3. Sınıf Öğretmenlerinin Günlüğü 2

Çevrimdışı ukrky

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 81
  • 440
  • 81
  • 440
# 28 Mar 2013 22:42:41
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
BÜTÜN ANNE BABALARIN VE ÖĞRETMENLERİN OKUMASI GEREKEN BİR HİKAYE


 Bir gün seminere başlamadan önce kısa boylu güler yüzlü birisi geldi, Hocam elinizi öpmek istiyorum, dedi. Ben el öptürmekten pek hoşlanmadığım için, yanaktan öpüşelim, dedim, öpüştük. Aramızda şöyle bir konuşma yer aldı:
- Hayrola, neden elimi öpmek istedin?
 - Hocam, üç yıl önce sizin bir seminerinize katıldım. Hayatım değişti.

 O seminerden sonra daha mutlu bir ailem var ve size teşekkür etmek istiyorum; onun için elinizi öpmek istedim.
- Ne oldu, nasıl oldu?
- Üç yıl önce şirketimizin organize ettiği iki günlük bir seminerde bizimle beraberdiniz. O seminerin bitişine doğru dediniz ki, "Bir insanın ana vatanı çocukluğudur. Çocukluğunu doya doya yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur. Bir annenin, bir babanın en önemli görevi, çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
 olanaklar yaratmaktır."Bir süre sustu, bir şey hatırlamak ister gibi düşündü, sonra konuşmaya devam etti:
- Hatta daha da ilerisi için söylediniz; dediniz ki, "Bir ulusun en önemli görevi çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına
 olanaklar yaratmaktır." Ben bir baba olarak sizi duyduğum zaman kendi kendime düşündüm: Ben bir baba olarak çocuğumun çocukluğunu doya doya yaşamasına fırsatlar yaratıyor muyum? Böyle bir sorunun o zamana kadar hiç aklıma gelmediğini fark ettim. Ben ne yapıyorum, diye düşündüm.
 Benim yaptığım sanırım birçok babanın yaptığının aynısıydı. Dokuz yaşındaki oğlum ben işten eve gelince beni görmemeye, benden kaçmaya çalışıyordu. Neden kaçmaya çalışıyordu, biliyor musunuz, Hocam?
- Hayır, neden?
- Çünkü onu görünce hemen şu soruyu soruyordum. "Oğlum bugün ödevini yaptın mı?" Tuhaf tuhaf bakıyor, gözünü kaçırıyor, daha da
 *sıkıştırınca, hayır anlamına gelen, "cık" sesini çıkarıyordu.* Kızıyordum, söyleniyordum, "Niye yapmıyorsun ödevini!" diyordum.
 Aramızda sürekli tartışmalar, sürtüşmeler oluşuyordu. Tabii bunun sonucunda bütün aile huzursuz oluyordu.
 Burada biraz sustu, soluklandı. Sanki hatırlamak istemediği anılar vardı; onların üstesinden gelmeye çalışıyordu. Sonra konuşmaya devam etti:
- Ben sizin seminerinizden çıktıktan sonra düşünmeye başladım. "Ben ne biçim babayım," diye kendime sordum. Seminer için geldiğim*
İstanbul'dan çalışma yerim olan Kayseri'ye gidinceye kadar düşündüm; otobüste bütün gece düşündüm ve sonra kendi kendime dedim ki, eşimle konuşayım, biz birlikte bir karar alalım. Diyelim ki bu çocuk isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama doya doya çocukluğunu yaşasın.
 - Radikal bir karar!*
- Evet, uçta bir karar, ama bu karar içime çok iyi geldi, Hocam.
 Gerginliğim, üzüntüm gitti, içim rahat etti. Ben eve gelince eşime dedim ki, hadi gel otur, konuşalım. Yemekten sonra oturduk konuştuk, çocuklar yattı biz konuşmaya devam ettik. Seminerde anlatılanları aktardım, böyle böyle böyle diye izah ettim ona ve en nihayet dedim ki, ya benim gönlümden ne geçiyor sana söyleyeyim. Bizim oğlumuz var ya bizim oğlumuz, o isterse beş yıl sınıfta kalsın, ama çocukluğunu yaşasın! Şimdiye kadar onun çocukluğunu yaşamasıyla ile ilgili pek bir çaba göstermedik, bir bilinç göstermedik, oluruna bıraktık. Gel şimdi değiştirelim bunu.
- Eşiniz ne dedi?
 - Hocam biliyor musun ne oldu?
 - Ne oldu?*
- Karım hayretle bana baktı ve dedi ki, "Bu ne biçim seminer be! Kim bu adam? Öyle şey mi olur; yok bizim ki çocukluğunu yaşayacakmış!
Bizim çocuk çocukluğunu yaşarken öbürküler sınıflarını geçecek ilerleyecek! Öyle şey olmaz."

