Doğu’da Görev Yapan Öğretmenden Tüyler Ürperten Mektup

Çevrimdışı ücü

  • Bilge Üye
  • *****
  • 12.225
  • 55.115
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 12.225
  • 55.115
  • 4. Sınıf Öğretmeni
07 Kas 2014 16:57:53
Yüksekova’da çalışan ve henüz yeni dönmüş olan bir öğretmenden her şeyi anlatan mektup.
 
“Eğer tayini Doğu’ya çıkan herhangi bir memursanız, karşılaşacağınız Batıdaki hayattan çok farklıdır.Öncelikleriniz değişir, sizle beraber sizi tanıyanların ve ailenizin de ayni şekilde.Anne baba ve yakınlarınızın gözü televizyonda kulağı radyodadır.
 
Evet, çok zor Doğu’da Batılı olmak..Memur olmak..Polis, asker, doktor hemşire öğretmen ve hatta bunlardan birinin eşi olmak.Ben Yüksekova’da yaptım doğu görevim, sık sık da Van ve Hakkari’ye gittim.Bu yazdıklarım oralarda hayatı paylaştığımız tüm arkadaşlarımın ortak duygularıdır!
 
Biz daha gelmeden Güneydoğu için,’çok fakirlik var’ denmişti. Oysa Yüksekova’da büyük kentlerde bile zor görülen son model lüks arabalar, cipler vardı.
 
İlk günlerde en çok dikkatimi çeken, devamlı her tınısını ve nerdeyse sözlerinin tamamını öğreneceğim ‘Gerilla şarkıları’ dinletildi bize.
 
Benim için, bir öğretmen olarak, hele hele Ata’nın adını taşıyan bir ilkokul,lise ve üniversite bitirmiş, bir öğretmenseniz.. Ülkenin her yanı eşittir sizin için. ‘Her ne olursa olsun, tüm çocukların eşit ve feda edilemez olduğudur”beyninize kazılan. Onların ihtiyacı öğretmense, doktorsa, polisse, askerse hepsi var orada. Yokluk da var; ancak Kayseri’de, Çorum’da, Adana’da Gümüşhane’de, Sivas’ta olduğundan daha fazla değil.
 
Siz gitmeden bölgeye namınız gider: ‘bilmem nereli öğretmen, bilmem kimin karı(!)sı’ Size hoş geldin denmez…Batılı meslektaşlarınız selam vermek için, öğretmenler odasında oralı öğretmenlerin olmadığı anları kollarlar.Öğretmenler odasında sessizlik hakimdir..Yorum yapılmaz espri kaldırmaz tuhaf bir gerilim vardır havada. Adını koyamazsınız..
 
Şaşıp kalacağınız yutkunduğunuz çok anlar yaşarsınız bölgede: Hele halkın içindeyken, içinde eşinizin olduğunu düşündükleri helikopterin düşmesi için ellerini birleştirip gözlerinize baka baka :”Allah’ım inşallah düşer!” Derler. Ülkemin her yanında öğretmenler çocukları eğittiği için saygı görür. Ama burada bırakın takdir edilmeyi, aşağılanma, hakaret, taciz her şey yaşadık biz… Sabah erken okula vardığınızda; yakınlarında taş biriktirmiş bekleyen çocuklar görürsünüz.Nedenini sorduğunuzda size mantıklı bir cevap veremeyen, öğrencinizle göz göze geldiğinizi düşünün bir…Çelik gibi sinirleriniz olmalı..
 
Beşikten gelen bir düşmanlıkla büyütülen, her üniformalıyla korkutulan çocuklar. Dillerini ancak okula başladıklarında zar zor öğrendikleri, kendilerinden çok farklı sandıkları bir milletin memurlarına karşı geliştirilmiş bir duygusal siper vardır. Sadece 2 yılımı bir kız öğrencimi gülümsetmeye harcadım! Benimle gülümsemedikçe ne dediğimi anlama isteği duymayacağını kendimden bildiğim için.
 
Okulda yerli meslektaşlarınız, öğretmenler odasında Batılı öğretmenlerin artmasından rahatsızlık duyar. Daha sonra samimi olmayı ve samimiyetine güven duymayı öğrendiğim oralı bir meslektaşım ‘ben gelemem sizlerin de olduğu yerde, ezik kalırım aykırı dururum’ demişti çekinerek. Benimle aynı eğitimi almış, çok kaliteli sevdiğim bir öğretmendi kendisi. Bayramlaşmayı neden hep okulda yaptığımızı, birbirimize gidip gelebileceğimizi söylediğimde okulun kantincisi olan bey:’ Siz bize gelin hocanım, biz sizin oraya (lojman) girerken çıkarken görülürsek, başımız belaya girer’ demişti.
 
