Bakan Tekin, TBMM Genel Kurulunda Millî Eğitim Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı.
 
Eğitim alanının doğası itibarıyla dinamik bir alan olduğunu söyleyen Bakan Tekin; bilimsel, pedagojik ve teknolojik gelişmelerin, yenilenen ve dönüşen toplumsal ihtiyaçların, küresel ve yerel düzeydeki farklılaşmalar ile bireysel taleplerdeki çeşitliliklerin değişimi zorunlu kıldığını ve hep daha iyisini aramaya yönelttiğini belirtti.
 
Bu gerçeğin bilinciyle geride bıraktıkları 22 yıl boyunca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde eğitim sistemini daha verimli sonuçlar üretecek bir dinamizmle yapılandırdıklarını anlatan Bakan Yusuf Tekin, AK Parti hükûmetinin kurulduğu ilk günden itibaren eğitim ortamlarını insani, fiziksel, bilimsel ve teknolojik altyapı açısından geçmişle mukayese edilemeyecek ve çağdaş dünyadaki standartları yakalayacak şekilde çalışmaya başladıklarını ifade etti.
 
Bakan Tekin, eğitimin demokrasinin teminatı, toplumsal adaletin güvencesi ve sürdürülebilir kalkınmanın lokomotifi olduğunu kaydederek şöyle konuştu: "Her bireyin kendi potansiyelini gerçekleştirebilmesinin vasıtası, toplumsal gelişme ve kalkınmanın tabii yolu, millî kimliği inşa ve tahkim etmenin felsefi temeli ve evrensel olana katılmanın rasyonel imkânıdır. Bu çok yönlü işlev ve önemi dolayısıyla eğitim kavramı kısa, orta ve uzun vadeli tüm eylem planlarının en merkezî olgusu olarak öne çıkmaktadır. Nitekim bizler de Millî Eğitim Bakanlığı olarak bu bilinçle hareket ediyoruz. Gerek anayasamızla gerekse ülkemizin taraf olduğu muhtelif uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan eğitim hakkının tüm yönleriyle tahakkuk etmesi ve her alanda işlevsel olması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz."
 
"İnsanı merkeze koyan bir eğitim sistemi inşa ediyoruz"
Bakan Tekin, 21. yüzyılın Türkiye için bir "maarif çağı" olarak tecelli edeceğine içtenlikle inandıklarını, bu inanç ve Türkiye Yüzyılı vizyonu doğrultusunda istişarelerle geliştirdikleri politikaları, bilimsel ve pedagojik ilkeleri gözeterek oluşturduklarını bildirdi.
 
Bakanlık olarak eğitimi; toplumu diri tutan, millî bilinci pekiştiren ve insanı özgür, bağımsız, irfan ve hikmetle yoğrulmuş bireyler hâline getiren bir zemin olarak ele aldıklarını, eğitimin bir milletin hürriyetini ve bağımsızlığını koruyabilmesi için en büyük güç olduğunu vurgulayan Bakan Tekin, "Bu şuurla millî kültürümüzü esas alan, evrensel standartlarla uyum içinde olan, insanı merkeze koyan bir eğitim sistemi inşa ediyoruz." dedi.
 
Bugün eğitim sistemini ideolojik tahakkümün bir aracı hâline getiren, toplumun inançlarını baskı altına almaya çalışan, bireyin vicdanını yok sayan yasakçı zihniyet ve yaklaşımlardan kurtarmış olmanın haklı gururunu yaşadıklarını aktaran Tekin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde attıkları kararlı adımlarla ve eğitimde yapılan reformlarla toplumsal eşitlik ve adaleti tesis edecek sağlam bir altyapı kurduklarını belirtti.
 
