Apartman Hayatı Üzerine...

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.089
  • 23.816
  • 5.089
  • 23.816
10 Tem 2024 10:22:49
MESELA...

Sarıkaya sabaha uyanmış.
Kahvaltı hazırlığı varken balkona çıkıyorum.
Hava buz gibi...
Güneş sıcaklığını geldiği yerde bırakmış, rahmetlik dedemin saman sobası gibi kendine faydası yok, üşüyorum.
Omuzumda yıllar önce çocukların aldığı tüyleri kabarmış, birazcık eskimiş, her omzuma aldığımda; "Sen artık ihtiyarsın" hatırlatması yapan çenesi düşük kalın morcivert  kazak. Hediye olunca insan  atmaya kıyamıyor🙄
Elimde, yapmayı bir türlü beceremediğim kahvesi ayarsız sözde sütlü kahveyi yudumluyorum, ki içim birazcık ısınsın. Nefesimle birlikte gözlüğümün camlarını kapatıyor. Silgeçler de yok, kim kalkıp alacak, kim silecek?
Kargalar yine kendi havasında bam telinden bir şeyler söylüyorlar gökyüzünde. Rahatlar, kış günleri gökyüzü onların. Hepsi amir havasında. Herkes kalkmış zaten gak gak "galk galk" demenin ne alemi var?
Uzakta Doğankent yolu; belli belirsiz arabalar gidiyor. Kendileri mi gidiyor, birileri mi zorla götürüyor hepsi ağır çekimde. Sesleri Öteyüz'ün saçlarında Sorgun Yoluna doğru dağılıp gidiyor.
Çatıların başında kendini kar zanneden bir avuç serpinti, balkon pencerelerinden boynunu dışarı uzatmış kombi boruları gibi nezle olmuş, mendilsiz, peçetesiz yere düşüyorlar.
Tam "Gavır sümüklüler." diyecek oluyorum elimdeki mendil elime dürtüyor, susuyorum😀
*
Ev sıcacık.
İnsanlar sıcacık.
Her şey güzel, her şey iyi.
"Güne sorgusuz, sualsiz, çekinmeden, korkmadan, rahatça kalkmak gibisi var mı?" diyeceğim ama...
Kimi zaman yok.
Apartman hayatı müstakil ev hayatı gibi değil, maalesef.
Ev senin, yer senin olsa da sorumlu olduğun insanlar, kapı girişinde, asansör kapısında uyman gereken onlarca yazılı kural var.
Ve bir de işin ahlaki, etik, empati(k) yazılı olmayan şifahi kuralları var ki...
Mesela, altı katın bir altında altımızdaki sandalyeye "Alttakini üsttekini acaba rahatsız eder miyim?" korkusuyla sessizce, suçlanmış bir çocuk gibi oturmak...
Kapı kolunun araba vitesi gibi "tak" diye yerinden çıkıp geri attığı anda dudağımı ısırıp sessizce kendime doğru çekip kimseyi rahatsız etmeden kapatmak gibi, mesela...
Günlerden pazar, pazarlar maç haftası. Ayaklarımı uzatmışım Fenerin golü geldi gelecek "Sağdan orta, ceko, ceko, çekoooo! Hadi Olum!?" diye tam havaya fırlayacakken "Kendine gel hoca!" sesiyle birinin sırtımdan zorla koltuğa oturtması gibi, mesela..
Mutfak işinden hiç anlamadığım doğrudur. Ama arada sırada da bu işlerden anladığımız oluyor. Baklava, aşure vs. bir şeyler yapacakları zaman "Öyle oturuyorsun, şunları bari kır?!" suçluluğuyla sessizce kalkıyorum. "Koca apartmanı havaya kaldırmayalım aman!" korkusuyla cevizin, fındığın altına mermer, üstüne yorgan yatak gibi bir şeyler koyup kırıyormuş gibi yapmak, mesela...
Bazen asansörler bozuluyor. Elimiz de pazar poşetleri "yayanvayla" çıkartmak gerekiyor. Evlerde bebek uyuyor, hastalar vardır belki de. Rahatsız etmemek için cıncık gözlü kedilerin patilerine bastığı gibi sessiz ve derinden gitmek gibi, mesela...
Salonu, koridoru futbol sahası zannedip sağa sola şut çeken misafirliğe gelen çocukları, kendi çocuklarına katıp "aman gomşular rahatsız olmasın, yorgunluğu batsın!" deyip istemeye istemeye parkın yolunu tutmak gibi, mesela...
Mesela birinden telefon gelmiş. Karşı taraf damar uçlarına basmaya başlıyor.. Vites yükseltir gibi yavaştan hızlıya tam bağlanacaksın ki yukarıdan balyoza benzer ikaz(!) sesini duyup susmak gibi, mesela...
....
Mutfak kapısında torunun balyoz gibi🤗 küçücük tombiş elleri camları titretiyor; "Hadi Dedeee!"
Kahvaltı hazır/lanmış çağrılıyorum.
"Sussss!" diyorum.
Sandalyemi sessizce yerine koyuyorum, kapıyı yavaşça kapatıyorum🤭😀

