Eğitim Ve Öğretimdeki Gelişmeleri Değerlendirirken Kullandığınız Kriterler Neler

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
04 May 2015 12:12:11
Eğitim ve öğretimdeki gelişmeleri değerlendirirken kullandığınız kriterler nelerdir?

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Sitemizin "Tüm haberler" bölümünde yayınlanan "Japon Bakan 4+4+4 Eğitim Sistemine Gıpta Etti" başlıklı haberle ilgili yazılan yorumları okuyunca forumdaşlarımın "Eğitim ve öğretimdeki gelişmeleri değerlendirirken kullandığı kriterlerin" neler olduğunu merak ettim.

Japon bakanın nezaketen eğitim sistemimiz hakkında olumlu konuştuğunu VARSAYALIM.
Bakanın bunu nezaketen söylemiş olması eğitim / öğretim sistemimizin kötü olduğuna dair bir kriter olabilir mi?
Eğitim / öğretim sistemimizin kötü olduğunu / kötüye gittiğini iddia eden forumdaşlarım somut hiçbir delil göstermeden kanaatlerini ifade ediyorlar. Bu yüzden de inandırıcı olamıyorlar.

Somut olduğu iddia edilebilecek, kriterler hakkındaki düşüncelerimi paylaşmayı uygun görüyorum.

1) Uluslararası yarışmalarda alınan dereceler kriter olarak kullanılabilmektedir.
Özellikle PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sonuçları kriter olarak kullanılıyor.
Şu hususa dikkat çekmek istiyorum. Türkiye PISA değerlendirmelerine 2003 yılında katılmaya başlamıştır.
2003 yılından önce öğrencilerimizin katıldığı uluslar arası yarışmalar yok denecek kadar azdır.
Geç başladığınız bir yarışta geride olmanız, başarısız olduğunuz anlamına gelmez.

İfade etmek istediğimiz hususun daha iyi anlaşılması için şöyle bir soru yöneltmek istiyorum:
- PISA sınav soruları ÖSYM tarafından hazırlansa, değerlendirmede sıralama aynı şekilde olur mu?
ya da
- PISA sınavına katılan öğrenciler, ÖSYM'nin hazırladığı sınavlara katılsa,  değerlendirmede sıralama aynı şekilde olur mu? :)

PISA sonuçlarına göre eğitim / öğretim sistemimizin gelişmekte olduğunu görmek için bakanlığın hazırladığı şu çalışmalar incelenebilir:

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 May 2015 12:14:01
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

2) Bazı forumdaşlarım  bakanlığın uygulamaya koyduğu projeleri hazırlayan kişilerin "Türkiye gerçeklerinden " habersiz olduklarını ifade etmektedirler.
Bu forumdaşlarım kıyaslama hatasını yaparken Türkiye'nin her tarafının kendi bulundukları bölgeyle aynı olduğunu inancıyla hareket etmektedirler.
Dünyanın her tarafında bölgesel farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ülke yüzölçümü  ile doğru orantıldır.
Örneğin Amerika'nın New York eyaleti ile Washington eyaleti veya Colorado eyaleti ile Wisconsin eyaleti arasındaki öğretim sistemleri / imkanları arasında da büyük farklar vardır.
Bu farklılıkların eğitim / öğretim sisteminin genel başarısını olumsuz etkilemesi gayet doğaldır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 May 2015 12:15:02
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

3) Forumda "felaket tellallığı" içerikli mesajları okuduğumda öğretmen bir arkadaşın facebook sayfasında paylaştığı şu fıkra aklıma geliyor.