Bakan Tekin, şunları kaydetti: "AK Parti iktidarlarının kümülatif birikimleri eşliğinde devam eden demokrasi yolculuğumuz her türlü yasakçı anlayışla mücadele etmiş ve tüm baskıcı yaklaşımları tarihin tozlu raflarına kaldırmıştır. Bu dönemde milletimizin bütün renklerini ve inançlarını kucaklayan 'vicdanlara hürriyet, inançlara serbestiyet' tanıyan özgürlükçü bir laiklik anlayışı benimsenmiştir. Yasakçı zihniyet tasfiye edilirken inanç ve düşünce hürriyetini devletin teminatı altına alan ve bireylerin vicdanlarını özgürleştiren bir düzen inşa edilmiştir. Eğitim sistemimiz artık insan haklarını, demokratik değerleri ve millî hassasiyetleri aynı potada eriterek milletimizin tarihi yürüyüşüne rehberlik etmektedir. Hiçbir ideolojinin ya da dogmanın arkasına saklanmadan, her bireye eşit fırsatlar sunmayı hedefleyen bu vizyon, eğitimde adaleti ve toplumsal barışı esas almaktadır."
 
"Bugün 1 milyonu aşmış öğretmen arkadaşımıza hizmet ediyoruz"
Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitimin AK Parti hükûmetlerinin daima önceliği olduğunu ve bütçelerde en büyük payın bu alana ayrıldığını söyledi.
 
Millî Eğitim Bakanlığının 2002'de merkezî yönetim bütçesinden en büyük payı alan 4'üncü kurum iken, 2003'ten itibaren bu sıralamada en üst sıraya yükseldiğini aktaran Tekin, 2025 yılı itibarıyla eğitim bütçesinin, 2 trilyon 186 milyar liralık kaynakla merkezi yönetim bütçesinin yüzde 14,84'üne ulaştığını belirtti.
 
Derslik sayısının 2002'de 367 bin iken bugün 734 bine yükseldiğini, bu sayede derslik başına düşen öğrenci sayısının ilköğretimde 36'dan 23'e, ortaöğretimde ise 30'dan 20'lere düştüğünü anlatan Tekin, "Öğretmen kadromuz, 2002'de resmî okullarımızda 515 bin iken bugün 1 milyonu aşmış öğretmen arkadaşımıza hizmet ediyoruz. Görevdeki öğretmenlerimizin yaklaşık yüzde 79'u hükûmetlerimiz döneminde atanmış, bu süreçte toplam 819 bin öğretmenimizin ataması gerçekleştirilmiştir." bilgisini paylaştı.
 
Bakan Tekin, bu doğrultuda eğitim sisteminde gerçekleştirdikleri iyileştirmeler sayesinde, Türkiye'nin OECD ortalamalarına eriştiğini ve uluslararası göstergelerde hak ettiği konuma ulaştığını söyledi.
 
TIMSS 2023 sonuçları
Eğitimde kaliteyi artırma konusundaki hassasiyetlerinin yalnızca ulusal ölçekte değil, uluslararası alanda da kendini gösterdiğini vurgulayan Tekin, Türkiye'nin katılım sağladığı uluslararası izleme ve değerlendirme çalışmalarından elde edilen sonuçların bu gayretlerin somut karşılığını görmek açısından memnuniyet verici olduğunu bildirdi.
 
Geçen yıl yayımlanan PISA 2022 raporunda Türkiye'nin son 20 yılda matematik ve fen bilimleri alanlarında performansını istikrarlı bir şekilde artıran yalnızca dört ülkeden biri olduğunu anımsatan Tekin, ayrıca fiziksel ve sosyal öğrenme ortamları açısından Türkiye'nin OECD ülkelerinden daha iyi bir seviyede olduğunun altının çizildiğini söyledi.
 
