Dershane - Okul - Egitimhane Farkı

Dershane - okul - Egitimhane farkı

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Dershaneler ile ilgili tartışmaların yaşandığı şu günlerde tartışmalara FARKLI bir yaklaşım getirmeyi uygun görüyorum.

Bir çok kişi dershane ve okulları paralel özellikli kurumlar olarak değerlendirmektedir.
Bu değerlendirmenin yanıltıcı olduğunu düşünüyorum.
Forumun imza bölümünde de yer alan tanımlamaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Öğretim bilgi kazandırmak amacıyla yapılan işlemler, eğitim DAVRANIŞ kazandırmak amacıyla yapılan işlemlerdir.

Okullar, eğitim ve öğretim yapılan kurumlardır.
Dershaneler ise sadece öğretim yapılan kurumlardır.

1996 yılından beri ÖĞRETİMİN bilgisayar destekli yapılması gerektiği inancını taşımaktayım.

Bu inancım, 2010 yılında açıklanan FATİH Projesi ile devlet destekli bir proje haline gelmiş bulunmakta.
Çoğu kimse FATİH Projesinin tam olarak uygulanmaya başlanması ile öğretimde meydana gelecek DEĞİŞİMİN farkında değildir.

FATİH Projesi, İLKEL YÖNTEMLERLE (teknoloji desteği olmadan) öğretim yapan dershanelere İHTİYACI ortadan kaldıracaktır.

Geçtiğimiz yıl, alışkanlıklarımın ve önyargılarımın kurbanı olarak yeğenimi üniversiteye hazırlık dershanesine gönderdim.
Yeğenim dershaneye düzenli devam etmedi. Dershanedeki öğretmenleri yeğenimden, biz de dershaneden memnun kalmadık.

BUNUNLA BİRLİKTE, yeğenim internet ortamından derlediği materyallerle minumum düzeyde bir çalışma ile tahminlerimizi aşan bir başarı gösterdi.

Öğrenciler arasında internet ortamından derlenen materyallerle çalışma yöntemi yaygınlaşmaktadır.
Velilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin önyargılı yaklaşımları nedeniyle öğretimde teknolojiden yararlanma istenilen düzeye ulaşmamıştır.

FATİH Projesinin tam olarak uygulanmaya başlanması bu ÖNYARGIYI yıkacaktır.
Öğrencilerin öğrenmek noktasında öğretmene (dolayısıyla dershanelere) ihtiyaçları asgariye düşecektir.

Ülkemizin geleceğinde DERS HANEye ihtiyaç yoktur, EĞİTİM HANEye ihtiyaç vardır.

Büyük şehirlerimizde bu ihtiyaca istinaden, artan sayıda, spor, müzik, tiyatro vs. EĞİTİMİ veren kurumlar açılmaktadır.
Zaman içinde küçük yerleşim birimlerinde de bu tür kurumlar faaliyetlere başlayacaktır.

Egitimhane.com üyeleri bu DEĞİŞİMİN FARKINA vararak, çalışmalarını bu yönde geliştirmelidirler.

dershane ihtiyacı kaçınılmaz bir gerçektir

öğretmen farklılıkları,öğrenci farklılıkları dershaneleri, özel dersleri mecbur kılar

Bir okulun 8 ve 12 yılda öğrettiğini dershane 1 yılda öğretiyorsa bence okullar kapatılsın; dershaneler kalsın.

  Derhsaneleri savunmuyorum, faydalı olduğuna da inanmıyorum. Çalışan öğrenci için dershane şart değil ama okul da yeterli değil. Maalesef okullarda verilmeyen bilgiler sınavlarda soruluyor. Sınavsız hiçbir yerleştirmenin yapılmadığı ülkemizde okullardaki öğretimle iyi bir okula, işe yerleşmek çok zor...

Dershaneler test çözme makineleridir. Çocukların düşünme yetisini köreltiyorlar.
Ama onlarsız da olmuyor. Hepimiz gittik.

öğretmen farklılıkları,öğrenci farklılıkları dershaneleri, özel dersleri mecbur kılar

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Teknolojik destek farklılıkları nötrleştirmez mi?
Diğer bir deyişle, öğretmen ve öğrenci hangi özelliklere sahip olursa olsun teknoloji destekli materyallerle daha VERİMLİ bir öğretim yapılması mümkün değil midir?

Öğrenmeye isteksiz öğrencilerin teknoloji desteği olması durumunda daha isteksiz / daha başarısız hale geleceklerini mi düşünüyorsunuz?

