Ritalin Çocukları
Saat sabahın onu. Güzel bir sonbahar sabahı çıktığınız yürüyüşte, çocuğunuzun okulunun önünden geçiyorsunuz. Bahçede çoğunluğu erkeklerden oluşan bir grup ilkokul çocuğunun, serseri görünüşlü bir adamın etrafında toplandığı dikkatinizi çekiyor. Çocukların arasında on yaşındaki oğlunuzu da görüyorsunuz. Adam, çocuklara hap dağıtıyor. "Bu hapları yutun. Kendinizi iyi hissedeceksiniz. Okulda öğretmenleriniz sizi daha çok sevecek. Ben her gün burada olacağım. Size bu haplardan dağıtacağım. Sizin için neyin iyi olduğunu biliyorum." diyor. Hışımla okulun bahçesine dalıp adamın elindeki kutuyu kapıyorsunuz. Kutunun üzerinde Speed yazısını okuyorsunuz. Bu durumda reaksiyonunuz ne olurdu? Adama vurmak mı? Polisi çağırmak mı? Çocukların ellerinden hapları toplamak mı? Şimdi bir başka sahne: Saat sabahın onu. İlkokuldaki oğlunuzun öğretmeniyle görüşmek üzere okula gidiyorsunuz. Öğretmenler odasına doğru giderken ofisin önünde çoğu erkek çocuklardan oluşan uzunca bir kuyruk dikkatinizi çekiyor. Sizin oğlunuz da kuyrukta bekliyor. Kuyruğun başında beyaz üniformalı bir hemşire çocuklara elindeki şişeden hap dağıtıyor. Hemşire, "Şimdi ilacınızı alın, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz, öğretmenleriniz sizi daha çok sevecek. Doktorunuz ve ben sizin için neyin iyi olduğunu biliyoruz." diyor. Hemşirenin yanına yaklaşıp elindeki ilâç kutusuna bakıyorsunuz. Üzerinde Ritalin yazıyor. Bu durumda reaksiyonunuz ne olurdu? Bunlar hayal ürünü değil. Amerika'nın hemen her ilkokulunda her gün yaşanan sıradan birer hâdise. Kuyruktaki çocukların ortak özelliği "hiperaktivite" ya da "dikkat eksikliği sendromu"na yakalanmış olmaları. İki senaryonun ortak özelliği de çocuklarda bağımlılık yapan "amfetamin" maddesinin verilmesi. Uyuşturucu satıcısı hapları para kazanmak adına veriyor, hemşire ise ilâç firması ve doktorların öğretmen ve aileleri yanına alarak tedavi(!) adına tavsiye ettiği ilâcı çocukların boğazına tıkıyor. İki sahne arasındaki fark, "amfetamin satıcısının kimliği" diyor, Dr. David Stein. "Amerikan okullarında olan bir şey bizi niye ilgilendirsin?" diyebilirsiniz. İlgisi var, çünkü; 1-Amerika'daki bütün uygulamalar doğru kabul edildiği için; yarın aynı sahnelerin Türkiye'de de yaşanmasından korkuluyor. 2-Çevremizde "hiperaktivite" teşhisi konmuş ve Ritalin alan çocuk sayısındaki hızlı artış... 3-Amerika'da yaşamış bir annenin anlattıkları çok önemli... "Oğluna hiperaktif teşhisi konmuş ve çocuğuna Ritalin vermeyi reddettiği için, çocuğu okuldan atılan bir anneyim. Oğlum bugün iş ve sosyal yaşamında başarılı ve doyumlu bir genç. Arkadaşı Randy ise, bir eroin bağımlısı. Çünkü Randy'nin annesi, çocuğunu yetiştirme tarzını sorgulamak yerine kendisini rahatlatmayı seçti: okul idaresinin baskılarına boyun eğerek çocuğuna hasta etiketi yapıştırılmasına izin verdi." Okulların fon alabilmek için özel sınıf açmaları gerektiğini ve bu sınıfı açabilmek için de gerekli sayıda hiperaktivite hastalığına(!) yakalanmış çocuklara ihtiyacı olduğunu nereden bilebilirdik ki? Hiperaktivite tedavisi(!) için doktorlar tarafından verilen Ritalin, Dexedrine, Adderall, Benzedrin gibi ilâçlar; afyon, morfin ve