Can Dündar'dan-keşke...

Çevrimdışı asortik19

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
  • 4.841
  • 2.803
  • Okul Müdürü
# 21 May 2007 17:42:44
hayatında keşke demeyen olmuş mu ki?

Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 21 May 2007 18:23:25
 keşke acaba pişman olduğumuz şeylerden sonra mı söylenir?Keşke bir pişmanlık ifadesi midir?

Çevrimdışı şafakgergin

  • B Grubu
  • 898
  • 677
  • 898
  • 677
# 23 May 2007 17:19:52
                   
       Gözlerim sana yorgun!
       Ruhum sana yalnız!
     
       Senin acılarınla yaşardı gözlerim, yüreğim
     
       Kaçtım kaçırdım 
        Ruhumu bedenimi

        Keşke dememek için!

        Üzerime üzerime geliyor keşkeler
         
           Kuytu da çömelerek düşledim
                      Seni
                      Beni
              İkimizin olanları
     

Çevrimdışı konakyanlı

  • Uzman Üye
  • *****
  • 891
  • 354
  • 891
  • 354
# 25 May 2007 18:52:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
KEŞKE

Teypte eski bir Cohen şarkısı:

Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim ,karşılaştık bir süre sonra
'Gözlerinin feri sönmüş' dedi bana:
 'Aşkım, ne oldu sana? '
Böyle gerçeği söyleyince
Ben de doğru söylemeye çalıştım ona
'Senin güzelliğine ne olduysa' dedim,
'Benim gözlerime de o oldu'.

8 - 10 dizeye sıkışmış hazin bir aşk hikayesi... Buruk; kırılmış oyuncaklar kadar...

Ve yenik; 'keşke'li cümleler gibi... Bu sözcüğü kaç konuşmanızın başına eklemişseniz onca ıskalamışsınızdır hayatı...

Dört mevsimlik bir sene olsa ömür, 'keşke', onun güzüne denk gelir.

Hepten vazgeçmek için erkendir, telafi etmek için geç...

Mağlubiyetin takısıdır 'keşke'...

Kaçırılmış fırsatların, bastırılmış duyguların, harcanmış hayatların, boşa yaşanmış ya da hakkıyla yaşanamamış yılların, gecikmiş itirafların ağıtıdır.

Çarpılıp çıkılmış bir kapıda, yazılıp yollanmamış bir mektupta, göz yumulmuş bir haksızlıkta, vakit varken öpülmemiş bir elde, dilin ucuna gelip ertelenmiş bir sözdedir.

Feri sönmüş bir çift gözde ya da yitip gitmiş bir güzelliğin ardından iç çekişte...

'Yolunu gözlemeseydim', 'öyle demeseydim', 'terk edip gitmeseydim', 'en güzel yıllarımı vermeseydim' diye diye sızlanır gider.

'Keşke'nin panzehiri 'iyi ki'dir.

İlki ne kadar pısırıksa, ikinci o denli yiğittir.

'Keşke', çoğunlukla bir 'ahh olup kopup gelir ciğerden... esefler, hayıflanmalar, yerinmeler sürükler peşinden...

'İyi ki' ise, muzaffer bir 'ohh olup büyür; cüretiyle övünür.

'Keşke'li cümlelerde nasıl yaşanmamışlığın, yarım kalmışlığın o ezik tuzu kuruluğu varsa, 'iyi ki'lilerde de göze alabilmişliğin, riske girebilmişliğin, tadına varabilmişliğin mağrur yaraları kanar.

Okulu hiç kırmamışsınızdır, sinemada öpüşmemişsinizdir; dokundurtmamışsınızdır kendinize, bir kez olsun gemileri yakmamışsınızdır.

Konuşmanız gerektiğinde susmuş, koşacağınız zaman durmuş, sarılacağınız yerde kopmuşsunuzdur.

Bir insana, bir işe, bir davaya ömrünüzü adamışsınızdır. O insanın, o işin, o davanın, bunu hak etmediğini sezmenin hayal kırıklığındadır 'keşke'...

'Şimdiki aklım olsaydı' dövünmesindedir. Geriye dönüp baktığınızda, ayıplara, yasaklara, korkulara, tabulara feda edilmiş, 'Ne derler'e kurban verilmiş, son kullanma tarihi geçmiş bir yığın haz, bilinçaltından el sallar.

