"Hocam hangi sınıfı okutuyorsunuz.
-beşi bir arada..
-aaa..oda neki?
-birleştirilmiş sınıflı biir okulda çalışıyorum. beş sınıf bir arada..
-aman dalga mı geçiyorsunuz.
-hayır, aynı sınıf içerisinde 5 sınıf okutuyorum.
-öyle okullarda mı var. peki nasıl ders işliyorsunuz.
-1 lere okuma yazma öğretirken, 2 toplama, 3 lere çarpma, 4 lere kesirler, 5 lere ondalık kesireleri anlatıyorum.
-hocam bunları aynı ders içersinde yapmıyorsunuz de mi?
- başka bir alternatifim yok ki.
-yaa hocam dalga geçiyorsunuz demi?"
sessizliğe bürünüyor ortalık. evet sanki insanla dalga geçer gibi bir şey. bu işi yapabilmek oldukça zordur. 5 parçaya bölünmek, hatta bazen 6 ya 7 ye bölünmek. büyük bir okula gidipte müsatakil sınıf okutabilir miyim diye düşünüyorum şu aralar. geçmiş yıllara bakıp bu uygulamanın bana kattıklarının ve benden götürdüklerinin myhasebesini yapıyorum. içim acıyor.
1-2-3-4-5... Mantığını sorgulamaktan öte olan durumu yaşamayı deneyerek çaresiz bakan gözlere umut olmalıyım diye düşündüm. Çünkü birleşenlerin suçu yoktu.. Ve tam 4 yıldır nasıl ders işliyorsunuz sorusuna verdiğim cevap hep aynı oldu; Birler "e" sesi yazarken ikiler basit toplama işlemi yapar, birler "e" sesi yazıp ikiler basit toplama işlemi yaparken üçler boyama yapar.. Birler "e" sesi yazar, ikiler basit toplama işlemi yapar, üçler boyama yaparken dörtler açılarla ilgili alıştırma yapar.. Birler "e" ssesi yazıp ikiler basit toplama işlemi yapar, üçler boyama yapar ve dörtler açılarla ilgili alıştırma yaparken ben beşlerle çokgenleri işlerim.. Daha bu cümlenin sonunu dinleyen olmadı.. Ve dördüncü senenin sonu yaklaşırken değişmeyen tek şey o çocukların bakışı ve okuma arzusu.. Ben mi??? Ben profesyonel birleştirilmiş sınıf okutmanı oldum belki ama başka da tek özelliğim kalmadı..