Kalbi, birleştirilmiş sınıflı bir okulun duvarlarında; gözü lojman tavanında yorulmuş bir öğretmen olarak ne vakit yâdıma düşse o anlar yeni çizikler eklenir ruhuma. Kimi zaman bir türküyle, kimi zaman bir esintiyle, kimi zaman bir hazan kokusuyla tutuşuverir küllenmeye yüz tutmuş anılar. Geçen yıl ilk kar düştüğünde nasıl tuhaf olduğumu hatırlıyorum da gene sızlıyor sol yanım. Nasıl bir yer ettiyse bilinçaltıma beyaz örtünün ruhuma yansıması birkaç gün kendime gelememiştim. Neyin var diyorlardı, yok bir şey diyordum, biliyordum anlamayacaklarını.
Zorluklarını yazmakla bitiremedim. Yazsan kitap olur dediler, harbiden de oldu. Ama en yorucu tarafı Eylül’ün yaklaşmasıydı galiba. Gene aynı sıkıntıların muhatabı olacak olmanın verdiği iç sıkıntısı sessizleştiriyordu iyice adamı. Gidilecek gün yaklaştıkça sahteleşiyordu gülücükler, bir yerlerde bir şeyler sızlayıp duruyordu. Okulu açıp da birkaç gün geçtikten sonra bünye bir şekilde kabul ediyordu yılların sancılarını.
Merkezde kalıp okula gidip gelmekle lojmanda kalmak arasındaki derin uçurumu da çok iyi anladım ikinci yılımda merkezin başka köyünde çalışırken. Ve gördüm ki bambaşka bir boyutmuş lojman havası. Merkeze dönünce okul ile alakalı pek bir yaşantısı kalmıyor insanın, çevresindeki onca insanın varlığıyla olaylarla mücadele etmek daha da kolaylaşıyor. Ama lojmanda kalırken iş çok başka. Hele de bir iki hafta inmeyip bir gün merkeze gelince çevredeki arabalar bile ürkütüyor birkaç saat. Kaldırımda yürürken başka bir dünyadan inmiş gibi hissediyor insan. 21 gün sonra indiğim bir zamanda ne tuhaf demiştim, burada da yaşam var 2.000 rakımlı tepede de..
Sürecin bitmesinin ardından en çok zoruma giden şey de insanların şikâyet çeşitleri olmuştu. Çay odasında kağıt havlu olmayışından yakınan öğretmenler tanıdım.. Servisin merkeze geç götürüşünü yadırgayan öğretmenler gördüm.. …
Anladım ki insanoğlu yaşamayınca bazı şeyleri anlaması olası değil hayatın gerçek değerini.. Gülüp geçtim diyemiyorum çünkü önemsemedim bile onları..
Hasılı zor zamanlardı.. Zamanın geçmesine yenilip gittiler.. Geride kalanlarla baş etmeye çalışmanın da gereği yok onları alt edecek olan gene zaman..
Kolaylıklar değerli dostlar..
Yaptığınız iş gerçekten kıymeti bilinesi ve herkesçe takdir edilesi bir iş..
Allah kolaylıklar versin..
vay vay vay ne günlerdi değil mi o günler çok güzel anlatmışsınız
4 seneye yakın köyde kaldım
çocukların ellerini silerdim yüzleri kirden görünmezdi elleri kemikleşmiş gibiydi parmak kasları zor açılıyordu her birinin elinden tutup yazdırmak zorunda kalıyordum kar yağdığında sular donardı su bulamadığımda güğüme kar doldurup sobada eritip bulaşık çok yıkadım....
neler anlatılır neler sınıftan tutunda eve aklının en derin uçlarına kadar
ben de şimdi geldiğim yerde 33yıldır burada görev yapan varmış duyunca çok sasırdım ve inatla kızdım
herkes bi gidip yaşasın istiyorum her şeyin kıymetli olduğunu daha bir anlatıyor bu hayat biz insanoğluna