 24 Ocak 1980 ekonomi kararları bu şekilde uygulamaya konulmuştur.
Turgut Özal elektrik mühendisi olmasına rağmen, Amerika'da ekonomi öğrenimi gördü.
Devlet Planlama teşkilatında görev yaparken 24 Ocak kararları olarak bilinen ekonomik kararları hazırladı.
Bu kararlar yıllardır uygulanmakta ekonomik sistemde köklü değişiklikler içeriyordu.
Ekonomistler bu kararları doğru bulmakla birlikte uygulamanın zamana yayılması gerektiği görüşündeydiler.
24 Ocak'ta yürürlüğe girecek olan kararların çok sert olduğunu, uygulanması durumunda ülkenin kaosa sürükleneceğini, ekonominin iflas edeceğini söylüyorlardı.
Kendisini destekleyen hiç bir ekonomist olmamasına rağmen Özal kararları çıkartmayı başardı.
Bunu nasıl yaptı?Cevap : Turgut Özal ekonomik ve siyasi konuşmalar yaparken TÜRKÇE KONUŞMAZDI.
Daha doğrusu, ekonomik ve siyasi konuşmalar yaparken avamın kullandığı dili kullanmaz, İngilizce bilim ve teknik kelimeleri kullanırdı.
Zaten o yıllarda ekonomi terimlerinden sadece enflasyon ve devalüasyon kelimeleri bilinirdi.
Günümüzde devalüasyonun ne olduğunu bilen kaldı mı acaba?
Özal'ın ekonomi konusunda yaptığı açıklamaları kimse anlamazdı.
Gazeteler ekonomistlerle görüşerek, Turgut Özal'ın ne söylediğini halkın anlayacağı şekilde söylemeye / söyletmeye çalışırlardı.
Ekonomistler Özal'ın söylediklerini ve söylediklerine neden karşı çıktıklarını halkın anlayacağı şekilde
basit şekilde anlatmaya çalışınca İNANDIRICILIKLARINI kaybederlerdi.Bazı gazeteciler bu durumun farkına varınca ne dediğini açıklaması için Özal'a sormaya başladılar.
Özal ekonomik görüşlerini açıklarken 10 cümlede 1 kelime yabancı terim kullanıyorsa, bu yabancı terimi açıklamak için kullandığı her cümlede en az bir yabancı terim kullanırdı.
Özal, bu davranışıyla bunlar basit konular değil, yapılacak olan KARMAŞIK bir işlemdir ALGISI oluşturuyordu.
Hepimizin bildiği gibi karmaşık olan İYİDİR.Örneğin bir elektronik cihaz ne kadar çok fonksiyonu varsa o kadar iyidir.
Bir programın ne kadar çok özelliği varsa o kadar iyidir.
Elektronik cihazın, programın çoğu özelliğine ihtiyacınızın olmaması, kullanmayacağınız olması İYİ olmadığı anlamına gelmez.
Benzer şekilde ekonomide ne kadar karmaşık olursa o kadar İYİDİR.
Özal karmaşık olanın İYİ olarak algılandığı gerçeğinden hareket ederek 24 Ocak kararlarını uygulamaya koymayı başarabilmiştir.
Öğretmenler / idareciler vs. avamın kullandığı dili kullanmamalıdırlar, mesleklerine özgü bir dil kullanmalıdırlar, konuşmalarından öğretmen / idareci olduğu anlaşılabilmelidir.2) Özal dönemini hatırlayanlar, Özal'ın kalem kullanmaktaki ustalığını hatırlayacaklardır.
Kalemden kastımız yazı yazmak değildir. Kalemin bir nesne olarak kullanılmasıdır.
Özal tartışma programlarında veya televizyon konuşmalarında sürekli elinde kalem bulundururdu. Bazen kalemle yetinmez, oturduğu yerin önünde / çevresinde dosyalar, evraklar bulundururdu.
Bu davranış "ben hesap / kitap adamıyım" imajı oluştururdu. Söylediğim / yaptığım HER ŞEYİN hesabı - kitabı yapılmıştır mesajı verirdi.
Öğretmenler, kalem, kitap gibi nesneleri bir uzuv gibi kullanmalıdırlar. (Uzuv herhangi bir yerde bırakılamadığı gibi, kalem, kitap gibi nesneler öğretmenin elinden eksik olmamalıdır.)
Bu şekilde avamdan FARKLI (öğretmen) oldukları mesajını vermelidirler.Öğretmen, avamın konuştuğu gibi konuşamaz, avamın davrandığı gibi davranamaz. Eğer avam gibi konuşur, davranırsa, avam muamelesi görür.