Haydi, herkese afiyet şeker olsun🍽️☕

Adamın biri
16.01.2021/Sarıkaya

Çevrimdışı adanadas

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.268
  • 4.266
  • 2.268
  • 4.266
# 10 Tem 2024 11:00:01
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
MESELA...

Sarıkaya sabaha uyanmış.
Kahvaltı hazırlığı varken balkona çıkıyorum.
Hava buz gibi...
Güneş sıcaklığını geldiği yerde bırakmış, rahmetlik dedemin saman sobası gibi kendine faydası yok, üşüyorum.
Omuzumda yıllar önce çocukların aldığı tüyleri kabarmış, birazcık eskimiş, her omzuma aldığımda; "Sen artık ihtiyarsın" hatırlatması yapan çenesi düşük kalın morcivert  kazak. Hediye olunca insan  atmaya kıyamıyor🙄
Elimde, yapmayı bir türlü beceremediğim kahvesi ayarsız sözde sütlü kahveyi yudumluyorum, ki içim birazcık ısınsın. Nefesimle birlikte gözlüğümün camlarını kapatıyor. Silgeçler de yok, kim kalkıp alacak, kim silecek?
Kargalar yine kendi havasında bam telinden bir şeyler söylüyorlar gökyüzünde. Rahatlar, kış günleri gökyüzü onların. Hepsi amir havasında. Herkes kalkmış zaten gak gak "galk galk" demenin ne alemi var?
Uzakta Doğankent yolu; belli belirsiz arabalar gidiyor. Kendileri mi gidiyor, birileri mi zorla götürüyor hepsi ağır çekimde. Sesleri Öteyüz'ün saçlarında Sorgun Yoluna doğru dağılıp gidiyor.
Çatıların başında kendini kar zanneden bir avuç serpinti, balkon pencerelerinden boynunu dışarı uzatmış kombi boruları gibi nezle olmuş, mendilsiz, peçetesiz yere düşüyorlar.
Tam "Gavır sümüklüler." diyecek oluyorum elimdeki mendil elime dürtüyor, susuyorum😀
*
Ev sıcacık.
İnsanlar sıcacık.
Her şey güzel, her şey iyi.
"Güne sorgusuz, sualsiz, çekinmeden, korkmadan, rahatça kalkmak gibisi var mı?" diyeceğim ama...
Kimi zaman yok.
Apartman hayatı müstakil ev hayatı gibi değil, maalesef.
Ev senin, yer senin olsa da sorumlu olduğun insanlar, kapı girişinde, asansör kapısında uyman gereken onlarca yazılı kural var.
Ve bir de işin ahlaki, etik, empati(k) yazılı olmayan şifahi kuralları var ki...
Mesela, altı katın bir altında altımızdaki sandalyeye "Alttakini üsttekini acaba rahatsız eder miyim?" korkusuyla sessizce, suçlanmış bir çocuk gibi oturmak...
Kapı kolunun araba vitesi gibi "tak" diye yerinden çıkıp geri attığı anda dudağımı ısırıp sessizce kendime doğru çekip kimseyi rahatsız etmeden kapatmak gibi, mesela...
Günlerden pazar, pazarlar maç haftası. Ayaklarımı uzatmışım Fenerin golü geldi gelecek "Sağdan orta, ceko, ceko, çekoooo! Hadi Olum!?" diye tam havaya fırlayacakken "Kendine gel hoca!" sesiyle birinin sırtımdan zorla koltuğa oturtması gibi, mesela..
Mutfak işinden hiç anlamadığım doğrudur. Ama arada sırada da bu işlerden anladığımız oluyor. Baklava, aşure vs. bir şeyler yapacakları zaman "Öyle oturuyorsun, şunları bari kır?!" suçluluğuyla sessizce kalkıyorum. "Koca apartmanı havaya kaldırmayalım aman!" korkusuyla cevizin, fındığın altına mermer, üstüne yorgan yatak gibi bir şeyler koyup kırıyormuş gibi yapmak, mesela...
Bazen asansörler bozuluyor. Elimiz de pazar poşetleri "yayanvayla" çıkartmak gerekiyor. Evlerde bebek uyuyor, hastalar vardır belki de. Rahatsız etmemek için cıncık gözlü kedilerin patilerine bastığı gibi sessiz ve derinden gitmek gibi, mesela...
Salonu, koridoru futbol sahası zannedip sağa sola şut çeken misafirliğe gelen çocukları, kendi çocuklarına katıp "aman gomşular rahatsız olmasın, yorgunluğu batsın!" deyip istemeye istemeye parkın yolunu tutmak gibi, mesela...
Mesela birinden telefon gelmiş. Karşı taraf damar uçlarına basmaya başlıyor.. Vites yükseltir gibi yavaştan hızlıya tam bağlanacaksın ki yukarıdan balyoza benzer ikaz(!) sesini duyup susmak gibi, mesela...
....
Mutfak kapısında torunun balyoz gibi🤗 küçücük tombiş elleri camları titretiyor; "Hadi Dedeee!"
Kahvaltı hazır/lanmış çağrılıyorum.
"Sussss!" diyorum.
Sandalyemi sessizce yerine koyuyorum, kapıyı yavaşça kapatıyorum🤭😀