Eylem olacağı zaman tüyo gelir. Okul saatlerinde duyum alınmış ve okulu terk edip hemen kendimi lojmana atmam söylenmişti. Daha ilk ayımdı orada. Müdür beye ilettim,’durmayın eylem hazırlığı varmış’ dedi. Eylem olduğunda şunlar olasıdır: Memurlar dairelerde kısılır kalır. Şanslı olanlar öğretmenevi, eş-dost evine, polis noktasına sığınır.
 
Kendi ülkenizde trajikomik bir durum değil mi? Asla toplanılacak ev, bir uzman çavuş evi olamaz çok tehlikeli ve saldırıya açıktır. İlçede sivil bölgede ev tutmuşlarsa en çok onlar tehdit altındadır. Ev sahipleri bir gün ya ‘evi boşalt ya da…’ deyiverirler. Bekar öğretmenler erkekse şanslıdır. 5-10 demez küçücük bir evde kalırlar.
 
Bayan arkadaşlardır asıl mağdur olanlardır. Okulunuz taşlanıyorsa ve çıkamadıysanız ya içeride güvenebileceğiniz dostlarınızla olmanız lazım gelir. Ya da Allah’a dua etmekten başka çareniz kalmaz.Kadın öğretmenler oraya onların çocuklarını eğitmeye gitmiştir. Ama Her yerde saygısızlığa, tacize maruz kalırlar. O nedenle toplu gezer topluca ayni evde kalmaya gayret ederler.
 
Yaşadığım bir olay: Okulun kapısına çıkmamla bir taksiye denk gelerek elimi kaldırdım, adamcağızın gafletinden de yaralanarak bindim. Parayı hemen uzatarak soldan aksi istikamete dönmesini rica ettim. Bir 5 metre gitmemiştik ki, lojmanlara gideceğimi söylememle birlikte beni taksiden zorla indirdi…’BAŞIMI DERDE SOKMA BENİM! Diye de bağırdı.
 
İlk aylar eşimi de benim gibi öğretmen sanırlarken esnaftan yana sıkıntımız olmadı. Bir iki ay içerisinde kim olduğu öğrenildi. Asker eşiydim, eşimin infaz listesinde adı bile çıktı bir terörist cesedinden. Neyse, o ilk aylar ekmek almayı tercih ettiği fırına Ramazan akşamı girdiğimde, fırıncıdan ‘pide kalmadı’ cevabını aldığımda şok oldum. Perde arkasındaki dizili pide ve ekmekleri görmüştüm. Gözümün içine bakarak o unutulmaz cevabı suratıma yemiştim: SANA YOK!
 
Yine Ramazan ayıydı, iftar saatine yakın bir gürültü duyduk.O fırından pidelerini aldıktan sonra evlerine iftar açmaya giden iki uzmanımız havaya uçuruldu. Birini kaybettik. O gün bir daha çöp konteynırlarının yakına park etmek ne kelime yakınından geçmemem.
 
Bölgede yaşam hepimiz için bildiklerimizden farklıydı. Hiç bir anne benim yaşadıklarımı yaşamak zorunda kalsın istemem. Lojmanların içerisinde korunaklı (yani yoldan geçen bir araçla yapılabilecek bir saldırıda ‘menzil dışı’ ) sandığımız çocuk bahçesinde Oynayan oğlumu seyrederken; kolundaki bileklikten adını sildirip, kan grubunu yazdırmanın daha faydalı olacağını düşünürken yakalamıştım kendimi.
 
Bir pazar öğleden sonrası trafikçi bir polis memurunu havaya uçurulmuştu. Camlarımızın zangırtısıyla çocuk parkının isabet aldığını sanarak, apartmandaki annelerin merdivenlerden feryat ederek çocuklarına koşuşlarına şahit olmuştum. Bazen bir patlama olduğunda hele ki dışarıdaysam, eşim benim için, bense içerde bıraktığım oğlum için perişan olurduk sağ haberi alıncaya dek.
 