kokainin dahil olduğu "Schedule II" listesinde yer alıyor. Yüksek derecede bağımlılık yaratan bu ilâçları kullanan çocukların daha sonra; eroin, kokain ve alkol bağımlığı geliştirdikleri sıkça görülüyor. Bugünlerde Amerika'da sıkça yapılan bir espriyi paylaşayım sizlerle. Anne-baba ile çocuk arasında fark nedir? Anne-baba Prozac alır, çocuk ise Ritalin... Acı bir espri değil mi? İlâç firmalarının doktorları tarafından yapılan araştırmalar sonucu ortaya atılan bir hastalık olan hiperaktivite ve dikkat eksikliği sendromunun bütün çarpıtmalara rağmen, genetik ve biyolojik kökenli olduğu kanıtlanamadı. Çevre faktörleri sonucu, beyin kimyasında ve davranışlarda görülen değişikliğe "davranış bozukluğu" denir, "hastalık" değil. Stres de beyin kimyasında ve davranışlarda bozukluk yapmıyor mu? Bir davranış bozukluğunu düzeltmek için ilaç gerekmez. Hiperaktiviteye, bazı lüzumsuz aşıların çocuklara vurdurulmasının sebep olduğunu da iddia edenler var ve bu durum mutlaka araştırılmalıdır. Fakir çocuklar; yaramaz, tembel ve ilgisiz, gelir durumu iyi olan çocuklar ise, "hiperaktivite" ve "dikkat eksikliği sendromu"ndan müzdarip oluyorlar. Aslında bu hastalıkların(!) mevcudiyetini gösteren test yoktur. Doktorunuz çocuğunuzda bu hastalığın olduğunu söylüyorsa ve siz de inanmayı seçiyorsanız bunun iki sebebi olabilir: 1-Çocuğunuzun okulda ve evdeki davranış bozukluğunun sorumluluğundan anne-baba olarak kendinizi beraat ettirmek ve çocuk yetiştirme tarzınızı sorgulamamak işinize geliyor olabilir. 2-Bu hastalık(!) hakkında bir şey bilmeyen, "Doktor söylüyorsa doğrudur." diyen ve otoriteyi sorgulamayan biri olabilirsiniz. Hiperaktivite, enerji fazlalığından başka bir şey değildir. İtaatkâr, uslu ve söz dinleyen insanların makbul olduğu toplumumuzda; anne-babalar ve okul sistemi tarafından zeki çocuklar ve fazla enerji kanalize edilemediği için yaramazlık yapan çocuklara tahammül edemiyor. Çünkü çocukları bir ömür boyu "hasta" olarak etiketlemek daha kolay geliyor. Bu nasıl bir hastalıktır ki, doktor ilâcın sadece okul döneminde alınmasını öneriyor? Yaz tatilinde, hafta sonlarında ise çocuğa ilâç verilmiyor! Bu nasıl bir hastalıktır ki, okulda dikkatini derslere yoğunlaştırma sorunu yaşayan çocuk, kendisini ilgilendiren bir video oyunu ya da aktivite içindeyken, saatlerce dikkatini toparlayabiliyor? Bu nasıl bir hastalıktır ki, Amerika'da ilâcı bedava alan fakir ve zenci ailelerin çocuklarında yaygın iken, bizde sadece belirli gelir düzeyine sahip ailelerin çocuklarını etkiliyor? Çoğu zenci ve gelir düzeyi düşük çocuklar Ritalin'le okulda zombileştirildiğinde okul idaresi rahat ediyor. Bizde ise, ekonomik durumu iyi ebeveynler, gerçek anlamda ilgili anne-baba olamama duygusundan bu hastalık sayesinde kurtuluyor. Çocuklarını doktora götürdükleri için de çocuklarıyla ilgili oldukları hususunda kendilerini haklı çıkarıyorlar. Ritalin yanlısı doktorların faturasını ödeyenler de onlar. Ritalin işe yarıyor mu? Yarıyor. Çocuğu sakinleştiriyor ve dikkatini toparlamasına yardımcı oluyor. Bütün amfetaminler ve kokain de aynı sonucu veriyor. Sadece hasta çocuklarda(!) değil, Ritalin herkes üzerinde aynı tesiri yapıyor. Ritalin'in güçlü bir