Anlamlı Ceza, Ders Olsun.

Çevrimdışı smileplease03

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.018
  • 2.893
  • Din Kült. Öğrt.
  • 4.018
  • 2.893
  • Din Kült. Öğrt.
# 22 May 2010 14:01:30
Valla bana saldıracak, hem döver hem dava açarım. Herkes haddini bilecek...

Çevrimdışı sessizsinema

  • Uzman Üye
  • *****
  • 977
  • 2.512
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 977
  • 2.512
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 May 2010 18:55:54
beni asıl üzen ve şaşırtansa bu hafif ve saçma "ceza" ya meslektaşlarımın anlamlı ceza diyip destek vermesi...

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.080
  • 23.741
  • 5.080
  • 23.741
# 22 May 2010 22:49:55
Gönül istiyor ki burada bulunan bu kadar değerli öğretmenlerimizle bir araya gelelim, hepimizin elinde bir bardak çay, dilimizde söyleyeceklerimiz, her şeyi ama her şeyi oturup konuşalım.Soralım, danışalım velhasılı kelam sadece biz, bizbize olalım.
Meselelerimizi kimseler duymasın.
Sırrımız içimizde, kendimizde kalsın.
Yalnızca biz bilelim, sadece bizim olsun.
Ama maalesef...
Bu ve buna benzer konuları iki cümle ile bir çerceveye sokup bir küçük mesajla sorunlarımıza çare aramamız ne kadar faydalıdır, bize ne kadar yararlı olur, onu da bilemiyorum.

Bir öğretmen olarak dünyanın en zor işi olan "insan yetiştirme" konusunda öncelikle kendimize, sonra öğrencilerimize daha sonrada çevremize karşı nasıl bir tavır takınmalıyız, nasıl olmayız, ne yapamalıyız? sorusu aklıma geliyor...
Bunca yıllık bir öğretmen arkadaşınız olarak düşünüyorum “Tamam,bu konuyuda öğrendim” diyorsunuz  bir bakıyorsunuz  şeytanın bile aklına gelmeyen yeni bir konu karşımıza çıkıyor…Şaşırıyoruz,kendi kendimize konuşuyoruz, ona soruyoruz, buna soruyoruz. Kimisi hiç sesini çıkarmıyor kimisi umursamaz bir tavır içinde “Ya boşver takma kafana!” diyor, kimiside bizim gibi abi pozlarında bildiklerini anlatmaya çalışıyor.
Konuda  bahsi geçenleri bırakalım. Mesleğimizi icra ederken kendi davranış ve tavırlarımızla yaptıklarımızla kendimizin, çocuklarımızın, çevremizin acaba hangi noktadasındayız?
Hepimizin  gördüğü, şahit olduğu bir çok örneği  vardır, diye düşünüyorum.
Müsadenizle bir kaç örnek vereyim …
Vaktiyle sayım için gittiğimiz bir köyde öğretmen olduğunu bilemediğimiz ama daha sonra köylülerden öğrendiğimiz bir arkadaşımızın mesleğine göre normal olmayan davranışları! Köy odasını bilirsiniz; genç,ihtiyar, çocuk  bazen de  yaşlı kadınlar bulunur. Öğretmen yarım yatmış(!) köylüyle öyle bir sohbetteki inanın çok şaşırdım ve utandım.Köylü “hoca lan,hadi lan, bizide yaz, çabuk işim var,heeey!” ifadelerini bu arkadaşımıza kullanıyor.Tabi kendiside aynı hitaba aynı şekilde cevap veriyor.
Öğretmen genç, köyün gençleriyle top oynuyor, başlıyorlar atışmaya” Goldü, hayır gol değildi, yalan söyleme,yalancı sensin…Hadi lan!”
Alın size bir başka örnek…
Kahveleri  sohbetimizin olduğu ama otururken adam  seçmekte zorlandığımız mekanlar olarak düşünüyorum.Herkesle sohbetimiz olur ama herkesle bir masada oturup oyun oynayamayız, bir şeyleri paylaşamayız.
Biri öğretmenime sesleniyor “Oynasana hoca” hocam cevap veriyor “Ya biraz acıktım, sabah yemek yemedim, bu yüzden oynayamıyorum” yan sandalyedeki sesleniyor ” Hocam ac iken oynayamaz(!)”
Şu cümlelere bakar mısınız?
Birkaç örnekle ifade edilen bu gibi davranışlarda kendimizi alaşağı edersek kendimizin değeri ne olabilir? Ne düşünülebilir?
Bunların işin acı olan tarafı arkadaşlar.Yani üzerinde çok ama çok düşünülmesi gereken konular.
Allah yardımcımız olsun.Allah bizi kendine eş olanlarla eş etsin.
Hiç mi güzeli yok arkadaşım derseniz elbette var diyorum.
Bazen tayimizin çıktığı yerde, bazen de tayini yanınıza çıkan bir öğretmen arkadaşımızın  ardından öylesine güzel şeyler söyleniliyor öylesine güzel şeyler düşünülüyor ki insanın o öğretmeni kıskanmasımı gerekiyor, ona özenmesimi gerekiyor  ikilemde kalıyoruz, aferin hocama diyoruz.
Bakıyorsunuz bir telefon “Kimden hocam?” “Benim eski görev yaptığım yerdeki ahbaplarımdan birisi…” diyebiliyor. Bakıyorsunuz, okulun önünde öğretmen olmayan ama kendine çeki düzen verip besmeleyle yanımıza gelen hemde çook uzaklardan gelen  insanlar, yani bizleri unutmayan eski komşularımız, kadirşinas insanlar…
Ayrı kalsakta bizleri unutmayan eski öğrencilerimiz.Evlenenler, nişanlananlar, okuyup bir yerlerden bizi arayan gül yanaklı genç insanlar.
Bunlarda bizi biz eden güzellikler arkadaşlar.

