SES TEMELLİ VE BİTİŞİK EĞİK YAZI İLE OKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Ses temelli okuma yazma öğretimi ve cümle yöntemi ile okuma yazma öğrenmiş öğrencilerin okuduğunu anlama, dakikada okunan sözcük sayısı bakımından kıyaslandığında bariz farklar olmadığı belirtilmiştir. Öğrencilerin okula başladığındaki hazırbulunuşluk düzeyi, ailelerin çalışmalarda katkısı önemli etkenlerdir. Her iki öğretimi alan çocuklar da okuma esnasında düzeltme, harf yutma, ses ekleme, sözcük tekrarı ve hatalı okuma yapabilirler.
Ses temelli yöntemle okuma çalışmalarının en çok eleştirildiği nokta; öğrencilerin, sözcüğün bütünü ve anlamına yönelmekten ziyade harflere takıldığının düşünülmesidir. Bana göre bol okuma ve okuduğunu anlama çalışmaları ile bu eksiklik giderilebilir. Daha kısa zamanda okuma-yazmaya ulaşıldığı için, yılsonuna kadar yapılacak pekiştirme çalışmalarıyla hatalar en alt seviyeye çekilebilir.
Yeni müfredat programının getirdiği bir yenilik de el yazısı diye bilinen, Bitişik Eğik Yazıdır. El yazısının şu avantajları olduğu söylenmektedir:
- Bitişik eğik yazı daha hızlı yazılmaktadır.
- Bitişik eğik yazıda kelime tanıma daha kolay olmaktadır.
- Bitişik eğik yazı kelimelerin bütün olarak yazılmasını getirmektedir.
- Bitişik eğik yazıda rakam ve işaretler daha kolay fark edilmektedir.
- Bitişik eğik yazı hecelemeyi önlemektedir.
- Bitişik eğik yazı öğretimine küçük birimlerden başlanmaktadır.
- Bitişik eğik yazı okuma becerilerini geliştirmektedir.
- Anaokulundan itibaren başlanmalıdır.
Bitişik eğik yazının öğretimi için Harf Yöntemi mecburidir. Bu yöntemle yazıya anaokulundan itibaren başlanması gerekmektedir. Gözleri Dik Temel Harflere alışkın öğrenciler için el yazısını okumak zordur. Yazı bütüncül olarak yazıldığı için hataların fark edilmesi zor olmaktadır. Her ne kadar Dik Temel Harflerde el çok fazla kalkıyor, yazı yavaşlıyor denilse de bitişik yazıda da geri dönüşler yapılmakta ve harflerin nokta ve çizgileri tamamlanmaktadır. Dik Temel Harflerde çok fazla çizim yapıldığı söylenmektedir. Bitişik eğik yazıda da her yönden çizgiler yapılmaktadır. Benzer şekilde el kaldırma, Bitişik Eğik Yazıda büyük harflerin tamamında yapılmaktadır. Çünkü büyük harfler birbirine bağlanmamaktadır.
Düz yazı öğretildiğinde dahi bedensel şartlar ve estetik biçimlendirmeler, hızlı yazma gibi zorunluluklardan dolayı düz yazılar zor okunmakta bu durumda el yazısı neredeyse hiç okunamamaktadır.
El yazısında benzer yazılan ve yan yana gelen harfler (ı,i,u,ü,v,m,n) okumada fazladan zorluk yaratmaktadır. Çok iyi bilindiği gibi el yazısı, yazarken de okunurken de düz yazıdan çok daha yavaş çalışılır. Çünkü beyin sürekli dik temel harfleri görüp alışmıştır.
Düz yazı günlük hayatta daha okunaklı ve basılı yazılı materyallere daha yakın olduğu için öğretim sürecinde okul dışı pekiştirme, görme ve anlamlandırmada (okul dışındaki her türlü yazının fark edilmesi) el yazısına göre daha üstündür. Ayrıca öğrenci velilerinin, okuma yazma sürecinde etkinlikleri belirgin oranda düşmektedir.
El yazısında büyük harfler yanına gelen harflerle bağlanırken sürekli değişmekte, bazı küçük harfler de önündeki ve sonundaki harflerle birleştirilirken bağlantı çizgileri faklılaşmaktadır. Zaten el yazısı pek çok el hareketinden oluşmakta, böylece yazılırken de değişikliğe uğradığında yazan kişiye fazladan yük olmaktadır.