Aslında gece çıkan çatışmaları gelen giden helikopterlerin sesinden, eşinizin eve gelmemesinden bir şeylerin ters gittiğini anlarsınız.Telefonlarınız kesiktir. Jammerdan olmasını umarsınız. Frekansların sizinkilerce kesilmiş olmasını dilersiniz.
 
Operasyonlarda ceplerle birbirimizin eşinden sağlık haberi almaya çalışırken, karşı tarafın da dinlemiyor olmasını dilersiniz. Ki konvoya bir saldırı olmasın. Komutanlar gece karanlığında sessizce dönerler evlerine. Apartmanda ayak seslerini dinlersiniz. Postal sesini eşinizinkiyle uyuşması için beyninizi zorlarsınız. Ve aynı apartmanda başka dairenin kapısında postal görürseniz, içten içe sizinki gelmediği için onları kıskanırsınız.
 
Aileniz sizi aradığında, metanetli konuşmak zorundasınızdır. Hem onları endişelendirmemek hem de örgütten dinleyen varsa onları mutlu etmemek, bilgi vermemek, hem de akıl sağlığınıza mukayyet olmak içindir bunlar.
 
Pencerenizden çatışmadan getirilen cenaze ve yaralıları, bunların taşınışını ve bir sigara bile yakmak için durmaksızın koşuştuklarını görürsünüz. Az önce cenazesini indirdiği arkadaşının yerine, gidecek timle beraber elleri titremeden dizleri çözülmeden; ve abartmıyorum bir salise duraksamadan tekrar helikoptere atlayanlara bakarsınız. Sonra hiç bir anormallik yokmuş gibi, oğlunuz o manzaraya şahit olmasın diye uzaklaştırırken pencereden, diğer yandan ailenize akrabalarınıza tesadüfen aramış dahi olsalar olanlar için MIŞ MİŞ gibi yapmanız gerekir.
 
Ağlamamış gibi, içiniz 1000 parçaya parçalanmamaktaymış gibi, sanki geceleri yataktan sıçramıyormuşsunuz gibi! Geceleri dinlediğimiz çatışma ve helikopter seslerini o kadar kanıksadığımı, bir gece sessizlikte uyanıp ‘acaba baskın mı yedik? Nöbetçiler mi uyudu?’ diye korktuğumu unutamam… Karanlığın bu yüzünü hiç bilmezdim. Mesela karartma yapılacağını önceden bilemezsiniz. Önceden çamaşır, bulaşık, ütü, banyo, ev temizliği, ders hazırlığı, sınav kağıdı ne işiniz varsa halletmiş olmanız gerekir, gündüz elektik varken..Her şeyi bitirmiş bile olsanız karanlıkta mumlarınız yeterince ışık vermez. Gece bebeğinize süt hazırlamanız gerekmekteyse yandınız vay halinize!
 
Dışarı ışık sızmasın diye karartmalarda camlara battaniye astığımızı, belki birkaçınız bilir. Ama ben bunun, saldırıda camlar patladığında kırıklardan korumak için de kullanılan ilkel bir yöntem olduğunu lojmanımız roketlendiğinde öğrendim… Tv izliyorum, var mısın yok musunun reklam arasında, yolun tam karşısındaki bir evden 3 roket atıldı. Camın önünde, nöbetçi olan eşime çocuğu yeni yatırdığımı söylerken..Daha uykuya dalmakla dalmamak arasındaydı yavrum.(Bu nedenle halen anksiyete tedavisi görüyor). Roketlerden İlkinin havada süzülüşünü görüp ‘SEN TOP ATIŞI MI YAPTIRIYORSUN?’ demiştim eşime. ilki açığa düştü gürültüyle, eşimin hayır! Dediğini ve askerlere emirler vererek koştuğunu duyuyordum.
 
Elim kulağımda oğlumun odasına koşup onu yorganla kucakladığım gibi, penceresiz olan tek dört duvarlı yer sayılacak banyoda emniyetini sağlarken, diğerlerinin nasıl bir kavis ve ışıkla hedefe ulaştığına şahit oldum.
 
Sonra sessizlik..Oyun oynadığımızı söylediğimi hatırlıyorum taşırken oğluma..Sımsıkı sarıldığımı da..Telefon irtibatı kesilmeden ne olursa olsun aileme haber verme alışkanlığı edindim. Sms’le, kısa ve net: BİZ İYİYİZ MERAK ETMEYİN!
 
