Boşanma Sayıları Niçin Arttı?

eskiden kız isterken damat adayının pantolonun diz kısmına bakılırdı "namaz kılıyo mu diye"
Şimdi cebine bakılıyo kalın mı diye zengin mi diye...
- eskiden kız isterken gelin adayının alnına bakılırdı "seccadeye yüz sürmüş mü diye"
Şimdi gözüne güzelliğine bakılır oldu güzel mi diye
 Eeeee sonra mutsuz evliliker oldu diye şikayet ederler...
Sen dünyalık için evlenmişsen mutluluk ne yapsın ?
 
 alıntı

manevi değerlerimiz ve saygının ne anlama geldiği unutulmuş durumda.insanları görünüşüyle değerlendirirken kalbi gözardı ediliyor...dürüst davranmak yerine yalanlara başvurmak kolay geliyor insanlara...



(Paul Auster)

 kadınlar erkeklere emenat olarak verilmiştir amaa ne yazık ki günümüzde bunu bilincinde olan çok az erkek var. kadınların ne kadar değerli oldukarının farkında değiller yani.erkekler biraz daha kadınların huyuna gitse (kılıbık olsunlar dediklerinden dışarı çıkmasınlar demiyorum)onların dilinden konuşsalar her şey daha başka olacak
erkeğe düşen kısım bu. evet bu kadar

yuvayı dişi kuş yapar diye boşuna dememişler kesin yüzde 90 doğru bi laf. kadın isterse evi cennete çevirebilir.

erkekler günde 5 dk eşinin gözlerinin içine bakarak eşiyle muhabbet edecekler yani ilgilenecekler

kadınlar da bu ilgiyi karşılıksız bırakmazlar zaten

kadınlara bir adım gelinirse kadınlar 10 adım gelirler(çünkü duygusal yaradılışlıdırlar)

yaa ben ciddden anlayamıyorum... borcu varsa birlikte ödersin... bunun nesi ağır geliyor ki kişiye...
ya eşya alınıyor eşit miktarda para koyuyorlar ortaya.. ya da herhangibirşey alınıyo baştan anlaşma yapılıyor ben şu kadarını öderim geri kalanını sen ödersin falan diye...
bakıcıya para mı verilecek 150TL erkek, 150 TL bayan veriyor maaşından...
erkek eve geç geldiğinden ve çoğu zaman yemek yemediğinden dolayı mutfak masrafları için para vermeyeceğini söyleyebiliyor...
eşi atanamadığı için yıllar sonra 3 günde boşanma kararı alabiliyor... daha neler neler...

Bu tip evlliklerle çok karşılaştım ve maalesef hep kötü şekilde sonuçlandı.

Bir tanesini anlatayım: Bir öğretmen arkadaşıma eşi öğretmenler gününde çok güzel bir buket çiçek yollar. Bayan çok sevinçlidir. Öğretmnler odasındaki diğer öğretmenler gıptayla bakmaktadırlar. Ancak çiçekçi gitmemektedir. Çünkü çiçeğin parasını almak için beklemektedir. Neyseki bayanı tanıyor da sessizce söylüyor ve parasını alıp gidiyor.
  Flört zamanında farklı evlendikten sonra farklı olmak ( belki de özüne dönmek ) nasıl bir kişiliktir anlamakta güçlük çekiyorum.

Bu işin eskiyle yeniyle aman aman ilgisi yok. Fakat içinden çıkamayınca eskiden böylemiydi falan fistan giriyoruz konuya...
Eskiden kapı eşiğinde bekletilen gelinler vardı,herkes yemeğini yer kalkar, kadın toplar yur yıkar sonra yerdi Bazı yörelerde evlendikten sonra uzuuuun seneler eşi dışında kimsenin yanında konuşamazlardı, dilsizleştirilmişlerdi adeta.
Hele hele gördükleri şiddetin haddi hesabı yoktu. Ama ne vardı ? Çaresizlik, yoğun mahalle baskısı, vs vs. Doğal olarak boşanamıyordu kadınlar kolay kolay..

Yani eskiden saygı sevgi dolu evlilikler yoğunlukta olsaydı bu kadar çabuk değişir miydi durum? O insanlar yetiştirdi bizim anne babalarımızı ya da bizleri... Elbette çok güzel örnekleri yaşanmıştır ama öyle " eskiden....." diye başlayan cümlelere yetmez...

