Çocuklarımıza Ne Öğretmeliyiz? Nasıl Öğretmeliyiz?

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
14 Nis 2008 16:12:14
Çocuklarımıza ne öğretmeliyiz? Nasıl öğretmeliyiz?

Katıldığım bir toplatıda, Türk toplumunun gelişmesi süreci anlatılırken ana erkil aile, ata erkil aile tanımlamaları yapılmış ve günümüzdeki
aile tipinin tanımlaması çocuk erkil aile olarak yapılmıştı.
Toplantıda, aile büyüklerinin çocuklarının iyi yetişmesi için yapılması gerekenler hususunda daha BİLİNÇLİ olduğu vurgulanmaya çalışılmıştı.

Öğretim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak çocuk yetiştirme konusunda BİLİNÇ düzeyinin arttığı söylenebilir.
Fakat uygulama sonucuna baktığımızda genel olarak daha KALİTELİ bir gençliğin yetiştiğini söylemek pek mümkün olmuyor.

Çocuk yetiştirme konusunda hatalarımız olduğunu düşünüyorum.
Bu başlık altında çocuklarımızı yetiştirirken yaptığımız hataları, karşılaştığımız problemleri paylaşarak çözüm arayışına girersek faydalı bir çalışma
yapmış olacağımızı umut ediyorum.

1) Bekar olduğum için benim çocuğum yok. 7 ve 9. sınıflara giden iki erkek yeğenimle birlikte yaşıyorum ve onların eğitimleri ile ben ilgileniyorum.
Yeğenlerimi yetiştirirken yaptığım hata, onlara yaptıkları her şeyi önemsemeleri ve en güzel şekilde yapmaya çalışmaları gerektiğini öğretememek oldu.

Özellikle 7. sınıfa giden yeğenimde bu hatamın büyük zararını görüyorum.
Bu öğretim yılında SB sınavına gireceği halde sınavı önemsemiyor ve buna paralel olarak ders çalışma sistemini düzene sokmuyor.

Bu aşamadan sonra yaptığı işi önemsemesini nasıl sağlayacağımı bilemiyorum.

2)   Bir dönem bilgisayar öğretmeni olarak çalıştım.
Öğretmenlik yaptığım dönemde kişilerin genel olarak toplum önünde konuşmaktan çekindiğini fark ettim.
Uzman olduğunuz bir konuda toplum önünde konuşmak pek zor olmayabilir ama tanımadığınız bir topluluk önünde konuşmanız gerekirse
rahat edemediğinizi görürsünüz.
Dale Carniege'nin  kitabınlarından birinde okuduğum bir cümleyi hatırlıyorum:
"Öğrenim gördüğüm yıllara tekrar dönmem mümkün olsaydı, toplum önünde hazırlıksız konuşmayı öğrenirdim."

Çocuklarımıza toplum önünde hazırlıksız konuşabilmeyi öğretmeli miyiz?

3) Günümüzde internet ortamında iletişim içinde bulunan kişi sayısı sürekli artmaktadır.
Bu gelişmeye paralel olarak çocuklarımız internet ortamında da iletişim kurmaktadırlar.
Gözlemleyebildiğim kadarı ile çocuklarımızın bu tür iletişimi çok sağlıksız olmaktadır.
İnternet ortamındaki iletişimi sağlıklı hale getirmek için neler yapılabilir?
Sizlerin çocuk yetiştirmede yaptığınız hatalar helerdir?
Çocuklarınıza öğretmeniz gerektiğini düşündüğünüz halde öğretemediğiniz hususlar nelerdir?


Not: Forum üyelerimizin büyük bir çoğunluğunun bekar olduğunu tahmin ediyorum.
 Bu nedenle problemleri sadece kendi çocuklarımızla sınırlı tutmak zorunda değiliz.
Kardeşimiz, kuzenlerimiz, yeğenlerimiz gibi yakın akrabalarda, komşu çocuklarında, öğrencilerimizin yetiştirilmesinde gördüğümüz problemleri de tartışabiliriz.

Çevrimdışı talhakübra

  • Uzman Üye
  • *****
  • 223
  • 301
  • 223
  • 301
# 14 Nis 2008 16:18:03
Benim İki Çocuğum Var.büyüğünün Öz Güveni Daha Az.amaküçüğü Kendinden Son Derece Emin.sen Büyüksün Diye Bir Anda Sorumluluk Yüklemek Doğru Değil.

