Beyin Göçü

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
23 Oca 2012 10:37:00
  Ülkemizden dışarıya büyük bir beyin göçü var.Bu insanlara ülkemizi sevdirmek için neler yapabiliriz?
  Acaba bu toprakları yeterince sevdiremiyor muyuz?Belki de kendimizi sevdiremiyoruz.Sürekli tartışmalardan,yalnızlıktan bunalıyor ve bıkıyor mu küçük beyinler?
  Eğer bir şeyler yapacaksak çocuğa yaşadığı yöreyi,oranın insanlarını sevdirebilmeliyiz.Bunu başaramıyor muyuz?
  Yoksa milletçe huyumuz mu fıkralardaki gibi birbirimizin ayağını kaydırmak?
  Bir bölgede belki on çocuk yetişip kendi bölgesi için çalışsa yetecek.

Çevrimdışı asude45

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 296
  • 390
  • 296
  • 390
# 23 Oca 2012 12:27:37
hocam bence beyin göçünün temel sebebi bu ülke için çalışanlar maalesef desteklenmiyorlar. bugün NASA da çalışan Türk bilim adamalarının ya da İsviçre de büyük başarılara imza atan bilim adamlarımızdan büyük bir övgüyle bahsedilir. Tabi ki gurur kaynağımız bunlar..Ama bu bilim adamlarımız neden bizim ülkemizde kendi milletimize hizmet etmiyorlar. Bunun sebebi sadece insanlarımızı sevdiremediğimizden kaynaklanmıyor; çalışmaları sırasında desteklenmiyorlar ya da karşılarına bir şekilde engel çıkartılıyor ya da ülkemizde çalışabilecekleri bir alan yok .... vs vs vs

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Oca 2012 16:42:49
  Sayın hocam,desteklenmiyorlar mı,desteklemiyor muyuz?
  Bizim sendikalarımızın bu konuda ne fikri var?Pastayı büyütemeden nasıl paylaşacağız?Sendikalarımızın(daha doğrusu toplumun tüm kesimlerinin) bari bu konuda ortak görüşleri olsa...
  Biz günlük hayatta çalışanlara,üretenlere değer veriyor muyuz?
  Tüm eğitim camiası olarak bir araya gelsek,ekonomik hayatla bağlantı kursak nasıl olur?Onların bizden beklentileri neler?
  Aslında belki de sivil toplumu kişiler değil de fikirler yönetse çok şey değişecek.Çünkü fikir hep yol alacak;kişiler değişse de.
  Yazılım,yarı iletkenler,hidroelektrik gibi katma değeri yüksek pek çok alanda ülkemizde de yetişmiş insan yaşıyor.Biz birbirimize düşmeden uluslararası alanlarda,diğer ülkelerde bu tip engellemeler nasıl yapılıyor,onu araştıralım.Belki ortak akıl gelişmeleri hızlandıracaktır.
  Selamlar,saygılar.

Çevrimdışı atabeg

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.230
  • 4.981
  • 3.230
  • 4.981
# 23 Oca 2012 16:54:41
beyne sahip çıkamaz isek beyin de konar göçer olur.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 23 Oca 2012 17:06:51
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Ülkemizden dışarıya büyük bir beyin göçü var.Bu insanlara ülkemizi sevdirmek için neler yapabiliriz?

Hayırlı akşamlar.

Ülkemizden dışarıya büyük bir beyin göçü  olduğunu gösteren bilginin kaynağını öğrenebilir miyim?

Eğer bir beyin göçü varsa bunun sebebinin, bu insanların ülkemizi sevmemesinden kaynaklandığını nereden biliyorsunuz?

Çevrimdışı yeni4242

  • Bilge Üye
  • *****
  • 8.472
  • 119.229
  • 8.472
  • 119.229
# 23 Oca 2012 17:11:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Hayırlı akşamlar.

Ülkemizden dışarıya büyük bir beyin göçü  olduğunu gösteren bilginin kaynağını öğrenebilir miyim?

Eğer bir beyin göçü varsa bunun sebebinin, bu insanların ülkemizi sevmemesinden kaynaklandığını nereden biliyorsunuz?

Size katılıyorum Hocam. Birde ben artık beyin göçünün bizim ülkemize doğru yapıldığını düşünüyorum.. Zaten üstün beyinler bir şekilde karşılığını görüyor..