İsterseniz devam edeyim…
Bazende öyle huylarımız var ki etliye sütleye hiç karışmadan hayatımızı devam ettiyoruz.Hiç bir şeyi umursamıyoruz.O zamanda kendi kendimize şunları soruyoruz “Yahu bu insanlar bana karşı niye böyleler?Niye beni sevmiyorlar?”  Çok basit. Siz yanınızda ölen birisinin cenazesine gitmezseniz, kapı komşunuz hasta olur ziyaret etmezseniz, davetlere  icabet etmezseniz, verilen bir selamı almazsanız, kısaca konuşmazsanız, derleşmezseniz, yani yolun her zaman kenarından giderseniz elbette yalnız kalırsınız!

Kendimize ait bir başka örnek…
Sürekli gözeten, sürekli inceleyen, sürekli meşgul olanlarımız.
“Şu tablonun değişmesi lazım! Bana mı öyle geliyor?  Duvar biraz kirlenmiş mi?
Oğlum ağaçlara dokunma! Kızım duvara çıkma! Kıyafetini beğenmedim, o ne ya?!
Çok yeme oğlum, davula döndün!

Sonrasında ardımızdan kaçamak bakışlar.Okuldan kaçmak isteyenler, kenara köşeye saklananlar, aman beni görmesin diyenler.Görevinden bıkanlar, bıktıranlar…

Daha, anlatılacak o kadar çok şey var ki!

Verilen ceza ile ilgili yorum yazmak istemiyorum.
Burada öğretmenimizi suçlamak gibi bir niyetimizde haddimizde olamaz.
İnsan olarak yaşadığımız müddetçe bu ve buna benzer örnekler  görmeye devam edeceğiz. Ancak yukarıda yazmaya çalıştığım bazı örnekler o zeminin hazırlanmasıyla ilgilidir.
O zemini kendi ellerimizle hazırladığımız vakit işte o  küçücük hatalar bazen başımızı ağrıtabiliyor.Bizleri içinden çıkılmaz bir yerlere sürüklüyor.
Ondan sonra ayıkla pirincin taşını!

Her hareketimizle her zaman nerde yaşıyorsak yaşayalım bir an bile aklımızdan öğretmen olduğumuzu çıkarmayalım.Unutmayalım.

Saygılar.

Çevrimdışı velmat

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 224
  • 79
  • 224
  • 79
# 22 May 2010 23:24:13
Mükemmel bir yazı....Lütfen meslkek saygınlığımızı yitirmeyelim!

Çevrimdışı huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.862
  • 147.399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.862
  • 147.399
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 May 2010 23:28:10
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmeni döven veliye ilginç ceza 
Sakarya'da okul bahçesindeki çiçeklere zarar verdiği gerekçesiyle azarladığı çocuğun yakını tarafından tartaklanan öğretmen mahkemece haklı bulundu.
Öğretmeni darp edip hakarette bulunan kişi cezasını, okula tenis masası, raket ve alarak ve okul bahçesine fidan dikerek çekecek.

Geyve ilçesinde Kızılkaya İlköğretim Okulu'nda öğretmenlik yapan M.A.C., okulun bahçesindeki çiçeklerin saksılarını torpil patlatarak zarar verdiği iddia edilen çocuğun yakını M.Ç. (44), ile tartıştı. Tartışmada sinirlenen M.Ç. öğretmene yüzüne yumruk atarak yaralayıp hakaret etti. Öğretmenin şikayeti üzerine M.Ç. hakkında Geyve Sulh Ceza Mahkemesi'nde 'basit yaralama' ve 'hakaret' suçlamasıyla dava açıldı.