Çevrimdışı reng63

  • Uzman Üye
  • *****
  • 386
  • 293
  • 386
  • 293
# 14 Nis 2008 19:22:10
Onlara kendi ayaklarının üzerinde durmayı,küçük sorumluluklar vererek kendilerine güvenmeyi,kendilerinin yapması gerekenleri kendimizyapmayarak,emek harcamadan hiç bir şeyin elde edilemeyeceğini göstererek hayata hazırlayabiliriz.

Çevrimdışı bursa2008

  • Uzman Üye
  • *****
  • 231
  • 144
  • 231
  • 144
# 14 Nis 2008 19:26:22
Çocuklarımıza özgüven kazandırmalıyız.Birşeyleri başarmanın zevkini tattırmalıyız..

Çevrimdışı M.TARIK

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.153
  • 2.487
  • 1.153
  • 2.487
# 14 Nis 2008 20:30:01
İki tane çocuğum var.İkisini de özgüvene sahip büyüttüğümü zannediyorum.Oğlum evlendi.Ç.Ü.Rektörlüğünde çalışıyor.Kızım üniversiteye hazırlanıyor.Dershaneye gidiyor.Kazanacağını umuyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 15 Nis 2008 22:21:30
Alıntı
Büyüğünün Öz Güveni Daha Az.amaküçüğü Kendinden Son Derece Emin.

Alıntı
Çocuklarımıza özgüven kazandırmalıyız.Birşeyleri başarmanın zevkini tattırmalıyız

Alıntı
İkisini de özgüvene sahip büyüttüğümü zannediyorum

Alıntı
Onlara kendi ayaklarının üzerinde durmayı,küçük sorumluluklar vererek kendilerine güvenmeyi, kendilerinin yapması gerekenleri kendimiz yapmayarak,emek harcamadan hiç bir şeyin elde edilemeyeceğini göstererek hayata hazırlayabiliriz.

Konuya gösterilen ilgiye teşekkür ederim.

Genel olarak özgüven üzerinde durulmuş.

Yaş gruplarına göre özgüven kazandırmak için neler yapılabilir?

Yaş gruplarına göre verilebilecek sorumluluklar neler olabilir?

Çevrimdışı Fehaş

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.128
  • 9.515
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 3.128
  • 9.515
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Nis 2008 23:42:44
 Okulla ev arası  beş dakika bile olmamasına rağmen,   çocuğun çantasını her gün annesi alıp okula geliyorsa
 ayakkabısını anne bağlıyorsa,
halaaa yemeğini anne yediriyorsa,
çantasını anne hazırlıyorsa, arkadaşlarıyla yaşadığı küçük problemleri  anne çözmeye kalkıyorsa..
  yani anne ve baba çocuğun  üçüncü dördüncü kol olmaya devam ettikçe çocuklar hiçbir zaman kendilerine olan güvenleri gelişmez.....anneler  bu davranışlarıyla kendilerini ilgili anne zannederler.... :(
  öğretmenlere  düşen iş de çooook...
 
 

Çevrimdışı humeyra7

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 16 Nis 2008 23:54:39
Benimde bir oğlum var...

Öncelikle onun bir birey olduğunu ve önemli olduğunu hissettirdim...

Sonra müziği sevmesi için elimden geleni yaptım ve başardım...( Çünkü ben müziği seviyorum)

Herşeye evet dememesi gerektiğini,hayır demekten korkmamasını ...

İnsanlara sevmesini...Daha öğrenmesi gereken çok şey var bazılarını ancak yaşayarak öğrenecek sanırım...

Çevrimdışı emrovic

  • Uzman Üye
  • *****
  • 506
  • 339
  • 506
  • 339
# 17 Nis 2008 00:42:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] sitesinde eğitim nereye gidiyor sorusuna
117 Kötüye
70 Olduğumuz yerde sayıyoruz
23 İyiye

gidiyor cevabını vermiş. Genele yaysan yine aynı sonuç çıkacaktır. Bu sonuçlarda birazda şunun etkisi var toplum olarak iyi yönleri pek göremiyoruz. çok güzel şeyler yapılabilir fakat bu bir anda olmaz .Toplumun beklentiside bir anda olup bitsin yönündedir. Abd de şehir planlanmasını gelecek 50 yıla göre yapmışlar. her yeni yapılan bina belli mesafalerde geriye çekiliyor. Böyle devam edince hepsi geride olmuş olacak ve kaldırımlar geniş olacak.

