2000 yılında Artvin il emrine atanmıştım. Kısa bir merkez de görev yaşamından sonra (20 gün depo tayini) kura çekerek okullarımıza dağıtılmıştık. Yusufeli ilçesi Yamaçüstü Yuvalı BSİO'na atanmıştım. İlçeye gelip hemen köy servisini aradım. O köyün bir kahvesi varmış. Servis akşam gidiyormuş. Neyse kahveye gelip şoförü buldum. Şoförle konuştuk ve gidiş saatini öğrendikten sonra biraz ilçede dolaştım. Servis saatinde arabaya bindim. Şoförün yanına. 1-2 yolcu daha vardı. Yola koyulduk. Ben bir sigara yakıp derinlere daldım. Yollar kıvrıla kıvrıla gidiyor ama tükenmek bilmiyordu. Aradan 45 dakka falan geçti. Ben artık hemen hemen geldik şeklinde oturduğum koltukta bir öne bir sağa, bir sola bakıyordum. Şoför durumu hissetmiş olacak ki "Hocam, sen keyfine bak. Rahat ol. Yolumuz uzun." dedi. Bu haber üzerine biraz yerleştim koltuğa. Bir köye geldik bir süre sonra." Tamamdır, geldik." dedim kendi kendime. Meğer mola vermişiz. Çay ve ihtiyaç molası.
15-20 dakka sonra tekrar koyulduk yola. Yolun bundan sonrası daha virajlı, tırmanma şeridi gibiydi. Yanlar uçurum. İlk seferde burdan aha uçtuk, aha uçacağız diye canım gitmişti. Bu bitmeyen yolculuk tam 3,5 saat sürmüştü. O köyde 3 yıl çalıştım. Hey gidi günler hey. Sizin de yollarınız bu kadar uzak mıydı?