Mateminin mabedinde kara zincirlere vurulmuş, mahkum olmuş bir deliyim.
Aklımın arka sokaklarındaki labirentvari, daracık ve çıkılmaz yollarda, adım atacak dermanım kalmamış vaziyette, bir damla sevdaya susamış sürünüyorum.
Nerden bakarsan bak, yorgun, argın, kaderime küskün, aşkına yangın görünüyorum.
Her köşe başından senin çıkacağını umuyor, umutsuzluğu görene dek ilkbahar havasıyla yeşillere bürünüyorum.
Sonra yine sensizliğe gömülüyor, sönüyor, sürünüyor, sürünüyor, sürünüyorum…..
Yüreğinin en yaralı, en yanık, en bulanık mekanlarında, ızdırabıma çivilenmiş ellerim. Karanlığının kamçıları vuruluyor, karşı koymaya dermanı olmayan yüreğime.
Cellat olmuş sevgim. Beni öldürmeden acı çektirmek için çırpınıyor.
Gözlerinin gökkuşağı renginden aşağı süzülür gözlerim.
Acı bir yaş boşalır gözlerimden. Gözyaşlarım kızgın mil çekiyor gözlerime.
Senden başkasına bakamaz, kör olur gözlerim.
Gözlerinin siyahında, uzayın derin boşluklarındaki kara deliklerin sırrına kapılırmışcasına kaybolur sana olan tüm sözlerim.
Ellerinin derin çizgilerindeki çöl misali ıssızlarda, kızgın güneş altında, esir düşmüş ellerine ellerim.
Gün batınca dil bağlanır.
Gözler kör olmuş, kamçılar yine yağlanır.
Bu dünyada sadece senin gitmelerine ağlanır.
Sen gidince gözler değil…
Izdıraba son vermek için, sadece ölmek için son kez yürek dağlanır…………
Yazan: bayNadir
tarih: 20-04-2007
saat: 18:00