Değerli meslektaşlarım, bir konuda sıkıntımı dile getirmek istiyorum.
Türkçe kitabımızın ilk metni 'ARKADAŞ' metninde çocuk felci geçirmiş engelli bir öğrenci anlatılmıştı. Benim de metinde anlatıldığı şekilde bir öğrencim var ve ayağında demirle yürüyor vs. betimlemeler bire bir uyuyordu. Ben de o metni biraz değiştirerek örneğin düşme sonucu kol kemiği kırılması dedim. Demir taktılar dedim. Ama engelli öğrencimin olaydan etkilendiğini farkettim. Şimdi de 'ANNELERIN EN GÜZELI' metni var ve bir kız öğrencim annesini geçen dönem kaybetti. Geçen hafta veli toplantısına herkesin annesi geldi diye hıçkıra hıçkıra ağladı. Yarın ne yapacağım kara kara düşünüyorum. Bir yanım hayatın gerçekleriyle yüzleşmeleri gerek diyor. Diğer yanım bunlar hala çocuk üzülürler diyor.
Çok zor bir durum, büyük insanların kaldıramayacağı yükü küçük insanlardan beklemek. Ancak şunu söylemeden de geçemeyeceğim. Hayat sadece mutluluktan ibaret değil. Çocukları hep mutluluktan bahsederek büyütürsek , hayat gerçekleri karşısında onarılması imkansız büyük kırılmalar yaşayabiliyorlar.Oysa yaşam zıtlıklarla dolu. Yaşam kadar ölümün, sevinç kadar üzüntünün.... doğal olması gibi zıtlıklarla. Ama bu konu küçük kalplere nasıl anlatılır işte orada kalakalıyorum ve size kolaylıklar diliyorum.