Haydi, herkese afiyet şeker olsun🍽️☕

Adamın biri
16.01.2021/Sarıkaya
hocam çokk güzel yazmışsınız. Yüreginize saglık.

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.089
  • 23.816
  • 5.089
  • 23.816
# 10 Tem 2024 16:50:50
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
hocam çokk güzel yazmışsınız. Yüreginize saglık.
teşekkür ederim hocam, sağ olun.

Çevrimdışı Harmoni

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.143
  • 19.740
  • 3.143
  • 19.740
# 25 Tem 2024 21:44:20
İnsanlar neden en çok tatil günlerinde kavga ederler? Halbuki hafta içi ev dışındasındır, iş güç yorulursun vb. daha stresli olursun.Hiçbir iyi niyetin ve yardımın fayda etmediği sonu gelmeyen kavgaların asıl mağduru, dinlemek için hafta sonunu iple çeken komşular oluyor maalesef.

Çevrimdışı Harmoni

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.143
  • 19.740
  • 3.143
  • 19.740
# 12 Ağu 2024 18:27:17
Evimizde hayvan besliyorsak, onların da tıpkı insanlar gibi,duygusal ve fiziksel ihtiyaçları olduğunu unutmamalıyız.Onların görevi, 24 saat  yalnızca evde oturup canımız istediğinde bizi eğlendirmek veya yalnızlığımızı gidermek değil.Sevgi fedakarlık ister, sorumsuzluk ve ilgisizlik her canlıyı üzer.

Çevrimdışı kaynarca87

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 286
  • 955
  • Müdür Yardımcısı
  • 286
  • 955
  • Müdür Yardımcısı
# 12 Ağu 2024 18:35:53
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
MESELA...

