Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Alev Alatlı'nın Or'da (hala) kimse var mı? kitap serisinin 5. si olan "Beyaz Türkler Küstüler" kitabından alıntı :
Apo türü mesihi önderler, gelenek ile modernitenin çarpıştığı, geçiş dönemlerinde ortaya çıkıyorlar, kızım.
Aşiret gibi, tımar gibi, eskinin yerleşik müesseselerinin itibardan düşmesi, kendilerini 'ihtiyaç fazlası' hisseden insanların sayısını artırıyor.
...
O petrol, o topraklardan fışkırdığı sürece post-modern kapitalist ajanda elini Mezopotamya'dan çekmeyecektir, Meral Hanım.
Irak'ın 2035 itibariyle dünyanın ikinci büyük petrol üreticisi olacağını hesaplıyorlar, biliyor muydunuz?
...
Rodoplu, 'Bu ülkede düşüncenin kuduz köpek gibi kovalandığı' telkinleriyle büyüdüydü.
Demokrasinin toplumcuları değil, bireycileri palazlandıracağını, Ak Parti'nin palazlanmış 'superindivio'lar ezileceğini öngöremedi.
'Yerliler kazanacaklar,' demişti, öyle de oldu.
Lakin, ne zaman ki, kadınların başörtülerine, kendilerinin sakallarına yönelik tehditler sükut etti, yerliler kartlarını sadece kendileri için oynayan kumarbazlara dönüşmekte gecikmediler.
İyi oyuncu olmanın gereği kazanma şansını yükselten ne varsa onu yapmaktır.
Mesele, kimin kaybettiği meselesi değil, kimin kazandığı meselesidir.
Oyunun tek bildiği kazanç-kayıptır, kimin nasıl kazandığını kimse sormaz zaten.
...
Kendi kurallarını başkalarını yargılamak için kullanma.
...
Alev Alatlı kitabın son sayfasında eve giren çıkanın görebileceği yere şu uyarı levhasını astırır :
UYARI
Arsız, densiz, ilkesiz, haddini bilmez, bayağı isen, yanımıza uğrama!
Küstah, mürai, tufeyli, zevzek, müptezel, basmakalıp isen, kapımızı çalma!
Palavracı, korkak, kalleş, ahlaksız isen, eşiğimizi geçme!
İçtenliksiz, sevgisiz, pespaye, paçoz isen, evimize gelme!
Çilehanedir burası, hoşgörü dergahı değil!
Ahde vefa bilmez, tövbe tutmaz isen, sakın gelme!
Hoşgörünün sınırı nasıl belirlenmelidir?