Önce birbirinden güzel kar taneleri etrafa usulca düşüyor sanıyor insan ama baktıkça karlar üzerine üzerine yürüyor insanın. Bir anda gök deliniyor da sanki altında kalacakmışsın gibi hissediyorsun. Kimseye söyleyemesen de korkuyorsun biraz. Neler oluyor deyip, başını süratle yere indiriyorsun. Kapatıyorsun gözlerini bir süre
Sonra yarı ürkek, yarı korkak tekrar bakıyorsun... Yok yok bir şey yapmıyor. Güzel şey karlar altında onları seyretmek
Maalesef ben camdan bakıp bunları düşünene kadar durdu kar. Kim bilir belki bir daha yağdığında yeniden dışarı çıkıp bakana kadar devam eder. Yani inşallah.
Dün akşam saatlerinde birçok arkadaşımızın kar tatiliyle ilgili paylaşımlarını okurken, bugün bize de kar tatili olacağından habersizdim. Genellikle bizim memlekete pek fazla kar yağmaz. Öyle pek kar tatili de olmaz. Biz kar yağışını televizyondan izler, "Ne kadar güzel yağıyor, keşke buraya da yağsa." deyip iç geçiririz. Yılda bir iki gün yağıyormuş gibi yapar da hemen vazgeçer. Yani öyleydi, en azından bu sabaha kadar. Fakat bu kez kar, lapa lapa kar yağıyor sözünün hakkını verdi.
Bu sabah yetkililer sağ olsun kar tatiline geç vakitte karar verince biz de o saate kadar okula gitmek için yola çıkmak zorunda kaldık. Tabii kar her zaman güzel, her zaman saf ve temizdir ama bu sefer canımıza kast edince, her zaman masum olmadığını da göstermiş oldu.
Meğer araba yokuş yukarı çıkarken sağa sola yalpalamaya başlayınca insan ne yapacağını şaşırıyor, el ayak birbirine dolaşıyormuş. Arkada bir sürü birikmiş araba. Trafiğin durmasından faydalanıp, arabanın önünden arkasından geçmeye çalışan yayalar. Neye güveniyorlar bilmiyorum ki... Hiç kıpırdamıyorum. Sanki ben kıpırdamazsam araba da kıpırdamayacakmış gibi.
Öndeki araçta zorladıkça tekerlekleri boşa dönüyor. Onu da görüyorum. Adam uğraştıkça araba giderek bize doğru yaklaşıyor. Kaçacak yer de yok. Belki yavaş çarpar, diyorsunuz ama bu korkmanıza engel olmuyor. İnsanın aklına bin bir türlü şey geliyor. Ailesi, sevdikleri, arkadaşları, vazgeçemeyeceğin ne varsa düşünüyor bir bir.
Bu arada belki okur diye, üst geçitin yanındaki o sert yokuşun olduğu yerde, araba hafif hafif aşağı doğru kendini bırakırken bizim o korkmuş halimize aldırmadan, önümüzden üç, dört santim mesafeden aheste aheste geçen ablaya seslenmek istiyorum. Ablacığım biliyorsun ya bu işleri, çarparsak... Allah korusun... Neyse ben yine de söylemeyeyim ama sen anladın onu.
Belki araba kullanmakta usta olan arkadaşlarımızdan, "Şöyle yapsaydın, böyle yapsaydın, şöyle yapsan daha kolay çıkardın." gibi sözler söyleyenler de vardır ama onların da içi rahat olsun diye söylüyorum, buna benzer birçok taktiği biz arabadayken hemen arkamızdaki otomobilde bulunan öğretmen arkadaşlarımızdan epey dinledik. Yani epey taktik öğrendik. Hatta bu havada yola çıktığımız için azar bile işittik. Buna okula gelebilen diğer arkadaşlarda katılınca azar işitme konusundaki potansiyelimizi de epeyce doldurduk.
Bunlar tabiki şaka. Arkadaşlarımızın uyarılarını da, yarı şaka azarlarını da bizi düşündükleri için yaptıklarını biliyorum. Sağ olsunlar, Allah razı olsun. Hepsi kabulüm.
Sonuç olarak kar yine de çok güzel. Bu kadar şey anlattıktan sonra bu sonuca nasıl ulaştığımı sorarsanız, valla bilmiyorum.
Ama kar yağarken etraf bir başka güzel. Caddeler, sokaklar tertemiz, bembeyaz. Kar taneleri öyle kocaman kocaman üzerinize düşüyor. Bir rahatlık, bir huzur doluyor insanın içine. Derin bir nefes alıp, sonra içinde hissettiğin titremeyle geri veriyorsun. Garip ama güzel bir duygu. Yine de Allah hiç kimseyi bu yağan karın da başka doğal afetlerin de şerrine uğratmasın. ( Amin.)