Davayı karara bağlayan mahkeme, M.Ç'yi yaralama suçundan 5 ay, hakaret suçundan ise 11 ay 10 gün hapis cezasını çarptırdı. Mahkeme, sanığa hakaret suçundan verdiği hapis cezasını, denetimli serbeslik uygulaması kapsamında, okula 2 adet tenis masası, 10 adet raket, 30 adet masa tenisi topu alma cezasına çevirdi. Sanığın yaralama suçundan aldığı hapis cezasıda, fidan dikme döneminde okulun bahçesine 5 adet ıhlamur, 5 adet çam, 30 adet gül ile 30 adet kasımpatı çiçeği fidanı dikme cezasına çevirdi.

                                                                                                 Bu yazıyı okuyunca ,okulun menfaatleri için bir yumrukta ben mi yesem diye düşünenler çıkabilir.İşin içinde okul bahçesinin ağaçlandırılması  ve masa tenisi var nede olsa.Ama unutmayın yumruğun şiddeti fazla olursa sakatlık olabilir.Denemenizi tavsiye etmem. :D ;D

Çevrimdışı rabia3360

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.431
  • 2.687
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.431
  • 2.687
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 May 2010 23:34:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Gönül istiyor ki burada bulunan bu kadar değerli öğretmenlerimizle bir araya gelelim, hepimizin elinde bir bardak çay, dilimizde söyleyeceklerimiz, her şeyi ama her şeyi oturup konuşalım.Soralım, danışalım velhasılı kelam sadece biz, bizbize olalım.
Meselelerimizi kimseler duymasın.
Sırrımız içimizde, kendimizde kalsın.
Yalnızca biz bilelim, sadece bizim olsun.
Ama maalesef...
Bu ve buna benzer konuları iki cümle ile bir çerceveye sokup bir küçük mesajla sorunlarımıza çare aramamız ne kadar faydalıdır, bize ne kadar yararlı olur, onu da bilemiyorum.

Bir öğretmen olarak dünyanın en zor işi olan "insan yetiştirme" konusunda öncelikle kendimize, sonra öğrencilerimize daha sonrada çevremize karşı nasıl bir tavır takınmalıyız, nasıl olmayız, ne yapamalıyız? sorusu aklıma geliyor...
Bunca yıllık bir öğretmen arkadaşınız olarak düşünüyorum “Tamam,bu konuyuda öğrendim” diyorsunuz  bir bakıyorsunuz  şeytanın bile aklına gelmeyen yeni bir konu karşımıza çıkıyor…Şaşırıyoruz,kendi kendimize konuşuyoruz, ona soruyoruz, buna soruyoruz. Kimisi hiç sesini çıkarmıyor kimisi umursamaz bir tavır içinde “Ya boşver takma kafana!” diyor, kimiside bizim gibi abi pozlarında bildiklerini anlatmaya çalışıyor.
Konuda  bahsi geçenleri bırakalım. Mesleğimizi icra ederken kendi davranış ve tavırlarımızla yaptıklarımızla kendimizin, çocuklarımızın, çevremizin acaba hangi noktadasındayız?
Hepimizin  gördüğü, şahit olduğu bir çok örneği  vardır, diye düşünüyorum.
Müsadenizle bir kaç örnek vereyim …
Vaktiyle sayım için gittiğimiz bir köyde öğretmen olduğunu bilemediğimiz ama daha sonra köylülerden öğrendiğimiz bir arkadaşımızın mesleğine göre normal olmayan davranışları! Köy odasını bilirsiniz; genç,ihtiyar, çocuk  bazen de  yaşlı kadınlar bulunur. Öğretmen yarım yatmış(!) köylüyle öyle bir sohbetteki inanın çok şaşırdım ve utandım.Köylü “hoca lan,hadi lan, bizide yaz, çabuk işim var,heeey!” ifadelerini bu arkadaşımıza kullanıyor.Tabi kendiside aynı hitaba aynı şekilde cevap veriyor.
Öğretmen genç, köyün gençleriyle top oynuyor, başlıyorlar atışmaya” Goldü, hayır gol değildi, yalan söyleme,yalancı sensin…Hadi lan!”
Alın size bir başka örnek…
Kahveleri  sohbetimizin olduğu ama otururken adam  seçmekte zorlandığımız mekanlar olarak düşünüyorum.Herkesle sohbetimiz olur ama herkesle bir masada oturup oyun oynayamayız, bir şeyleri paylaşamayız.
Biri öğretmenime sesleniyor “Oynasana hoca” hocam cevap veriyor “Ya biraz acıktım, sabah yemek yemedim, bu yüzden oynayamıyorum” yan sandalyedeki sesleniyor ” Hocam ac iken oynayamaz(!)”
Şu cümlelere bakar mısınız?
Birkaç örnekle ifade edilen bu gibi davranışlarda kendimizi alaşağı edersek kendimizin değeri ne olabilir? Ne düşünülebilir?
Bunların işin acı olan tarafı arkadaşlar.Yani üzerinde çok ama çok düşünülmesi gereken konular.
Allah yardımcımız olsun.Allah bizi kendine eş olanlarla eş etsin.
Hiç mi güzeli yok arkadaşım derseniz elbette var diyorum.
Bazen tayimizin çıktığı yerde, bazen de tayini yanınıza çıkan bir öğretmen arkadaşımızın  ardından öylesine güzel şeyler söyleniliyor öylesine güzel şeyler düşünülüyor ki insanın o öğretmeni kıskanmasımı gerekiyor, ona özenmesimi gerekiyor  ikilemde kalıyoruz, aferin hocama diyoruz.
Bakıyorsunuz bir telefon “Kimden hocam?” “Benim eski görev yaptığım yerdeki ahbaplarımdan birisi…” diyebiliyor. Bakıyorsunuz, okulun önünde öğretmen olmayan ama kendine çeki düzen verip besmeleyle yanımıza gelen hemde çook uzaklardan gelen  insanlar, yani bizleri unutmayan eski komşularımız, kadirşinas insanlar…
Ayrı kalsakta bizleri unutmayan eski öğrencilerimiz.Evlenenler, nişanlananlar, okuyup bir yerlerden bizi arayan gül yanaklı genç insanlar.
Bunlarda bizi biz eden güzellikler arkadaşlar.