   Gene yanlış yapıyorlar. Bir sorunu ortaya yanlış koymanın tabii sonucu yanlış çözüm bulmaktır. Sorunun kaynağını doğru çözümleyip verileri doğru değerlendirmedikçe sağlıklı bir çözüme kavuşturmak mümkün değildir.   
   Eğitimin kalitesini yükseltmenin yolunun dershanelerin kapatılmamasından geçtiğini savunup dershaneler sayesinde Doğu-Batı uçurumunun ortadan kalktığını söylüyorlar. Haydi iyimser olalım, ortadan kalktığı değil de azaldığı diyelim.
   Uçurumun olduğu bir gerçek. Ama kalktığı ya da azaldığı?
   Onlarca yazı yazdım kişiler üzerinden durumun vehametini anlatmak için. Uçurum kalkmış dediler ya şimdi, hele de o dershaneler yüzünden kalkmış ya hani, işte bu yazı da onlara..
   Dertleri uçurumu kaldırmak ve eğitim eşitsizliğini gidermek(!) olanların yaptıklarına bakalım.    -   Bugüne kadar hangi köy okuluna eğitim eşitsizliğini gidermek adına kaynak kitap yardımında bulunmuşlar?
-   Bugüne kadar hangi köy okuluna gidip de eğitimde adaleti sağlamak adına yardıma muhtaç öğrencileri tespit etmeye çalışmışlar?
-   Hiçbir ücret talep etmeksizin ne zaman zeki olmayan bir öğrenciye faydalı olmayı düşünmüşler?
   Ben henüz şahit olmadım. Şahit olduklarım ise, zeki öğrencileri piyasadan düşük fiyatlarla kaydedip kendi reklamlarını kendi çıkarları uğruna yapmaktan başka bir şey değil. Ne eğitim umurlarında ne de adalet.
   Yok uçurum kalkmış da yok adalet gelmiş de..
   Dershaneler bir an önce kapatılmalıdır.
   Tam da işte niyetleri bariz ortaya çıkmışken..
   Benim görev yaptığım köylerdeki çocuklar hala hiç kimsenin umrunda değil. Ve öğrenim hayatım boyunca dershaneciler öncelikle zengin çocuklarıyla daha sonra da zeki çocuklarla ilgilendi yıllarca..
   Uçurum kat be kat gönüllerde arttı tam aksine..
   Ha diyeceksiniz ki o zaman çözüm ne?
    Çözüm çok basit, atandığı okuldan dört yıl boyunca yer değiştirme ihtiyacı hissetmeyecek yeni bir öğretmen nesli yetiştirmek. Ve şartları bu şekilde olgunlaştırmak. Ötesinde isterseniz bir milyon daha dershane şubesi açın bu uçurum kapanmaz. Aksine çok adam yer…

“DERS”HANELER KAPATILMIYOR!...
Yıl 2013. Aylardan Kasım. Tepesinde dumanı eksik olmayan dağ misali, memleketimin tepesinde yeni bir buhran. Bu seferki daha öncekilere benzemiyor. Bu kriz, aslında bir paralı eğitim modeli olan dershane temelli, “eğitim” sorunu. Ortalık toz duman. Ortalık toz-duman olurda, dumanlı havayı seven kurtlar pusuda olmaz mı?...
Malumunuz ülkemizin bir dersane gerçeği var. Özellikle lise çağındaki gençler, üniversiteye yerleşmek için dersaneye gidiyorlar. Bugünün parasıyla 2 bin ila 4 bin lira arası bir meblağı yıllık olarak bu paralı eğitim kurumlarına ödeyerek bu kurumlardan hizmet satın alıyorlar. İş okumak olunca ve okuyacak tipte çocuklar olunca, anne-babalar “yorganımı satarım yine de evladımı okuturum” düşüncesiyle bu paraları ıkın-sıkın temin ediyorlar bir şekilde. Ardından ver elini dersane. Rakamlar çelişkili olsa da 4 bin küsur dersane var ülkemde. Orta öğretime hazırlık dersaneleri, üniversiteye hazırlık dersaneleri, kpss dersaneleri v.s. peki bu dersaneler nereden çıktı? Elbette ihtiyaçtan.
Özellikle hayta zengin çocukları, babalarının paralarına güvenip okulu asınca derslerde başarısız olmaya başladılar. Babaları da özel hoca tutarak, bu haylaz evlatlarına özel ders verdirmeye başladılar. Sonrasında başka ihtiyaç ve başka gerekçelerle iş büyüdü büyüdü ve bugünkü devasa yapı ortaya çıktı. Buraya  kadar sorun yok. Fakat hükümet yetkilileri 2010 yılından bu yana çeşitli zaman ve çeşitli vesilelerle dersanelerin kapatılacağını dillendirmeye başladı. İşte dananın kuyruğu da o zaman kopmuş oldu. Peki hükümet neden bu kurumları kapatacağını söylüyor?.
 Ak Parti Hükümeti, hizmet hareketine yakınlığıyla da bilinen  Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK zamanında, eğitim alanında çok köklü değişikliklere gitti. Öğrencileri ezbercilikten kurtararak, yaparak-yaşayarak öğrenecekleri, öğrenci merkezli kısaca yapısalcı model denen bir uygulama hayata geçirildi. Bu model ile, yıllardır verim alınamayan uygulamalara son verilerek, çocukları yarış atı misali sınavdan sınava koşturmadan, onları bilim ile, sanat ile, spor ile de uğraşmaya kanalize etmek amaçlanıyordu. Fakat bu modelin uygulanabilirliği “sınavsız bir eğitim-öğretim” modelini gerektiriyordu. Yani amaç; merkezi sınavların olmadığı bir sistem. Haliyle sınav olmadığı zaman, öğrencilere test tekniği kazandıran, soru çözme becerisini geliştiren, belli bilgileri ezberlettiren ve sadece sınav kazandırmaya endeksli dersane sistemi de olmayacak. Fakat ülkemizde sınavlar hala kalkmış değil. Sınavlar devam ettiği için de 2005 yılından beri uygulanan yeni sistemin başarı şansı düşük.
Şimdi, hükümet önce sınav sistemini kaldırmalı ardından dersaneleri kaldırmalıydı. Hatta o zaman kapatılacak dersane de kalmaz, hepsi kendiliğinden kapanırdı. Bu yapılamadığı için, dersaneler de kapatılmaktan vazgeçildi ve tamamen kapatma yerine özel okullara dönüştürülmesi istendi. Peki bu fırtına neden koptu?
Aslında bu fırtına taze bir bahar meltemi olabilirdi. Yine de olabilir. Yapılması gereken Müslümanların bir araya gelip hatalı olanların bir birlerinden özür dilemesi. Son 3-4 yılda ortaya çıkan “güven” problemi aşılırsa, 2014 Martında yine o bahar meltemini hissedeceğiz. Bu güven probleminin temelinde ise; bir müsteşar üzerinden operasyon algısı, sorunlu olduğumuz bir zamanda İsrail’i otorite görmek, bir çok ateistinde desteklediği gezi ayaklanmasına dolaylı destek ve bunun gibi hareketler vardır.
Tekrar asıl konumuza dönecek olursak; hülasa dersaneler kapatılmıyor. Eğitim-öğretim faaliyetlerine özel okul olarak devam etmeleri isteniyor. Çünkü 2005 den beri uygulanan sistem, öğrencilerden sadece test çözmelerini değil; sorun çözmelerini istiyor. Bu kurumlarımız özel okula dönüştürülürse, sizler gibi benim de aralarında bulunan onlarca arkadaşım işlerine devam etme imkânı bulacaklar. 10-15 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra limon satamazlar, bir meslek öğrenmek için çırak olamazlar çünkü. Ayrıca bu kurumlardan bir çoğu, özel kız yurtlarına veya erkek yurtlarına da çevrilebilir. Hem ekonomik olarak bir kayıpta olmaz. Dersane ücretleriyle yurt ücretleri neredeyse eşit zaten.
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Öğretmenler gününün yaklaştığı şu günlerde 800000 öğretmeni üzecek açıklamaları ve cahilce değerlendirmeleri kınıyorum. Dersane öğretmenleri ile Milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışan öğretmenler bir birlerinin rakipleri değildir. Her iki gruptaki arkadaşlarımız da ülkemizin üniversitelerinden beraberce mezun olmuşlardır. Fakat KPSS denilen illet ayırmıştır onları. Devlet kurumlarında çalışanlar birkaç puan farkla da olsa atanmış, dersanelerdeki arkadaşlarımız atanamamışlardır. Zaten atamaları yapılsa bir gün bile dersanelerde durmaz, devlet kapısına koşarlar. Kendileri çok zor şartlarda, yoğun mesai ve daha düşük ücretlerle çalışmaktalar…
Rabbimden birlik-dirlik diliyor, puslu havaya dikkat edelim diyorum…  Ömer Emir Doğan (omerdogan58)  on twitter.com
memurlar7.net

Bir okulun 8 ve 12 yılda öğrettiğini dershane 1 yılda öğretiyorsa bence okullar kapatılsın; dershaneler kalsın.

okuma yazmayı da dershaneden öğrendiler değil mi