Kurtulması imkansızmış
 
Adamın karısı çok hastadır. Doktor bütün tahliller için gereken numuneleri aldıktan sonra kadının kocasına şöyle der:
- Bir hafta sonra gelin; ancak gelirken sakın eşinizi getirmeyin. Çünkü söyleyeceklerimin pek iyi olmayacağı açık.
Adam, bir hafta boyunca her gün ağlar. İş yerindeki arkadaşları da onun bu haline üzgündür.
Doktorun, tahlil sonucunu söyleyeceği gün gelir. Adamın arkadaşları, bu korku dolu günde arkadaşımızı yalnız bırakmayalım; olur da doktordan duyduklarıyla korkudan, heyecandan bayılır, fenalık basar diye, biz de yanında olalaım demişler ve doktora beraber gitmişler.
Bekleme salonunda zavallı adamcağız titriyor, ağlıyor; arkadaşları da onu sakinleştirmeye çalışıyordu.
İçeriden çıkan hemşire, adamı içeriye buyur etti.
Arkadaşları da içeriye girmek sitedi; ancak hemşire hanım, bunun mümkün olmadığını söyledi.
Zavallı adamcağız korkarak içeriye girdi. Kendini adeta odadaki koltuğa bırakıverdi.
Doktor şöyle dedi:
- Eşiniz için iyi haberlerim var. Yalnızca bir ay şu söylediklerimi yapın, eşiniz iyileşecek. Haftada bir gün, bir öğün yemeği siz yapın. Haftada bir gün akşam yemeği için onu dışarı çıkarın. Evde maç izleyerek heyecanınızı ona yansıtmayın. Akşamları erkenden evinizde olun. Her gün ona bir tane güzel söz söyleyin.  Bu dediklerimi yalnızca bir ay süreyle yapın; daha sonra hiçbirini yapmasanız dahi eşiniz iyileşecek. Aksi takdirde bir hafta içerisinde onu kaybedersiniz.
Zavallı adamcağız birdenbire kalktı ve arkadaşlarına koşup sarılarak, hıçkırarak ağlamaya başladı.
Arkadaşlarının, ne oldu sorusuna güçlükle şu şekilde cevap verdi:
- Eşim, bir hafta içinde ölecek; kurtulması imkansızmış.

Bakanlık bir proje başlattığında, hedef etkinin görülmesi yıllar alır. Proje açıklandığında "projenin ömrü bir hafta"  şeklinde açıklamalar yapılırken kullanılan kriteri çok merak ediyorum :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 May 2015 12:16:00
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

4) Forumda, yetişmekte olan neslin kötüye gittiğini ifade eden mesajları okuduğumda şu sözler aklıma geliyor :

“Bugünlerde gençler kontrolden çıkmış durumda. Kaba bir şekilde yemek yiyorlar. Yetişkinlere karşı saygısızlar. Ebeveynlerine karşı çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar.”
Aristoteles - M.Ö 350

“Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.”
Heseiod  - M.Ö. 800

Muhtemelen ilk toplumlardan beri, her toplumda yetişmekte olan nesillerin kötüye gittiği ifadelendirilmektedir.
Bu kötüye gidiş hiçbir zaman sona ermeyecek gibi görülüyor :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 May 2015 12:17:56
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

5)Forumda, yetişmekte olan neslin kitap okumadığını ifade eden mesajları okuduğumda şu olay aklıma geliyor :
90'lı yıllar...
10 -15 günde bir, bayan bir öğretmen arkadaşla buluşup, bir cafede sohbet etme alışkanlığımız vardı.
Müdavimi olduğumuz cafede, oturduğumuz masa ile genellikle aynı genç çalışan ilgilenirdi.
Çalışan bana her zaman "Hocam" diye hitap eder, arkadaşıma "bayan" diye hitap ederdi. (Ne arzu edersiniz hocam, ne arzu edersiniz bayan vs.)
Eskiden bilgisayar kurslarında usta öğretici olarak görev yaptığım için hocam şeklindeki hitaplara alışkındım.
Öğretmen arkadaşımla sohbetlerimizin birinde "hitap şekli" konusu açılınca :
- "Senin tuzun kuru tabi, garson bile sana hocam diyor, bizi öğretmen yerine koyan yok." şeklinde takılınca durumun acayipliğinin farkına vardım.
Tartıştığımız konuda uzlaşamayınca, garsona bana neden "hocam" diye hitap ettiğini sormaya karar verdik.
Garsonun masaya koyduğum kitabı işaret ederek soruma verdiği cevap şu :
- Elinizde kitap olduğunu görünce öğretmen olduğunuzu ANLADIM.

