Geçen yaz İstanbul'da gezerken ,bir cami avlusuna girdiğimde yavrularıyla oynayan kedinin bizi görür görmez bir köşeye çekilip,yavrularını arkasına saklayarak,ayagının birini önlerine uzatıp bize karşı siper etmesi...
Birkaç hafta önce bir çiftlikte gördüğüm tavuğun civcivlerini etrafına toplayıp,ben burdayım,yavrularıma dokunamazsınız edasıyla bize kafa tutuşu...
İster insan ol,istersen hayvan.Rabbimin yarattığı biz canlılara bahşettiği en yüce duygulardan birisidir annelik iç güdüsü...
Karnındaki varlığını ilk öğrendiğin andan itibaren başlayan bir duygu bu.Daha bir özen gösterirsin yediklerine,konuştuklarına,oturmana,kalkmana,.Canından bir parça olarak taşıdığın,rabbimin en büyük mucizesi olan evladının günbe gün büyüdüğünü hissetmek daha bir heyecanlandırır seni,.Kendini gözünden bile sakınırsın ona zarar gelmesin diye.Daha ilk andan itibaren başlar bir annenin evladı için yaşaması...
İkiz bebek sahibi olacağımı öğrendiğim ilk günler yaşadığım korku ve endişeyi düşünüyorum da şimdi..Çalışan bir anne olarak ya onlara bakamazsam,iyi bir anne olamazsam,onlara yetemezsem korkusu.Ve bir gece gördüğüm bir rüyanın taşıdığım o bütün korku ve endişeleri yok edip,yerini büyük bir sevgi ve heyecanlı bekleyişe bırakması...
Gösterdiği bu rüya ile korkma kulum demişti bana yaradanım.Bir nefes kadar yakınım sana..Ben senin yar ve yardımcınım,yeter ki sen benden uzaklaşma...
Son üç aydır bir başka yaşıyorum annelik duygusunu.Duygularım daha bir yoğun.Kalbim tir tir titriyor.Ve anlyorum ki;
Fedakarlığın taa kendisiymiş anne olmak...
Yapamam dediğin her şeyi evladın için yapabilmekmiş anne olmak...
Farkında olmadan kendinden bile vazgeçmek,ayakta bile durmaya mecalin yokken,evladın için dim dik durabilmek,güçlü olmak,yüreğin avaz avaz ağlarken yüzünün sesizce gülümsemesiymiş anne olmak..
İnsanlar ,sanki sen bilmiyormuşsun gibi beterin beteri var deyip seni eleştirirken,güya sana teselli verdiklerini zannederken,onlara rağmen herşeyin yaradandan geldiğini bilip,ona hamdederek elinden geleni yapmak,takdiri yaradana bırakıp tevekkül etmekmiş anne olmak...
Bedensel engelli oğlunu ve otistik oğlunu okula getirip,bütün gün okulda onu bekleyen iki ayrı annenin hissettiklerini daha iyi anlayabilmekmiş anne olmak...
Çığlık çığlığa ağlarken korku dolu gözlerle anneciğim diyerek sana sarılan evladının yaşadıklarının ciğerini parçaladığını iliklerine kadar hissetmekmiş anne olmak..
Sen hasta olma annem,ben çok üzülürüm diyen evladının sözleriyle türeğinin titremesiymiş anne olmak...
En çok ilgi ve sevgiye ihtiyacı olduğu dönemde şımarır endişesiyle başını okşamaya cesaret edemeyen çevrendeki insanlara rağmen,bütün merhametinle ve yüreğinden taşan sevgiyle evladını bağrına basabilmek,her ne olursa olsun yanındayım,seni ve hissetiklerini anlayabiliyorum diyebilmekmiş anne olmak...
'Ben yanarım yavrum sana,yavrum yanar yavrusuna'atasözünü tam da doğrular nitelikte beni bir an olsun yalnız bırakmayan,varlığına her zaman şükrettiğim,ömrüne nice çileler sığdırmış cefakar anamı daha iyi anlayabilmekmiş anne olmak....
Rabbim bütün analarımıza sağlık sıhhat versin,hiç bir evladı anasız bırakmasın,hiç bir anaya da evlat acısı yaşatmasın.Ahirete göç etmiş analarımızın mekanı cennet olsun inşallah..