'Keşke'cilerin hayatı, kasvetli bir pişmanlıklar mezarlığıdır.

'İyi ki' öyle mi ya! ...

Onda, yara bere içinde de olsa, yana yana, ama doyasıya yaşamış olmanın iç huzuru ve haklı gururu haykırır.

'İyi ki'lerinizi toplayın bugün ve 'keşke'lerinizden çıkartın. Fazlaysa kardasınız demektir.

Aldırmayın yüreğinizdeki kramplara, mahzun hatıralara... Rüzgarlarla koştunuz ya...

'Keşke'leriniz, 'iyi ki'lerden çoksa...

Telafi için elinizi çabuk tutun. Tutun ki, yolunuzu gözlerken terk ettiğinizle bir gün yeniden karşılaştığınızda siz susarken, feri sönen gözleriniz 'keşke' diye nemlenmesin...

Can Dündar

Eğitimci35 öğretmenim,
Gözlerim yollarda kaldı.Bekliyorum ufkumu açan ve  kendime gelmemi sağlayan bu tür paylaşımlarınız.
Yeniden okurken bu fedakarca yazılmış eseri, gözümün önünde dursun da arada bir okuyup ders alayım diye yukarı taşıyayım dedim,haddim olmayarak.
Saygılarımla efendim.

Çevrimdışı yaman57

  • Yeni Üye
  • 6
  • 0
  • 6
  • 0
# 26 May 2007 02:15:24
Yolumu gözleyen bir kadını terk ettim ,karşılaştık bir süre sonra
'Gözlerinin feri sönmüş' dedi bana:
 'Aşkım, ne oldu sana? '
Böyle gerçeği söyleyince
Ben de doğru söylemeye çalıştım ona
'Senin güzelliğine ne olduysa' dedim,
'Benim gözlerime de o oldu'.
...
...

Telafi için elinizi çabuk tutun. Tutun ki, yolunuzu gözlerken terk ettiğinizle bir gün yeniden karşılaştığınızda siz susarken, feri sönen gözleriniz 'keşke' diye nemlenmesin...


Hayat boyu en önemli  gayelerimden biri  bu anı yaşamamak olacak. Ve hayata inat keşke dememeye inat mutluluğun beni bulmasını beklemeyeceğim, çünkü mutluluk her zaman yanı başımda olacak...





Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 May 2007 15:34:19
CAN DÜNDAR’DAN

Çok zaman önceydi.O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.

İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.

Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.

Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.

Bir parçasına dün dedi, diğer parcasına bugün, öteki parçasına da yarın.

Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.

Dünü düşünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı;

Ama işin ilginç tarafı tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.

Farkında olmadan rezil etti bu gününü.

Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.

Bir türlü beceremedi.Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.

Bu günü eline yüzüne bulaştırdı... Mutsuz oldu insan.

Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;

ama bugünü hiç yaşayamadı.Ne yarın ne de dün!*

Can DündaR

Çevrimdışı viziter

  • Üye
  • *
  • 35
  • 4
  • 35
  • 4
# 26 May 2007 15:40:06
 Eğitimci 35 öğretmenim,
 
 Ben teşekkür etmeye doyamayacağım. Bu bayrağı siz çok iyi taşıyorsunuz. Hem yakışıyor da....

 Ellerinize sağlık.

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 May 2007 15:44:52
EVLİLİK
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum ayni zamanda da...
Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan gediyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yasamamaktan...

Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça büyük olması, eğitim seviyesinin erkeğin lehine yada en azından eşit olması bunların sadece ikisi...

Olmaz, yürümez diyor toplum... Erkek yasça büyük olmalı ki, kadına "höt" dediğinde oturmalı kadın...

Yada yumuşatıyorlar; efendim kadın erkekten önce çöktüğü için (hani doğum falan) küçük olmalıymış yaşı...

Eğitimde de böyle.. Kadının çok okumuşu bilmiş olurmuş, evde kalmakmış layiki....

ESİM BENDEN 2 YAŞ BÜYÜK; ne "höt" dememe gerek kaldı 17 senede, ne de benden önce çöktü...