- Anlıyorum; anne olarak çocuğunun geride kalmasını istemiyor, kaygılanıyor!
- Fakat hocam ben pes etmedim, bırakmadım, mücadeleye devam ettim.
 Her gün, her akşam gece yarılarına kadar karımla konuştum. Üç gecenin sonunda bana, peki ne halin varsa gör, dedi.
- Pes etti, yani. Peki, sen ne yaptın?
- İşte onu dediği günün sabahı eşofmanımı, ayakkabımı şöyle kapının yanına bıraktım işe gittim; işten dönünce oğlumun gözüne baktım ve dedim ki, oğlum bugün doya doya oynadın mı? Bana hayretle baktı ve "Hayır!" anlamına gelen "cıkk" dedi. O zaman, hadi gel beraber aşağıya ineceğiz, oynayacağız, dedim. Eşofmanımı giydim, ayakkabımı giydim, onunla beraber sokağa çıktık. Pencereden arkadaşları bakıyorlarmış, onlar da sokağa çıktılar; birlikte sokakta oyun oynadık. Akşam saat altıdan sekiz buçuğa kadar sokaktaydık. Eve gelince toz toprak içindeyiz, beraber banyoya girdik, duş yaptık. Havluyla kuruladım, çok mutluyduk ve o günden sonra işten dönünce her gün onunla oynamaya başladım. Her gün, her gün, her gün oynadım.

 Yedi gün sekiz gün sonraydı galiba, bir gün banyodan çıkarken onu kuruluyorum havluyla, kolumu tuttu, bana döndü ve dedi ki, baba ya, ben seni çok seviyorum. Hocam nefesim durdu, gözüm yaşardı, konuşamadım. Çünkü farkına vardım ki, şimdiye kadar sevdiğini hiç söylememişti. Düşündüm, şimdiye kadar hiç söylemediğinin farkında değildim; belki ömür boyu söylemeyecekti.

 "Ne büyük tehlike!" diye düşündüm. Ömür boyu onun bana bu cümleyi söylemediğinin farkında olmayacaktım.
- Demek farkına vardın, seni kutlarım. Senin farkına vardığın bu durum birçok anne ve babanın farkında olmadığı gizil, örtük ama önemli bir tehlike!
- İçimde bir şükür duygusu, havluyla çocuğumu kuruladım ve giydirdim ve artık her gün oyun oynamaya devam ettik. Zaman geçti, iki hafta sonra okul, öğretmen veli buluşması için okula davet etti. Daha önceki veli buluşmalarında öğretmen, "Sizin oğlunuz akıllı bir çocuk, ama ödevleri kargacık burgacık yazıyor, dikkat etmiyor. Sınıfta arkadaşlarını rahatsız ediyor, onları itiyor kakıyor, lütfen onunla konuşun. Ödevlerine ilgi gösterin, sınıfta arkadaşlarını rahatsız etmesin. Ödevlerini doğru dürüst yapsın," demişti. O nedenle öğretmen buluşmasına gitmekten çekiniyordum. Bu davet gelince ben eşime dedim ki, hadi okuldaki buluşmaya beraber gidelim!
 Yok, dedi, sen tek başına gideceksin, ben gelmeyeceğim.
- Eşiniz gelmek istemedi!*
- Hayır istemedi. Ya beraber gidelim, diye ısrar ettim hayır hayır sen yalnız gideceksin dedi. Ben yalnız gittim ve diğer veliler geldikçe sıra bende olduğu halde sıranın arkasına geçtim, sıranın arkasına geçtim ki başka kimse olmadan öğretmenle konuşayım, diye.
 Mahcup olacağımı düşünüyordum. Her şeyin daha kötüye gittiğini düşünüyordum. En nihayet bütün veliler öğretmenle konuşmalarını bitirip gittiler.
 Sıra bende! Öğretmenin karşısına geçtim, bana baktı gülümsedi, siz ne yaptınız bu çocuğa, dedi. Hiç cevap vermedim, önüme baktım. Lütfen söyleyin ne yaptınız bu çocuğa, dedi. "Çok mu kötü hocam?" diye sordum. Gülümsedi, hayır, kötü değil, dedi. "Artık sınıfta arkadaşlarını hiç rahatsız etmiyor, ödevleri iyileşti, tam istediğim öğrenci oldu. Ne yaptınız bu çocuğa siz?"

