Merhaba öğretmenim,
Alkışlıyorum sizi, hem de yürekten.
O yazı yayınlandığı gün sitemizde yayınladık
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yani o gün okuduk, bilgilendik ve haberimiz var.
Ama sizin atladığınız bir şey var sanırım.
Bakanlık "Canlı Ders Uygulamaları" ile ilgili bir yazı yayınlamadı. O bahsettiğiniz müdür beylerin, üstüne vazife edinmiş olmalarından kaynaklanıyor her şey.
Bakanlık sadece başka platformlarda güvenlik tehlikesi olduğu için buna imkanı olan ve yapmak isteyen öğretmenlerimiz kullanabilsin diye EBA üzerinden bu imkanı sağladı. Ama dikkat ederseniz bakanlık bunu yazıyla bildirmedi. Bildirmedi çünkü zorunluluk yok, tamamen kullanmak isteyen öğretmenlere yönelik bir çalışmaydı.
Ben ve birçok arkadaşımızın asıl karşı çıktığı olaya gelince. Eğitimde fırsat eşitliğini ve devletin bunu sağlamak yükümlü olduğunu biliyorsunuzdur.
Şimdi soruyorum size; Sınıfın yarısının girme imkanı olmadığı için giremediği bir canlı ders eğitimde fırsat eşitliğine uygun mudur, değil midir?
(Veli olarak)Siz kendi çocuğunuzun bu imkandan mahrum bırakılmasını ister misiniz, istemez misiniz?
(Öğrenci olarak) Öğretmeninizin sizi dışarıda bırakarak ders yapması sizi mutlu mu eder, yoksa üzer mi?
Ben şöyle böyle diyerek mazeret üretmiyorum, ipe de un sermiyorum.
Sadece az önce yukarıda bahsettiğim veli ve özellikle öğrenci yerine kendimi koyuyorum. Bakanlık da koyuyor ki zorunlu tutmuyor. Koymayanların ne yaptığı belli.
Öğretmenimiz var 30 öğrencisinin 30'unun da sisteme bağlanıp kullanacak imkanı var. Bakanlık bu öğretmenimize "Buyur sana imkan EBA üzerinden eğitimini yap" diyor.
Öğretmenimiz var 30 öğrencisinin yarısı sisteme bağlanıp kullanma imkanı yok. Bakanlık ona "İster yarısı, ister 3-5, ne kadar olursa olsun, mutlaka yapacaksın" demiyor ki. Bunu o bahsettiğiniz müdürler diyor. Hatta "Kimse bağlanmasa dahi 1 saat bekle, kendi kendine ders anlat" diyenleri bile duyduk.
Öğretmenim, bunun mantığını siz anladınız mı inanının ben hala anlayamadım. O kadar zekadan yoksunum anlayacağınız.
Neyse öğretmenim, bakanlık fırsat eşitliğini sağlayamadığı için zorunlu tutmadığı bu canlı dersi siz ne derseniz deyin ben hala zorunlu değil diyorum. Bu konuda da iddialıyım.
Hiç kimse soruşturma açamaz, açana da yazılacak cevabım var. "Milli Eğitim Temel Kanunu'nun 8. maddesindeki Fırsat eşitliğine aykırı olduğu için yapmadım"
Bakalım bu ifadeden sonra ceza verebilecek, kendini kanunlar üstü gören çıkacak mı?
Saygılar sunarım.
Ağzınıza kaleminize sağlık öğretmenim. Yazdıklarınızın her kelimesine katılıyorum.
Sürecin en başından beri öğrenci ve velilerimi ihmal etmedim. Planlı ve sistemli ve bütün sınıfın yararlanacağı çalışmaları keyifle yürütüyoruz. İmkanları dahilinde canlı ders uygulamaları yapan meslektaşlarımı da destekliyorum (fırsat eşitliğine uygun olması koşuluyla). Yine gerçek bir idareci olarak öğretmenleriyle diyalog halinde gönüllük esaslı çalışmalar yürüten idarecileri de ayrı tutuyorum.
Benim hazmedemediğim şeylerden en önemlisi şu oldu:
Bazı meslektaşlarımızın, kendileri canlı ders yapıyor diye yapayanları süreç içinde hiçbir şey yapmamakla, fedakar olmamakla, para pul hesabı yaptığı halde yatarak vakit geçirmekle itham etmesi ve bunda ısrarcı olması. Onların yaptığını yapmıyoruz diye (ki geçerli sebepler var en başta fırsat eşitsizliği) hiçbir şey yapmadığımızı düşünecek kadar sığ düşünmek öğretmenlere yakışmıyor. Bu kadar basit bir şeyi bile anlayamıyorlarsa tartışmaya bile gerek yok...
Varsın onlar bizden daha iyi daha fedakar öğretmen olsunlar...