O günden beri elinde kitap olanlar dikkatimi çeker. İmkan bulursam ne işle meşgul olduklarını sorarım.
Bu güne kadar elinde kitap olupta, öğretmen olduğunu söyleyen kimseye rast gelmedim.
Elinde kitap gördüklerimin çok büyük bir kısmı üniversite öğrencisi çıkıyor.
Rabbim sonumuzu hayr eylesin :)
(Öğretmen arkadaşlardan ricam: Kitap okumak utanılacak bir şey değildir. Gizli saklı okumanıza gerek yok. Özellikle öğrencilerin göreceği yerlerde kitap okuyarak topluma örnek olun.)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 May 2015 12:20:38
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

6)  Hangi bilgiler öğretimde gelişimin göstergesidir?

Testcoz sitesinde 3. sınıf hayat bilgisi sınavlarından birinde şöyle bir soru sorulmuş

Aşağıdaki bitkilerden hangisi tarlada yetişmez?

A) Buğday
B) Çavdar
C) Mısır
D) Tere

Soruda doğru cevap "tere" olarak işaretlenmiş.

Soruda bir hata olduğu düşüncesiyle konuyu öğretmen arkadaşlardan birine ilettim.
Aldığım cevap terenin tarlada değil bahçede yetiştiği şeklindeydi.
Öğretmen arkadaşa konuyla ilgili söylediklerim şunlardır :
- Bahçe ile tarla arasındaki farkı bilen öğrenci sayısını çok merak ettim. :) Yeğenlerim bırakın terenin nerede yetiştiğini, terenin bir bitki olduğunu bile bilmezler.

Bugün bilgisayar mühendisliği bölümünde okuyan yeğenlerime 3. sınıfta böyle sorular soruldu mu bilmiyorum.
Bildiğim husus, yeğenim 3. sınıftayken eve internet bağlantısı yaptırdığım ve yeğenimin ısrarla bende web sitesi yapacağım dediğidir.
İlk web sitesini (mynet sitesinin ücretsiz hizmetlerinden yararlanarak) 3. veya 4. sınıfta yapmıştı.
İlköğretim hayatı boyunca nasıl web sitesi yapıldığını bilen bir öğretmeni olmadı :)

Terenin bahçede yetiştiğini bilmeyen öğrenciden bilgisayar mühendisi oluyor :)

Açıklamamızı bir fıkra ile sonlandıralım :

E-mail adresi olmayınca

İşsizin biri, temizlik işleri için Microsoft'a başvurur.
İnsan Kaynakları, bir öngörüşmenin ardından test (yeri temizlemek) yaparlar ve "işe alındın, e-mail adresini ver, sana başvuru formunu göndereyim, aynı zamanda, işe başlamak için geleceğin günü bildiririm" der.
Adam çaresiz, bilgisayarının, ve dolayısı ile e-mail adresinin olmadığını söyler.
İnsan kaynaklarından, onun adına üzüldüklerini, fakat e-mail'i yoksa, kendisinin de var olmadığını ve kendisi de olmadığı için işe alınamayacağını söylerler.
Adam umutsuzca, ne yapacağını bilmeden, cebinde sadece 10$ ile çıkar. Ve bir markete girerek 10 kiloluk bir kasa Domates alır.
Kapı kapı dolaşarak, 2 Saat içerisinde sermayesini ikiye katlar. İşlemi birkaç kez daha tekrar eder ve akşam eve döndüğünde 60$'ı vardır.
Ve bu şekilde yaşayabileceğini anlar, her sabah erkenden evinden çıkar ve akşam geç saatlere kadar çalışır, ve her gün parasını üçe, dörde katlar.
Az bir zaman sonra, bir el arabası alır, bunu bir kamyonla değiştirir ve bir süre sonra artık, birçok araçtan oluşan bir nakliye şirketi sahibidir.
5 sene geçer, adamımız Birleşik Devletlerin en büyük gıda nakliye şirketlerinden bir tanesinin sahibidir artık.
Artık ailesini ve geleceğini düşünmektedir, ve hayat sigortası yaptırmaya karar verir.
Bir sigorta şirketini arar, kendine uygun bir plan seçer ve konuşma biterken, sigortacı, teklifi gönderebilmek için adamın e-mail adresini ister.
Adam e-mail 'inin olmadığını söyler "Şaşırtıcı, der sigortacı, e-mail'iniz yok ve bu hanedanlığı kurabildiniz, düşünün, ya bir de e-mail adresiniz olsaydı.."
Adam düşünür ve şu cevabı verir:
- Microsoft'ta temizlikçi olurdum!

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK