Bizim hiç sistemimiz olmadı ki
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] Bu konu kafamı kurcaladı, iyi düşünmeden yazmışım şimdiden özür dilerim. Konuyu biraz araştırmaya karar verdim.
Bulduğum sonuçlar ;
1947 yılına kadar, kendi eğitim sistemimiz var.
Kod adı; Köy enstitüleri,
İsviçrede başarılı olan bir sistemin Türkiye versiyonu (Aslında; çok daha iyi analiz edilip, uygulandığı bir sistem.
Not; Heidi' hikayesinin yazılış hikayesine kadar uzuyor. Heidi, çizgi filminin, 2. dünya savaşı sonrası 1000'lercesi gibi, bir köle çocuk olduğu zamana gidiyor. İsviçre bu gün medeniyet. Ayrı mevzu tabii.)
Sonra bir şeyler oluyor. Açık kaynaklarda da, bu konu açık değil;
1947–1949 döneminde Truman Doktrini.
(Kısacası; Milli Eğitim Sisteminde yapılan yeniliklerde ABD de söz sahibi olacak.)
İşte o günün yöneticileri, bir şeylere karar veriyor. Sonra köy enstitüleri kapanıyor. Türklerin, o zamanın mazlum milletlerine (Sovyetler Birliği, Çin, Hindistan) örnek olan yükselişimiz duruyor.
Sonra ne oluyor, atı alan Üsküdar'ı geçiyor.
En azından birileri denemiş, haklarını yememek için yazıyorum.
Türkiye'de ilk tuğlayı bulanın, bir köy okulu öğretmeni olduğunu kim bilirdi ? Sanırım, bilişimin dünyada zirve yaptığı bir zamanda,
köy okulunda öğretmenlik yapıyoruz. Ama, bu bize geçmişi takip edip, anlama fırsatı da veriyor. Sanırım; bu ülkenin en alt sınıfını bilmezsek, yükselişine de tanık olamayız.