Mehmet öğretmenim 2 gündür bazı sorunlar yaşadığım için siteyi takip edemedim. Yazdığınız “Atatürk’ün sansürlenen sözleri” konusunu ancak bugün tüm ayrıntılarıyla baştan sona kadar okuyabildim.
İsterseniz şuan görev yaptığım yeri size anlatayım. Bulunduğum ilçe 3 ayrı ilin, 3 ayrı kültürün kesiştiği yerde. 90’larda bu iki ildeki asker sayısı sivil insan sayısından fazlaydı. Askerlik görevimi yaparken “tatile gönderilmiş” bir astsubay bu bölgede 8.000 PKK’lı teröristin içtima aldığını söylemişti. (Sayıya aman dikkat! Neredeyse bir tugay.) Yine bu bölgede, Kürt’ü, Zaza’sı, sonradan Kürt olanı, Kürt olup MHP’yi destekleyeni, bölge sorumlularını evinde besleyeni, Alevi’si, Sünni’si….. daha neler neler….
Öğrencilere, çocuklara bakalım….
Yüz yüze görüştüğümüz büyükler olsun, küçükler olsun samimiyet gördüğü için olmalı ki utana sıkıla benzer soruları soruyorlar: A….. Ermeni miydi? A……. Kuran’a ayakla basmış mı? A……. Kuran’ı yakmış mı? Hatta hatta A……. Kuran’ı tuvalete atıp üstüne ayakla basmış mı? A……… hocaları asmış mı? A…. Kötü biri miydi? (Umarım buradaki sansüre de kızmasınız.)
Bunlar genel mi yerel mi? Ne yazık ki yerel olduğuna inanmıyorum. Sizler eğer öğrencilerinizle, velilerle, (köy öğretmenleri için) köylülerle diyalogu iyi tutarsanız yavaş yavaş size de açılacaklardır.
Yazdığınız “sansürlenmiş” yazıyı okuyunca buradaki insanlar, öğrencilerim aklıma geldi. Onlara Ulu Önder’i sevdirmek için neler neler anlattığımı, bu sözlerin doğru olmadığını ispatlamak için kaç ders yaptığımı, 23 Nisan’da veliler gelecek diye ne hazırlıklar yaptığımı bir bilseniz…. 23 Nisan’da Atatürk’ün meclisi açarken cuma günü dualar okuduğunu, kurbanlar kestiğini anlatarak Ulu Önder’i velilere sevdirdim. Dine olan saygısını, devlete zararı olmayan dindar insanlara nasıl davrandığını anlattım. Bazen kongreden önce çekilmiş sarıklı insanların resmini gösterdim. Acaba insanları, halkı, öğrencileri Atatürk’le, devlet ile barıştırmak adına bunları yaparken hata mı ettim?
Halk ile devleti nasıl barıştıracağız? Yazdığınız “sansürlü” sözlerle mi? Yoksa halkın Ulu Önder’i sevmesi için öncelikle ateist veya din düşmanı mı olmaları lazım? Bunun için daha kaç yıl bekleyeceğiz? Veya Atatürk’ü hep Kuran yakan! biri olarak tanıyan insanların bulunduğu bölgenin sınırlarını mı ayıralım? Bu daha mı kolay geliyor acaba?
Eğer “Atatürk’ün sansürlü sözleri” belirli kişilerin uydurması değil de gerçekten Atatürk’e aitse devletin bekası için, halkın devlet ile barışması için bir süre daha sansürlü kalması daha uygun olmaz mı?
Konunun aslı bu.Söylemeye çalıştığım da buydu.
Ne yazık ki iş nerelere getirilip dayandırılmaya çalışılıyor.
Tekbaba öğretmenimizin teklifini destekliyorum ve bir de benim teklifim var.
"Atatürk, devrimleri hangi şartlarda ve zorluklarda gerçekleştirmiştir?" Bilen varsa bunları yazsın.
Hiç olmazsa biz de çevremize ve öğrencilerimize anlatalım.
İnsanlar ne büyük fedakarlıklarla bu ülke kurulmuş,onu öğrensinler.