Bakan Tekin, 4 Aralık'ta açıklanan TIMSS 2023 sonuçlarına da değinerek şu değerlendirmelerde bulundu: "TIMSS 2023 raporuna göre, Türkiye hem kısa hem de uzun vadede performansını istikrarlı bir şekilde artıran ülkeler arasında yer almaktadır. Özellikle 4. sınıf düzeyindeki sonuçlar, Avrupa ve OECD ülkeleri arasında Türkiye'nin elde ettiği başarıların kanıtıdır. Türkiye, 4. sınıf fen bilimleri alanında Avrupa ülkeleri arasında 1. sırada, matematik alanında ise 2. sırada yer almıştır. Bu başarının daha çarpıcı bir boyutu ise Türkiye'nin uygulamaya katılan tüm ülkeler ve OECD ülkeleri arasında her iki alanda da puanını en fazla artıran ülke olmasıdır. Örneğin 4. sınıf matematik alanında Türkiye, uygulamaya ilk defa dâhil olduğu 2011 yılında 50 ülke arasında 469 puanla 35. sırada iken TIMSS 2023 uygulamasında puanını 553'e yükseltmiştir. Bu puanla Türkiye araştırmaya katılan ülkeler arasında 8. sırada, OECD üyesi ülkeler arasında ise 4. sırada yer almıştır.
 
Matematik alanındaki bu dikkat çekici yükseliş, fen bilimleri alanındaki başarılarımızla da taçlanmıştır. Türkiye 4.sınıf fen bilimleri alanında uygulamaya ilk kez dahil olduğu 2011 yılında 463 puanla 36. sırada iken TIMSS 2023 uygulamasında 570 puanla araştırmaya katılan ülkeler arasında 4. sıraya, OECD üyesi ülkeler arasında ise 2. sıraya yükselmiştir. Uygulamaya katılan ülkelerin ortalamasından tam 76 puan daha yüksek bir performans sergilediğimizin altını çizmek isterim. Bu sonuçlar, Türkiye'nin eğitimdeki ilerlemesini uzun vadeli bir süreçte nasıl istikrarlı bir şekilde sürdürdüğünü de ortaya koymaktadır."
 
Türkiye'nin TIMSS 2023'te 8. sınıf düzeyindeki sonuçlarında da eğitimde kat edilen mesafeyi güçlü bir şekilde teyit ettiğini vurgulayan Tekin, ülkemizin uygulamada 44 ülke arasında matematik alanında 509 puanla 13, fen bilimlerinde ise 530 puanla 7. sırada yer aldığını belirtti.
 
TIMSS 2023'te Türkiye'nin 8. sınıf fen bilimleri alanında Avrupa ülkeleri arasında 3. sırada yer aldığını, fen bilimleri alanında OECD üyesi ülkeleri arasında puanını en fazla artıran 1. ülke olduğunu aktaran Bakan Tekin, matematik alanında da puanını en fazla artıran 2. ülke konumunda olduğunu söyledi.
 
Bakan Tekin, "Türkiye, TIMSS 2023'te tüm sınıf düzeyi ve alanlarda bugüne kadarki en yüksek başarıyı elde etmiştir. Her iki sınıf düzeyinde de kaydedilen bu sonuçlar yaptığımız yatırımların sadece eğitim göstergelerini değil, nicel göstergeleri değil, aynı zamanda doğrudan öğrenci başarısına da yansıdığını teyit etmektedir. Bu durum okullarımızda verilen eğitimin niteliğini güçlendiren reformların açık bir kanıtıdır." dedi.
 
"Eğitimde yarışma anlayışını reddederek, iş birliğini ve dayanışmayı merkeze alıyoruz"
Bakan Tekin, bu yıl hayata geçirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin eğitim yoluyla şahsiyet inşasını esas alarak sadece bilgiye ulaşan değil, bilgiyi hikmetle yoğurup erdemle hayata geçiren bir nesil yetiştirme idealine dayandığını söyledi.
 
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin öğrencileri yalnızca akademik anlamda başarılı bireyler değil; ahlakıyla, duruşuyla ve irfanıyla topluma yön verecek öncü nesiller hâline getirmeyi hedeflediğini ifade eden Tekin, ayrıca modelin insanı merkeze alarak bireysel farklılıkları gözeten, öğrenme süreçlerini anlamaya ve geliştirmeye odaklanan bir sistem inşa ettiğini kaydetti.
 
