Okul, çocuğun gelişiminde önemli adımlardan biridir. Okula başlama çocuk için yeni ve karmaşık bir sosyal çevreye girmek, birey olarak toplumda yer almak, dış dünyaya açılmaktır.
Okul sürecinin başlamasıyla çocuğunuzda kişiliğini kazanmaya yönelik çabalar artar. Çocuğunuz sizi ve başkalarını etkiler. Psikolojik olarak sizden ya da başkalarından etkilenir. Çocuğunuz kendi iç zenginliği ile artık çevreye daha fazla açılmaya başlar. O güne kadar sadece anne babası kardeşi ve kendisi varken, artık dünyada başkalarının da olduğu bilincine varır.
Anaokuluna gittiğinde sınıf arkadaşları sınıf öğretmeni, diğer sınıflardaki çocuklar, diğer sınıfların öğretmenleri, okul müdürü, arkadaşlarının anne ve kardeşleri ile ilkokuldaki çevresi ile çocuğunuz hızlı bir sosyal gelişim sürecine girer.
Çocuğunuz yeni olan bu sosyal ortamda çevresini etkilediği gibi çevresinden de etkilenecektir. Çocukta meydana gelen değişimleri fark edebilmek için öncelikle çocuğun gelişim dönemlerinin özelliklerini bilmek faydalı olacaktır.
Okul ve aile bireylerin eğitiminde birbirlerini tamamlayan oldukça önemli kurumlardır.. Çocuk, aile ve ev ortamının dışında ve ondan farklı olan yeni bir ortama girme, ""okula"" başlama göreviyle erken yaşlarda karşı karşıya kalır. Çocukların büyük bir kısmı okula uyum sağlarken, bir kısmı da uyum sağlamada zorlanırlar. Okula uyum sağlamada zorlanan çocuklarda yaygın olarak görülen temel problem okul korkusudur.
Okul korkusu; okula uyum sağlamada zorluk çeken çocuklarda korku, aşırı öfke, açık organik bir neden olmaksızın kendini iyi hissetmemeyle ilgili şikayetlerle ortaya çıkan, anne-babanın bilgisi dahilinde evde kalma isteğidir. Ayrıca kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul korkusu daha ziyade çocuğun okula giderken annesinden ayrılmaya verdiği bir çeşit ayrılma endişesi reaksiyonudur. Çocuk anaokuluna ve ilkokula giderken böyle bir reaksiyon gösterebilir.
Okulun ilk günlerinde bazı sorunlarının yaşanması mümkündür ve doğaldır. Çocuğun okul çağına dek içinde yaşadığı ve uyum sağladığı, kendini kabul ettirdiği ev ve anaokulu ortamından ayrılarak değişik özellikler taşıyan farklı bir ortama geçişi çocuk ve aile için belli bir uyum süreci gerektirir.
Okul hayatının başlangıcı çocuğun yaşetkinının dönüm noktalarından biridir. Bazı çocuklar bu dönemi çok rahat bir şekilde geçirebilir. Ancak, başlangıçta çeşitli sorunların yaşanması olağan karşılanmalıdır. Bu problemlerin zaman içinde düzeleceğine inanmak ve durumun doğallığını düşünerek abartılı tepki ve çözüm arayışları denememek gerekir. Tek ilgi ve konu merkezi ""okul"" olarak düşünülmemeli. Kaygıyı giderecek farklı, kendisini rahat hissettiği sosyal aktivitelere yönlendirilmelidir..
Yeni çevrenin uyulması gereken kuralları, yeni karşılaştığı öğretmen ve çocukları, üstleneceğini düşündüğü görevler çocuğun uyum sağlamasını güçleştirebilir.
Okula başlarken, zihinsel olarak hazır olmanın yanında sosyal ve duygusal yönden hazır olması da önem taşır. Okula başlamadan önce ailenin okul hakkında çocuğa vereceği bilgiler çocuğun çok yüksek beklentilere yöneltecek türde olmamalıdır. Çocuğa önyargısız ve gerçekçi bilgiler verilmelidir.
Çocuklar için kaygı yaratabilecek düşünceler şöyle sıralanabilir:
• Anne-babasından ve alıştığı ortamdan ayrı kalma endişesi
• Okul içerisinde kaybolma veya okulda unutulma endişesi
• Kalabalık sınıf ortamında kendisiyle ilgilenilmeyeceği, fark edilmeyeceği düşüncesi
• Ders süresinin uzun gelmesi, oynamak istemesi
• Kuralları anlama ve uygulamada zorluk çekeceği düşüncesi
• Başarısızlık endişesi
• Kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacağı (yemek, tuvalet vb.) endişesi…
Bu dönemde bütün sorularına cevap arayışı içinde olan çocuğunuza her zamankinden daha yakın olun. Okula gitmemek için yarattığı bahaneleri yadırgamadan dinleyin, kaygılarını paylaşın ve anlayışlı olun. Bu önemli dönemde onları etkileyecek başka olumsuz yaşantılardan veya büyük değişikliklerden uzak tutmaya çalışın. Çocuğu mutlu edecek ve onurlandıracak ödüllerle teşvik edebilirsiniz
Okula Yeni Başlayacak Çocuklar İçin Neler Yapmalı ?
Araştırmalar, beş ilkokul çocuğundan dördünün okulun ilk günü sınıfta gerginlik yaşadığını göstermektedir.
• Çocuğunuzu okulla ilgili olarak önceden bilgilendirin ve okulu gezdirin.
• Güven verin, rahatlatın. Yanında olmadığınızda onun mutlu ve rahat olacağına ilişkin ona güven verin.
• Sakin kalmaya çalışın. Kaygı, özellikle ebeveynle çocuk arasında bulaşıcıdır. Çocuk, kaygı duyduğu, canı sıkıldığı her durumda ne kadar endişelendiğinizi anlamak için size bakacak ve endişeli olduğunuzu gördüğünde, bu kendi korkularının yerinde olduğunu doğrulayacaktır. Bu nedenle ne kadar tedirgin, gergin olursanız olun, dışarıdan bakıldığında sakin ve rahat görünmeye çalışın.
• Okul çıkışında onu tam zamanında alacağınızı ya da servise bineceğini, evde mutlaka karşılayacak bir kişinin olduğunu ona açıklayın. Özellikle kaygılı çocuk, annesinin evde kendisini karşılamayacağı düşüncesiyle okula gitmek istemeyebilir.
• Ona gününüzün nasıl geçeceğini anlatın.
• Vedalaşmayı uzun sürdürmeyin.
• Gerekirse çok kısa bir süre sınıf arkadaşlarından bazıları ile tanışın ve ders programını inceleyin.
• Eve geldiğinde okulda yaşadıklarıyla ilgili onunla konuşun.
Yarında mı Okula Gideceğim?
Okula uyum güçlüğü kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Okula uyum sorunu olan çocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir biçimde bedensel yakınmaları ile dile getirmeye çalışan, bu nedenle kendilerini evde tutmaları yolunda anne-babalarını ikna etmeye çalışan çocuklardır.
Okula uyum güçlüğü, çocukların bulundukları yaş dönemine ait özelliklerden kaynaklanabileceği gibi, aile tarafından izlenen tutum ve davranışlarla da besleniyor olabilir. Bu noktada çocuğun içinde bulunduğu gelişimsel dönem özelliklerini bilmek önemlidir.
Uyum Sürecinde Yaşanan Güçlükler
Çocukların psikososyal ve zihinsel gelişimleri sırasında karşılaştıkları zorluklarda bulundukları gelişim dönemine uygun olarak farklı tepkiler verdiği bilinmektedir. Kreşe başlama, öğretmen değişikliği, yakın çevreden sevilen birinin kaybı, anne baba tartışması ve kardeş doğumu gibi yaşetkin olayları karşısında zorlanan çocuklarımız, aslında belirli bir uyum süreci yaşamaktadırlar.
