Hocam,
Konuyla pek ilgisi yok belki ama aklıma takılan bir husus var. Bu konudaki görüşünüzü paylaşır mısınız benimle?
Konu şu: Ben 9 yaşımdan beri namaz kılıyorum. Kılığımdan kıyafetimden namaz kıldığım kesinlikle anlaşılmıyor.Benimle ilk tanışanlar 'Sen de tam bir rakçısın!' diyor. Ancak pek açık da giyinmiyorum. Benim rahatsız olduğum durum; insanların namaz kıldığımı öğrenmeleri...Neden rahatsız oluyorsunuz derseniz, etrafta manevi duyguları sömürmek adına ya da insanlardan övgü almak, saygı görmek için ibadet ettiğini açık açık vurgulayan insanlardan nefret ediyorum. Ve eğer ibadet ettiğim belli olursa, ben de o insanlar gibi olurum diye düşünüyorum. Yeri geliyor, namaz vakti geldiğinde eğer kalabalık bir ortamdaysam, hadi ben namaza gidiyorum diyemiyorum. Sanki bunu söylersem, dini kendime alet edermişim gibi hissediyorum. Belki bu bir takıntı. Belki de yanlış düşünüyorum. Ama nedense böyle...
Bu konuyu bu yaşıma kadar ancak burda açabildim. Benim için gerçekten önemli bir ayrıntı... Yorumlarınız için şimdiden teşükkürler...
[ Hocam inanın dış görünüş olarak ben sizden daha beter olabilirim. Kim ne derse desin önemli olan niyettir ve kalptir.Niyetin kalben yapılması önemli olduğu için, bunu ayrıca dille söylemek ve de dış görünüşle göstermek şart değildir. ]
Arkadaşlar bir gün;
Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki:
"Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir."(kütübi sitte/ 5715)
Buhâri, Bed'ü'l-Vahy 1, Itk 6, Menâkıbu'l-Ensâr 45, Nikâh 5, Eymân 23, Hiyel 1; Müslim, İmâret 155, (1907); Ebu Dâvud, Talâk 11, (2201); Tirmizi, Fedâilu'I-Cihâd 16, (1647); Nesâî, Tahâret 60, (1, 59, 60)
Bu hadisi şerif hicret esnasında yaşanan bir olay hakkında buyrulmuştur. Peygamber efendimiz hicret edecek insanları bizzat kendisi tespit ederek hicret zamanlarını belirliyordu. Birisi vardı k; ona hicret etmesini söylemesine rağmen o hep sonraya kalmak istemekteydi. O kişinin niyeti Allah tarafından Resulüne bildirilmişti. Aslında o adam bir kadına âşık olmuş, hicret ettiği kişiler arasında sevdiği kadın olmadığı için onun da içinde olacağı hicret ekibini gözetmekteydi.
Bu vesileyle, amellerin niyetlere göre değer bulacağı, bu hadisi şerifle bizlere duyurulmuştur. Sahte gülüşlerin, sahte dostlukların, sahte davranışların nerdeyse hâkim olduğu günümüzde, görünüşte güzel olan birçok davranışların, güzel neticeye erişmemesinin altında yatan en önemli etken bu olsa gerektir.
Niyet öğle önemli bir etkendir ki, ibadet olmayan bir davranış bile niyet güzelliği ile ibadete sevaba dönüşmektedir. Büyükler anlatırlar: Adamın biri, atıyla seyahat ederken bir kuyu başına gelir. Orada atını bağlayacak bir yer bulamayınca yere bir kazık çakar. “kuyudan su alırken insanlar atlarını bağlarsınlar düşüncesiyle” Daha sonra başka bir adam gelir, yerdeki kazığı görür ve çekip atar. “birileri kazığa takılıp düşmesin düşüncesiyle” Görünüş olarak birbirinin zıddı gibi görünen iki davranış, niyetteki güzellik sayesinde ibadete dönüşmüştür.”Allah, (cc) kazığı çakandan da, çekenden de; niyetleri sayesinde razı olmuştur”
Öğle davranışlarda vardır ki dış görünüşüyle tamamen cennetlik zannedersiniz, fakat niyetleri neticesinde o güzel ameller, onlara cehennem azığı olmaktan öteye geçmemektedir.
İbretle şu hadisi şerifi okuyup düşünmekte fayda görmekteyim.
“Kıyamet gününde ilk defa bir şehit hakkında hüküm verilecek. Allah Teala ona ne yaptığını sorduğunda:
—Senin uğrunda çarpıştım, şehit edildim, diyecek. Fakat Cenab-ı Hak ona:
—Yalan söyledin. Sana cesur adam desinler diye çarpıştın, buyuracak ve o adam yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak.
Daha sonra ilim öğrenip öğreten ve kur’an okuyan bir kimse getirilecek. Ona da yaptığı sorulacak.
—İlim öğrendim ve öğrettim. Senin rızanı kazanmak için kur’an okudum, diyecek. Allah Teala ona:
—Yalan söyledin. İlmi, sana âlim desinler diye öğrendin. Kur’anı ise, güzel okuyor desinler diye okudun. Nitekim öğle de denildi, buyrulacak o adam da yüz üstü sürüklenerek cehenneme atılacak.”
Hadisi şerifin devamında zengin bir kimsenin huzura getirileceği onun da malını Allah rızası için harcadığını söyleyeceği, ona “cömert adam” desinler diye malını sarf ettiği söyleneceği ve diğerleri gibi onu da cehenneme atılacağı belirtilmektedir.(Müslim.imâre 152)
Bu konuda söylenecek ve yazılacak çok şey vardır. Fakat bu kadarıyla yetinmek istiyorum.
Emek ortaya koyup elde etmeye çalışılan sevap kazanılacak işler, niyetteki samimiyet eksikliği(gösteriş) yüzünden, boşa çıkacağı, beklide cehennemlik olmamıza sebebiyet verebileceği unutulmamalıdır.
Niyet kalbe aittir. Kalbin de mutlaka kontrol altında tutulabilmesi için Allah’ın zikriyle ve diğer ibadetlerle bezenmesi gerekmektedir.