Hocam ben de tarih düşünüyorum. Öğrencilerin tavrı nasıl ?sınıf öğretmenliğe göre artıları eksileri neler? Detaylı yazar mısınız zahmet olmazsa. İstişare iyidir.
hocam, yukarıda da değindiğim gibi bu kişiden kişiye değişir. ancak ben de geçen sene bu zamanlar keşke sınıftan tarihe geçen birini bulsam da kafamdaki soruları sorabilsem diyordum. o yüzden sizi anlayabiliyorum.
tabii ki hem artısı hem eksisi var.
öncelikle ben özellikle işimi yaparken aşırı sorumluluk sahibi bir insanımdır. yani öğrencimin her eksiği her hatası bana fena dokunurdu. kendimi suçlardım. çünkü biliyorsunuz sınıf öğretmenliğinde çocuğun hemen hemen bütün kişiliğinden hayatından sen sorumlusun. evde küfür etse, prize dokunsa, yalan söylese, dişlerini fırçalamasa, problem çözemezse, sabah kahvaltı yapmazsa bunların ucu sınıf öğretmenine dokunuyor. hele de benim gibi bu konuları kafaya takan biriyseniz bu sıkıntıya dönüşebiliyor. En büyük fark burda diyebilirim. liseye geçtiğinizde dersinizi anlatıyorsunuz, elinizden geleni yapıyorsunuz ama sorumluluk çok daha az sınıfa göre. çünkü sınıfta alamayan öğrenci olduğu zaman onu kovalamak ve vermek zorundasınız. ama lisede açıkçası benim o kadar da umurumda olmuyor. en büyük rahatlık bu diyebilirim. ikincisi, anlatacağınız konu belli. ben kişilik olarak düzensiz bir insanımdır. öz disiplin konusunda eksiğimdir. bu da sınıftayken bana dezavantaj oluyordu çünkü ilkokul müfredatı öğretmene çok fazla esneklik tanıyor. benim için sorundu bu. ama şimdi lisede hangi gün tam olarak hangi konuları anlatacağım net şekilde belli. bu da benim işimi çok kolaylaştırıyor. sonra, mesela haftanın 4 günü çalışıyorum artık. ama 30 saat dersim var. ayrıca sınıfta sohbet edebiliyorsunuz, gülüp eğleniyorsunuz. özellikle karşınızda iyi bir sınıf varsa zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. bunlar aklıma gelen artı yönleri.
tabii bir de eksi yönleri var. aklıma ilk gelen şey sınıftakine göre aşırı umursamaz öğrenciler. kendimi bazen aptal gibi hissediyorum. konuyu anlatıp 5 saniye önce söylediğim şeyi tekrar soruyorum ve sınıftan bir kişi bile cevap vermeye tenezzül etmiyor. video izletiyorum, slayt açıyorum, haritalar üzerinde anlatıyorum, belgesel izletiyorum inkılap tarihiyle ilgili 12. sınıflara. ama nafile. hepsi hocam sen niye kendini bu kadar yoruyorsun der gibi bakıyorlar. bu da gerçekten çok çok yoruyor. ikincisi artık onların gözünde mükemmel varlık değilsiniz. her an eksiğinizi kovalıyorlar. birine bir şey deseniz hocam neden geçen hafta şuna şöyle dediniz o zaman diyorlar. özellikle vasat altı bir sınıftaysanız kendinizde ders anlatma motivasyonu sağlamanız zor olabiliyor. mesela, öğretmenler gününde sadece 3 öğrenci kutladı. bir tanesi de kalem verdi sağolsun. sınıftaki gibi olmuyor öğretmene bakış. ama bu konuda şunu da belirteyim, bu sorunu 9. sınıflarda daha az görüyorum mesela. çok daha az. bunun sebebi de 12. sınıflar 4 yıldır okulda ve ben yeni geldim. onların alıştığı bir tarih dersi kültürü var. benden önceki hoca tarih dersini dinlenme ve telefonla oynama dersi olarak kodlamış öğrencilerin kafasına. bunu yenmek o kadar zor oldu ki. siz de aynısını yaşayabilirsiniz hazırlıklı olun. 9. sınıflarda çok daha rahatım bu konuda. çünkü ilk tarih öğretmenleri benim ve dersin kurallarını ben koydum.
pek bir saygısızlıkla karşılaşmadım. benim okuldaki öğrencilerin hepsi özünde tek başına iyi çocuklar. ama arkadaşlarının yanındayken canavara dönüşüp normalde söylemeyecekleri lafları söyleyebiliyorlar. elimden geldiği ölçüde sakin kalmaya ve rica ederek konuşmaya çalışıyorum. şimdilik bir kaç dakikalık bir kaç gerginlik dışında sorunla karşılaşmadım.
bir diğer eksi, sınıfta siz ders anlatırken telefonunu kurcalayan ve uyuyan öğrenciler göreceksiniz. benim yaptığım gibi her seferinde uyarmaya, o öğrencilerin kafasını kaldırıp dersi dinlemesi gerektiğine iknaya çalışırsanız belli süre sonra uyuyan sayısı azalıyor. ama çok çaba gerekiyor. bunda sizden önceki öğretmenin öğrencilere verdiği ders kültürü de çok çok önemli.
bir başka eksisi öğretmen ortamı. herkes kendi zümresiyle takılıyor. genelde çok öğretmen olduğu için küçük gruplara bölünüyor öğretmenler odası. hala adını bilmediğim öğretmenler var okulda. ilkokuldaki aile ortamını arıyorum doğrusu. ilkokulda evden çıkarken okula gidiyorum derdim. şimdi işe gidiyorum diyorum. öyle söyleyeyim.
tabii bir de derse hakim olma durumu var. ben açıktan okudum tarih bölümünü. kabul etmek lazım. örgündeki eğitimi alamıyorsunuz. dolayısıyla her hafta başında oturup tek tek çalışmak, materyaller bulmak gerekiyor. bu da belli vaktinizi alıyor evde. sürekli tedirgin oluyorsunuz. kendinizi eksik hissediyorsunuz. öğretmenler odasında sohbet ederken, konu tarihle ilgili bir şeye geldiğinde ilk başlarda tedirgin oluyorsunuz bilmediğim bir konuda bana danışmaya kalkarlar mı diye. hazırlıklı olun buna.
aklıma gelenler bunlar bu yazıyı okuyan değerli öğretmen arkadaşlarım. gelmeyenler de vardır. ama genel olarak sınıfa dönmek istemediğimi de belirteyim. hakkınızda hayırlısı olsun.