İnsancıl öğrenme kuramını savunuyorum. Nasıl değilde neyi hangi ortamlarda verebiliriz. Değerler verilince ardı gelir. Gökdelenleri dikiyoruz ama temel yok öyler bina havada duruyor.

Geçenlerde bir yazı okumuştum. Görünmeyen nedenlereden biri

Hazin bir öğrenci hikâyesi
 
Veli toplantısını duyan anne babalar okulda toplanmışlardı. Müdür beyin kendilerine hitaben yaptığı konuşmayı dinlediler. Sonra da çocuklarının derslerine giren öğretmenleri bularak onların durumları hakkında bilgi alacaklardı.
Ali öğretmen, kendisine gösterilen sınıfa oturmuş, velilerin gelmesini bekliyordu. İlk defa bir veli toplantısına öğretmen sıfatıyla katılıyordu. Bundan dolayı heyecandan bacaklarının titremesi, kalbinin ürkek kuş misali güp güp atması gerekiyordu. Fakat Ali öğretmen bunun aksine çok sakindi. Sanki alelade bir iş yapıyormuş gibi kendisini rahat buluyordu.

Veliler tek tek gelmeye başlamıştı. İlk gelen Murat’ın annesiydi. Ali öğretmene çocuğunun ders ve ahlaki durumunu sorduktan sonra çocuğunun gayretli olduğuna dair sözcükleri Ali öğretmenin ağzına düşecekmişçesine dinledi. Sonra “Aman öğretmen bey size güveniyoruz. Çocuklarımız size emanet, onlar bizim gözümüzün nurudur. Bunca eziyete katlanmamızın yegâne sebebidir. Elinizden gelenin çok çok fazlasını yapın, sizden rica ediyorum.” dedi ve çıktı gitti.

Hemen arkasından Mehmet’in babası geldi. Sanki sözleşmişler gibi öğretmen beyden Murat’ın annesiyle aynı doğrultuda şeyleri istedi.

Üçüncü gelen veli, Gülşen’in annesiydi. O daha da fazlasını söylemişti. Normal müfredat konularını çabuk çabuk anlatmasını, sonra da OKS konularına geçilmesini istemiş, istemekten öte emredermiş gibi bir tavırla ağzından indirivermişti.

Dördüncü gelen veli Sami’nin babasıydı. O da aynı şeyleri söylerken sözünü kesip “Öğretmen bey beni işitiyor musunuz?” diye sorma ihtiyacını hissetmişti. Çünkü öğretmen bey artık onu dinlemiyordu. Hayal aleminde farklı mecralara çoktan kayıp gitmişti.

Çok uzağa değil dört sene öncesine gitti. Yine aynı ilçedeydi. Fakat öğretmen değil eğitim fakültesinde bir öğrenciydi.

Dört sene öncesi bir pazar günüydü. Devlet yurdundan eve çıkmaya karar verip de sokak sokak ev aradığı o gündü. Ayakları yorgunluktan şişmiş, parmak uçları su toplamış vaziyetteydi ve topuklarını hissedemiyordu. Bir sürü boş ev vardı. Ev sahipleriyle görüşürken bütün şartlarda anlaşıyor; fakat ev sahibinin “Ne iş yapıyorsun?” sorusuyla bir hayal daha suya düşüyordu. “Öğrenciyim amca.” cevabına karşılık ev sahibinin kaşları çatılıyor, surat ekşiyor ve aşağılamanın son derecesinde bir ifadeyle “Öğrenciye vermiyoruz” deyiveriyordu.

Akşama kadar hep aynı tabloyla karşılaşmıştı. Bir Ramazan günü çekilecek eziyet değildi. Susuzluk ve açlık onu iyice halden düşürmüştü. Yurda giden yolda ümitsizlik onu bir sağa bir sola sendeleterek yürütüyordu. Derken bir de ne görsün! Perdesiz bir ev daha gördü. İşte dedi herhalde bu sefer olacak. Ümit gözlerine bir başka ışık vermişti. Son enerjisiyle merdivenleri tırmandı ve yan kapısını çaldı, ev sahibinin üst katta olduğunu öğrenerek ev sahibiyle konuşmaya başladı. Sonuç olumsuz olacak bile olsa, bu cevabı şu iftar vaktinin hürmetine tebessüm eden dudaklardan bekliyordu. O kahrolası soru yine dillenmişti. “Öğrenci misin sen?” Öğrenci olduğuna bin bir pişman olan Ali, “Evet” dedi. Tek heceyle “Yok!” deyip, kapıyı çat diye kapatıvermişti. Ne keskin bir yok demeydi o! Hayatı boyunca bu ‘yok’u unutamamıştı.

İşte bu evlatları için ekstra fedakârlıklar isteyen bu insanlar, o insanlardı. O zaman, o keskin cevapları takır takır yapıştıran insanlar, o zamanlar, o ev sahipleriydi. Ahlaksızlık ve kötülük abidesi olarak tanıdıkları o öğrenciler de bugün göz nuru çocuklarını emanet ettikleri Ali öğretmenler, Mehmet öğretmenlerdi.

Bir zamanlar ezip büzüp yerin dibine soktuğunuz, barınacak bir evi bile çok gördüğünüz bu öğretmenler, çocuklarınıza hangi vefaya binaen ekstra şeyler versin, hangi vefaya binaen sevgiyle yaklaşsın!

Ali öğretmen, bunları aklından geçirirken velilere içinden can yakıcı bir haykırışla bağırıyordu: Ne yüzle istiyorsunuz! Ne yüzle! Halil Özkan, Türkçe öğretmenliği 2. sınıf


Çevrimdışı erdemc28

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.985
  • 443
  • 1.985
  • 443
# 17 Nis 2008 21:11:20
Çocuklarımıza ne öğretmeliyiz? Nasıl öğretmeliyiz?

 hayatta ne lazımsa onu sevgi ve şefkatle açıklamalıyız??

Çevrimdışı emrem

  • Üye
  • *
  • 33
  • 9
  • 33
  • 9
# 17 Nis 2008 21:25:10
kendine saygıyı ,kendi iç disiplinini geliştirmeyi ,kendi ayakları üzerinde durabilmeyi ,kendine güvenmeyi ,insanı insan olduğu için sevebilmeyi .....

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 17 Nis 2008 21:56:59
Çocuk yetiştirme görevi sadece ailenin üzerinde değil, ne yazık ki çevre çok çok etkiliyor. Benzer ifadeleri içeren konulara da bakabilirsiniz.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 18 Ağu 2008 17:23:13
14 Nisan 2008 tarihinde
Çocuklarımıza ne öğretmeliyiz? Nasıl öğretmeliyiz?
sorusunu sorarken Aile bireylerini anlama rehberi başlıklı bir çalışma için veri toplamayı amaçlamıştım.

Soruma uygun cevaplar alamadığım için çalışmayı yayınlamadım.
Bir kaç gün önce kişisel gelişim kitapları yayınlayan Melih Arat beyin bir yazısına ulaştım.
Yazısında konu ile ilgili şu satırlara yer vermiş:

Karakter Eğitimi konulu bir kitap dizisi hazırlıyoruz.
İşin başında cevap vermemiz gereken bir soru var.
Hangi karakter özelliklerini bir çocuğa ya da bir bireye kazandırmamız gerekiyor?
Karakter özelliklerini sıfat olarak ele aldığımızda 400 maddelik bir listeyle karşılaşabiliyoruz.
Üstelik bu özelliklerin önemli bir kısmı da olumsuz: Bencil olmak, tembel olmak, gösterişçi olmak…

Yaptığımız incelemenin sonucunda her insanda olmazsa olmaz 7 karakter özelliği tespit ettik.  
Yaratıcılık ve Problem Çözme,
Sorumluluk Alma ve İnisiyatif Kullanma,
Odaklanma ve Öz-disiplin,
Dürüstlük ve Tutarlılık,
Empati,
Takım Çalışması ve İşbirliği, 
İyimserlik ve Motivasyon.
 
Bu karakter özelliklerinin her birinin ortalama 7 alt başlığı da bulunuyor.
Yaptığımız başka bir araştırmada de anne ve babaların çocuklarına hangi temel karakter özelliklerini kazandırmaları
gerektiğini bilmediğini belirledik.  

Yazarın bu tesbitlerine katılıyor musunuz?  

Çocuklara bu temel karakter özelliklerini kazandırmak için öğretmenler neler yapabilir?

Çevrimdışı ayl52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 347
  • 249
  • 347
  • 249
# 18 Ağu 2008 23:44:13
katılmamak mümkün mü?
  bence karakter özelliklerini kazandırmanın yolu ,önce  bu karakter özelliklerini kendimizde taşımaktan geçiyor,çünkü çocuklar söyledilerinizi değil,gördüklerini yapıyorlar.Hani bilindik bir hikaye vardır.Büyüklerden birine çocuğununa bal yememesini-bal dokunuyormuş_ nasihat etmesi için getiren birine''şimdi git 15 gün sonra gel'' diyen 15 günün sonunda çocuğa bal yememesini öğütleyen büyüğümüze ''neden 15 gün önce söylemedin'' diyen kişiye ''çünkü 15 gün önce ben de yiyordum bu sürede bıraktım'' diyen büyüğümüz gibi.
  manevi ve milli değerlerimiz bence en büyük manevi reçete.
  Anneler çocuğunu esirgemek adına  çocuklarının her problemine atladıkları için Problem Çözme özelliği kazanamıyor çocuklar.

Çevrimdışı sudee

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 7.534
  • 14.535
  • 7.534
  • 14.535
# 22 Ağu 2008 01:17:04
Çok güzel bir konu başlatmışsınız Turgut Bey ama her zamanki gibi her cümle, her soru, ayrı başlıklar halinde tartışılması gereken, önemli konular  :)

En son soruyu baz alarak yanıtlayacağım o yüzden  :)



[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
14 Nisan 2008 tarihinde
Yaptığımız incelemenin sonucunda her insanda olmazsa olmaz 7 karakter özelliği tespit ettik.  
Yaratıcılık ve Problem Çözme,
Sorumluluk Alma ve İnisiyatif Kullanma,
Odaklanma ve Öz-disiplin,
Dürüstlük ve Tutarlılık,
Empati,
Takım Çalışması ve İşbirliği, 
İyimserlik ve Motivasyon.
 


Çocuklara bu temel karakter özelliklerini kazandırmak için öğretmenler neler yapabilir?

Yukarıda tespit edilen özellikler, çocuğun hem ailesi, hem içinde bulunduğu sosyal çevresi, hem de okul çatısı altında karşılaştığı olaylar; kendisine sunulan olumlu-olumsuz örnekler; kulağına çalınan öğüt ve belki de küçücük bir olaya bakarak çıkarımda bulunduğu kendi tespitleri, çocuğun kişilik ve karaterini oluşturan temel yapı taşları muhakkak.

Bu kadar çok uyarıcı içerisinden, genel kabul gören doğruları seçmek işin kolay tarafı olsa da, genel doğrularda kendi kimliğini yoğurarak bir kişilik bina etmek ne ailenin, ne öğretmenin, ne de çevrenin elinde değil gibi geliyor bana... Bu noktada, çocuğun "zaman" iksirinin de azımsanmayacak payına bakarak, kendi kişiliğini, yine kendisinin inşa ettiğine inanıyorum ben.

Bu söylemim, çocuğu başlı başına bırakalım, o kendi kişiliğini kendisi seçip, oluştursun şeklinde anlaşılmasın lütfen  :)  Bizim yapabileceğimiz şeyler, çocuğa sunacağımız uyarıcı çeşitliliğini sağlarken, ona farkettirmeden,nasihat havasından onu da, kendimizi de kurtararak doğruları göstermek; mümkünse hissettirmek ve hatta bizzat yaşayarak öğrenmesi sağlamak olmalı...

Çocuk eğitiminde ister anne baba, ister öğretmen olalım rolümüz, onun ihtiyacı olmayan zamanlarda bile ayağına dolanan; yürümesine, adım atıp sendelemesine,düşme zevkini(!) yaşamasına bile izin vermeyen bi koltuk değneği olmak yerine, gerçekten ihtiyaç duyduğu anda yanında bulunan, yaslanıp ayağa kalkmasında yardımcı olan ve gölgesini, desteğini her zaman yanında hissettirebilen bi dayanak olmak olmalı bence...   :)




 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK