1964 yapımı bir filmden bahsetmek istiyorum. Alejandro Casona'nın 1949 tarihli "Los Arboles Mueren De Pie" adlı oyunundan uyarlanan bu filmi mutlaka seyretmenizi öneririm. İzzet Günay, Semra Sar, Hulusi Kentmen ve Yıldız Kenter’in başrollerini paylaştığı bu filmde olaylar bir köşkte geçiyor.
***
Yıldız Kenter ve Hulusi Kentmen yılarca torunlarını beklemiş özellikle Yıldız Kenter bu hasretle hastalığa bile yakalanmıştı. Hulusi Kentmen eşinin bu hasretine son vermek için bir serseri olan İzzet Günay’ı bir miktar para karşılığı ikna eder. Ama torunu ağzından yazdığı mektuplarda evlendiğinden bahsettiği için bir kız da gerekir Hulusi Babaya…Kara kara düşünürken intihar etmeye kalkan bir kızı kurtarır ve bu oyuna onu da dahil eder. İlk başlarda her şey güzel gider. Yıldız Kenter torununa olan hasretini dindirir. Beraber çok mutlu zaman geçirirler. Ama torun yerine geçen İzzet Günay’ın arkadaşları ile bu köşkü soyma planları da vardır. Ta ki bu insanları gerçekten sevdiğine inandığı ana kadar. Daha sonradan eve giren arkadaşlarını durdurur ve onlarla bu yaşlı insanlar için savaşır. Bu savaşı kazanır tabi ki… Filmin sonlarında kötü işlere bulaşmış olan gerçek torun gelir ve her şeyi Yıldız Kenter’e anlatır. Yıldız Kenter’in torununa vermiş olduğu cevap yıllardır aklımdadır: “Ben, onların gerçek olmadığını ilk baştan beri biliyordum. Bazen gerçek inanmak istediklerimizdir. Bizi mutlu eden her şeydir. Onlar beni çok mutlu ettiler. Benim gerçek torunum o.”
***
Ne kadar büyüleyici bir son…Bazen zamanın şartlarını düşünmeden çok gülünç olduğu için küçümsediğimiz bir Yeşilçam filmi bu...Sanatçıların ödül almak için koşuşturduğu 1.Antalya Altın Portakal Sinema ödülünü kazanan ilk film.
***
Diyor ya Yıldız Kenter: “Asıl gerçek bizi mutlu eden her şeydir.” Ben de katılıyorum. Bizi mutlu eden her şeyin gerçeğimiz olması gerekir. Bazen bir yaşlı insana otobüste yer vermek, bazen bir çocuğa ödevinde yardımcı olmak bazen de umutsuzca bekleyen bir dostumuza umut olmak…Gerçeklerimiz olmalı bunlar. Arjantinlilerin bir sözü vardır: “GANEREMOS TODO Y CONTRE TODOS”…Her şeye ve herkese rağmen her şeyi kazanacağız derler. Biz de kazanacağız. Bazen 1071,1453 ve 1919’da olduğu gibi bir savaşla; bazen 2000’deki gibi bir futbol maçıyla; bazen de bir sinema filmiyle..
***
Sadri Alışık, Kemal Sunal, Adile Naşit, Münir Özkul, Halit Akçatepe, İzzet Günay, Cüneyt Arkın, Ayhan Işık, Fikret Hakan, Ediz Hun, Kartal Tibet, Hulusi Kentmen, Vahi Öz, Filiz Akın, Öztürk Serengil ve ismini buraya sığdıramayacağım bütün Yeşilçam yıldızlarına SAYGIYLA…
|