Maarif modelin Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği "seciye-i millîye" ve "tarihiyemizle mütenasip bir kültür" idealini temel alarak şekillendiğini vurgulayan Tekin, "Eğitim anlayışımızda öğrenciler, sürecin edilgen birer unsuru değil, öznesidir. Bizler eğitimde yalnızca bireysel başarıları önceleyen değil; topluma karşı sorumluluğunu hisseden, eleştirel düşünebilen, çözüm üreten, aynı zamanda yüksek bir ahlaki idrake sahip bireyler yetiştirme çabasının içerisindeyiz." dedi.
 
Bakan Tekin, yeni müfredatın öğrencileri zihinsel, sosyal, duygusal ve manevi boyutlarıyla bütüncül bir anlayışla geliştirmeyi hedefleyen bir çerçeve sunduğuna dikkat çekerek, "Bu modelle eğitim sistemimizde bireysel farklılıkları gözetiyor, öğrenme süreçlerini kişiselleştiriyor ve sosyal sorumluluk bilinciyle yüksek bireyler yetiştirmeyi esas alıyoruz. Eğitimde bir yarışma anlayışını reddederek, iş birliğini ve dayanışmayı merkeze alıyoruz." diye konuştu.
 
Modelin temel taşlarından birinin de Türkçe olduğunu vurgulayan Tekin, yeni müfredatta dil eğitimine büyük bir önem verdiklerini, öğrencilerin dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini geliştiren bir anlayışı benimsediklerini söyledi.
 
Bakan Tekin, mesleki ve teknik eğitimin gelişmesinin sektörle işbirliği halinde olacağını belirterek, gelecek yıl çalışacakları önemli konulardan birinin de bu konu olacağını aktardı.
 
"Yasakçı zihniyetlerin hepsinden ülkemizi kurtarmaya çalışıyoruz"
Bazı milletvekillerinin kendisini durup dururken Türkiye'de laiklik tartışması açmak ile eleştirdiğini söyleyen Tekin, sözlerine şöyle devam etti: "Durup dururken laiklik tartışması falan başlatmadım. 14 Kasım günü Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerimizin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'yle bizim çalışmalarımız ile laiklik arasında bir eş güdüm göremediklerine dair eleştirilerini ben cevaplamaya çalıştım. Plan ve Bütçe Komisyonundaki bu konuşmamız esnasında sorulara cevap verdiğimiz için dışarıda başka bir ortamda bu eleştiriyi cevaplandırdım. Durduk yere başlatmadım bu tartışmayı. Bilhassa Cumhuriyet Halk Partisi grubuna ben bir soru sordum. Dedim ki evet, camilerle ilgili tartışmayı ben tekrar burada dile getirmek istemiyorum. Onun için size Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4 Mayıs 1953 tarihindeki 76. oturumun 7. sayfasındaki metni okumanızı tavsiye ederim, orada zaten sizin sorularınızın cevapları var ancak bu çok eski bir tartışma olduğu için size saygı duyuyorum ve diyorum ki o tartışmayı bir tarafa bırakıyorum. Size sadece şu soruyu soruyorum: Ben bir siyaset bilimciyim. 2008 yılında bugün Cumhur İttifakı olarak tanımladığımız iki büyük siyasi partimiz Milliyetçi Hareket Partisi ile Adalet ve Kalkınma Partisi bir anayasa değişikliği yaptılar. 350'nin üzerinde milletvekilinin teklifiyle 411 milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin de onayıyla Anayasa'nın 10 ve 42. maddelerinde bir değişiklik yapıldı. Dedik ki kimse kılık kıyafetinden dolayı yükseköğretim hakkından ve eğitim öğretim hakkından alıkonulamaz. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri Anayasa Mahkemesine başvurdular. Gayet doğal haklarıdır. Hukuki tartışmaya girmeyeceğim ancak ben şu soruyu soruyorum: Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerimiz 2008 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurudaki ifadelerin altına hâlâ imza atıyor mu? Diyorsunuz ki -bakın sizin metninizden okuyorum- 'Üniversitelerde öğrencilere başörtüsünü serbest kılarsanız yarın eğitimde eşitlik hakkından hareketle, kanun önünde eşitlik ilkesinden hareketle araştırma görevlileri, öğretim üyeleri de başörtüsüyle derse girmek isterlerse ne yapacaksın?' Hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz? Sorum bu, net. Eğer sizin laiklik anlayışınız buysa ben sizin laiklik anlayışınızla aynı yerde değilim. Başörtüsüyle kamusal hayatta yer almak, eğitim öğretim hakkı almak, anayasamıza aykırı mıdır, değil midir, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Diyorsunuz ki, 'Başörtüsüyle eğer insanlar eğitim ve öğretim hakkı alırsa anayasamızın 2. maddesindeki laiklik ilkesi ayaklar altına alınmış olur.' Soruyorum, diyorsunuz ki 'Başörtüsüne özgürlük, anayasanın 2. maddesindeki toplumun huzuru ilkesine aykırıdır.' Başörtüsüyle kamusal hayatta yer almak anayasamızın laiklik, demokratik devlet, toplumun huzuru ilkelerine aykırı mıdır, değil midir? Diyorsunuz ki 'Önemsiz bir teferruat olan bu kılık kıyafet.' Bu ifade size neyi anımsatıyor? Başörtüsüyle ilgili 'Önemsiz bir teferruattır.' ifadesini kim söylemiştir? O zaman bu iptal dilekçesini yazan kişi kimdir? Bu soruyu da sizin takdirinize bırakıyorum."
 
Bakan Tekin "Evrensel anlamda ülkemizdeki demokratik eğitimi, laik, demokratik, hukuk devleti prensiplerini uygun bir şekilde şekillendirmeye çaba sarf ediyoruz. Sizin bugüne kadar yaptığınız yasakçı zihniyetlerin hepsinden ülkemizi kurtarmaya çalışıyoruz. Benim size önerim de şu: Gelin; Türkiye'nin demokratikleşmesine, Türkiye'nin hukuk devleti olmasına siz de karınca kararınca bir katkı verin lütfen, sizden talebimiz, bu." dedi.
 
Genel Kurulda, bütçe üzerindeki konuşmaların ardından soru-cevap bölümüne geçildi.
 
"Adil bir biçimde mülakat yaptık"
Bakan Yusuf Tekin, bazı sivil toplum örgütleriyle yapılan protokollere ilişkin eleştirilere cevap verdi.
 
Bakanlığının 2024 yılı bütçesinden kar amacı gütmeyen kuruluşlara 5 milyar 895 milyon lira civarında bir ödeme yapıldığını ifade eden Bakan Tekin, şu açıklamalarda bulundu: "UNESCO gibi dâhil olduğumuz uluslararası kuruluşlara bakanlığımız bütçesinden yaptığımız ödemeler var. Türkiye Maarif Vakfının yurt dışında bayrağımızı dalgalandırdığı okullarımız için yaptığı inşaat ve personel giderleri var. Bunun dışında sivil toplum örgütlerine ve meslek kuruluşlarına Bakanlığımız bütçesinden para aktarıldığını iddia edenler varsa bu çarpıtmadır. Biz belediyeleriniz gibi merkezi bütçeden ayrılan paralarla konser yapmıyoruz. Biz tamamen eğitim öğretim için harcıyoruz. Bir tek kuruş başka bir yere para aktarmadık. TOBB, ticaret odaları, sanayi odaları veya başka meslek kuruluşlarıyla yaptığımız protokollerin hiçbirinde bütçe ayıracak bir protokole imza atmadık, atmayız."
 
Kapatıldığı ifade edilen köy okullarına ilişkin Bakan Tekin, bir öğrencisi dahi olsa talep gelmesi hâlinde bu okulları açmaya hazır olduklarını ifade etti.
 
Öğretmen alımındaki mülakatlara yönelik ise Bakan Tekin, "Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde adil bir biçimde mülakat yaptık." dedi.
 
Konuşmaların ardından Millî Eğitim bakanlıkları ile bağlı kurumların 2025 yılı bütçeleri TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.