O esnada onları korkutmaktan ve kendini yalnız hissetmemek adına yapılan bir alışkanlık. Ben o mesajı attığımda hayattaydım. Çünkü evladını kaybeden bir babanın ‘şehit olan oğluyla, en son 1 hafta önce konuştuğunu’ söylediğinde, ailemi endişelendirmemekten daha kötüsünün; altyazıyı okuyup da telefonla bize ulaşamamaları olduğunu öğrendim.
 
Ne o günün sabahı ne de Aktütün ve Gediktepe karakol baskınları… Çukurca, Şemdinli, mayınları gibi tekrar eden bir çok olaydan sonraki sabahlar, idari izinli olmama rağmen, işimi aksatmamaya dikkat ettim. Çocuklarım saydığım küçük Kürt talebelerimi asla ihmal etmedim. METANET..aslında burada daha farklı bir anlam içermekte… Bize eşi asker polis memur olan herkese, bilhassa o şehit haberlerinin akabinde; işyerimize güler yüzlü inadına neşeli, makyajlı gitmemiz salık verildi. Haklılardı. O kanlı baskınlardan sonra örgütün her zırt pırt yıldönümünde, bebek katilinin Suriye’den çıkışı, yok efendim, yakalanışı gibi… 1 Mayıs,nevruz gibi tarihlerde ama özellikle şehit verdiğimiz günün sabahı, başlayarak akşamına kadar lojmanların karşısındaki kolonlardan zorla dinletilen Gerilla(!) türkülerine katlanmak sadece metanet olamaz!

Bir kere çok mecbur kaldım.Her 2-3 ayda bir erzak almak (ve hatta nefes) için Van’a karayoluyla gideceğimizde (emniyetli günse ve konvoy varsa ancak) yazmayı adet edindiğimiz vasiyetimizde belirtmeme rağmen, aileme her ikimize de bir şey olduğu takdirde oğlumuzun kimler tarafından büyütülmesini istediğimizi ve ne olursa olsun üzülmemelerini söyleyiverdim. Babamın sesinin buğulandığını hatırlıyorum.
Bir kaç defa çocuğu aileme emniyette olacağı bir yere bırakıp da dönmeyi de çok düşünmüş ve konuşmuştuk. Arabada kendimizce önlemler alırdık,2,5 yaşındaki oğlum HER NE OLURSA OLSUN durmamamız gerektiğini gerekirse içeri istifra etmesi (süratli giderek o virajları almamız gerektiğinden) ya da tuvalet ihtiyacı duymaması konusunda sıkı sıkı tembihlenirdi.
 
Camları karartılmış ve dönüş yolunda artık sahte plaka takmak zorunda kalarak, yolculuk yaptığımız aracımızda her ikimiz de silahlı olurduk. Mermi her zaman namluya sürülü ve elimizin altında seyahat ederdik. Her virajın arkasında ne çıkacağını sizi neyin beklediğini bilmeden yol alırken hep bildiğim tüm duaları hatmederdim. Ve ne olursa olsun 2 mermiyi saklayacağıma söz vermiştim; bir şey olursa kaçamayacağıma, oğlumu da kurtaramayacağıma kanaat edersem, kendime ve yavruma sıkılmak üzere saklanacak son iki mermi. Helalleşilerek dönülen izinlerden sonra, tekrar oraya dönmesi en zoruydu. Öğrencilerimi okulumu arkadaşlarımı özlemiş olurdum ama beni bekleyenin tam olarak ne olduğunu asla bilemezdim… Karlar altında geçmekte olan -20lerde seyreden günlerden birinde artık evde tutulmaktan iyice bunalmış olan oğlumu da aldım. Kantinin önüne kamyonet gelmesini fırsat bilerek dışarı çıktım. Kamyonet demek yeni mal geldi demektir. Oğlunuz için aylardır reklamlarda görülüp imrendiği çikolatayı bulma ümididir..Misafirliğe giderken giyilecek kadın çorabı kalmadığında kamyonet yolu gözlenir. Gıda şöyle böyle tamam da, oyuncak ve ihtiyaçlar hiç bitmez… O akşam içerideki kalabalığı görünce kenarda beklemenin daha iyi olduğunu düşündüm. Ve aile kantininde bu kadar telaşla neden keklere bisküvilere meşrubatlara saldırırcasına hücum etmekte olan askerlerin, raf filan dinlmediğini aksine yağma edercesine boşalttıklarını izlemiştim. Anlam verememiştim.
 
