Avrupa Birliğine FARKLI bir bakışAllah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
1) 23 Mart 2010 tarihinde yazdığım bir mesajda o günkü şartları/gelişmeleri gözönünde bulundurarak şu satırları yazmıştım :
Müzakerelerin başladığı tarihte, 2013 yılı Türkiye'nin AB'ye katılabileceği en erken tarih olarak gözükmekteydi.
Ancak müzakerelerin 2020 yılına kadar sürmesi ihtimali de mevcuttu.
Bu değerlendirmelerin ortalaması alındığında 2016 -2017 yılları AB'ye katılma yılı olarak hedeflenebilir.
Muhtelif gelişmeler nedeniyle Avrupa Birliği müzakereleri durma noktasına geldi.
Bu günlerde müzakerelerin tekrar başlamış olması Avrupa Birliği ile ilgili düşüncelerimi yeniden gözden geçirmeme vesile oldu.
Uzun yıllar halen bir çok kişinin paylaştığı
"Avrupa Birliği, Hristiyan ülkeler kulübüdür. Halkı müslüman olan bir ülkeyi içlerine almazlar." düşüncesini savundum.
Bugünlerde karşıma çıkan bir kaç cümle
"Avrupa Birliği, Hristiyan ülkeler kulübü müdür?" sorusunu sormama vesile oldu.
Bu soruya bir çok kişi hiç
DÜŞÜNMEDEN "Evet, Avrupa Birliği, Hristiyan ülkeler kulübüdür." cevabını vermektedir.
Ethem ÇALIK'ın Şair ve Yazarlarımızdan Nükteler isimli kitabında şu anekdot mevcuttur:
Âkif döneminde Avrupaya gitmek aydınlar arasında âdeta moda olmuştu. Herkes mutlaka bir vesileyle gider ve çoğu hayranlıkla dönerdi. Âkif de Berline gidenler arasındaydı. Döndüğünde biri sordu:
Berlinde ne var ne yok üstat?
Âkif şöyle cevap verdi:
Ne olsun. Gördüğüm kadarıyla yaşayışları dînimiz gibi, dinleri yaşayışımız gibi.
İslam kelimesi aklımıza cami, namaz, oruç, zekat kelimelerini getirmektedir.
Hristiyanlık kelimesi ise, kilise, teslis inancını aklımıza getirmektedir.
Bu kelimelerin anlamları bunlarla sınırlı mıdır? Temelde yanıldığımız nokta bu husus oluyor.
Gerek İslam, gerekse Hristiyanlık bir yaşam biçimidir.Mehmet Akif, Avrupa hakkındaki düşüncesini ifade ederken
Avrupalıların yaşam biçminin İslam dinine uygun olduğunu vurgulamaktadır. Bizim yaşayımızın ise Hristiyan dinine daha uygun olduğunu ima etmektedir.
Mehmet Akif'in izlenimini doğru kabul edersek "Avrupa Birliği, Hristiyan ülkeler kulübüdür." düşüncesi ile tezat bir durum ortaya çıkar.
2) Risale-i Nur külliyatında yer alan Münazarat isimli eserde şu satırlar mevcuttur :
Hürriyetin (1908 yılında ikinci meşrutiyetin ilanı ile birlikte gerçekleşen yeni sistemin halk arasındaki adı) birinci senesinde İstanbulda Câmiül-Ezherin Reis-i Uleması olan Şeyh Bahid Hazretleri (r.a.) İstanbulda Eski Saide sordu:
- Yani, Osmanlı hükûmetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?
O vakit Eski Said demiş: Osmanlı hükûmeti Avrupa ile hâmiledir; Avrupa gibi bir hükûmeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak Şeyh Bahide söylemiş.
O allâme zât demiş: Ben de tasdik ediyorum. Beraberinde gelen hocalara dedi: Ben bununla münazara edip galebe edemem.
1909-1910 yıllarında söylenen ve tasdik edilen bu sözün ilk kısmı Osmanlı devletinin yerine Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasıyla örtüşmektedir.
Şimdi sözün ikinci kısmına dikkat edelim "Avrupa da İslâmiyete hâmiledir; o da bir İslâm devleti doğuracak."
Bu cümleyi yıllarca Avrupa milletlerinin Kelime-i şahadet getireceği şeklinde anladım.
Avrupa milletlerinin yaşam biçimlerinin İslam'a uygun hale geleceği şeklinde bir anlamı olabileceğini aklıma getirmedim.
Yanılıyor olabilirim ama, Avrupa Birliği müktesabatı hakkındaki bilgileri inceledikçe İslam'ın kurallarıyla örtüşen o kadar çok madde görüyorum ki ister istemez
"Avrupa Birliği, Hristiyan ülkeler kulübü müdür?" sorusu aklıma geliyor.
3) Risale-i Nur külliyatında yer alan Hutbe-i Şamiye isimli eserin Hakikat Çekirdekleri bölümünde şu satırlar yer almaktadır:
21. Nasrâniyet, ya intifâ veyâ istifâ edip İslâmiyete karşı terk-i silâh edecektir. Nasrâniyet birkaç defa yırtıldı, Protestanlığa geldi. Protestanlık da yırtıldı, Tevhide yaklaştı. Tekrar yırtılmaya hazırlanıyor. Ya intifâ bulup sönecek, veyâ hakikî Nasrâniyetin esâsını câmi' olan hâkâik-ı İslâmiyeyi karşısında görecek, teslim olacaktır.
işte bu sırr-ı azîme Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm işâret etmiştir ki: "Hz. İsâ nâzil olup gelecek, ümmetimden olacak, şeriatımla amel edecektir."
Hristiyanlıkta Katolik ve Protestanlık olmak üzere iki temel mezhep mevcuttur. Protestanlık mezhebi Tevhid inancına oldukça yakın bir çizgidedir.
Protestanların İslam inancı hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olması, inşallah İslam'a teslim olmalarına vesile olacak.
Bu vesileyle hadis ile işaret edilen durum gerçekleşecektir.
Şu anda en fazla gayret gösterilen hususlardan biri de protestanların İslam hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmalarını sağlamaktır.
Bu gayretleri gördükçe
"Avrupa Birliği, Hristiyan ülkeler kulübü müdür?" sorusu aklıma geliyor.