Üftade hazretlerine ait bir menkıbedir.
Pirin süt satan (sütçü) bir müridi varmış. Bir türlü gerektiği miktar kadar süt satamazmış. Bir gün şeyhine gelip dert yanmış, “Üstadım neden kimse benden süt almıyor, bu hususta bana himmet eder misin?” diye sormuş.
Üftade hazretleri bir iki gün müsaade istemiş. Manen o müridinin halini murakabe etmiş ve görmüş ki müridi, hakiki katışıksız süt satıyor. Yani tas tamam helalinden bir süt… Merak etmiş neden böyle katışıksız safi temiz bir sütü kimse almaz?
Manen denilmiş ki senin müridinin sütünün hak ettiği para halka yok. Halktaki para kirli. O zat da sütünü biraz kirletirse maksadına hasıl olur.
Üftade hazretleri hayret etmiş. Ertesi gün müridini çağırmış. “Evladım” demiş, “sütüne biraz su kat!”
Mürid şaşkın şaşkın şeyhinin yüzüne bakmış, “Nasıl böyle bir şeyi benden istersin” der gibi…
Şeyh demiş ki:
-Evladım sen sütünü satamamaktan şikayetçi değil misin?
-E ben sana diyorum ki git sütüne biraz su kat öyle sat bakalım!
Müridin aklı basmaz ama şeyhinin istediğini yapar. Ertesi gün bir damacana sütüne bir sürahi su katar. Süt, süt… diyemez, utanır demeye, içinde su olduğunu biliyor ya. Bir de fark eder ki insanlar süt alıyorlar. Hayret eder. Sütünü tam bitiremezse de o gün epeyi satar.
Ertesi gün sütüne iki sürahi su katar. Bakar ki öğleye varmadan sütünü bitirdi. Sonra üç sürahi, dört sürahi, derken bir gün yarı yarıya su basar sütüne. Evden çıkar.
“Üstadım şöyle yaptım böyle oldu böyle yaptım şöyle oldu… Yarı yarıya su katıp satınca da böyle oldu” der ve hikmetini öğrenmek ister.
Şeyhi ona der ki, “Evladım bu zamanda kimsede senin temiz ve helal sütüne verecek kadar temiz ve helal para kalmamış ki Allah o parayı sana nasip etsin. Sen sütünü kirlettiğin miktarda kirli para da gelip seni buldu!