Düz yazıda bazı harflerin karıştırıldığı için dezavantajı olduğu savunulurken (örneğin b ve d harfleri) el yazısında büyük E harfi ile üç rakamının karıştırıldığı, v ile u harflerinin nerdeyse birbirine çok benzer yazıldığı için okunurken zorlanıldığı, i harfinin yan yana iki kere geldiği zamanlarda ü harfine benzetilerek okunduğu unutulmaktadır. Bu durumda yazarken ya da okurken harflerin karıştırılması yazı türlerinin birbirine üstünlük sağlaması için bir ölçüt olmamaktadır.
El yazısında yazının akıcı şekilde yazıldığı ve geri dönüşlere izin vermediği belirtilmektedir. Ancak kelimeler yazıldıktan sonra harflerin nokta, çizgi ve takıları (ç, ğ,i,j,ö,ş,,t,ü,z.. gibi) sonradan geri dönülerek yapılmaktadır. Öğrenci kelimeyi tekrar düşünerek, hangi harflerin eksik kaldığını düşünmek ve bulmak zorundadır. Bu fazladan düşünmeyi beyin geliştirici bir durum ya da beyine hamallık olarak da değerlendirmek bakış açısına kalmıştır.
El yazısıyla okuma yazma öğrenmesi ancak sonradan düz yazıyı da okuması istenen bir çocuk; 29 el yazısı küçük harf+ 29 el yazısı büyük harf + 29 düz yazı küçük harf + 29 düz yazı büyük harf= 116 harf öğrenmek zorunda kalmaktadır. Bu da bariz bir beyin hamallığına işaret etmektedir.
El yazısının Türkçe Müfredat Programında geçen yapılandırıcı yaklaşıma çok uygun olduğu söylenmektedir. Ancak yapılandırıcı öğretim bambaşka bir anlam içermektedir. Önceden öğrenilen bilgilerin sayesinde ve onların geliştirilmesiyle yeni bilgilere ulaşılmasını ifade eder. Okuma yazmanın el yazısıyla ya da düz yazıyla yapılmasının bu yaklaşımla doğrudan ve anlamlı bir ilişkisi bulunmamaktadır. Yazı, zaten yapılandırıcı bir etkinliktir.
El yazısı için gereken materyaller çok daha fazla ve pahalıdır. Bu da ülkemizin milli gelirine zarar vermektedir.
Bu alanda tam olarak yetiştirilmemiş öğretmenler deneyim kazanıncaya kadar sistemi tam olarak uygulayamamaktadır. Her sınıf öğretmenin de birinci sınıf okutma ortalaması yüksek değildir.
Sonuç olarak; getirilen Harf Yöntemi ile okuma yazma öğretimi dilimiz açısından çok uygun olup, okuma sürecini belirgin şekilde kısaltmakta ancak el-göz koordinasyonu gelişmemiş öğrenciler ile el yazısı yazma öğretmeye çalışmak hem öğretmene hem de öğrenciyi yavaşlatmaktadır. El yazısı estetik bir bilinç olarak eskiden olduğu gibi güzel yazı derslerinde öğretilerek bir zevk haline gelmelidir.
Defalarca birinci sınıf okutmuş bir öğretmen olarak, el yazısı yani Bitişik Eğik Yazı yazdırma zorunluluğuna karşıyım.
Bu yazı türünün okullarda okutulabilmesi için yapılan “pilot okul” uygulamalarının gerçekleri tam yansıtmadığı inancındayım. Çünkü pilot okul seçilen okullar, tüm ülkede kura yöntemiyle belirlenmiş okullar değildir. Başarısı yüksek olan, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeyi yüksek veli-öğrenci-çevreye sahip okullarda yapılan bu çalışmalar ülkemizin doğusu-batısı, kuzeyi-güneyi için tam bir ölçüt olmamaktadır. Bana göre, yeni bir müfredat programı kullanılacağı zaman, her ilde kura yöntemi ile bir ya da daha fazla okul seçilmelidir.
Tüm dünyada, yazıda karışıklığı engellemek amacıyla Dik Temel Harfler kullanılmaktadır. Hatta önemli evraklarda sadece büyük harfler kullanılmaktadır.
Pek çok ülkede el yazısı kullanıldığından bahsedilmektedir. Ancak örnek verilen bu ülkelerde okuma yazma bilmeme oranı hiç denecek kadar azdır. Kadınlar toplum hayatında aktif rol alan, çalışan, bu nedenle çocuklarını erken yaşta kreş gibi eğitim kurumlarına veren kişilerdir. 3 yaşından itibaren okullaşan öğrenciler her anlamda daha başarılı olmaktadır. 3 yaşından okula başlayan çocukların beyinleri erken olgunlaşmakta, bol uyaran ile beyin kapasiteleri artmakta, kendi dillerine hakimiyetleri artmakta, çevrelerinde daha fazla yazı görmekte böylece yazıya aşinalıkları artmakta, yaptıkları faaliyetlerle (makas, boyama, oyun hamuru vs.) ince motor kasları gelişmekte böylece el yazısına ya da yazma sürecine yüksek hazıroluşluk seviyesinde başlamaktadırlar.
Söz konusu gelişmiş ülkelerin dillerinin fonetik olmayışı yani okunduğu gibi yazılmayışı kelime ezberlemeyi gerektirir. Bu gereksinimden yola çıkarak Cümle yöntemi ile okuma yazma benimsenmiştir. Harflerin grup olarak görüldüğü ve ezberlendiği Cümle Yöntemi, her sese karşılık bulamayan ya da kullanılan harflerin hepsinin seslendirilmediği/ seslendirilirken değiştiği diller için uygundur. Oysaki Türkçe, çok büyük oranda okunduğu gibi yazılan, yazıldığı gibi okunan bir dildir. Cümle Yöntemine ihtiyacımız olmadığı gibi, Harf Yöntemi kullanılırken de el yazısın getirdiği, sözcükleri gruplama kavramına da ihtiyacı yoktur.
Ülkemizde kalem ve boya ile birinci sınıfta (7 yaşında) tanışan çocukların sayısı, azımsanamayacak kadar çoktur. Yine ülkemizde evlere düzenli gazete ve dergi girme oranı çok azdır. Anne ve babasını kitap okurken gören çocuklarımızın oranı hiç denecek kadar azdır. Başka ülkelerin eğitim ve öğretim metotları örnek alınacağı zaman, toplumların kültürel yapıları da göz önünde bulundurulmalıdır.
Ülkemizde anaokullaşma süreci hala istenen seviyede değildir. Bu nedenle özellikle motor kasları tam gelişmemiş öğrencilerimiz, birinci sınıfa başladıklarında çok zorluk yaşamaktadır. Öğretmen fazlasıyla emek verirken, veliler de çocuklarının güzel yazamadığını düşünerek üzülmektedir
Bugün herhangi bir öğrenci evinde televizyon izlerken, bilgisayarda vakit geçirirken, gazete ya da dergilerde dik temel harfleri görmektedir. Evden çıktığında tabelalarda, afişlerde, paralarımızda, aldığı ürünlerin üzerinde dik temel harfleri okumaktadır. Okuluna geldiği zaman, kendi okulunun isim tabelasını dik temel harflerle görmektedir. Sınıfı ve şubesinin adı dik temel harflerle yazılmıştır. Ancak sınıfa girdiği zaman tüm bu okuduklarından ve gördüklerinden soyutlanarak bitişik eğik yazı yazması istenmektedir. Ders kitaplarını açtığında dahi dik temel harfler ile okuma yapmaktadır. Yani her şeyi dik temel harflerle okuyup, el yazısı ile yazmasını istenmektedir. Eğer okul ve sınıf; hayatın öğretildiği ve hayatla karşılaşılan temel bir olgu ise, sınıflarda el yazısı kullanarak, dışarıdaki dünyadan farklı bir öğretim yapılmasını anlamsız bulmaktayım.
Sınıf haricinde görülmediği için pekişemeyen el yazısı, giderek bozulmakta, dik temel harflere benzetilmeye çalışılmaktadır. Öğrencilerimiz ikinci sınıftan itibaren dik temel harflerle yazmaya özenmektedir. Bitişik eğik yazıdan zevk almamakta, sınıf haricinde hiçbir yerde görmedikleri el yazısını kullanmak için istek duymamaktadırlar. Yazıları okunamadığı için, üst sınıfta derslerine giren diğer öğretmenler tarafından düz yazı yazmaları istenmektedir.
1997 - 2004 yılları arasında Dik Temel Harflerle öğretim yapılmakta, Bitişik Eğik Yazı öğretimi 2. Sınıftan itibaren haftada bir ders gösterilmekteydi. Kesik uçlu kalemler, mürekkep, divitler, hokkalar, kamışlar kullanılan bu ders öğrenciye keyif vermekte ve kaligrafik çalışmalar (Harflerin süslenerek yazılması) yapılmasına özendirmekteydi.
Öğretimi öğretmen için, yazımı öğrenci için zor olan ve ülkemizde maalesef başarıya ulaşamamış bitişik eğik yazı fontunun değiştirilmesi gerektiği inancındayım.
Pelin AU Ankara, 2011