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 23 Oca 2012 23:59:28
   turgutkuzan hocam,konuyu geniş olarak ele alırsak herkes biliyor ki,maalesef  katma değer üretmekte sorun yaşıyoruz.Kâr oranı düşük bir çok ürünümüz var.Aselsan cep telefonu üretmeye başlamıştı yıllar önce,biz sahip çıkmadık.Başka bir ülke olsaydı üretime devam edebilirdi.
  Tersine beyin göçü yaşanabilir,doğrudur.Ancak markalaşma olmazsa,üretim pastasını büyütemezsek rekabetle beraber belki işsizlik de olacaktır.Kaç tane markamız var dünyada?
  Şu anda cari açığı önlemek için ihraç mallarına gerekli olan hammadde ve diğer girdiler azaltılmaya çalışılıyor.İhracat yapmak için de ithalat yapmak zorundayız.
  Beyin göçüne gerek yok.İthalat,ihracattan fazla ve bu çok uzun bir süredir devam ediyorsa kimi tüccarlarımız dışarısı için çalışıyor demektir.Bu döngünün düzeleceğine inanıyorum.
 Elbette ki iyi yetişmiş insan refah seviyesi yüksek ülkeyi daha kolay tercih edebilecektir.Belki orayı daha fazla sevecektir.
 Ben birkaç yıl önce kulüp çalışmalarında araştırma görevi verdim.Markalaşma,enerji ve diğer kaynaklarımızın araştırılmasını istedim.Öğrencileri küçük yaşta üretime yönlendirebilirsek,kısa da olsa bir çalışmanın içine katabilirsek faydalı olabilir.
 Selamlar.
 

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 24 Oca 2012 11:42:47
Hayırlı günler dilerim.

* Çok sevdiğim bir söz vardır:
- Tüm genellemeler yanlış sonuçlara ulaştırır, hatta bu genelleme bile :)
"Herkes biliyor ki, maalesef katma değer üretmekte sorun yaşıyoruz." tanımlamasına katılmıyorum.
Bu cümlenin doğruluğunu kanıtlayacak bir veriye sahipseniz paylaşırsanız memnun olurum.

* "Kâr oranı düşük bir çok ürünümüz var."
En değerli şeyler kâr oranı düşük olan şeyler ise bu kötü bir şey midir?
Sizce tarım ürünleri kâr oranı düşük ürünler midir?
Bir çok kişi ülkemizde tarım ürün fiyatlarının yüksekliğinden şikayet eder.
Bunun sebebinin tarım ürünlerinin yüksek kârlarla ihraç edilmesi olduğu akıllarına bile gelmez.

* Aselsan cep telefonu üretmeye başlamıştı yıllar önce,biz sahip çıkmadık. Başka bir ülke olsaydı üretime devam edebilirdi.
Biz mi sahip çıkmadık yoksa Aselsan pazarlama yapmayı mı beceremedi?
Başka bir ülkenin bizden ne üstünlüğü var da onlar üretime devam edebiliyor biz devam edemiyoruz?
Başka ülkelerde üretimi sonlandırılıp, bir başka ülkede üretime devam edilen ürünler yok mu?

* Ancak markalaşma olmazsa,üretim pastasını büyütemezsek rekabetle beraber belki işsizlik de olacaktır.
Üretim pastasının büyümesi için markalaşma zorunlu mudur?
Başkaları markalaşarak büyüyor diye büyümenin TEK yönteminin markalaşma olduğunu kabul etmek zorunda mıyız?
İşsizlik tek bir sebebe bağlanamaz. İşsizliği etkileyen tüm faktörler dikkate alınmalıdır.

*  Kaç tane markamız var dünyada?
Sayısını bilmiyorum :)
Bildiğim bir şey varsa, marka olmayan şeylerin (genellikle) daha ÖNEMLİ olduğudur.

* İhracat yapmak için de ithalat yapmak zorundayız.
Bu bize özgü bir problem midir? Dünya üzerinde ihracat yapmak için ithalat yapmayan bir tek ülke var mı?
Ticaret karşılıklı yapılan bir işlemdir. Bilinenin aksine dış ticarette mal takası çok yaygındır.
Yani siz bir ülkeye bir ürün satacaksanız o ülkeden mal almanız hemen hemen zorunludur.

* İthalat,ihracattan fazla ve bu çok uzun bir süredir devam ediyorsa kimi tüccarlarımız dışarısı için çalışıyor demektir.
Ülkemizde ithalatın ihracattan fazla GÖRÜNÜYOR olmasının temel sebebi ithalatımızda ENERJİ kaleminin çok yüksek olmasıdır.
Ülkemizde ihtiyacımızı karşılayacak miktarda enerji kaynakları mevcut değildir.
Yaşadığımız dönemde en çok kullanılan enerji türü petrol ve doğalgazdır.
Bu iki tür enerjide ülkemizde çok az miktarda vardır.
Yakın zamanda Dünya'nın en büyük petrol arama platformları ile Karadeniz'de aramalar yapılmış ve bulunamamıştır.
Bu şekilde EN YÜKSEK İHTİMALLİ petrol ve doğalgaz rezervimizin olmadığı anlaşılmıştır.

Bir çok kişi ısrarla YENİLENEBİLİR enerji kaynaklarına yatırım yapılması görüşünü savunmaktadır.
Ülkemizde yaygın olarak kullanılabilecek YENİLENEBİLİR enerji kaynağı güneş enejisidir.
Türkiye güneş enerjisi konusunda araştırmalara en fazla yatırım yapan ülkelerden biridir.
Fakat bugüne kadar bu enerjinin yaygın ve EKONOMİK kullanımına imkan verecek bir çözüm üretilememiştir.
İki kişi taşıyacak güneş enerjisi ile çalışan otomobiller üretilmesi bile mümkün olmamıştır.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde güneş enerjisi ile ilgili çalışmalar hakkında detaylı bilgi mevcuttur.

HES (Hidro elektrik santralleri) konusunda kamuoyunda yapılan tartışmaları izliyorsunuzdur.
Türkiye'nin  enerji BAĞIMLILIĞINDAN kısa sürede kurtulması için tek yöntem Nükleer enerji olarak görülmektedir.
Bu konuda oluşturulmaya çalışılan kamuoyu baskısının sebepleri üzerinde de düşünmek gerekir.
Bir tek nükleer santral bile ülkemizin ithalat - ihracat dengesini sağlamak için yeterli olacaktır.

* Elbette ki iyi yetişmiş insan refah seviyesi yüksek ülkeyi daha kolay tercih edebilecektir. Belki orayı daha fazla sevecektir.
İyi yetişmiş insanların yaşama yeri olarak refah seviyesinin yüksek olmasını tercih ettikleri sanmıyorum.
Bence o insanlar kendilerini geliştirebilecekleri çalışmalar yapabilecekleri ortamlarda yaşamayı tercih ediyorlardır.
Bu ortamları sevip sevmemeleri onlar için önemli değildir. Bu husus TECRÜBELERİME dayalı kendime has görüşümdür.
Bir veriye dayanmamaktadır.

* Ben birkaç yıl önce kulüp çalışmalarında araştırma görevi verdim.
Markalaşma,enerji ve diğer kaynaklarımızın araştırılmasını istedim.
Öğrencileri küçük yaşta üretime yönlendirebilirsek,kısa da olsa bir çalışmanın içine katabilirsek faydalı olabilir.

Bu amaca yönelik uygulamaların sürekli yapılması gerekmez mi?
Yetişkinler üretim yapmıyorsa, küçükler üretim yapmayı nasıl öğreneceklerdir?
Bir süre önce forumda -Ne üretiyorsunuz?- başlığıyla bir konu açmıştım.
Konuya yazılan bir kaç cevaptan aklımda kalan tek cümle :
- Tembellik üretiyorum.