İnanç da tek başına yetecek bir şey değil. Üniversitede hatırlıyorum belli cemaat grupları yine kendi cemaatlerinden insanlarla evleniyorlardı. Üstelik erkek resimlere bakıp seçiyordu ( Konya da ) yani bunun neresi sağlıklı ? Allah korkusu  , sevgisi olacak insanda mutlaka ama bu tek başına yetmez.
Yani bu bir süreç. Önce bastırıldı toplum, şimdi patlama yaşıyor.. Zamala eğitimle de beraber taşlar yerine oturur, bu kadar fazla boşanma olmaz diye düşünüyorum

Tayin için evlenenler tayin çıktıktan sonra boşanır oldular doğal olarak, artık insanlar tahammülsüz boşanmayı artıran faktörlerin en başında kadının ekonomik özgürlüğünün olması geliyor, kadın artık erkeğin çilesini çekmiyor, elimi sallasam ellisi,param da var boyutunda,eskiden erkek  boşanmada etkiliydi,şimdi her ikisi de boşanabiliyor,artması kaçınılmaz boşanmaların

Yıllardır özellikle kırsal kesimde kadınlar çok şiddet gördü,merkepler gibi çalıştırıldı,hakir görüldü.Kötü tarafıysa islamın böyle emrettiğine inanıyorlardı.Halbuki islam kadını,kocasına Allah'ın emaneti olarak veriyordu..Gelinlikle girdiğin evde sadece kefenle çıkabiliyordun.Bırakın kocasını,kayınbiraderinden,kayınbabsından bile dayak yiyorlardı.Gelin babasına gidip,dayak yediğini söylese bir dayak da babasından yiyordu..Boşanma da olmuyordu.
Bugünse insanlar damat ararken ilk önce devlet işine bakıyor.Kişilik karakter hiç önemli değil.Gelin ararken de boylu poslu,işli,yüzü güzelller aranıyor karakter ve kişilik yine piyasada yok..Ayrıca ekonomik özgürlüğünü  kazanan bazı kadınların şımarıklığı da cabası..Erkek fıtrat gereği bile bir adım öndedir,olmalıdır..Bir hafta sen yıkarsın bulaşığı bir hafta ben..İki gün sen pişir yemeği iki gün ben..1000tl sen koyortaya 1000tl ben..Bunlar pis,küçük hesapalr..

Eşler evlenmeden önce niaşnlılık dmneminde birbirlerini tanımaya çalışırken hoşuna gitmeyen bir yönünü görünce zamanla ben onu yola getiririm diye düşünüyorlar yada ben onu adam ederim diye düşünüyorlar evlendiktan sonrada onu değiştirmeye çalışınca baktıki bu iş o kadar kolay değil tahammülsüzlük ortaya çıkıyor.birbirimize tahammül edip hoşgörü ile yaklaşamıyoruz.karşımızdakini değiştirmeye çalışmak yerine onu olduğu gibi kabul etmek zor geliyor.Sanki biz ha deyince hemen değişebşliyormuşuz gbi.

erkek erkekliğini kadında kadınlığını derken kötü bi maksadım yoktu. Sadece herkes görevlerini haklarını bilse sorun olmaz demek istedim.  Dİni açıdan baktığımız zaman erkeğin ve kadının hakları ve sorumlulukları var: Erkek aileyi koruma kollama geçindirme eziyet etmeme ve ailenin ihtiyaçlarını gereken ölçüde karşılama vb görevleri vardır. Kadın ise namusunu korumak  evi idare etmek erkeğin cinsi ihtiyaçlarını sevgi ile karşılamak gibi.Ben tam açıklayamamış olabilirim fakat bir kaç siteye girerek erkeğin ve kadının duracağı yer neresi okuyarak anlayabiliriz. Ben kendi kafama söylemiyorum bunları islami çerçevede düşündüklerimi yazdım. [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] bu adreste  kadının hakları var okuyabilirsin buradada erkeğin [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]     başka sitelerde daha geniş bilgilere ulaşablirsiniz

   İnsanlara; bu senin hakkındır,güzelce kullan denilmiyor.Bu senin hakkın söke söke al deniliyor ..bence bu yüzden arttı.
  Hanım kocasına bey ;erkek de karısına hanım demiyor.Yani saygı-sevgi-muhabbetin bittiği yerde ayrılık başlar.
   Şunu da belirteyim,saygı sevgi olası için tarafların haklarını güzelce kullanmaları ve karşı tarafın haklarınıelinden almamaları gerekiyor.
    Erkek kahveye veya başka bir yere gider eve gece yarısı gelip yatar.Veya kadın  erkek eve gelir surat bin batman.Bunun gibi örnekler insaları birbirinden soğutuyor.Zamanla tükenen sevgi.karştı olan nefrete dönüyor.Ve de çoğu şiddetle biten boşanmalar ortaya çıkıyor.
   Evet SEVGİ-SAYGI-MUHABBET.

İnsanlar birbirlerini anlamak için çaba harcamıyorlar. Daha çok suçlayıp duruyorlar. Tabi bu evlendikten sonra. Ama evlenmeden durum farklı. Bazı şeyler görülsede aşktan mıdır sevgiden mi bilemiyorum görmezden geliniyor. Evlendikten sonra da sen çok değiştin suçlamaları... Aslında değişen bir şey yok. Görmemezlikten gelinenler var... Sadece sabır ve anlayışla yaklaşma, her şeyi halledemese de orta yol buldurur diye düşünüyorum.

