Monolog ( Tek kişilik oyun, gösteri)
Yaş Günü
(Başı öne eğik, sahneye girer.) Off of! Derdim dünyeden büyük. (Birden sahnede olduğunu fark eder. Seyirciye) A, çok özür dilerim. Farkında değilim. Karşınıza böyle çıktığım için affedin. Bilseniz eminim hak verirdiniz.
E, mademki geldik. Öyleyse sizinle bu derdimi paylaşmam lazım. Çatlarım yoksa.
Şu dünyada ağız tadıyla bir doğum günü kutlayamamak ne demektir bilir misiniz?
Aranızda doğum günü 29 Şubat olanlar var mı? Beni ancak onlar anlar. Hani Nasrettin Hocamız damdan düşmüş de , “Bana damdan düşen birini çağırın, beni ancak o anlar.” Demiş ya! Benimki de o hesap.
Ben 29 Şubatta doğdum ve bilin bakalım kaç defa doğum günü kutladım? Sadece üç defa… Peki üç yaşında gösteriyor muyum? Tabii ki hayır. Yaşım 12…
Bu durum bizimkilerin hoşuna gidiyor olabilir. Ne de olsa ekonomik çocuğuz. Masraf çıkarmıyoruz hani! Kardeşim Vildan, Ağustosta doğdu. Neredeyse onun doğum tarihini de 29 şubat yazdıracaklardı. Siz olsanız ne düşünürdünüz?
Dedim ya, 12 yaşındayım ve üç defa doğum günü kutladım. (Parmaklarıyla sayarak gösterir. ) Bir, iki, üç… Toplam üç defa. İlkini hatırlamıyorum. Dört yaşındaymışım. Rivayetlere göre o zaman kutlanmış. Yani kutlamışlar. Öyle diyorlar. Pek inanmıyorum ya! Hadi neyse. İkinci doğum günümü 8 yaş dolayında kutladım. Bak, onu iyi hatırlıyorum işte. Benim için büyük gündü. Bisiklet sahibi olduğum gün…Nasıl unuturum?
Üçüncü kutlamayı da çok şükür, kazasız belasız bu yıl gerçekleştirdik. İnsaf edin, el alem, bu sevinci her yıl yaşarken ben dört yıl sabretmek zorundayım. İşe bakın! 60 yıl yaşarsam 15, 80 yıl yaşarsam 20, 100 yıl yaşarsam 25 kere doğum günü kutlayacağım…
Dört yılda bir … Düşünün! Pastası ona göre. Çevremdeki herkes her yıl onlarca hediye alırken ben dört yılda bir hediye alıyorum. Hadi insanlar “Bu çocuk dört yılda bir doğum günü kutluyor, yazıktır, biz de dört yıllık hediyesini toplayıp biriktirip öyle verelim.” Deseler ya! Nerdeeeee?
Çok kötü, çook!
Anneler, babalar, rica ediyorum. Ya 29 Şubatta çocuk dünyaya getirmeyin , ya da getirmişseniz , kütüğe 29 Şubat yazdırmayın. 28 Şubat yazdırın , 1 Mart yazdırın. Bir gün önce, bir gün sonra ne fark eder? Ama 29 Şubat yazdırırsanız, çok şey fark eder. Hatta 29 Şubat yazdıracağınıza nüfusa hiç kaydettirmeyin daha iyi.
Sözümü hafife almayın, lütfen! Çok ciddiyim. Yoksa sizin de çocuğunuz dört yıl boyunca gün sayar benim gibi. Şubat hangi yıl 29 çekiyor? Ben hangi yıl doğum günü kutlayacağım? Ooff of! Anlatabildim mi derdimin büyüklüğünü?
Ha , olaya ekonomik açıdan bakıyorsanız o başka. Sizce de çocuğun ekonomik olanı makbulse, ona bir diyeceğim yok… Yine de siz bilirsiniz. Benimki sadece bir hatırlatma. Maksat, ben yandım,kimse yanmasın. Hoşça kalın.