Anlamlı Yazılar

Gerçek dost sorunları dinlemekle kalmayıp her durumda sizin yanınızda olup sonuna kadar destek verendir.

GÜN; Şafağa bırakılmış umuttur,
UMUT; Rüzgarla gelen tebessümdür,
TEBESSÜM; Güneşin yüzünde mutluluktur,
MUTLULUK; Bahçende yeşeren sevgidir,
SEVGİ; Yüreğinden dilediğin hayattır,
HAYAT; Sana bağlanan aşktır,
AŞK; Sende çoğalan huzurdur,
Huzur  ise  bunların  tümüdür...

Korku ve kaygılar yüzünden 'şimdi' elimizden kaçıp gidiyor. Oysa hayat 'şimdi' de çiçek açar.

Kemal Sayar

Dört şeyi dört yere bırakın;
*Uyumayı kabre.
*Rahatı sırat köprüsüne.
*Övünmeyi mizana.
*Arzu ve istekleri CENNETE.

Hz.Ebubekir (R.A)

6Ekilen her sevgi er veya geç çiçek  açar...

*Yalnızlık meşakkatli iş.
Kendi kendine konuşmak neyse de, cevap vermek bir hayli zor oluyor.*

İnsanlar hayallerinin gerçek olamayacağından korktukları için hayattan çok fazla bir şey istemeye yanaşmazlar..Paulo Coelho

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- şöyle buyurmuştur:

“Bir grup insan, (karşılığında) bir şeyler umarak (Cenâb-ı Hakk’a) kulluk yapar ki; bu tüccar kulluğudur.

Bir grup insan da korkudan dolayı kulluk yapar; bu da köle kulluğudur.

Bir grup insan da vardır ki, şükür olsun diye kulluk yapar; işte bu, bütün duygulardan yakasını kurtarmış seçkin kimselerin kulluğudur.”

Bence bir yansıma gibi dört mevsim;  Bir ilişkinin evreleri gibi... Baharda nasıl bitkiler filizleniyorsa ilişkinin başında da insanın içindeki duygular öyle filizleniyor. nasıl bitkiler çiçek açıyorlarsa insanın da yüzünden gülücükler eksik olmuyor. hatta "yüzünde güller açmak" gibi bir deyim ortaya belki de bu yüzden çıktı. Bahardan sonra yaz gelince çiçeklerin yerini meyveler alıyor.
ilişkinin olgunluk dönemi başlıyor. bazen sıcaktan bunaltasa da tatlı bir dönem yaşanıyor. ta ki meyveler çürüyene, yapraklar da dökülmeye başlayana kadar.
Güz geliyor. iki taraf da biliyor bir şeylerin ters gittiğini ama baharın ve yazın hatırına bir barışık bir küs idare ediyorlar.
Bir yağmurlu bir açık oluyor havalar. hüzün dolu bir süreç yaşanıyor. ve en sonunda da kış geliyor. artık anılar bile ısıtamıyor soğukluğu. Hepsi karın altında kalmışlar.
İki taraf da birbirinden vazgeçince de, ilişki nihayetin de  son buluyor.
her türlü hatıra...
hoş... nahoş...
çoğu taaa .....ilkbahardan kalma.
coşar,
her kış,
yankılar yapar...
akılda,
hiç durmaksızın.
ömür biter,
sonunda,
can çıkar,
gider,
yok pahasına......
geride,
bir avuç kül bile,
kalmaksızın.

Birini KIRMIŞ'sındır, Özür İle Af arasındadır Kırgınlık, Onarırsın.. Birini KÜSTÜRMÜŞ'sündür,

 Naz ile niyâz Arasındadır küskünlük, Gönlünü Alırsın.!

Ama birini HİSSİZ’leştirdiysen Şâyet, Orada Dur..!

Zirâ HİSSİZ’lik, RUH ile BEDEN’in YARASIDIR...!

Ìste bunu kimse Onaramaz..!

Kalb kirmayin Yurek incitmeyin.!

Hazret-i Ali -radıyallâhu anh- şöyle buyurmuştur:

“Bir grup insan, (karşılığında) bir şeyler umarak (Cenâb-ı Hakk’a) kulluk yapar ki; bu tüccar kulluğudur.

Bir grup insan da korkudan dolayı kulluk yapar; bu da köle kulluğudur.

Bir grup insan da vardır ki, şükür olsun diye kulluk yapar; işte bu, bütün duygulardan yakasını kurtarmış seçkin kimselerin kulluğudur.”

Rabbim kul olmayı nasip etsin

Gökte zamansızlık hangi noktada? Elindeyse yıldız yıldız hecele!
Hüküm yazılıyken kara tahtada
İnsan yine çare arar ecele!
 
[ Necip Fazıl Kısakürek ]

Biz, hep yaralı kuşları sevdik
Sevdikçe iyileştiler
 İyileştikçe uçup gittiler..

"İnsan  doğduğu gün  ölümle
  nişanlanmıştır aslında..."

Doğa açısından ; üreyen canlı , artık yaşam fonksiyonunu tamamlamıştır.