Sözel Olarak İfade Edilemeyen Duyguların, Bedensel Dışavurumu
Çocuklar olumlu ya da böylesi olumsuz duygularını sözelleştirebilmeyi ancak 9–10 yaşlarından sonra kazanmaktadırlar. Başkalarının ne hissettiklerini ise daha sonraki gelişim dönemlerinde öğrenmektedirler. Duyguların sözle ifade edilmediği dönemlerde yaşanan kaygı bedensel tepkilerle belirtilmektedir. Kreşe ya da okula başlamada zorlanan çocukların karın ağrıları olmakta, uyku, iştah ya da davranışları ile ilgili tepkiler görülmektedir. Burada ‘‘zorlanıyorum’’ ya da ‘‘alışamadım’’ olarak anlatılmak istenen duygular, ‘‘karnım ağrıyor’’, ‘‘başım ağrıyor’’ ya da ‘‘midem bulanıyor’’ gibi bedensel yakınmalarla anlatılmaya çalışılır.
Bu yakınmaların ne kadar zorlanmaya dayalı ruhsal tepkiler olduğu ya da bir bedensel hastalığın belirtisi olup olmadığı sorularının yanıtı anne baba için hiç de kolay olmamaktadır. Sıklıkla bir çocuk doktoruna başvurularak bedensel hastalığa ilişkin kanıtlar aranmakta, çoğu zaman da uzun süreli ayrıntılı incelemelere gerek duyulmaktadır. Çünkü bu dönemde çocuğun ateşi çıkabilmekte, halsizlik, bitkinlik ve iştahsızlık olabilmekte ve çocuk gerçekten acı çekmektedir.
Bedensel Dışavurumun En Sık Yaşandığı Zamanlar
Okula uyum sorunu olan çocukların ağrılar şeklinde kendini gösteren bedensel şikayetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz görünmekte ve okula gitmemelerine karar verilir verilmez de kendiliğinden kaybolmaktadır. Eğer çocuklara öğleden sonra okula gitmeleri önerilirse aynı tür şikayetlerin bir saat içinde yinelendiği görülür.
Kendilerine o gün için okula gönderilmeyecekleri konusunda söz verilirse ertesi gün belirtilerin yeniden ortaya çıktığı dikkatimizi çeker. Hafta sonları genellikle okula uyum güçlüğü olan çocuklar için aktif olabildikleri ve okul baskısı olmaksızın diledikleri biçimde eğlenebildikleri en sevilen dönemdir.
Okula Uyum Güçlüğünün Psikolojik Temelleri
Diğer uyum güçlüklerinde olduğu gibi, okula uyumun güçlüğünün de psikolojik temeli geniştir. Okul korkusu olan çocukların görünüşte korkmak için hiç bir nedenleri yoktur. Aslında onlar için bu korkuya temel teşkil eden noktalar bulunmaktadır. Bunların başında, aşırı baskı ortamının ağırlıkta olduğu bir aile ortamı sayılabilir.
Yapı-etkin araştırmalar, okul korkusunun genellikle annelerine aşırı bağlı çocuklarda sıklıkla yaşandığını göstermiştir. Bu tip annelerde çocuğun ihtiyaçlarına karşı aşırı duyarlılık, tüm gereksinimlerini kendileri karşılama ve sürekli olarak hayal kırıklığına uğratmama çabası olduğu gözlenir.
Okul korkusu olan çocukların babalarında da eşleriyle işbirliği durumu görülür. Bu tip babalar ev ortamında kurallar oluşturma ve takip etme misyonu yerine, sürekli bir huzur ve sükuneti tercih edebilirler.
Okul Korkusunu Tetikleyen Diğer Etmenler
Elbette ki çocuğun okul korkusunun gelişmesinde aile yapısı tek etken değildir. Bunun dışında; değişiklik, sıkıntı, anne ya da babanın bir rahatsızlık yaşıyor olması, evde yangın çıkması, yeni yaşanmış bir hırsızlık olayı da çocuğun evden uzaklaşmasını zorlaştırıp kendini evde bulunmakla sorumlu tutmasına neden olabilir. İşte yaşetkinın ilk yıllarında oturtulan bu tip bir anne çocuk ilişkisi, çocuğun okula başladığı ilk dönemlerde güçlük yaşanmasına neden olabilir. Genelde aşırı koruyucu ortamlarda yetiştirilmiş bir çocuk, ilk kez bulunduğu okul ortamında doğal olarak korkular yaşayabilir.
Okul Korkusu Olan Çocuklarla Başa Çıkabilmek İçin
Anne Babalara Öneriler
Çocuğunuzun Okuldan Kaçmadığından Emin Olun
Çocuğunuz okuldan ne kadar korkarsa korksun sorunun tek çözümü her gün okula gitmeye devam etmesidir. Çocuğun okula devamını sağlamak ve bundan emin olmak anne babanın sorumluluğundadır. Anne baba olarak çocuğu korktuğu bir şeyi yapmaya zorlamak zor olabilir. Ama onu okula mutlaka göndermelisiniz. Çocuğun evde geçirdiği süre uzadıkça okula dönmesi de o kadar zorlaşır. Evde uzun zaman kalan çocuk evden ayrılmakta güçlük çeker, okula dönme endişesi artar, sınıfa adapte olmakta güçlük çeker ve derslerden geri kalır. Çocuğun okula gitmek istemediği ilk gün ona tepkinizi belirtin; bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ve durumun sonuçlarıyla yüzleşmesi gerektiğini aktarın. Çok gerek duyulursa, okula gitmenin yasal bir zorunluluk olduğunu ve yasalara karşı gelinemeyeceğini anlatabilirsiniz.
Çocuğun Okuldan Kaçma Sebeplerini Bulun
Çocuğunuzun okuldan kaçmasının çeşitli nedenleri olabilir. Anne baba olarak çocuğun okuldan sadece sıkılarak mı kaçtığını ya da daha derin bir problemin işareti mi olduğunu ayırt etmek önemlidir. Bu noktada çocukla karşılıklı güven ilişkisi üzerine oturtulmuş sağlıklı bir diyalog, siz ve çocuğunuz için faydalı olacaktır. Çocuğunuzun bir gün boyunca okulda yaşadığı her şey sohbet konusu olabilir. Bu sohbetler sırasında dikkat edeceğiniz tek nokta çocuğun kendini sohbete hazır hissetmesi ve konuşmayı kendinin başlatmasıdır.
Özellikle okulun ilk günü yaşananlar hakkında ayrıntılı konuşmalısınız. Dikkat etmeniz gereken noktalar çocuğun sınıfla, öğretmeniyle uyumu ve arkadaş ilişkileridir. Sınıf öğretmeninin de çocuğun okuldan kaçma nedenleriyle ilgili fikirleri olabilir. Çocuğun sınıf içindeki durumunu en iyi gözlemleyecek kişi öğretmen olduğuna göre okula uyum sorunu ile başa çıkmada veli-öğretmen işbirliğinin önemi açıkça görülmektedir.
Çocuğunuzun Korku Duyduğu Öğretmeni ve Sınıfı Tanımasına Yardımcı Olun
Yeni okula başlayan çocuklarda okul korkusu genellikle okul kavramının tam oturmamasından kaynaklanmaktadır. Çocuğunuzun okul korkusunu yenebilmesinin tek yolu öğretmenine güven duyması ve günlük akışa uyum sağlamasıdır.
Okulun ilk günleri çocuk bir yandan anne baba gözetimi altında olmak bir yandan da çevreyi keşfetmek ister. Bu nedenle sadece okulun ilk günlerinde çocuğun okula anne baba tarafından getirilmesi güven duygusunu destekleyici bir faktör olabilir. Öte yandan, çocuğun okula adaptasyon süresinin çok fazla uzamaması ve öğretmen öğrenci ilişkisinin en kısa zamanda başlayabilmesi için anne baba kısa bir süre sonra yavaşça geri çekilmelidir. Böylece çocuğun okula ait olma hissi zamanla artacak ve endişe oranı azalacaktır.
Her çocuğun evde sahip olduğu ve kendiyle özdeşleştirdiği bazı nesneler vardır. Bunlar evi ve aileyi temsil ettiği için çocuğun yanında bulunabilir. Bu eşyalar yerine yenisi konabilecek, kolay kaybolmayacak eşyalar olarak seçilmelidir.
Kendinizdeki ve Çocuğunuzdaki Ayrılık Endişesini Azaltın
Güven, çocuğun yeni çevrelere uyum göstermesi ve ayrılma zorluklarının üstesinden gelebilmesinde çok önemlidir. Burada yapılması gereken şey anne baba olarak çocuğunuzdan uzakta olduğunuzda bile onu sevdiğiniz ve okul bittiği zaman tekrar bir araya geleceğiniz mesajını vermektir.
Çocuğun okula gideceği ilk gün olumlu olun, onu sevdiğinizi söyleyin ve okulda güvende olacağını belirtin. Eğer okulun ilk günüyle ilgili endişeleriniz çok fazlaysa, çocuğunuzun öğretmeniyle önceden buluşmalı ve bu ayrılığın daha kolay yaşanması için işbirliği yapmalısınız. Bizim çocuğa duyduğumuz güven onun korkularıyla baş edebilmesi için en önemli silahtır.
Okulun ilk günü çocukla birlikte evden çıktığınızda ona sakin, gerginlikten uzak ve mutlu görünmeye çalışmanız önemlidir. Her ne kadar çocuğunuzun okula başlaması belli bir çağın sona erdiği anlamına gelse de kaygılarınızı çocuğunuza yansıtmayın. Çocuğunuz onu bıraktığınız anda tedirginlik yaşarsa onu rahatlatmaya çalışın ve her şeyin yolunda gideceğini söyleyin. Okulla ilgili olumlu bir yaklaşım hem sizin endişenizi belli etmemenizi sağlayacak hem de çocuğunuzun endişesini azaltacaktır.
Korkunun Kaynağını Bulun ve Yok Etmeye Çalışın
Çocuğunuzun okul korkusu, okul içinde maruz kaldığı herhangi bir kötü davranış ya da deneyimden kaynaklanıyor olabilir. Okulun açıldığı bu ilk dönemlerde yaşanan kötü bir tecrübe çocuğun kendini savunmasız hissetmesine, okuldan soğumasına ve kaçmasına neden olabilir. Eğer böyle bir tablo yaşanıyorsa, öncelikle çocuğun sorun yaşadığı arkadaşı ile bire bir diyalog kurması ve kendi başına çözüm yolları araması sağlanmalıdır. Bu yaklaşıma rağmen bir sonuç alınamıyorsa, çocuğumuzun kendini güvende hissetmesini sağlamak için öğretmenden yardım isteyebilirsiniz.
Çocuğunuza Korkularının Üstesinden Gelmesi İçin Çeşitli Yollar Öğretin
Uygulanabilecek bazı teknikler çocuklarımıza korkularıyla yüzleşme ve kontrol altına alma olanağı sağlayabilir. Kolayca uygulanabilecek bu teknikler okul çağındaki çocukların karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden gelmede onlara yardımcı olabilir. Bu tekniklerin en başta gelenlerinden birisi ""hayal etme çalışmasıdır"". Bu teknikte çocuktan hoş bir olayı ya da mutlu bir anını hatırlaması istenir. Daha sonra çocuk hayali olarak kendini bu olayın içine sokar ve o anı tekrar yaşetkinış olur. Kendini zorda hisseden çocuk bu tekniği uyguladığında gevşer ve rahatlar. Bir süre için korkularından uzaklaşmış, mutlu bir olaya odaklanmış olur. Hayali arkadaş yani çocuğun hayali olarak kendini koruyan ve sorunlarını paylaşan bir arkadaş yaratması da bir diğer tekniktir. Bu ve bunun gibi basit teknikler, okula yeni başlayan çocukların korkularıyla baş etmelerinde yardımcı olmak açısından idealdirler.
Evde Kalmaktansa, Okula Gitmeyi Tercih Edilir Hale Getirin
Anne babaların sıklıkla düştükleri hata, çocuklarının okula gitmedikleri günlerde onları evde ödüllendirmeleridir. Bu çoğu zaman farkında olmadan yapı-etkin bir hatadır. O gün kendini iyi hissetmeyen ve evde kalan çocuk, anne ya da babası tarafından sevdiği aktiviteler ile ödüllendirilirse, okuldan kaçma davranışını yineleyecektir. Örneğin hastalık nedeniyle okula gitmeyen bir çocuk, o günü yatakta yatarak geçirmelidir. Eğer çocuk bir okul günü evde kalıyorsa, o günü kitap okuyarak ya da ders çalışarak geçirmelidir. Bu ve bunun gibi kısıtlamalar sizlere evde kalmanın cezalandırılması gibi görünmemelidir. Aksine, sergilenen tavır okuldan kaçma davranışına yönelik pozitif bir yaklaşımınızın olmadığını göstermektedir.
Okul Korkusu Olan Çocuklarla Başa çıkabilmek İçin Öğretmenlere Öneriler
İlk Gün Kendinizi ve Okulu Çekici Kılın
Öğretmenlerin ilk günle ilgili amaçları, öğrencileri sevdiğini göstermek kadar, onlara birçok yeni şeyler öğreteceğini anlatmak olmalıdır.
İlk dersteki izlenim çok önemlidir. Öğretmene ve derse yönelik olumlu ve olumsuz tutumlar ilk derste şekillenmeye başlar. Tüm öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen bir grup etkinliği öğretmenin kendisini ve dersi çekici kılması adına etkili olabilir.
Küçük öğrenciler öğretime kısa süren derslerle başlamalı, sunu eğlenceli olmalı ve etkinlik grupla birlikte sürdürülmelidir. Bunu öğrencilerin tek başlarına yapabilecekleri çalışmalar izleyebilir. Öğretmen sınıf içinde dolaşarak, iyi çalışma örneklerini ödüllendirmelidir. Böylece iyi çalışmanın kuralları öğretilmiş olur. Daha sonraları çocukların birbirlerini tanıyacakları etkinliklere yer verilebilir.
Çocuk İçin Bir Bilinmez Olan Okul Kavramı Hakkında Konuşun
Okulun ilk günü sınıf içinde sıcak ve samimi bir ortam yaratarak çocuğun okulu reddetme olasılığını azaltabilirsiniz. Özellikle anaokulu, hazırlık sınıfları ve ilköğretimin ilk kademelerinde çalışan öğretmenler yeni gelinen bir çevreye adaptasyon sürecinde çok hoşgörülü olmalıdırlar. Ayrıca öğretmenler tarafından unutulmaması gereken bir diğer nokta da bu ayrılık sürecinde anne babanın da en az çocuk kadar zorluk yaşadığı gerçeğidir. Genellikle okulun ilk günleri öğretmenler için, sınıf içinde her çocuğun tepkisine cevap verecekleri, sabır gerektiren bir dönem olarak karşılarına çıkacaktır.
Anne Babalara Bu Sürecin Normal ve Geçici Olduğu Mesajını Verin
Öğretmenler gelecek öğretim yılında öğrencilerden neler beklenebileceği konusunda anne babaları bilgilendirebilirler. Çocuğun gelişiminin ne düzeyde olduğunu söyleyebilirler. Anne baba çocuğun gelişimi konusunda bir endişe yaşıyorsa benzer zorluklara diğer çocuklarda da rastlanabildiğini, bu davranışının yaşına göre normal olduğunu, bu dönemi atlatmasını kolaylaştırmak için neler yapabileceğini, eğer ciddi boyutlarda bir problem yaşanıyorsa neler yapabileceğini açıklayabilirsiniz.
Diğer Çocukların Uygulayabileceği Korkutma ve Alaya Karşı Dikkatli Olun
Alay etme, dışlama dikkatli gözlemler sonucunda fark edilebilir. Bu tür olumsuz davranışlarla karşılaşan öğrencilere öğretmenleri destek olmalı ve güvenini tekrar kazanması için yardım etmelidir. Aynı zamanda alay eden, dışlayan öğrenciye de olumsuz davranışının yaratabileceği sonuçlar çocuğun anlayabileceği tarzda anlatılmalıdır.
Çocuğun Yaşadığı Zorlukların Üstesinden Gelmesinde Ona Yardımcı Olun
Çocuğun yaşadığı ayrılma zorluklarının üstesinden gelmek için öğrencinin okula biraz daha erken gelmesi sağlanabilir. Böylece çocuğun okula uyum sağlamasına yardımcı olunabilir. Aynı zamanda okuldan ayrılma sırasında ona ekstra destek sağlanabilir. Öğretmen ayrıca çocuğa gün içinde destek ve cesaret vererek yanında olduğunu hissettirmelidir.
• Öğretmen çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi ve sınıf ortamına katılımın sağlanması konusunda gerekli desteği göstermeye hazır olmalıdır.
• Öğretmen çocuğu rahatlattıktan sonra ona bazı görevler ve sorumluluklar vererek önemini ve işlevini vurgulamalıdır.