önceden erkek çalışan,evin maddi imkanlarını sağlayan,istediğini yaptırandı.kadın ekonomik özgürlüğü olmayınca bir çok şeye boyun eğen konumundaydı.şimdi bayanların ekonomik özgürlüğünü alması işi farklı boyutlara taşıdı.söz hakkı oldu.çekemeyeceği yükün altında kimse ezilmek istemiyor.
      sevgi saygı sorumluluk olan çiftlerin evliliğini sürdürmesi daha kolay oluyor

Kadının ekonomik özgürlüğünün olmasını boşanma nedeni olarak görenler çoğunlukta. Çok iyi değil mi kadının ekonomik özgürlüğü olduğu için erkeğin kahrını çekmek zorunda olmaması. Ekonomik özgürlüğü olmadığı için boşanamayan, akılalmaz muamelelere maruz kalan kadınlar var. Keşke güçleri olsa da kurtulsalar. Bir de çalışan kadınların şımarıklığı olarak görülüyor boşanmak. Kimse durup dururken ne umutlarla kurduğu geleceğini yıkmaz. Kadınların ki şımarıklık değil, birey olma bilincini, eşitlik bilincini, kendini ezdirmeme bilincini kazanmış olmak. Eskiden kol kırılır yen içinde kalırdı ve kırılan kol hep kadınınkiydi. O günler çok geride kaldı.
Boşanmaların azalması için erkeklerin o içine doğdukları ataerkil kalıplardan sıyrılması gerekiyor. Zira kadınlarımız çok şükür bilinçlendi. (Feminist değil, hümanistim  )

Kadının ekonomik özgürlüğünün olmasını boşanma nedeni olarak görenler çoğunlukta. Çok iyi değil mi kadının ekonomik özgürlüğü olduğu için erkeğin kahrını çekmek zorunda olmaması. Ekonomik özgürlüğü olmadığı için boşanamayan, akılalmaz muamelelere maruz kalan kadınlar var. Keşke güçleri olsa da kurtulsalar. Bir de çalışan kadınların şımarıklığı olarak görülüyor boşanmak. Kimse durup dururken ne umutlarla kurduğu geleceğini yıkmaz. Kadınların ki şımarıklık değil, birey olma bilincini, eşitlik bilincini, kendini ezdirmeme bilincini kazanmış olmak. Eskiden kol kırılır yen içinde kalırdı ve kırılan kol hep kadınınkiydi. O günler çok geride kaldı.
Boşanmaların azalması için erkeklerin o içine doğdukları ataerkil kalıplardan sıyrılması gerekiyor. Zira kadınlarımız çok şükür bilinçlendi. (Feminist değil, hümanistim  )

    Boşanma sadece kadınların çalıştığı evliliklerde oluyormuş gibi sanki değil mi? Ya da boşanma davalarını açan hep kadınlarmış gibi...
      Üzerine kuma(lar) getirildiği için boşanan, evden atılan kadınlarımız, çocuğu olmuyor veya erkek doğurmuyor diye kovulurcasına boşanan kadınlarımız, çocuk yaşta evlendirilen zulüm gören kadınlarımız da var bu ülkede. Nedense herkes topu yine kadınlara atmış, hele de okumuş ve çalışan kadınlara.  Toplum olarak kadınların gözünün açılmasını, bilinçlenmesini istemeyiz. Pek çok kadın bile bu düşüncededir. "Kız kısmını gözü açılmadan evlendireceksin" anlayışı hakimdir.
     Bilinçli kadın bilinçli çocuklar yetiştirir, bu durum nesilleri etkiler.
     Toplumumuzda bekar kalmak da ayıplandığı için çevre baskısından evlenenler çok.. En büyük yanlışlardan biri de yeni evli çiftlere ilk günden "çocuk yapın!" diye  baskı yapmak..Çiftler mutsuzsa, anlaşamıyorlarsa çocuk yapmamalı bence, evli kalınsa da boşanılsa da olan çocuklara oluyor...
    Toplum, çevre hayatımızı ne kadar çok etkiliyor, yönlendiriyor. Her şeyimize karışan o çevremizi dara düşünce yanımızda bulamıyoruz ne yazık ki..

  Arkadaşlar konuyu ben açmıştım ve amacım öz eleştiri yapmak, hatayı kendimizde arayarak hiç olmazsa kendi yuvamızı mutlu bir şekilde sürdürmek-başkalarına ara buluculuk da azaldı- varsa yanlışımız bundan dönmekti. Ancak şunu görmekteyim ki tam olarak amacıma ulaşmış değilim.