bağımlılık oluşturması dışında, kısa ve uzun vadeli yan tesirleri de var: Hemen ya da birkaç hafta içinde çıkan yan tesirleri; uykusuzluk, sinirlilik, aşırı tepki verme, ağlamak, kişilik değişimi, ciltte kızarıklık, mide bulantısı, baş dönmesi, kalp atışlarının hızlanması, kan basıncı değişikliği, diskinezi (garip dil ve yüz hareketleri), sersemleme, anjin ve göğüs ağrısı, karın ağrıları ve ateş yükselmesi... Bazen toksik (zehirlenmeye bağlı) psikoz, yani çocuğun realiteyle bağlantısının kopması ve ilâcın zehirli boyuta ulaşması görülebiliyor. Bütün amfetamin ve kokain kullananlarda görüldüğü gibi, kilo kaybı ve aneroksi olabiliyor. İntihar düşüncesi, turet sendromu (tiklerin oluştuğu ve küfürlü konuşmaların istem dişi ağızdan döküldüğü bir nörolojik bozukluk) hattâ depresyon gibi komplikasyonlar da görülebiliyor. Ritalin'in uzun vadeli zararı ise; çocuklarda boy ve kilo gelişimini engellemesi ve bağışıklık sistemini tahrip etmesidir. "Doktorum, ilâcın zararlı olmadığını söylüyor." diyen anne-babalar! Doktorlar bir zamanlar Thalidomide'in de zararlı olmadığını söylemişlerdi! Netice; kolsuz, bacaksız doğan binlerce çocuk... Zararsız olduğu söylenen birçok ilâcın zararları sonradan fark ediliyor. Ayrıca lâboratuarda üretilen hiçbir ilâç yoktur ki, yan tesiri olmasın. Anne ve babalar! Çocuğunuzun davranış bozukluğunu kontrol etmek adına kısa ve uzun vadeli riskleri almaya değer mi? Kanunî olmayan uyuşturucu ve uyarıcılarla, ilâçlar arasındaki tek fark, ilâçların kanunî olması. İngilizce'de ilâçlara drag (uyuşturucu) deniyor. Çocuğunuza uyuşturucu özelliği olan tablet almayı öğretirseniz, onlar da uyuşturucu kullanmayı öğrenir. İşte size bir haber: "Hollanda'da hiperaktif olan ve konsantrasyon bozukluğu çeken çocuklara tavsiye edilen Ritalin adlı hapın, alındığında kokain tesiri bıraktığı ortaya çıktı. Ritalin'in uyuşturucu amacıyla öğrenciler arasında kullanılmaya başlandığı ve okul bahçelerinde rahatlıkla alınıp satıldığı bildirildi. Hollandalı uzmanların açıklamalarına göre, Ritalin satışı geçen yıl % 60'ın üzerinde artış gösterdi. Ritalin fazla miktarda alındığında kişiyi ölüme götürebildiği belirtildi. Hap sürekli alındığında bağımlılık da yapıyor." Aşırı hareketliliğin ilmî adı olan hiperaktivite; zekânın keşif ve buluşa kanalize olma ortamı bulamaması, çocuğun ilgi ve sevgi açlığı çekmesi ve çocuğa yaşına uygun verilmesi gereken sorumluluk duygusunun ve sağlıklı disiplinin verilmemesinden kaynaklanan bir davranış bozukluğudur. Dikkat eksikliği ise, ilgi eksikliğinin diğer adı. Türkiye'de karşılaştığım Ritalin çocuklarının ailelerinde sıkça gördüğüm özellikler şunlar oldu: Koca ilgisi eksikliği yaşayan anne, işkolik baba, zeki ama disiplin ve sorumluluk duygusu verilmemiş şımarık çocuk... Refah seviyesi yüksek sayılabilecek bu ailelerin çocuklarının artık mazeretleri var: "Ben hastayım. Yaramazlığımın hatası bende değil." Çocuğu hediyelere ve oyuncaklara boğmak, ilgi eksikliğini telâfi etme çabasıdır. Ama işe yaramaz. Çocuk bütün yaramazlıklarını bir yudum ilgi ve sevgi görebilmek için yapıyor. Ve okullardan gelen şikâyetlere bakılınca, günümüz eğitim sisteminin de sorgulanmayı gerektirdiği anlaşılmaktadır.