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 25 Oca 2012 11:25:20
  Hayırlı günler diliyor, görüş ve eleştirilerini yazanlara teşekkür ediyorum.
  Est. tembellik üretmiyorsunuz.Sizi uzun zamandır takip ediyorum.Çalışmalarınızın,katkılarınızın,yazı ve eleştirilerinizin sürmesini diliyorum.
  Nükleer enerjinin ülkemiz tarafından üretilmesi,özellikle de çevre açısından temiz olduğunu duyduğum toryumla yapılması gerektiğini düşünüyorum.
   Yenilenebilir enerjide neredeyiz?Başlaması,hız kazanması güzel.Bir de bunda kullanılan yarı iletkenler var.O konuda üretimimiz ne kadar acaba?Dünyada yarı iletken ihracatı ne kadar?
   Söylediğiniz gibi enerji üretmek önemli.Altına dayalı paradan sonra dolaşımdaki parayı başta enerji olmak üzere satılan mal ve hizmetler belirledi.doların hakimiyetinde de enerjinin rolü muhakkak(diğer konular da var tabii).Enerji teknolojilerinde çeşitlilik sağlamalı ve mesafe almalıyız.Yoksa fiyatı belirleyenler bunu farklı amaçlarla da kullanırlar.
  Katma değer üretmek refah artışıdır.Belki bizi daha kısa sürede dünyadan çok etkilenmeyen para ve maliye politikalarına kavuşturacaktır.Son 50,belki de 60 yıl incelendiğinde ülkelerdeki insanların refah seviyelerindeki değişim karşılaştırıldığında bizden fazla mesafe alan ülkeler olduğu görülecektir.Daha önce beyin göçü verdik.Şimdi ise kahvede,televizyon karşısında vakit öldürerek beynimizi dışarısı için çalıştırıyoruz belki de.Kâr oranı düşüklüğü yaşantımıza yansır,hissederiz.Bu gibi konular için linke gerek yok.2001 krizinden önce dövizle borçlanılmaması gerektiğini yazan,ısrar eden kaç kişi vardı?İktisat kitaplarında,bu konudaki linklerde faiz-enflasyon ilişkisi nasıl anlatılıyor?İktisat teorilerinin değişmesi gerektiğini işleyen dünyadaki 2008 krizi öncesi kaç link vardı?Bilgi kirliliği ile nasıl başa çıkabiliriz?
  Tarım ürünlerinin ucuz olması,tüketici için iyidir.Bir de işin çiftçi boyutu var.Başlayan yerli tohum çalışmaları tarımımız için inşallah güzel bir gelecek olur.
  Her şeyden önce çok zamanınızı aldım.Bizim yapabileceklerimiz neler?
  Selamlar.

Çevrimdışı melihbey

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 71
  • 76
  • 71
  • 76
# 05 Şub 2012 02:00:34
Tartışmaları Turgut Bey yorumları ile kesmiş.Ancak buradaki yorumlarına katılmıyorum.
  Bakanlarımız hep sitemle bahsederler bursla yurtdışına gönderdiğimiz
öğrencilerimiz,bilim insanlarımız geri gelmiyor diye.(Ben bakanların yalancısıyım.)
  Özellikle son dönemde tersine beyin göçü ile ilgili çalışmalar var ve bildiğim kadarı ile olumlu gelişmeler var.
  Neden göç oluyor diyenlere;
1-Zekilik önemli değil önemli olan hangi dünya görüşüne ait olduğu için.(sağcı,solcu,ortacı,ilerici, gerici artık aklınıza yaftalamak için ne geliyorsa)
2-Elektrik mühendisine kablo döşettirildiği için.
3-Bilgisayar mühendisine 'Oolum şu bilgisayara bi el at' denildiği için.
4Yıllarca (belki de ideolojik nedenlerle) şoför müdürden fazla maaş aldığı için.
5-Her an ülkenin her yerine tayininin çıkıp perişan olma ihtimali olduğu için.
6-Her an ustabaşı seviyesine düşebileceği için.
7-Ayrıca insan zekasının ve emeğinin karşılığını almak ister.Gelirler düşük olduğu için.
8-Eh birazda Amerika ve Avrupa'da yaşamak toplumumuzda(maalesef) her zaman  ilerici statü kazandırdığı için.Eski Türk filmlerinde ve Çalıkukuşundaki
aydın tiplemelerine bakınız.
   Hala toplum olarak olgunlaşamadık.Hala bizden olmayanın yok kabul eden sığ tartışmalardan,dar kalıplardan kendimizi kurtaramadık.Umarım ülkemde makama benden olan değil işi yapacak olanın geldiği günleri net bir şekilde görürüz.Bilim adamlarımızda vatanlarına rahat rahat dönerler.Çünkü ülkeleri zenginleştirecek olan kollar değil,beyindir.Ve bu bir genellemedir Sayın Kuzan.Bilmem düşüncelerimde yanılıyor muyum?

