ANNEME MEKTUP
Canım anneciğim,
Henüz küçücük bir çocuktum...
Bir gece yarısı, gördüğüm düşün etkisiyle uykudan uyanıp, gecenin karanlığında “Anneeee” diye seslendim.
Sen yanıma gelip, kollarını sevgiyle boynuma doladığın anda, çocukluğumun tüm karanlık yüzleri birden yok oldu.
Senin kollarında tüm tehlikelerden uzak, sonsuz bir güven duygusuyla, dünyanın en huzurlu uykusuna daldım.
Henüz küçücük bir çocuktum...
Yemek masasının altına oyuncaklarımı sıraladım ve “Ben evcilik oynamak istiyoruuum” diye sızlandım.
Sen mutfakta yemek yaparken, bana en güzel sesinle, dünyanın en güzel şarkılarını söyledin, masallar anlattın, benimle “komşuculuk” oynadın. Yapılması gereken işlerin, sevdiklerimize zaman ayırmamıza engel olamayacağını öğrettin bana.
Henüz küçücük bir çocuktum...
Elimde tavşanlı balonum, üstümde saten elbisemle, bayram yerinde bir salıncaktan diğerine koştum sevinçle.
Yokluğu ve bayramların hüznünü bana duyumsatmadın.
En büyük zenginliğin sevgi olduğunu öğrettin bana.
Henüz küçücük bir çocuktum.
Dayanılmaz ağrılar içinde kıvranıyordum. Tüm bedenim ateş gibiydi.
Doktor’un “Belki de böbrek nakli gerekebilir” sözleri yıldırmadı seni.
Bir saniye bile düşünmeden “Yavrumu yaşatmak için gerekirse iki böbreğimi de veririm” dedin.
Annelerin, yavruları ile ayrı bedenlerde “tek yürek” olarak yaşadıklarını öğrendim senden.
Henüz gencecik bir kızdım.
Arkadaşlarımın anneleri, kızlarına dantel yapmayı, nakış işlemeyi öğretiyor, gece gündüz çeyiz hazırlığı yaptırıyorlardı.
Sen, her zamanki aydın görüşünle “Elişine ayıracağın zamanda bir kitap fazla oku ki, ufkun açılsın kızım, sana verebileceğim en güzel çeyiz bir mesleğinin olması, topluma ve insanlığa yararlı bir birey olmandır. “ dedin.
Sözlerinden önce, davranışların ile örnek oldun bana.
Gazetelerin her sayfasını, satır atlamadan okudun.
Ev işlerini bitirdiğin zaman, kütüphaneye kitap okumaya gittik birlikte. Orhan Kemal’i, Aziz Nesin’i, Maksim Gorki’yi, Tolstoy’u sen tanıştırdın bana.
Kitapların gizemli dünyasını seninle keşfettim ilk kez.
Sen, bana her zaman sonsuz güven duydun.
Senin ağzından “Sen bunu başaramazsın” sözünü duymadım hiç.
Başarısız olduğum, tökezlediğim, yere düştüğüm anlarda sevgiyle elimden tutup ayağa kaldırdın ve “Bir insan ancak kendi içinde devrikse başkaları tarafından devrilebilir” diyerek en zor koşullarda bile dimdik durmasını öğrettin bana.
Bahçeden topladığın çiçeklerle, hastanelerdeki hiç tanımadığın hastaları ziyarete gittin,
elindeki bir dilim ekmeği, gereksinimi olanlarla paylaştın.
Sevginin paylaştıkça çoğaldığını öğrendim senden.
Mahallenin yanmayan lambaları, bozuk yolları için dilekçeler yazdın, kapı kapı dolaşarak imza topladın.
Hakkımı aramayı, bireysel olarak sorumluluk almayı, inandığım yolda mücadele etmesini senden öğrendim.
Sen bana asla “Eğer........ yaparsan, eğer.....olursan seni severim” demedin.
Seni incitecek bir hata yaptığımda bile beni suçlamadın.
Sen beni koşulsuz olarak sevgisiyle sarıp sarmaladın.
Sen benim her zaman en iyi öğretmenim, en yakın dostum, en güvendiğim sırdaşım oldun.
Bana “ insan “ olmayı, “Anne” olmayı öğrettin.
Bugün sahip olduğum tüm güzelliklerde, her başarımın altında kendi imzamın yanı sıra seninde imzan var sevgili anneciğim.
Yaşadığın her gün benim için bir bayram. Anneler günün kutlu olsun anneciğim.
Günümüz kutlu olsun tüm anneler.
Nuray Bartoschek / Bütün Dünya Dergisi Yazarı