Sarıkaya sabaha uyanmış.
Kahvaltı hazırlığı varken balkona çıkıyorum.
Hava buz gibi...
Güneş sıcaklığını geldiği yerde bırakmış, rahmetlik dedemin saman sobası gibi kendine faydası yok, üşüyorum.
Omuzumda yıllar önce çocukların aldığı tüyleri kabarmış, birazcık eskimiş, her omzuma aldığımda; "Sen artık ihtiyarsın" hatırlatması yapan çenesi düşük kalın morcivert  kazak. Hediye olunca insan  atmaya kıyamıyor🙄
Elimde, yapmayı bir türlü beceremediğim kahvesi ayarsız sözde sütlü kahveyi yudumluyorum, ki içim birazcık ısınsın. Nefesimle birlikte gözlüğümün camlarını kapatıyor. Silgeçler de yok, kim kalkıp alacak, kim silecek?
Kargalar yine kendi havasında bam telinden bir şeyler söylüyorlar gökyüzünde. Rahatlar, kış günleri gökyüzü onların. Hepsi amir havasında. Herkes kalkmış zaten gak gak "galk galk" demenin ne alemi var?
Uzakta Doğankent yolu; belli belirsiz arabalar gidiyor. Kendileri mi gidiyor, birileri mi zorla götürüyor hepsi ağır çekimde. Sesleri Öteyüz'ün saçlarında Sorgun Yoluna doğru dağılıp gidiyor.
Çatıların başında kendini kar zanneden bir avuç serpinti, balkon pencerelerinden boynunu dışarı uzatmış kombi boruları gibi nezle olmuş, mendilsiz, peçetesiz yere düşüyorlar.
Tam "Gavır sümüklüler." diyecek oluyorum elimdeki mendil elime dürtüyor, susuyorum😀
*
Ev sıcacık.
İnsanlar sıcacık.
Her şey güzel, her şey iyi.
"Güne sorgusuz, sualsiz, çekinmeden, korkmadan, rahatça kalkmak gibisi var mı?" diyeceğim ama...
Kimi zaman yok.
Apartman hayatı müstakil ev hayatı gibi değil, maalesef.
Ev senin, yer senin olsa da sorumlu olduğun insanlar, kapı girişinde, asansör kapısında uyman gereken onlarca yazılı kural var.
Ve bir de işin ahlaki, etik, empati(k) yazılı olmayan şifahi kuralları var ki...
Mesela, altı katın bir altında altımızdaki sandalyeye "Alttakini üsttekini acaba rahatsız eder miyim?" korkusuyla sessizce, suçlanmış bir çocuk gibi oturmak...
Kapı kolunun araba vitesi gibi "tak" diye yerinden çıkıp geri attığı anda dudağımı ısırıp sessizce kendime doğru çekip kimseyi rahatsız etmeden kapatmak gibi, mesela...
Günlerden pazar, pazarlar maç haftası. Ayaklarımı uzatmışım Fenerin golü geldi gelecek "Sağdan orta, ceko, ceko, çekoooo! Hadi Olum!?" diye tam havaya fırlayacakken "Kendine gel hoca!" sesiyle birinin sırtımdan zorla koltuğa oturtması gibi, mesela..
Mutfak işinden hiç anlamadığım doğrudur. Ama arada sırada da bu işlerden anladığımız oluyor. Baklava, aşure vs. bir şeyler yapacakları zaman "Öyle oturuyorsun, şunları bari kır?!" suçluluğuyla sessizce kalkıyorum. "Koca apartmanı havaya kaldırmayalım aman!" korkusuyla cevizin, fındığın altına mermer, üstüne yorgan yatak gibi bir şeyler koyup kırıyormuş gibi yapmak, mesela...
Bazen asansörler bozuluyor. Elimiz de pazar poşetleri "yayanvayla" çıkartmak gerekiyor. Evlerde bebek uyuyor, hastalar vardır belki de. Rahatsız etmemek için cıncık gözlü kedilerin patilerine bastığı gibi sessiz ve derinden gitmek gibi, mesela...
Salonu, koridoru futbol sahası zannedip sağa sola şut çeken misafirliğe gelen çocukları, kendi çocuklarına katıp "aman gomşular rahatsız olmasın, yorgunluğu batsın!" deyip istemeye istemeye parkın yolunu tutmak gibi, mesela...
Mesela birinden telefon gelmiş. Karşı taraf damar uçlarına basmaya başlıyor.. Vites yükseltir gibi yavaştan hızlıya tam bağlanacaksın ki yukarıdan balyoza benzer ikaz(!) sesini duyup susmak gibi, mesela...
....
Mutfak kapısında torunun balyoz gibi🤗 küçücük tombiş elleri camları titretiyor; "Hadi Dedeee!"
Kahvaltı hazır/lanmış çağrılıyorum.
"Sussss!" diyorum.
Sandalyemi sessizce yerine koyuyorum, kapıyı yavaşça kapatıyorum🤭😀

Haydi, herkese afiyet şeker olsun🍽️☕

Adamın biri
16.01.2021/Sarıkaya
👏👏👏

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.089
  • 23.816
  • 5.089
  • 23.816
# 13 Eyl 2024 23:30:50
Apartman hayatı bir garip...
Bir üst kattaki komşu göçüp gidiyor, yerine bir başkası taşınıyor.
Kimdir, nerelidir, hangi katta, hangi numarada oturuyor kapı komşusunun dışında ( ki o da varsa) kimsenin haberi yok!
Geldik ve gidiyoruz...
"Evde eve/şehirden şehire taşımacılık" diye bir şey çıktı yardım eden komşu da kalmadı. Eskiden bütün komşular gidecek komşunun evinde toplanır, eşyalar kolilere, kutulara konur, arada bir yorgunluk çayı içilirdi. Yerler süpürülür, silinir, gidecek komşu aç gönderilmezdi.  Yük kamyonu yürümeye başlayınca acı bir korna sesi duyulurdu,  Gözler yaşarır dualar okunurdu.
Şimdi pencerelerde, perde gerisinde öylesine, umursamadan bakıyoruz. Vedalaşmalar, kucaklaşmalar, komşuya duyulan o derin sevgi, muhabbet, gidişinde dökülen gözyaşları yok. Herkes birbirine soğuk, herkes birbirine mesafeli..
Biz nasıl böyle olduk, bilmiyorum...