Yıllar içinde ben yaslandıkça o gençleşti, "oo Can bey kapmışınız çıtırı" esprilerine muhatap dahi oldum.

EŞİM 3 ÜNİVERSİTE BİTİRDİ; ben bir taneyi 9 senede bitirdim..

Ne o bana bilmişlik tasladı, ne ben ona ezik baktım...

Kulağa gelen müzik tekse de, onu oluşturan notalar farklıdır der Halil Cibran...

Bunu unutmadık biz. Ben konuşurken o dinledi, Ben dinlerken o konuştu 17 sene.

O öfkeliyken ben, ben öfkeliyken o "haklisin bitanem..." dedik, öfke bitip fırtına durulduğunda "ama bir   de böyle düşün" de dedik fikrimizi savunurken.

Farklı insanlar olarak görmedik birbirimizi, ayni amaç için savaşan neferlerdik bu hayatta...

Asla bilmedik ne kadar para kazandığımızı, ortak cüzdanımızdan gerektiği kadar aldık..

Ne kadar çalarsa çalsın masanın üstünde telefon, kim bu saatte arayan karşı cins diye sorgulamadık da ama...

Sevginin en büyük dostuydu bizim için "güven"... Ve güvenin ardına saklanmış bir "saygı" vardı daima...

Ne kavgalar, ne badireler atlattık 17 senede...

Eeee ülkeler neler gördü, biz çekirdek aile mi sütliman yasayacaktık...

Öyle bir girdik ki birbirimize, ben ilk kez odamın dışında yattım bir gece, misafir odasında...
Gece yarısı kapı açıldı, esim "ne yapiyosun burada?" diye sordu kapının eşiğinden, "uyuyorum" dedim buz gibi bi sesle...

Gitti, gelmesi 1 dakikasını almıştı elinde yastıkla... "kay yana" dedi daracık yatakta.
ne yapiyosun?" dediğimde "benim yerim senin yanın, sen gelmezsen ben gelirim" dedi...

Anladım ki o gece, en uzun kavgamız yat saatine kadar sürecek...
Ve bence doğrusu da bu...

Özen gösterdik o günden sonra, evin her yerinde kavga ettik, yatak odamız hariç..

Kırsak da zaman kalplerimizi, asla kin tutmadık birbirimize...

Toplum kurallarıyla oynasaydık bu oyunu belki de 41 inci çift olacaktık o listede...

Ama oyunun kurallarını biz koyduk... Nede olsa bizim oyunumuzdu,oynanan...

Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun bence...

Topluma kulaklarını tıkayarak hem de... Ne benim, ne de bizim sözlerimizle...
Sadece gönlünüzden geçtiğince...

Dediği gibi Ataol Behramoglu' nun; "...Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mi büyük yaşayacaksın,ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına. Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır.

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana..."

CAN DÜNDAR

Çevrimdışı Eğitimci35

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 5.562
  • 91.087
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 26 May 2007 15:46:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Eğitimci 35 öğretmenim,
 
 Ben teşekkür etmeye doyamayacağım. Bu bayrağı siz çok iyi taşıyorsunuz. Hem yakışıyor da....

 Ellerinize sağlık.

Zevkle okuduğunuz için ben teşekkür ederim arkadaşım, sadece içimizde var olan ama unutulmuş o güzel duyduları harekete geçirmek istedim biraz. :)

Çevrimdışı viziter

  • Üye
  • *
  • 35
  • 4
  • 35
  • 4
# 26 May 2007 15:56:28
  Ben artık sadece bir kalp ağrısı ama yanında gönül ferahlığı yaşıyorum, yazdıklarınız ile.
  Sevmek,sevdiği uzakta da  olsa sevmekmiş ve sevilen de,seven de kırılmazmış, kıramazlarmış birbirlerini, isteselerde.
  Ortalarında ki hakem üçlüsü, sevgi,saygı ve ve güvenmiş.
  Bu hakemler,düdüklerini hiç çalmaktan çekinmezlermiş.
  Dilerim bu üçlünün olduğu bir sahada yaşarız sevgilerimizi.
  Teşekkürler öğretmenim.
 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK