Bugün mahalle bakkalına gittiğimde küçük tatlı bir kız çocuğu elinde çikolata, utana-sıkıla, yüzündeki mahcubiyet ile:
- İbraaaam Amcaaaaa..
- Efendim kızıııım.
- Bu kaç paraaaaa
- 750 bin lira kızııım.
-
-
Yaşımız olgunlaştıkça bize ait çocukça duyguları saklayabilsek de küçük yaştaki çocukların saf, temiz duygularını hiçbir sansüre uğratmadan göstermeleri beni hep heyecanlandırmıştır.
Bu tatlı kız çocuğu mutlu olmak için elini çikolataya uzatması, imkanı varsa buna ulaşması güzel olsa da İbraaaam Amca daha yüksek fiyat söyleseydi veya çocuğun cebinde bu para çıkmasaydı ne olurdu?
Başı eğik, hevesi kırılmış, üzüntü içinde, eğer alsaydı nasıl çikolata yiyeceğinin hayalini kurarak arkadaşlarının arasına katılmasını, yarıda bıraktığı oyununa dönmesini bir düşünün.
Böyle şeyler nedense beni etkiliyor. Bunları tamamen önleyemesek de azaltabiliriz. Şimdilik bunun en kolay(!) çözümü insanların, toplumun hiç olmazsa temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek ve bundan biraz daha fazla Azıcık, Küçücük, Minicik Mutluluk yaşayabilecek ölçüde ekonomik rahatlığa kavuşmasıdır. Bunu sadece çevremde yaşayan insanlar için değil, ülkemdeki hatta daha ilerisi olan tüm dünyada yaşayan insanlar için de düşünüyorum. Örneğin Afrikada yaşayan çocuklar P4 bilgisayarda Need for Speed oynayamasalar bile çocukluk özlemlerinin bir kısmını karşılayıp Azıcık, Küçücük, Minicik Mutluluk yaşayabilecekleri hale gelmeliler.
Elbirliği ile çalışalım, yapalım. Biz öğretmenler insanların ekonomik olarak daha rahat yaşayabileceği bir dünya kuralım. Öğrencilerimize, çevremizde ilişki içinde olduğumuz insanlara bunun için yol gösterelim. Onları maaş aldığımız için değil de inandığımız değerler için yetiştirelim.
Ancakkkkkkk!
Azıcık, Küçücük, Minicik Mutluluk için bu yeterli mi? Elbirliği ile çalıştık. İnsan yetiştirdik. Ekonomi tıkırında. İnsanlar (özellikle de çocuklar) istediklerine ulaşabiliyor. Hiçbir çocuk başı eğik, İbraaam Amcanın bakkalından çıkmıyor. Acaba!!!
Yıl 2023. Yıllık kişi Başına Düşen Milli Gelir 50 Binlerde, Zengin fakir uçurumu yok. TMurat yine saç-baş yolmuş halde, iyice yaşlanmış ve hala ölmemek için direnen İbraaam Amcanın yanında. Küçük tatlı kız anne olmuş. Onun küçük tatlı zamane kızı yanımıza geliyor:
- Heyyy adamımmm!
- Ne istemiştin küçük hanım?
- Ne hanımı ihtiyar? Ben daha küçücük bir çocuğum. Geçen haftadan beri PleySıteyşın oynuyorum. Hep aynı CoyStik. Oynaya oynaya bık geldi. Daha böyle conconlu bi şey lazım.
- Bu olur mu kızım?
- O olmaz. Beğenmedim. Geçen gün Cerenlerde gördüm. Çok Kuuuul. Aynısından isterim.
- La havleeeeee.
Demek ki arkadaşlar, İnsanların Azıcık, Küçücük, Minicik Mutluluk yaşayabilmeleri sadece ekonomik rahatlığa bağlı değil. Çünkü sadece bunu düşünürsek insanlar biri bulunca ikincisinin özlemini yaşayacaktır. Peki çözüm ne?
İnsanlığa ekonomik rahatlık yanında bazı insani değerleri de vermeliyiz. İyiyi isteme, ama gerektiğinde az ile yetinme, küçük şeylerden mutlu olma gibi. Mutluluğu sadece iyi tüketicilikte değil de dışarıda, kendinde, başkasında bulabilmeli. Hayatla dalga geçebilmeli.
Eğer bu hayat felsefesi sizin de hoşunuza gittiyse:
Öncelikle bunu kendimize uyarlamalı, iyice içimize sindirmeliyiz. Daha sonraki adımda ise diğer insanlara öğretip özellikle de öğrencilerimize aktarmalıyız.
(Zaman bulursam yakında yazacağım diğer yazı: Küçük şeylerden mutlu olma sanatı.)
İnsanlığa ekonomik rahatlık yanında bazı insani değerleri de vermeliyiz. İyiyi isteme, ama gerektiğinde az ile yetinme, küçük şeylerden mutlu olma gibi. Mutluluğu sadece iyi tüketicilikte değil de dışarıda, kendinde, başkasında bulabilmeli. Hayatla dalga geçebilmeli.
Yüreğinize sağlık öğretmenim Bu yazıyı yazalı uzun bir zaman olmuş .Şimdi ki zamane çocukları hem doyumsuz hem de çok farklı Allah Sonlarını hayr eylesin..
Çocuk olsam yeniden..
Bir tek düştüğüm için acısa içim,
Ve kalbim; çok koştuğum zaman çarpsa sadece...
Cemal Süreya