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.089
  • 23.816
  • 5.089
  • 23.816
# 12 Eki 2024 15:37:03
Büyük Caminin sarmal merdivenlerinden aşağı inerken durup, karşıda birbiri ardına yükselen apartman inşatlarına bakıyorum.
Beton mikserleri, kepçe, hafriyat kamyonları, hızar motoru, keser, çekiç, çalışanların sesleri birbirine karışıyor; malum, artık sonbahara girdik, kış yavaş yavaş kendini belli etmekte…
*
Biraz garip bir duygu ama binalarda tıpkı insanlar gibi…
Temelden doğmaya başlıyorlar.
İnsanın bebeklik, çocukluk, ergenlik yılları gibi ileride kendini taşıyacak (yapılırsa, yapılıyorsa) sağlam bir ayağa sahip oluyorlar.
İnsanlar gibi gün gün, ay ay (yükselip) büyüyorlar.
İnsanların aldıkları eğitimin karakterleri yükselttiği gibi kiriş, kolon, döşenen demir, dökülen harç binaya da sağlam bir karakter kazandırıyor, dik duruyorlar.
İnşaat aşamasındaki binaların “kabası” insanın gençlik yılları gibi; ipi sapa gelmez hareketler, dokunduğunda ellerini, ayaklarını yaralayan yılkı atları gibi..
Orta yaşın insanlara getirdiği durgunluk, kendi kendini sorgulama dönemi çatının çatılmasıyla birlikte başlıyor. Yağmuru, karı, rüzgârı, soğuğu-sıcağı her defasında başından ayaklara doğru hissetmeye, olacakları seyrine bırakıp her şeye olumlu bakmaya başlıyor…
Pencerelerin takılmasıyla birlikte kimi zaman düz, kimi zaman buzlu bir çamdan çevresine bakıp olanları seyrine bırakıyor. Eskisi gibi “üşüdüm, hastalandım, içim yanıyor, rahat bırakın.” deme alışkanlığını “yeni yetme binalara” başkalarına bırakıyor.
İnsanın iç güzelliği gibi kaba, ince sıva, mermer, fayans, montalama daha bir güzelleştiriyor kendini; okudukça güzelleşen insan beyni gibi kendini okumaya, aynada seyretmeye başlıyor. Karakterli, karaktersiz uysal, kaba, dilinden bal dökülen insanlarla tanışmaya başlıyor, insanlar gibi…Kavgalara, mutluluklara hastalıklara, ölümlere şahit oluyor. Asansör kapılarında dedikoduları duyuyor, okula giden minik yürekleri seyrediyor sabahları. Ellerindeki izmariti ortalığa atanlara, yere tükürenlere “kapıcı var temizlesin, işi ne!?” diyenlere bakıp kafasını öne eğiyor. Giriş kapısında sarhoşların yere düştüğünü, hayırsız babaların gece geç saatlerde eve geldiğini görüyor, hayatı sorgulayan çaresiz anaların feryadını iç içe girmiş duvarlarda dinleyip gözlerini kapatıyor…
*
İnsan hayatı gibi yıllar sonra yavaş yavaş yorgunluklar başlıyor. Temel kayıyor, duvarları çatlıyor, insan saçındaki beyazlar gibi renkler değişmeye, ağarmaya başlıyor. Saçını boyatıp yaşını saklamaya çalışan insanlar gibi defalarca boyansa da, içi dışı yeniden yapılsa da faydası olmuyor, gençlik gidiyor maalesef
*
Hayat, Yahya Kemal’in dizlerindeki gibi “His var mı bu âlemde nekahet gibi tatlı.” dese de binalarda insanlar gibi hepsi kısa bir ömrün hikâyesi; geldik, yaşadık ve gidiyoruz…

Adamın biri
30.09.2024/Sarıkaya

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK