BİR KÜÇÜK RİCA...
Çok uzun zamandır yazmak istediğim halde bazı özel sebeplerden dolayı yazamadığım, bizleri mesleğimizi alakadar eden bir konuyu müsadeniz olursa sizlerle paylaşmak istiyorum.
Mesleğe yeni başlayan, mesleğinde zamanı yarılayan ya da meslek hayatında son demini yaşayan -bizim gibi- değerli öğretmenlerimden küçücük bir ricam olacak sakın bu kardeşinizi yanlış anlamayınız.
Tamam mı arkadaşlar?
Değerli arkadaşlarım,
Buraya bir çok mesaj yazılıyor, konu paylaşımları yapılıyor.
Sınıfımız, öğrencilerimiz, meslekle ilgili problemlerimiz, zevklerimiz, şevinç ve hüzünlerimiz…Hemen hemen her konuda kendimizi anlatıyoruz, arkadaşlarımızı dinliyoruz.
Akşam sabah bu sanal ortamda birbirlerini tanımayan binlerce güzel insan bu paylaşımlarla öğreniyor, öğretiyor, konuşuyor, sohbet ediyor…
Avatarlarından tanıdığımız bu arkadaşlarımızın birçoğunu gerçek hayatta bu vesile ile tanıyor asıllarını görme imkanına erişiyoruz.
Bunları yaşayan-yaşatan bütün arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Sevgili arkadaşlarım,
Bütün bunların yanı sıra canımızın sıkıldığı, içimizin acıdığı, işlerimizin rast gitmediği zamanlarımızda oluyor.
O ruh haliyle klavyemizin başına geçiyoruz.
Acılarımızı paylaşıyor, dertlerimizi konuşuyoruz, aynı acıya muzdarip arkadaşlarımızla dertleşiyor, yeri geliyor seviniyor yeri geliyor üzülüyoruz.
Yazdıklarımızı da o anki ruh halimizle sorgulayamıyoruz, bazı şeyleri düşünemiyoruz.
İsterseniz birazcık düşünelim…
Lise yıllarımızda -üniversiteye hazırlanırken- dershanelerde geçen zamanımızı, babamızın annemizin neler çektiklerini, simit alacak kadar bile paramızın olmadığını…
Babamızın kendi harcamalarından kıstıklarıyla zar-zor geçen üniversite yıllarını…
Üniversiteden sonraki o yılları, vekillikle geçen zamanımızı, marketlerde, dönercide, araba yıkama servislerinde geçen zamanımızı…
Sonradan başlayan kpss kurslarını, “ne olacak, ne yapacağım bu sene?” sorularını…
Binbir çileyi çekip bu kadar bıkkınlıktan sonra “neresi olursa olsun gideceğim” dediğimiz günleri, öğretmen atamalarında havaya zıpladığımız o güzel günleri maalesef hiç ama hiç düşünmüyoruz…
Bugün bu merhalalerden geçmeyenimiz var mı?
Elbete hayır.Hepimizin bu konularda bir çok ortak noktasının olduğunuda biliyorum.
Öyleyse:
Bu kadar zorlukla sahip olduğumuz, ekmek teknemizin mesleğimizin değerini bilmemiz gerekmez mi?
Bizleri boşverin ailemizin, çoluğumuzun-çocuğumuzun arzu ve istekleride bunlar değil mi?
Söylemek istediğimiz asıl konuda bu arkadaşlarım.
Farkında olmadan yazdığımız ya da yazmaya çalıştığımız mesajlarımızın bazı bölümlerinde çalıştığımız kurumla ilgili istenmeyen mesajlar yazıyoruz.
Bu konuda haksız olduğunuzu da söylemiyorum.
Ancak…
Eleştirdiğimiz kurumdan ekmek yediğimizi,
Eleştirisiz devlet memuru olduğumuzu,
Hak ve hukukun içinde görev yaptığımızı,
Verilen görevi itiraz etmeksizin yerine getirdiğimizi, getirmek zorunda olduğumuzu hiçbir zaman unutmayalım…
Diyorum.
Yazdığımız mesajların burada kaldığınıda düşünmeyiniz.Eğitimhane gibi yüzbinlere ulaşan bir site herkes tarafından okunan incelenen büyük bir site.
Üye arkadaşlarımızın, öğretmenlerimizin dışında belki çalıştığımız kurumdan da üye olan arkadaşlarımız vardır.
Olmaz ama, hadi oldu diyelim yazdığımız mesajlar ilgili kuruma şikayet edilebilir.Bunu bilme imkanımız var mı arkadaşlar? Elbette yok!
Bir meslektaşınız olarak, tecrübeli bir kardeşiniz olarak sizlere sadece hatırlatıyor, başımızın durduk yere ağrımaması için, üzerimize vazife olmadığı halde sizlerden rica ediyorum:
-Kendimiz için,
-Ekmeğimiz için,
-Ailemiz için,
-Çoluk-çocuğumuz için,
Bahsettiğimiz konuyla ilgili olarak yazdığımız mesajlarımıza biraz daha özen gösterelim, biraz daha dikkat edelim.
Hepiniz çok seviliyorsunuz arkadaşlar.
Selam ve dua ile…
Selamlarımızı kabul ediniz.