İsterseniz devam edeyim…
Bazende öyle huylarımız var ki etliye sütleye hiç karışmadan hayatımızı devam ettiyoruz.Hiç bir şeyi umursamıyoruz.O zamanda kendi kendimize şunları soruyoruz “Yahu bu insanlar bana karşı niye böyleler?Niye beni sevmiyorlar?”  Çok basit. Siz yanınızda ölen birisinin cenazesine gitmezseniz, kapı komşunuz hasta olur ziyaret etmezseniz, davetlere  icabet etmezseniz, verilen bir selamı almazsanız, kısaca konuşmazsanız, derleşmezseniz, yani yolun her zaman kenarından giderseniz elbette yalnız kalırsınız!

Kendimize ait bir başka örnek…
Sürekli gözeten, sürekli inceleyen, sürekli meşgul olanlarımız.
“Şu tablonun değişmesi lazım! Bana mı öyle geliyor?  Duvar biraz kirlenmiş mi?
Oğlum ağaçlara dokunma! Kızım duvara çıkma! Kıyafetini beğenmedim, o ne ya?!
Çok yeme oğlum, davula döndün!

Sonrasında ardımızdan kaçamak bakışlar.Okuldan kaçmak isteyenler, kenara köşeye saklananlar, aman beni görmesin diyenler.Görevinden bıkanlar, bıktıranlar…

Daha, anlatılacak o kadar çok şey var ki!

Verilen ceza ile ilgili yorum yazmak istemiyorum.
Burada öğretmenimizi suçlamak gibi bir niyetimizde haddimizde olamaz.
İnsan olarak yaşadığımız müddetçe bu ve buna benzer örnekler  görmeye devam edeceğiz. Ancak yukarıda yazmaya çalıştığım bazı örnekler o zeminin hazırlanmasıyla ilgilidir.
O zemini kendi ellerimizle hazırladığımız vakit işte o  küçücük hatalar bazen başımızı ağrıtabiliyor.Bizleri içinden çıkılmaz bir yerlere sürüklüyor.
Ondan sonra ayıkla pirincin taşını!

Her hareketimizle her zaman nerde yaşıyorsak yaşayalım bir an bile aklımızdan öğretmen olduğumuzu çıkarmayalım.Unutmayalım.

Saygılar....

Öğretmenim ellerinize ve yüreğinize sağlık çok güzel yazmışsınız..Yazdıkalrınızı okuyunca aslında öğretmenlik mesleğine karşı saygının azalmasının nedeni yine biz öğretmenlerizz diye düşündümm..Tabikii değişen çevre şartlarıda bu mesleğe saygının azalmasına neden oluyor ama biz eğitimciler olarak mesleğimize sahip çıkmalıyız gerek okulda gerek dısarda öğretmen olduğumuzu duruşumuzla davranışlarımızla hissettirmeliyiz...Biz örnek insanlar olmalıyız

Çevrimdışı zefag

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.624
  • 11.828
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 1.624
  • 11.828
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 22 May 2010 23:52:59
Haberi ve yorumları okudum.
Mahkemenin kararını doğru buluyorum ancak dikilen ağaçların bakımını da yapsaydı bence daha iyi olurdu.Hem çevreye faydalı olur,hemde çocuklara güzel bir örnek olurdu.
"En azından besleyip besleyip tekrar gözümüzü oyanlardan olmamış."

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK