DAE
Dursun Ali ErzincanlıSen Yoktun
Sen yoktun... Hz Âdemdeydi nurun Önce cenneti, Sonra yeryüzünü şereflendirdin. Âdem nuruna affedildi Arafat bu affa şâhitti Sen yoktun Nuhun gemisindeydi Nurun... Dalgalar yeryüzünü boğarken Taprağın bağrındaki su Gökyüzüyle buluşurken Ve bu bir ilahi azap derken, Allah nurunu taşıdı binbir sebeple Tûfan, nurunu selamladı edeple... Sen yoktun... Hz.İsmailin alnındaydı Nurun İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden Rabbimiz dedi, Onlara kendi içlerinden Senin ayetlerini okuyacak Kitap ve hikmeti öğretecek onlara, Onları temizleyecek bir elçi gönder, Amin dedi on sekiz bin âlem Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak Amin dedi İsmail. Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı Medineden adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında. Sen yoktun... Hz.İsa Ahmed diye muştuladı seni Alemlerin efendisi diye sana seslendi. Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine.. Çünkü bu âlemin reisi geliyor... Bekleyin Ahmed geliyor. Kainata rahmet geliyor. Havarilerin yüzünü okşayan, Ölüleri dirilten bir nefes oldun Ama sen yoktun... Sen yoktun Sultânım, Hz. Abdullahın alnındaydı Nurun Başı eğik gezerdi mazlum Huteyle göklerden seni sorardı Varaka seni arardı semada Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler. Ağlayarak süslediler ölüme... Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler. Sen yokken, Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek. Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi. Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi... En son çocuk atılırken çukura Annesinin suretinde bir melek tuttu onu Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi. Melekler süslüyordu hirâyı. Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur, Efendisine hazırlanıyordu mekke. Âlem Efendisine hazırlanıyordu Kainatın gözü Hz. Aminedeydi. Toprak yalvarıyordu rabbine, Allahım gönder artık diyordu. Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada Ve bir gelişin vardı ya rasulallah, Bir inişin vardı yer yüzüne... Önünde cebrail! Ardında yalın kılıç melekler! Bir inişin vardı yer yüzüne... Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de Öksüzler annelerine sarıldı doya doya. Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini. Herşey sus pus olmuştu. Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay! Kainat bir isim duymak istiyordu. Ve bir ses yükseldi Âminenin evinden; Muhammed! Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini. Muhammed! Melekler öptü o nurdan ellerini. Muhammed! Seni yaratan Allaha kurbânız ey dürri yekta! Sana o adı veren rahmana kurbanız Artık sen vardın Susuz topraklara rahmet indi seninle Annenden sonra anne halime sevindi seninle Yağmura mı ihtiyaç var? Kaldır şehadet parmağını, Yağmurları salsın Allah. Sonra tut ağacın yaprağını, Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah. Yeterki sen iste, Sen iste yarasulallah Deki ben kimim? Dağlar, taşlar dile gelsin, Dilsiz çocuklar ellerinden tutup, Ente Rasulullah desin. Sen vardın Bedir kârdı, Uhut dardı Hendek yârdı. Yiğitlerin vardı. Ölmek için yarışan yiğitler... Hele bir enesin vardı senin. Enes bin malik... Uhutta öldüğünü duyunca arkadaşlarına, Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu. Onlar da Allahın Rasulü öldürülmüş deyince Enes kükremiş: Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız? Kalkın ve Onun gibi ölün! Demişti. Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü. Hem de ne şehit ey nebi! Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi. Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu... Musab Bin Umeyrin vardı senin. Uhutta sancağını taşıyan. Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki Allah o gün melekleri Musabın suretinde indirdi. Ebu hureyren vardı... Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı. Sen anlardın, Ya Ebâhir gel! Derdin. Ve sen gittin... Bir gidişle gittin Ardında hüznün kaldı. Hasretin kaldı göklerde. Bilal ezan okuyamaz oldu Ne zaman teşebbüs etse Muhammed rasulullah demeye Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi. Sonra günler ay, Aylar yıl oldu. Ve asırlar oldu Sensizliğe açtık gözlerimizi. Ama sen bırakmazsın bizi. Sen varsın ey şehitlerin sultanı Sen varsın! Bir şehit bile ölmezken Sana nasıl yok deriz. Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin. Ne anam var ne babam... Ebutalip bırakmamıştı bu yüzden. Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah! Bırakma bizi ki; Allah; Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor. Bırakma bizi! Hayatı seninle öğretti Rahman. Kulluğu seninle tanıdık. Duayı senden öğrendik sevgili! Hz Ömer umre için senden izin isteyince, Kardeşcik dedin ona, Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın? Bizler Ömer değiliz ama Bütün dualarımız senin için Ey Rabbimiz! Rasulünü anışımızdan haberdar et! Ona binler salat, binler selam! Habibine Makam-ı Mahmutu ver Ona vesileyi lutfet. Onu refik-i Âlâya yükselt Bizi de affet Onun hatrına affet Zatının hatrına Affet.
ÜYE