Dershaneler Kapatılsın Mı, Kapatılmasın Mı?

ah ah bir zamanlar stv haberlerde habere türkiye cumhuriyeti başbakanı sayın recep tayyip erdoğan diye sunum yaparken hiç sıkıntı yoktu... yoksa birileri dik durup tavuğunuza kışmı  dedi... gezi olaylarında manşetleri bir inceleyin daha neler neler....

ABDULLAH AYMAZ
Bu, bir güç gösterisi değil
Ateş, düştüğü yeri yakarmış. Bazılarının dershaneler konusundaki canhıraş feryatları, bir güç gösterisi olarak değerlendirilebiliyor. Mesele hiç de öyle değil…

Paylaş Tweetle Paylaş Gönder Yazdır A A Dershaneler, yanlışa kurban edilmek istenen evlatlar!..

Hani iki kadın bir çocuk için Hz. Süleyman Aleyhisselâm huzurunda murafaada bulunuyorlar. Hz. Süleyman Aleyhisselâm, “Peki, ikiniz de bu çocuk benim diye iddia ediyor ve delil getiriyorsunuz. Bu takdirde çocuğu ikiye bölüp yarısını sana, yarısını da sana vermek gerekiyor.” deyince birisi “Tamam, ortasından böl de adalet yerini bulsun” deyiveriyor. Hz. Süleyman Aleyhisselâm da “Bu çocuk senin olsaydı, böyle bir cinayete gönlün razı olmazdı.” mealinde sözleri söyleyip onu gerçek annesine teslim ediyor…

“Ûlülemre itaat lazım, varsın kapatılsın.” diyenler var… Nasıl olsa bu işte gözyaşları, emekleri, terleri, himmetleri yok. Peki, bir zamanlar Üstad Hazretleri’ne, zamanın ûlülemirlerinin temsilcileri olan ehl-i dünya diyorlardı ki: “Bize ahkâm-ı diniyeyi ve hakaik-i İslâmiye’yi talim edecek, resmi bir dairemiz var. Sen ne salahiyetle neşriyat-ı diniye yapıyorsun? Sen madem nefye (sürgüne) mahkûmsun; bu işlere karışmaya hakkın yok.” Peki o vakit, Üstad Hazretleri hizmetten vaz mı geçti? O günün ûlülemrini, şimdiki ûlülemirler “büyük ve ulu” sıfatları ile yâd etmiyorlar mı?

Dershaneler, bir büyük birikimin emeği ve pek çok tecrübenin eserleridir. Bunlarda, o kadar çok kişinin hakkı ve hukuku vardır ki, şu anda bu emaneti elinde bulunduranlar onların bir yanlışa kurban gitmesine göz yumamazlar. Göçüp gidenler de gelecek nesiller de, eğer biz sahip çıkmazsak yakamıza yapışırlar, haklarını helâl etmezler. Onun için bizim âheste revlik etmemiz söz konusu olamaz. Bu mesele bizim namusumuzdur… Biz üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getirmek mecburiyetindeyiz.

1983 yılının başında, 1980 darbecileri, bütün İslâmî vakıf ve derneklerin mal varlıklarına el koyma planı yapmışlardı… O zaman, yapılabilecek her şey yapılmaya çalışıldı, bütün esbaba tevessül edildi… Kapı kapı dolaşıldı… Tabii onlara bir şey anlatmak zordu. Neticede yağmurlu bir günde Ankara’da toplandık ve Çalışkan Kardeşler’in dolum tesislerinde son çare olarak duaya başladık. Salât-ı Tefriciye okumanın sonuna doğru bir de baktık, rahmet altında bulutların arasından güneş göründü. Bunu hayra yorduk. Gerçekten de o darbeci ihtilâlci kafalar o işten vazgeçti… Duanın önünde duramadılar…

Evet, bir yanlışa kurban gidilmesin diye çırpınmak asla güç gösterisi olamaz. Ama bir haksızlık karşısında susmak da dilsiz şeytan konumuna düşmektir… Hakkı tutup kaldırmak, bunun için çırpınmak da hak yolunda olmaktır…

Evet yarası olanın, mağdur ve mazlum olanın iniltisi elbette normaldir. Anormal olan ise bu iniltileri, ney gibi dinleyip “Bu bir güç gösterisidir.” demektir.

Unutmayalım, yetimin ağlayışından ve mağdur ve mazlumun iniltisinden de arş ihtizaza gelir… Eğer bu inilti koro halinde ise küre-i arzın bir iniltisi gibi, gökleri rezonansıyla titretir…

Bunları niçin dile getiriyoruz? Âhiretimiz yanmasın diye…

Tabii bu mesele burada, bu kadarlıkla da kalmayacak, bütün hukukî yollar da kullanılacak, hatta mesele insan haklarına kadar da gidecektir… Akıl için yol birdir. Hem aklımızı, hem vicdanımızı rehber edersek, doğruyu görecek, hakkı teslim ede ceğiz…

Not: Bazılarının adıma Twitter hesabı açtıklarını öğrenmiş bulunuyorum. Bu hesaplar kesinlikle bana ait değildir. Bu kullanıcıların yazdıklarını silmelerini rica ediyorum. Eğer silmezlerse, hakkımı helal etmiyorum. Onları Deyyan olan Allah’a havale ediyorum. Twitter’daki hesabım @abdullahaymaz’dır. Bunun haricindeki hesaplar bana ait değildir.

Bence şu durumda tartışmaya bile gerek yok.Çünkü olay başka zemine kaydırıldı.

aah aaahhh bir zamanlar öğretmenler 15 saat çalışıyor diyenler şimdi bu iş (dershanelerin kapatılması) benim öğretmenime haksızlık değil midir deniliyor..
nirdeeeennn nireeeyeee!!!!!

Kapatılmamalı.Liseden mezun olup da üniversiteyi kazanamayanlar ya da askerliğinden sonra sınava hazırlanmak isteyen gençler ne yapacaklar??? Eşitlik ilkesi gereğince hareket etmek istiyorlarsa önce köy okulları sorununa çözüm bulsunlar. günde bir ders saatini öğretmeniye geriye kalan 5 ders saatini ödevlendirmeyle geçiren  birleştirilmiş sınıflı köy okullarını ortadan kaldırsınlar.

  çok doğru ...

50.000 Öğretmen İşsiz Kalacak. Tuzu Kuruluk Yapmayalım. Onlar Bizim Meslektaşımız. Evli Olan Vat Borcu Olan Var. Yazıktır. Böyle Birden Bire Olmaz.

dershaneler kapatılırsa öğretmeninden hizmetlisine, güvenliğinden yöneticisine kadar on binlerce kişi işinden olacak. dershanecilik merdiven altına kayacak vergi gelirleri azalacak, vergiler artırılacak, vergi verenler daha fazla ödemek zorunda kalacak....bunlar işin maddi boyutunun az bir kısmı.... bu durum anayasaya da aykırı özel teşebbüs kanunla engellenemez..... 

     Bu ülkede, sabah kalkıyorlar sistem değiştiriyorlar. 4+4 gibi...
    Bence dersaneye ihtiyaç olunan bir sistem olmamalı. Ama bir anda da o kadar adamı ortada bırakmak da olmaz.
    Solcusu, sağcısı, tüm dersaneler atanamamış öğretmenlerin kanını emiyor yıllardır zaten.

   Bir de mülâkatla, MEB'e alınacaklar söylentisi var. Olur mu olur. Almışken batı'da merkez okullara alırlar. Olan gene bize olur her zamanki gibi.

bizim tek sorunumuz eğitim sistemindeki bu dersaneler mi bunu ortadan kaldırınca her şey çok mu güzel olacak. yani tüm eğitim sistemindeki yanlışlar ve sorunlar halolacak mı? eğer öyle ise varsın kapatın. ama kapanınca bunun yerine yeni sorunlar gelecektir. özel ders patlıyacak bu sefer de bu sorun olacak...

dershaneler problemler yumağı haline gelmiş eğitim sisteminin sadece bir sonucu...Dolayısıyla dershaneler kapatılmamalı, lakin  kendiliğinden kapanması için de gerekli şartların bir an oluşturulması gerekli. örneğin geçen günlerde 8. sınıfların girdiği soruların müfredattan ve kolay düzeyde çıkması dershanelerin gerekliliğini kendilinden ortadan kaldıracak bir adım olarak değerlendirilebilir.

Evet yarası olanın, mağdur ve mazlum olanın iniltisi elbette normaldir. Anormal olan ise bu iniltileri, ney gibi dinleyip “Bu bir güç gösterisidir.” demektir.

Unutmayalım, yetimin ağlayışından ve mağdur ve mazlumun iniltisinden de arş ihtizaza gelir… Eğer bu inilti koro halinde ise küre-i arzın bir iniltisi gibi, gökleri rezonansıyla titretir…

  Yetim, mazlum çocuk 15 kuruşa bile mal edilmeyen poaçayı 75 kuruşa ya da daha pahalıya almıyor mu okul kantinlerinde? Bunun için bağıran var mı? Onlar'ın kimi var ki? İş dershane olunca eleştiri çok.
 
Herkesin almak zorunda olduğu, ateşiyle yemek yapılan tüpgazın vergisi ne kadar? Bu zamana kadar bunları zorlukla alanlar mazlum değil mi? Onların rezonansı ne olacak? Üstelik de kuyumcu, kürkçü, lokantacı gibi pek çok meslek grubu asgari ücretli kadar vergi verirken.
Yardımcı olurken, savunurken en mağdurdan mı başlayacağız yoksa orta halliden mi?

 umutvar Kardeşim,

 Ülkemizdeki mazlumları, mağdurları en çoğundan başlayarak sıraya koyalım da hepsine yardım edelim. Lütfen sıralar mısınız? En çok mağdur olanlar kimler? En mazlumlar kimler?

Tabii bu mesele burada, bu kadarlıkla da kalmayacak, bütün hukukî yollar da kullanılacak, hatta mesele insan haklarına kadar da gidecektir… Akıl için yol birdir. Hem aklımızı, hem vicdanımızı rehber edersek, doğruyu görecek, hakkı teslim ede ceğiz…

  umutvar Kardeşim,

 Sağır ve dilsiz bir kadının oğlu terörden dolayı şehit düştü.

  Acaba O kadın, O anne için hukuki bir yola başvuran oldu mu? ''Bu anne sağır ve dilsizdir. Çocuğunu bebekken kendine bağlayıp büyütmüş, gece duyamam diye. Bu annenin çocuğu en az riskli yerde askerlik yapamamış. O halde hakkını arayalım. Hukuki yollara başvuralım.'' diyen oldu mu?

ben 1992 lise mezunuyum dersaneye gitmeden kazandım üniversiteyi.lisemizde hafta sonları öğretmenler ücretsiz ders verirdi.ilçe lisesiydi ama orada öğrendiğim bilgileri üniversitede öğrenmedim.allah razı olsun öğretmenlerimizden dersane daha gelişmemişti.anlayın gerisini liseler okullar sınav olacaksa bile ona göre geçirse 40 dakikasını bu bile yeter.herşey insanın içinde olmalı...öğrencilerime de bunu aşılıyorum.çöllerde yetişen güllerin değeri zorla kafaya sokmak değil...

bekir öğretmenim sizin pencerenizden bakarsak işin içinden çıkılamaz hale getirirsiniz.

açık olan şu; yurdum okulları bu denli farklı iken, durumda bir eşitsizlik var iken ,bu durum ihtiyaçtan doğmuş iken ve bu durumu gerektiren hal ortadan kalkmamış iken, dersaneleri kaldıralım demek adaletsizlik olur.

bekir öğretmenim sizin pencerenizden bakarsak işin içinden çıkılamaz hale getirirsiniz.

açık olan şu; yurdum okulları bu denli farklı iken, durumda bir eşitsizlik var iken ,bu durum ihtiyaçtan doğmuş iken ve bu durumu gerektiren hal ortadan kalkmamış iken, dersaneleri kaldıralım demek adaletsizlik olur.

işbirliği yaptınız?[/u][/b]

  6) Eğitim- öğretimle ilgili internette gönüllü birçok site kurulup veliye, öğrenciye, öğretmene destek olmaya çalışırken sizlerin ücretsiz sunduğunuz destek nedir, ne kadardır?

  Yukarıdaki gibi bir eleştiri getirip,
  İnternetten ve değişik yollardan,
  Veliye, öğrenciye bilgi vermeyi, desteklemeyi isteyince iş içinden çıkılmaz mı hale gelecek?
  Video dersheneler ana sınıfına kadar açılsa hatta velilerin nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda da bilgiler hem int. hem de tv ve radyolardan verilse nasıl olur acaba?

  Acaba öğrencilerin % kaçı dershaneye gidebiliyor? Dershane olmayınca eşitsizlik mi olacak yoksa öğrenciler birbirine yaklaşmak için çareler mi arayacaklar? Öğretim için yeni yollar devreye girecek mi? Herkes elini taşın altına koyacak mı?