Bir ara kasadaki bana seslendi :’hanıma yer açın önce o alsın, buyrun bayan?’ sadece neler olduğunu sorabildim, aldığım cevapla afalladım. Göreve gidecek olanlar sırt çantaları çok ağır olmasın diye verilen kumanyayı yolda atıp, bunları yemeyi tercih ediyorlardı. Henüz 19-20 yaşında, lise öğrencilerinden daha güçlü gözükmeyen çelimsiz sıska Mehmetçiğin o telaşının arkasındaki gerçek beni kahretmişti.
Ekmek alarak dışarı çıktığımda ağlıyordum. Oğlumun ‘elimi sıkıyorsun anne’ sesiyle kendime geldim.Çok gücüme gitmişti,çocuk görünümlü çocuk ruhlu çikolata kapışan gülüşen Mehmetçikler..Baskınların ertesinde sessizlik hakimdir işyerlerinde çarşıda sanki hiç olmamış o canlar gitmemiş gibi.. Delirmeniz işten değildir. Geçmiş olsun var mı sizden zayiat? Densin, hatırınız sorulsun istersiniz. Ancak yalnızken koridorda yakalarlarsa sorabilir arkadaşlarınız: ‘Dün eviniz roketlenmiş, nasılsınız var mı yapabileceklerimiz bir şey?’ diye.
Eylem günleri okula gelmektense polis taşlamaya giden öğrencilerim de var.O gün öğreneceklerini kaçırdıklarından yakınan da. Ve beni hala arayıp soran, özleyen özlediğim ve bir şekilde birbirimizi sevmeyi öğretebildiğim öğrencilerimi de hatırlıyorum.
 
Yüksekova’dan ayrılırken, Allah’a emanet ettim oradakileri. Bayrağı da bir diğer öğretmene devrettim. Ama beni sorarsanız, ben eski ben değilim artık.. Sırf bir polisle çıktığı için taranan öğretmen kızı nasıl unuturum? Ben yokken çocuğuma bakması için aradığım, her oralı kızın ‘tehdit edildik abla kusura bakma’ diye işi bırakmasını? Ancak bir korucunun kız kardeşine tek evladımı emanet edebildiğim günden sonra, o kızın da benim bir kardeşim olduğunu?
 
Hiç bir normal karne günü öğrencilerime karne veremedim. Milli eğitim tarafından ilçeye baskın yapılma olasılığına karşı, özellikle bayan öğretmenlerin can güvenliğini sağlayamama endişesiyle ‘siz seminere katılmayın. Aslında ne kadar erken ayrılsanız o kadar iyi’ dendiğini?Devletimin beni korumakla görevli polisinin değil beni, kendini koruyamayacak kadar aciz kaldığını.. Savcıların elinin kolunun bağlı çaresizliğini… Bunları Geride bıraktığımı sananlar var ama… BIRAKMADIM… BIRAKMADIK.

Çevrimdışı erdalimo

  • Üye
  • *
  • 17
  • 14
  • 17
  • 14
# 07 Kas 2014 22:07:49
Yazıklar Olsun Keşke Senin Gibi İnsanlar Hiç Doğuya Gelmese Kendini Neden Bu Kadar Kötü Hissetiğin Anlaşılıyor Irkçı Kafatasçı Geldiği Yere Katkı Sağlamaktan Çok Bir An Önce Buradaki Zamanımı Nasıl Doldururumun Düşünde Olan Birinin Vatansever Gözükmeye Çalışması Çok Tuhaf Bende Doğuda Görev Yapıyorum Evet Bazı Olaylar Yaşanıyor Fakat Buradaki İnsanların Gerçek Eğitimcilere Olan Sevgi,saygı,yardımseverlik Ve Misafirperverliklerini Gözardı Edenler Yalancıdır.

Çevrimdışı ücü

  • Bilge Üye
  • *****
  • 12.225
  • 55.115
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 12.225
  • 55.115
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Kas 2014 22:07:49
Doğuda görev yapan başta öğretmen arkadaşlarımız olmak üzere tüm memurlarımızın askerimizin polisimizin ALLAH yardımcısı olsun..

Kişisel Görüşüm:Doğuda vatanını seven bu ülke için terör örgütüne karşın duran Kürt kökenli vatandaşlarımız vardır.Onları ayrı tutarak bu mektupta geçen olaylara sebep verenlere lanet olsun ...