- Herhalde bir baba olarak çok mutlu oldunuz?
- Hocam biliyor musunuz öğretmenin karşısında ağlamaya başladım.
İnanamıyordum kulağıma, içimden, vay evladım, biz sana ne yaptık şimdiye kadar, duygusu vardı. Eve geldim, karım yüzüme baktı, gözlerim ağlamaktan kıpkırmızı. "O kadar mı kötü?" diye sordu. Ona da cevap veremedim Hocam, ona da cevap veremedim! Ağladım. Daha sonra anlattım.
 Hocam onun için sizin elinizi öpmek istedim, teşekkür ediyorum.Benim oğlumun ve onun küçüğü kızımın hayatını kurtardınız. Ailemin mutluluğu kurtuldu. Hakikaten bir insanın anavatanı çocukluğuymuş. Anavatanı mutlu olan bir çocuk çalışmasını, okulunu her şeyini bütün gücüyle yapar ve orada başarılı olurmuş.
 "Gel seni yeniden kucaklayayım!" dedim. Kucaklaştık.
 "Çocuklar Gülsün diye!" yaşayalım. Çünkü insanın anavatanı çocukluğudur.
 Çocuklar gülerek, oynayarak büyürse, sonunda büyükler güler.
 Büyükler mutlu olup gülümseyince tüm ülke, tüm insanlık güler.
 Çocukların gülmesine hizmet veren herkese selam olsun!

 Doğan CÜCELOĞLU
OKUDUĞUMA DEĞDİ . ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM HOCAM. DERSİMİ ALDIM.

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.152
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.152
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 22:53:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
selam arkadaslarrr
dogumum gerceklestı bebısler mehmet ve furkan aramıza katıldılar..1,5 aylık oldular...
kendınıze ıyı bakın allaha emanett
Hatice öğretmeniim,gözünüz aydın,Allah analı babalı büyütsün inşallah,ooo minik üyeler 1,5 aylık olmuş bilee  :D  ,Sağlıklı günler dilerim  :)

İyi akşamlar arkadaşlaar  herkese  :)  ;)

Çevrimdışı sewgi26

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 286
  • 978
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 286
  • 978
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 23:00:36
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
selam arkadaslarrr
dogumum gerceklestı bebısler mehmet ve furkan aramıza katıldılar..1,5 aylık oldular...
kendınıze ıyı bakın allaha emanett
Hatice öğretmenim gözünüz aydın olsun... Allah analı, babalı sağlıcakla uzunnn ömürler versin...

Çevrimdışı zeus83tr

  • B Grubu
  • 1.150
  • 2.155
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.150
  • 2.155
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 23:11:37
Hatice21 öğretmenim Allah analı babalı büyütsün. Gözünüz aydın..

Çevrimdışı burcin345

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.991
  • 4.004
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.991
  • 4.004
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 23:22:50
Hatice21 öğretmenim gözünüz aydın.Allah sağlıklı uzun ömürler versin

Çevrimdışı metinegesel

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 337
  • 1.858
  • 337
  • 1.858
# 28 Mar 2013 23:23:32
hatice öğretmenim allah analı babalı büyütsün

Çevrimdışı svcn-85

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.127
  • 8.951
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 23:52:22
hatice21 öğretmenim Rabbim sağlıkla,huzurla beraberce geçecek yıllar nasip etsin size...

munzeviçığlık öğretmenim çok teşekkürler hikaye için.Vallahi çok fena oldum...

Herkese iyi uykular...İyi yarınlar...

Çevrimdışı police21

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.723
  • 5.034
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.723
  • 5.034
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 23:58:54
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
selam arkadaslarrr
dogumum gerceklestı bebısler mehmet ve furkan aramıza katıldılar..1,5 aylık oldular...
kendınıze ıyı bakın allaha emanett
Allah analı babalı büyütsün İnşallah. Bizim de oğlumuzun adı Mehmet Furkan...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 28 Mar 2013 23:59:55
Bir de televizyon var değil mi ???

Televizyon yayınlarının milli ve ahlaki değerleri tahrip etmesi sonucunda güçlünün güçsüzü ezdiği, merhamet ve sevginin azaldığı, insanca yaşamanın kınandığı, tüketici ve doyumsuz bir neslin yetiştiği bir toplum halini aldık.
 Gazeteci yazar Can Dündar bu konuyu inceleyen bir yazısında şu yorumu yapmaktadır:

‘…Son 20 yılın televizyon yöneticileri bu tabloya bakıp “Biz ne yaptık?” diye dövünüyor mudur, yoksa eseriyle övünüyor mudur acaba? Evlerine sokmayacakları adamları star yaparken… kaliteli yapımlara inatla kapıyı kaparken “Yaydığımız şiddet ileride bizi de vurur, cehaleti övmek çocuklarımızın geleceğine mal olur, bunca saçmalığı izleyen bir toplum hepten aptal olur” diye düşünmüşler midir? Yoksa “Bizim işimiz sinekleri cama yapıştırmaktı; onlar da bu kadar hevesle yapışmasaydı” mı diyorlardır. Onlar ne derse desin; kesin olan bir şey var ki, onarımı kuşaklar sürecek bir tahribat yaşadık son 20 yılda… Müsebbiplerinden (sebep olanlardan) insaf beklemek saflık olur. Yapılacak şey, durumdan rahatsız olan yayıncıların, izleyicilerin örgütlenmesi ve yeni bir yayıncılık anlayışını zorlamasıdır. Son TV seyircisi de körleşmeden.

Çevrimdışı paycicek

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.512
  • 15.212
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.512
  • 15.212
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2013 00:00:59
Munzeviçığlık öğretmenim, ne güzel bir paylaşımdı bu. Yüreğinize sağlık. (6 saat)
İyi geceler tüm zümrelerime. Yarın harika bir güne uyanmak dileğiyle...

Çevrimdışı munzeviçığlık

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 4.642
  • 22.384
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2013 00:03:21
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Munzeviçığlık öğretmenim, ne güzel bir paylaşımdı bu. Yüreğinize sağlık.
İyi geceler tüm zümrelerime. Yarın harika bir güne uyanmak dileğiyle...

Öğretmenim televizyondan çocuklarımızı olabildiğince uzak tutmamız gerekiyor, kontrollü izlettirmemiz şart, bir de biliyormusunuz bilmiyorum, İllimunal mesajlar(25. kare tekniği de deniliyor), var çocuklarımızın bilinç altlarına her tür olumsuz mesaj enjekte ediliyor maalesef...

Çevrimdışı paycicek

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.512
  • 15.212
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.512
  • 15.212
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2013 00:05:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmenim televizyondan çocuklarımızı olabildiğince uzak tutmamız gerekiyor, kontrollü izlettirmemiz şart, bir de biliyormusunuz bilmiyorum, İllimunal mesajlar(25. kare tekniği de deniliyor), var çocuklarımızın bilinç altlarına her tür olumsuz mesaj enjekte ediliyor maalesef...

Size kesinlikle katılıyorum. Ki paylaştığınız görseller fazla söze de gerek bırakmıyor. Paylaşımlarınızın sürmesi dileğiyle...

Çevrimdışı zeus83tr

  • B Grubu
  • 1.150
  • 2.155
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.150
  • 2.155
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2013 00:07:12
Geçen gün bilgisayar bağımlılığı konusunda da geçti bu konu hep söylüyorum çocuklarımıza onlarla vakit geçireceğimiz zaman ayıralım diye. Televizyonla bilgisayarın önünden alıp 2-3 saat bile uzaklaştırmak kardır. Gez, parka git, oyna, beraber oyuncaklarıyla oynayın. Çıksın sokakta mahallede arkadaş bulsun. İşten geliyoruz yoruluyoruz dinlenmek bizim de hakkımız diye düşünmemek lazım..

Çevrimdışı police21

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.723
  • 5.034
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.723
  • 5.034
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2013 00:09:48
6 Saat engeli.
Kesinlikle katılıyorum. Kontrolünü yapmamız gereken en önemli etkinlik aslında fakat ne kadar yapabiliyoruz acaba?...

Çevrimdışı paycicek

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.512
  • 15.212
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.512
  • 15.212
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Mar 2013 00:13:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Geçen gün bilgisayar bağımlılığı konusunda da geçti bu konu hep söylüyorum çocuklarımıza onlarla vakit geçireceğimiz zaman ayıralım diye. Televizyonla bilgisayarın önünden alıp 2-3 saat bile uzaklaştırmak kardır. Gez, parka git, oyna, beraber oyuncaklarıyla oynayın. Çıksın sokakta mahallede arkadaş bulsun. İşten geliyoruz yoruluyoruz dinlenmek bizim de hakkımız diye düşünmemek lazım..

Öğrencilerimin annelerinden birkaçı hariç hepsi çalışıyor ve yukarıdaki son cümlenizi öyle çok dillendiriyorlar ki... Sonra da "Bu çocuk neden böyle hocam?" diyorlar. Neden acaba...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK