Kim ne derse desin emeksiz yemeğin tadı, bedava verilen kitabın değeri olmuyor.
Birisi kebap yaparken burcu burcu kokuyor, ben yapınca hiç güzel kokmuyor, oysa onlardan daha güzel ve tadı hoş pişiriyorum.
Bir şeyin yokluğu, onu değerli kılıyor anlaşılan.
Devlet, kitap vermezken okullar kırtasiyecilerle dolup taşardı: "Bizim kitapları seçin, sizin okula şu kadar para verelim." Bazı görüşmeler de gizli yapılırdı. Okul müdürü ile...
Biz de bunları bilirdik ve susardık. Oysa haksızlığı görüp de susan yapan gibiydi. Vay cahilliğimiz...
Parası olmayıp da belki şu an olsaydı tanesi 20 TL olabilecek bu kitapları alamayan pek çok çocuk olurdu sınıflarımızda. Ezilirlerdi, büzülürlerdi. Yokluğu onlar bilirlerdi de, bizler bilmezdik: "Hemen aldır kitaplarını, yoksa okula gelme." Vay cahilliğimize...
Kim ne derse desin, isterse "biz yapamadık, bari karşı çıkalım" mantığına sahip olalım, bence güzel bir uygulama.
"Veren el, alan elden üstündür."