Çevrimdışı mrcmrt

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 661
  • 1.193
  • Lise Branş Öğrt.
  • 661
  • 1.193
  • Lise Branş Öğrt.
# 07 Kas 2014 22:29:23
Virajlar virajlar...Siirtte  çalışırken acaba bu sefer birileri çıkacak mı aracın önünü  kesecek mi diye  kelle koltukta gider gelirdim. Orada unutamadığım olaylardan biri bakkalın bana söylediği SİGARA YOK sözü idi:) gözümün önünde duruyor ama yok. Velhasılkelam geçmiş izler bıraksada geride kalıyor.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.792
  • 227.334
  • 28.792
  • 227.334
# 07 Kas 2014 22:33:12
Bazı şeyler yaşanır,anlatılamaz...

Çevrimdışı -turkuaz-

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 218
  • 439
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 218
  • 439
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Kas 2014 22:56:14
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yazıklar Olsun Keşke Senin Gibi İnsanlar Hiç Doğuya Gelmese Kendini Neden Bu Kadar Kötü Hissetiğin Anlaşılıyor Irkçı Kafatasçı Geldiği Yere Katkı Sağlamaktan Çok Bir An Önce Buradaki Zamanımı Nasıl Doldururumun Düşünde Olan Birinin Vatansever Gözükmeye Çalışması Çok Tuhaf Bende Doğuda Görev Yapıyorum Evet Bazı Olaylar Yaşanıyor Fakat Buradaki İnsanların Gerçek Eğitimcilere Olan Sevgi,saygı,yardımseverlik Ve Misafirperverliklerini Gözardı Edenler Yalancıdır.

teşekkür yok.. yanlışlıkla oldu... alıntı yapacaktım sadece.. :(

Çevrimdışı -turkuaz-

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 218
  • 439
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 218
  • 439
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 07 Kas 2014 22:57:04
Bu mektuptan etkilenmemek mümkün mü?..

Allah oradaki arkadaşlarımızın yardımcısı olsun...

Çevrimdışı KAŞİF

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.725
  • 7.044
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.725
  • 7.044
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Kas 2014 00:37:21
ben güneydoğunun bir ilçesinde görev yapıyorum  buralı değilim batıdan geldim Evet batıya göre çok farklı hayat yaşanabiliyor buralarda ama bu kadaar da değil  eğer kafatasçı bir görüşe sahipseniz buralar size göre değil ama insanlarla terör örgütlerini bir tutup insanlara öyle yaklaşılmazsa sıkı dostluklar bile oluşuyor  yörenin insanları buralarda çaba gösterdiğimiz için ayrı bir özen,saygi gösteriyorlar   

Çevrimdışı gülümseyinnn

  • Uzman Üye
  • *****
  • 5.382
  • 12.029
  • 5.382
  • 12.029
# 08 Kas 2014 00:49:48
insanları insanlıktan çıkartan ne olduysa orada lanet olsun.
tersi hikayeleri de çok dinledim. Ne denebilir ki, olan hep suçsuzlara oluyor...

Çevrimdışı kurthan

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.694
  • 73.107
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.694
  • 73.107
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Kas 2014 01:06:46
Terörün  yoğun olarak yaşandığı özellikle öğretmenlere hedef aldığı dönemde doğuda çalıştım.
Ama yöre halkından saygı ve sevgi gördüm.O koşullarda çalışıpta  çocuklarına eğitim verdiğimiz için hürmetleri sonsuzdu.Yokluk içinde dahi ekmeklerini bölüşüyorlardı.3 yıl korkuyla yaşadım ama oralarda çalışmaktan hiç pişman olmadım.