Çevrimdışı faldov

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.346
  • 46.553
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 4.346
  • 46.553
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2012 02:43:12
Bilen arkadaşlarımız vardır fakat bilmeyen arkadaşlarımız için 69 yıl önceki beyin göçüyle ilgili bir örnek paylaşayım.

Gazi Yaşargil 'in Film Gibi Öyküsü!
Ünlü şair Can Yücel ile dünyaca ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Gazi Yaşargil'in filmleri aratmayacak bir öyküsünün olduğu ortaya çıktı. İşte kaderin ayırdığı iki hayat...

Liseyi birlikte okuyan "iki can" arkadaş, eğitimleri boyunca harçlıklarını biriktirdiler. Liseden mezun olduktan sonra Milli Eğitim Bakam'na gidip, yurtdışında okumaya gönderilmelerini istediler. Parlak notlarla okullarını bitiren gençleri dinleyen Bakan, sözüne başlamadan önce birini dışarı çıkardı. Odasında kalan gence "Seni gönderebilirim ama arkadaşım gönderirsem dedikodu olur. 'Oğluna torpil yaptı' derler. Bu yüzden onu gönderemem" dedi. Bakan oğlu babasının kararına boynunu büktü, "Madem öyle benim biriktirdiğim parayı da sen al. Hiç olmazsa amacımı kısmen gerçekleştireyim" diyerek yıllardır biriktirdiği tüm parasını arkadaşına verdi... Bakan, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'di, dedikodu olur endişesiyle yurtdışına göndermediği öğrenci ise oğlu Can Yücel'di. Yurtdışına giden öğrenci ise daha sonra dünyanın en ünlü beyin cerrahı olacak Prof. Dr. Gazi Yaşargil...

Hiç kopmadılar
Can Yücel'in biriktirdiği harçlığı da alan genç Gazi Yaşargil, 1943 yılında Almanya'ya gitti ve tıp tahsiline başladı. 2. Dünya Savaşı'nın en sıcak günlerinde iki yıl Almanya'da kaldı, daha sonra da İsviçre'ye geçip, Zürih Tıp Fakültesi'ne girdi. O dönemin ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Rudolf Nissen'in dikkatini çekti ve bu hocanın asistanı oldu. Bu süre içinde Can Yücel ile ilişkisini hiç kesmedi. Can Yücel sık sık arayıp, derslerini sordu.

Gazi Yaşargil'in asistanlığı devam ederken Türkiye'de TSK 27 Mayıs 1960'da yönetime el koydu. Gazi Yaşargil'in doçentlik sınavına gireceği günlerde Türkiye'den asker celbi geldi: "Ülkene dön, askere gideceksin." Asker celbinin geldiği günlerde liseden arkadaşı olan Ömer İnönü, Gazi Yaşargil'i ziyaret etti. İnönü'ye, "Git babana söyle, profesör olmaya yakınım, profesör olup askere gelirim" diyen Yaşargil, İsmet İnönü'nün oğlunun temaslarından da istediği sonucu alamadı. Bakanlar Kurulu Karan ile Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Vatansızların taşıdığı "haymatlos" pasaportuyla yaşamaya başladı. Önce profesör, sonra da ordinaryüs profesör oldu.

40 yıl sonra buluşma
Yıllar sonra Yaşargil, Turgut Özal'ın girişimiyle yeniden vatandaşlığa alındı. Türkiye'ye gelmekten hâlâ çekinen Yaşargil'e pasaportunu dönemin Sanayi Bakanı Şükrü Yürür götürdü. 18 yaşında ayrıldığı ülkesine girme şansını 35 yaşında yitiren Yaşargil, 63 yaşında Yürür'le birlikte Türkiye'ye geldi. 150 bin nüfusla bıraktığı Ankara'ya geldiğinde çok duygulandı. Otomobilden inmedi ve tam 3 saat otomobille Ankara'yı gezdi. İstanbul'a geçip can arkadaşı Can Yücel'le buluştu. Yaşargil, 40 yıldır göremediği Can Yücel'e, "Seninkiler gibi bir şiir yazsam, başka bir şey istemem" dedi. Yücel yanıtladı: "Ben de senin gibi bir operasyon yapsam başka bir şey istemem hayattan!"

1999 yılına gelindiğinde Can Yücel, Datça'daki evinde ağırlaşınca oğlu Hasan hocasına durumu anlatan bir yazı ile birlikte babasının onun için imzaladığı son eserini göndereceğini bildirdi. "Mekanım Datça olsun" adlı kitap, 12 Ağustos 1999'da Yaşargil'in eline geçti. "Gazi... gözümün bebeği...giderayak..." diye yazan. Aynı gün oğlu Hasan'dan "Gazi" den selam var" sözlerini duyan Can Yücel, son nefesini verdi.

Gazi Yaşargil
, kendi oğluna 'Can' ismini verdi. Yücel'in oğlu Yeni Hasan'ı da yanına aldı
1960'lı yıllarda ikinci yeni şiir akımının önemli isimlerinden Ece Ayhan'ın beyninde tümör tespit edildi. Can Yücel, Yaşargil'e telefonla ulaştı, ameliyatı yapmasını istedi. Yaşargil Türkiye'ye gelemediği için Ece Ayhan Almanya'ya gitti. Bu telefon konuşmasında Gazi Yaşargil, Can Yücel'in, Galatasaray Lisesi'nden mezun olan oğlu Yeni Hasan Yücel'i yanına kendi oğluna Can adını veren Prof. Yaşargil, arkadaşının "emanetine" de tıp eğitimi ve beyin konusunda uzmanlık alması için yardım etti, destek verdi.

Vatan

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 05 Şub 2012 10:14:54
  Görüşlerini yazan arkadaşlara teşekkür ediyorum.
  Fed(Amerikan Merkez Bankası) 2014'e kadar piyasalara para vereceğini açıkladı.O yüzden Barış Manço'nun Gülpembe şarkısını çalabiliyoruz.
  İran konusunda uzlaşma olmazsa ya da Japonya ya da Çin faiz yükseltirse siyah lale ya da siyah gül arayabiliriz.Pespembe olan,yeterli kanı bulabilen yüzümüz ne hale gelir bilmiyorum.
  Hep birlikte çalışmadığımız sürece istediğimiz oltayı seçme özgürlüğüne sahibiz.Tüketmeye devam,tartışmaya devam,kendimizi tüketsek de!

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Şub 2012 10:52:49
  'Hayırlı günler dilerim.

  Çalışmalarıma gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederim.

  1)  Acaba çocukların oynayabileceği eğitim amaçlı oyunlar yapılamaz mı?
 Çocuk ateş etmek yerine,büyüğünün elini öptüğü zaman,birini yerden kaldırdığında puan kazansa...

  Bir çocuğun/yetişkinin önüne tarif ettiğiniz şekilde eğitim amaçlı oyun programı ve bir tanede aksiyon içeren bir oyun koyduğunuzu düşünelim.
  Sizce çocuk/yetişkin hangisini oynamayı tercih edecektir?
  Aksiyon içeren oyunları yasaklamak / oynanmasına kısıtlama getirmek probleme çözüm üretmiyor.
  Gözlemlerime göre photoshop, flash gibi programları kullanmasını bilen, programlama bilen, web sayfası tasarlayabilen çocuklar  aksiyon içeren oyunlardan uzaklaşıyorlar.
  Bir kısmı da tamamen oyun oynamayı tamamen bırakıp, öğrendiği programlarla, programlama dilleriyle bir şeyler ÜRETME çabasının içine giriyorlar.
 
  Diğer bir deyişle yapılması gereken çocukların önüne yeni oyunlar koymak değil ÜRETİMDE bulunabilecekleri programları öğrenmeye ZORLAMAKTIR.

  Toplulumumuzda yanlış bir kanaat vardır.
  Çocuklar photoshop, flash gibi karışık programları kullanmayı öğrenemezler, web tasarımı yapamazlar, bir programlama dili öğrenemezler.
  Tecrübelerime göre bu tür çalışmalar yapmayı çocuklar yetişkinlerden daha hızlı öğrenmektedir.

  Öğrenme yaşı için hiç bir sınır yoktur.
Mouse kullanmasını becerebilen 2-3 yaşlarındaki çocuklar bile photoshop programı ile bir şeyler yapabilmektedir.
  Bilgisayar mühendisliği 1. sınıfta okuyan yeğenim, ilköğretim 4. sınıfta web tasarımı yapabiliyordu.
  Meslek lisesinde okumaya başladığında php programa dilini biliyordu.


  2) Çocuklara üretimle ilgili oyunları oynatabilsek sadece...
  Çocuğun şimdiden hayalinde meslek ya da meslekleri olsa...

  Bir çok kişinin hayal olarak gördüğü bir husus vardır.
  Kısa bir süre sonra hemen hemen tüm meslekler bilgisayar kullanılarak yapılacaktır.
  Örneğin fırça kullanılarak resim yapma devri kapanmak üzeredir.
  Artık tüm resimler bilgisayarla yapılmaktadır.
  Bir müzik aletini çalarak beste yapma devri kapanmıştır. Beste yapmak için geliştirilmiş bilgisayar programları mevcuttur.
  Öğretmenlik mesleği içinde benzer durumlar geçerlidir. Öğretmen bilgisayar kullanmadan öğretim yapamayacak duruma gelecektir.
  CAD programlarını kullanmasını bilmeyen desinatör, mimar, makina mühendisi, inşaat mühendisi, teknik ressam vs. olamaz.
  CAD programlarını kullanmayan çocuk bu meslekleri hayal edemez.
  Elektronik devre tasarım programı kullanmadan elektronik mühendisliği/teknisyenliği yapılamaz.
  Elektronik devre tasarım programı görmemiş bir çocuk bu mesleği hayal edemez.
 Bir çok ameliyat robot kollarla yapılmaya başlanmıştır.
  El / kol hareketlerini kontrol eden bilgisayar programı kullanmayan çocuk doktor olmayı hayal edemez.
vs.
  Çocuğun meslek HAYAL EDEBİLMESİ için bilgisayarı nerede nasıl kullanabileceğini bilmesi gerekiyor.
  Bunu bilebilmesi içinde bilgisayarı bir el, bir ayak veya herhangi bir organı gibi HİSSETMEYE başlaması gerekiyor.'

Çevrimdışı bekir7133

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.785
  • 9.880
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 11 Şub 2012 11:09:10
  Yukarıdaki mesaj turgutkuzan beyin özel mesajıma verdiği cevaptır.Günlerce düşündükten sonra verdiği bilgilerin yararlı olduğunu düşünerek ve hoşgörülü olduğunu bildiğim için buraya aldım.Yapacağı çalışmalar için kolaylıklar diliyorum.
  Bu konuda en büyük eksiğimiz belki de Yunus,Mevlana,Hacı Bektaşi Veli gibi gönül insanları yetiştiremektir.Bunu yapamadığımız için de gelenek ve göreneklerimiz aşınmakta ve işbirliği kolaylaştıracak kazanımlarımız da azalmaktadır.Toplumsal uzlaşma konusunda yetersiz kalan ülkeler gelişseler bile bir süre sonra yapılanlar bir işe yaramaz hâle gelebilmektedir.
  Site olarak toplumdan dışlanıldığını düşünen insanların nasıl gönüllerinin alınacağı,bunlara nasıl ulaşılabileceği konusunda fikirlerimizi,yöntemlerimizi konuşmalıyız.Ekonominin de olmazsa olmaz kuralı belirli bir ölçüde de olsa dengeli bir gelir dağılım,sürdürülebilir kalkınmanın istikrar unsurudur.
  Ayrıca sivil toplum kuruluşları sadece kendi alanlarında  değil bu konularda da işbirliğine açık olmalı,toplumun ilerlemesi için aydınlatıcı,yön verici faaliyetlere girişmelidirler.
  Kalkınmış ülkelerde sivil toplum kimi konularda çatışma hâlinde olsa bile dışarıya karşı çoğunlukla işbirliği yapar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 12 Şub 2012 07:49:12
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
  Yukarıdaki mesaj turgutkuzan beyin özel mesajıma verdiği cevaptır.Günlerce düşündükten sonra verdiği bilgilerin yararlı olduğunu düşünerek ve hoşgörülü olduğunu bildiğim için buraya aldım.Yapacağı çalışmalar için kolaylıklar diliyorum.

Hayırlı sabahlar.

Ben de size yazdıklarımı düzenleyerek Egitimhane forumunda paylaşmak için zaman ayarlamaya çalışıyordum.  Mesajı yayınlamanız daha iyi oldu.
Değindiğiniz diğer hususlarla ilgili düşüncelerimi en kısa zamanda yazmaya çalışacağım.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK