iyi akşamlar herkese
not verme telaşına düştük yine. şu sınav meselesi karışık bir durum. herkes istediğini yapar. ama bir gerçek var. bunu kabul edelim. AB sayısının rakamları toplamı 15'tir diye başlayıp devam eden ya da benzeri bir soruyu hiç bir 9 yaşında çocuk (üstün zekalı öğrencileri elbet katmıyorum BİLSEM'de çalışmıyorsak böyle öğrencilerin sayısı bir sınıfta kaç tane olabilir?) gerçekten anlayıp mantık yürüterek çözemez. çünkü soyut düşünme yeteneğine kavuşmuş değildir.AB sayısı ya da üç basamaklı en büyük çift sayı soyut kavramlardır. gerçek hayatta anlamlı bir karşılığı yoktur. ancak çocuklar buna benzer onlarca soru çözer ve ezberler. sonra karşısına bu şekilde çıkan her soruyu gözü kapalı yapmaya başlar. sınavlar kazanır, hayatı sınav, soru olur. başarısızlık korkusuyla büyür, başarı onun için sadece yüksek sınav puanlarına dönüşür. arkadaşlarını rakip olarak görmeye başlar. daha liseye gelmeden arkasında on binlerce soru bırakır. bunun hiç kimseye faydası olduğunu düşünmüyorum. ülkemizde sınavla seçme yapılıyor diye çocuklarımızı bu kadar zorlamanın gereği yok bence. elbette hepimiz sınıfta çeşitli yöntemlerle değerlendirme yapıyoruz. test de uyguluyoruz. ama test sorusu süreç değerlendirmede hiç bir anlamı olamayan bir yöntemdir. öğrenci konuyu hiç bilmediği halde sadece şansla ya da soru türünü ezberlediği için doğru sonuca ulaşabileceği gibi çok iyi bildiği bir soruyu doğru şeklide çözerken dikkatsizlik yüzünden yanlış sonuç bulabilir. benim test yapmaktaki tek gayem öğrencilerimi form doldurmaya, test çözmeye alıştırmak, ileride karşılaştıklarında çok fazla bocalamalarını önlemek. bizim amacımız öğrencileri sınavlara değil hayata hazırlamak olmalı. hiçbirimizin karşısına markete gittiğinde AB sayısının basamak değerlerinin toplamı sorun olarak gelmez. para üstünü hesaplamamız gerekir, ya da satın aldıklarımızın kaç lira tuttuğunu.
öğrencilerin yüzlerce işlemi hatasız yapmasının anlamı da yoktur. anlamlı olan farklı problemleri mantık yürüterek çözebilmeleridir. dört işlemin ne işe yaradığını, neden kullanıldığını, matematiğin aslında hayatın ayrılmaz bir parçası olduğunu kavramaları gerekir.
bunun yolu da yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun çalışmalar yapmalarıdır. şimdi en basitinden kilosu 2 liradan 3 kilo elmanın kaç lira tuttuğunu düşünüp hesaplayabilirlerse, orada 3 tane 2 olduğunu kavrarlarsa iki sene sonra AB sayısının rakamları toplamının iki katını kolayca bulurlar. bu yaştaki çocuklar oyun çocuğudur. bunu hiçbirimiz değiştiremeyiz. zaten büyüdüklerinde sınavlara girecekler. şimdi sadece öğrenmeleri gerekenleri tam olarak kavrasınlar büyüdüklerinde bu bilgileri kullanarak her tür soruyu da çözebilirler. ben çocuklara çocuk olma hakkı vermekten yanayım. bırakalım hata da yapsınlar, önemli olanın çaba harcamak olduğunu kavrasınlar. zaten büyüdüklerinde çok acımasız değerlendirmelere tabi olacaklar. şimdi sadece kavrasalar ve sevseler belki zamanı gelince dersanelere özel derslere ihtiyaç duymadan, binlerce soru çözmeden sınav kazanabilirler.
elbet bunlar benim şahsi görüşüm. elbet herkes çocuklarına dilediği gibi not verir. dilediği soruyu çözdürür. belki de ben yanlış yapıyorum. benim tek istediğim çocuklarımın okulda gerçekten mutlu ve rahat olması, sınıfta özgür hissetmesi, hata yaptığında bunun çok da önemli olmadığını bilmesi, her çocuğumun kendine göre başarıyı tadabilmesi, öğrenmek zorunda olduğu için değil istediği için öğrenmesidir. benim için çocuklarımın tatil dönüşü gelip "öğretmenim biz mahallede kütüphane kurduk, toplanıp birlikte kitap okuyoruz" demesi sınavdan bilmem kaç puan aldım demesinden daha önemli. ama elbette bunalar benim düşüncelerim. sadece konu açılmışken ben de düşüncemi paylaşmak istedim.
hepinize kolaylıklar dilerim. iyi akşamlar zümrem