Çevrimdışı fb_rebel

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.995
  • 7.976
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.995
  • 7.976
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 08 Kas 2014 02:06:47
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yazıklar Olsun Keşke Senin Gibi İnsanlar Hiç Doğuya Gelmese Kendini Neden Bu Kadar Kötü Hissetiğin Anlaşılıyor Irkçı Kafatasçı Geldiği Yere Katkı Sağlamaktan Çok Bir An Önce Buradaki Zamanımı Nasıl Doldururumun Düşünde Olan Birinin Vatansever Gözükmeye Çalışması Çok Tuhaf Bende Doğuda Görev Yapıyorum Evet Bazı Olaylar Yaşanıyor Fakat Buradaki İnsanların Gerçek Eğitimcilere Olan Sevgi,saygı,yardımseverlik Ve Misafirperverliklerini Gözardı Edenler Yalancıdır.
Neye yazıklar olsun öğretmenim kelle koltukta yavrusunu olum korkusu içinde büyütmesine mi.Asıl memleketimin en zorlu yerlerinde binbir fedakarlıkla çalışan öğretmenime yazıklar olsun diyen size yazıklar olsun.Sizin çalıştığınız bölgede iyi insanların bulunması Malesef ki geneli değiştirmez.Malesef ki durum vahimdir.Hatta o kadar vahimdir ki bize bile ki biz doğulu ve kurtuz doğuda o şerefsiz pkkyı desteklemediğimiz için tavır yapılıp otobüs bileti bile satılmak istenmiyor.Benim gibi vatansever kurt vatandaşlar azınlıkta artık.İşleri bu hale getirenlere asıl yazıklar olsun.

Çevrimdışı ilknur81

  • Üye
  • *
  • 20
  • 20
  • 20
  • 20
# 08 Kas 2014 08:16:37
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
ben güneydoğunun bir ilçesinde görev yapıyorum  buralı değilim batıdan geldim Evet batıya göre çok farklı hayat yaşanabiliyor buralarda ama bu kadaar da değil  eğer kafatasçı bir görüşe sahipseniz buralar size göre değil ama insanlarla terör örgütlerini bir tutup insanlara öyle yaklaşılmazsa sıkı dostluklar bile oluşuyor  yörenin insanları buralarda çaba gösterdiğimiz için ayrı bir özen,saygi gösteriyorlar   

Bende batıdan geldim ve Güneydoğu da görev yapıyorum ama buradaki misafirperverliği ,insana saygıyı hiçbir yerde görmedim.İnsanlar karşısındakine hangi gözle bakıp muamele ederse göreceği muamelede o olur. Ben burada hiç kimsenin eşinin mesleğinden dolayı farklı muamele gördüğünü görmedim. Hele hele insanların  ona hoşgeldin demek için kuytu köşeler aradığını da görmedim. Ama polis ve asker eşi olan arkadaşların herkesle aralarına bir duvar örerek tehlikedeyiz diye insanlara anlattıklarını gördüm. kısacası sen insanlara önyargısız yaklaşırsan onlar da sana yaklaşır.

Çevrimdışı kızılçınar

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 104
  • 21
  • 104
  • 21
# 08 Kas 2014 08:47:49
Birincisi bu mektubu yayınlayan bir öğretmen olamaz.Bu hikayeyi okuyup da doğu ve güneydoğu halkının memurlara bu şekilde davrandığına inananlara da bendende onlara yazıklar olsun. Buna ancak NANKÖR'lük denir.. Bir öğretmenin bu tür ayrımcı işi gücü eğitim olmayan,orda burda arkadaşlarını ispyonlayan bir zihniyet.. GEÇİN BU HİKAYELERİİİ

Çevrimdışı kızılçınar

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 104
  • 21
  • 104
  • 21
# 08 Kas 2014 08:55:00
Ha Bu Hikayeyi Ne Zaman Ortalık Karışmaya Başlıyorsa Birkaç Sitede Yayınlanıyor. Eğitimhane Bu Oyunlara Gelmemeli.burası Bir Eğitim Sitesidir. Ne Oluyorrr ?? Site Yöneticilerinden De Cevap Bekliyorum

Çevrimdışı mmk63_63

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 71
  • 204
  • 71
  • 204
# 08 Kas 2014 09:03:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bende batıdan geldim ve Güneydoğu da görev yapıyorum ama buradaki misafirperverliği ,insana saygıyı hiçbir yerde görmedim.İnsanlar karşısındakine hangi gözle bakıp muamele ederse göreceği muamelede o olur. Ben burada hiç kimsenin eşinin mesleğinden dolayı farklı muamele gördüğünü görmedim. Hele hele insanların  ona hoşgeldin demek için kuytu köşeler aradığını da görmedim. Ama polis ve asker eşi olan arkadaşların herkesle aralarına bir duvar örerek tehlikedeyiz diye insanlara anlattıklarını gördüm. kısacası sen insanlara önyargısız yaklaşırsan onlar da sana yaklaşır.


kesinlikle sana katılıyorum hocam....KAHROLASI  önyargılar

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK