BULGURUN HİKAYESİÇocukluğumuzda buhar dolu kazanlarda pişerken bir avuçta olsa almak için sıra beklediğimiz,gıpta ile baktığımız sevgili bulgurun ve düğürcüğün annesi: HEDİK!Şimdi pazarlarda satılan bulgurun ve düğürcüğün nasıl hazırlandığını, bulgur olana kadar hangi merhalelerden geçtiğini biliyor musunuz?Köydekilerin hepsi bilirler ki her buğdaydan bulgur yapılmaz.İlk iş bulgur olacak buğdayı bulmaktır.Harman zamanı hemen her komşuya sorulur:-Sarıbursaan var mı?Sarıbursa bulgar olacak buğdayın en güzel cinsidir.Bazen çok kolay bazen de zor bela bulunur.Fiyatı da diğer buğdaylardan biraz daha pahalı olduğu için insanımız birazcık zorlanır.Bu eşsiz buğdaya karşılık ya para verilir ya da buğday cinsinden biraz daha fazla buğday verilerek alınır.Sonrasında eleme-temizleme faslı derken kocaman kocaman kazanlar hazırlanır.Altına kocaman kocaman odunlar yerleştirilerek suyun kaynaması beklenir.Hazırlanan buğday kazana boşaltılır.Kaynama işi hiç durmadan devam eder.Odun üstüne odun atılır.Elimizde Çömçe(Kepçe) karıştır Allah'ım karıştır!Belirli bir kıvama gelince bakır ilaanlara(leğenlere)doldurularak -hayvanların giremeyeceği gelemeyeceği bir yer tahsis edilerek- oradaki çulların üzerine boşaltılır.Sıyırgı denilen tahtadan yapılmış bir aletle hedik çulun her tarafına yayılır.Sonrasında mahallenin çocuklarına, komşularımıza tas tas takdim edilir.Hedik suğuyuncaya kadar bu güzellikler devam eder.Soğuduktan sonra artık hedik taşlaşmıştır.Olsa da yiyemezsiniz.Artık nöbet vaktidir.Elimizde sopa, taş ne bulusak tavuklara, kuşlara karşı hazırlıklar başlar.Akşam vaktine kadar hiç bir yere ayrılamazsınız.Tabii bekleme sırasında yaşananlarda kolay kolay unutulmaz. Çaylar kaynatılır, yemekler yenilir, sohbetler edilir.Adına "sergi" denilen nöbet yerinde gece bile yatanlar vardır. Maksat bu kadar emek heba olmasın.Bir haftaya yakın süren bu uğraşlar "tamam, doğru değirmene" denilinceye kadar devam eder.Çuvallara konularak komşularla ya da kendi arabanızla değirmene gidilir.Orada sıra varsa beklenilir.Değirmenciye de belli bir "hak" (ücret) verilerek hedik "setenleme" denilen bir işleme tabi tutulur.Setenleme kocaman bir taş kazanda yine taştan yapılmiş kocaman bir tekerleğin dönmesi işlemidir.Torbalar sırayla boşaltılır.Arada sırada seten dönerken hedik suyla ıslatılır.Islatmadan maksat buğdaydan kabuğu ayrıştırmaktır.İşlem tamamlandıktan sonra tekrar sergi yerine geri dönülür.Yine nöbetler beklenilir, çay-yemek derken bir kaç gün geçer.Daha sonra burada kuruyan hedik savrulur, kepekleri ayrılır.Artık bulgur ve düğürcük yapma zamanı gelmiştir.Her şey hazırdır.Tekrar araçlara binilerek değirmene gidilir.Modern makinalarda aynı kazana dökülen hedik bir taraftan bulgur, diğer yandan düğürcük diğer yandan da kepek olarak dökülür.İşlem bittikten sonra köye dönülür.Yeniden kepekten temizlenme olayı için savrulma işlemi yapılır.Tertemiz kıvama gelen bulgur artık ev halkına, misafirlere pişirilip takdim edilmeye hazırdır.Şiirlere-şairlere konu olan bulgurun hikayesi işte bu kadar arkadaşlar.Ona "banak" (yufka lokması) atarken soğanın cücüğünü(soğanın en iç kısmını) ve ayranı da unutmayınız olur mu?Hepinize afiyet olsun!S.ORAKCİH-66"ADAMIN BİRİ"17 AĞUSTOS 2008SARIKAYA
Gece gece iştahımızı açtınız.
Kuzinede patates, patlıcan, biber ve kuru soğan.Üzerine biraz pul biber, biraz tuz..Yufkası olanlar hemen buyursun
Şu an 1.818 kişi ve 180 üye var.