Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Eğitimde kullandığımız dil demokratik mi?
sorusuna cevabım
Demokratik olmalı mıdır?şeklinde bir soruyla farklı bir bakış açısı getirmek istiyorum.
Bakış açısının anlaşılabilmesi için
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde yer alan
Beşer beşer programının "Memleket Hasreti" başlıklı bölümünün diyaloglarının (yapabildiğim kadarıyla) dökümünü paylaşmak istiyorum.
Sahne işe eleman alma görüşmesi yapılacak şekilde düzenlenmiştir.
Görüşmeyi yapacak görevli bayandır.
Odanın kapısı çalınır :
- Gir.
Kapıdan görüşme için bayan aday girer :
- Merhabalar, merhabalar. Eee.. iş görüşmesi için geldim.
- Aaa... gerçekten mi?
- Hııı. Biraz heyecanlıyım, pardon saçma bir giriş oldu şöyle CV'mi veriyim. Vallahi nasıl bir kalabalık yani ilgide var. Herkes iş görüşmesi için geldi de ben öyle deyince saçma oldu. İş görüşmesi için herkes burda değil mi?
- Cevap veriyim mi?
- Yok yok... ben vemiyin, ben aldım cevabımı. Siz de gerilmişsiniz kalabalık yani Allah bilir kaç kişi geldi benden önce di mi?
- Yüzelli kişi geldi hanfendi. Sizden sonra da ikiyüzelli kişi gelecek.
- Dörtyüz elli kişi yapıyor.
- Ne bu... ne bu... yani matematiğim iyi mi demek istiyorsunuz?
- Benim matematiğim pekiyi, kimyam beş, fiziğim on numara dermişim... ay...
- Bakın hanfendi biz buraya ne fiziği, ne kimyası, ne de matematiği on numara birini arıyoruz. Biz bu inşaat firmasına inşaattan arayan biri arıyoruz.
- Evet. Doğru... Evet.
Görevlinin cep telefonu çalar ve görevli görüşme masasından uzaklaşarak telefonla konuşmaya başlar :
- Aloooo... Gurban olurum, sen misin? Ney? Gız yok gız işteyim iş görüşmesi yapıyorum anam hee. Gız baba çıka Cehra o nasıl hastalıkmış hala mı geçmedi? Yaa... bak babaın canına deysin emi gı. Tamam bak ne diyecem sana bak, sen güzel güzel pekmezini ye madenis kaynat onu iç, ben akşam gelince sana bakacam gurban olurum tamam hadi hadi görüşüruk anam.
Telefonu kapatıp , masaya geri döner.
- Nerede kalmıştık?
- Siz nerelisiniz?
- Eeehh... Been Sivas'lıyım. N'oldu ki?
- Ben de Sivas'lıyım.
- Aaaa... gerçekten mi?
- Gız Sivas'lıyım diyom manyak mısın? Ben de Sivas'lıyım, hemşeri çıktık deli.
- Hele ki gız valla gız bu bizim oranın ağızları gız. Gız toprağım ...
...
Hemşeri sohbeti Sivas halk oyunları oynama şeklinde devam ederken görevlinin amiri olan bey odaya girer :
- İsmail gardaş ... İsmail bey
- Perihan hanım ne yapıyorsunuz?
- Be.. be.. ben şimdi...şöyle ki ben burada iş görüşmesi yapıyordum...
- Böyle mi iş görüşmesi yapıyorsunuz?
Görevli heyecandan konuşmakta zorlanır.
- Perihan hanım biraz içeri gelir misiniz, özel bir konuşalım lütfen. Hanfendi siz de gidin tamam gerek kalmadı, buyrun.
- İsmail açıklayabilirim, şimdi bu Sinem arkadaş iş görüşmesine gelmiş, bak ya heyecandan dilim sürçtü. Ondan sonra baktım Sinem Sivas'lı. Ben de ne zamandır memlekete gitmiyorum. Böyle bir hemşerimi görünce ben bir duygulan bir duygulan kötü oldum yani.
- Aaa aslında benimde biraz suçum var. İsmail bey benim böyle hemşerimi gördüm mü dayanamıyorum özüne döndürüyorum, dönüyorum yani baskıcı bir Sivas'lıyım biliyon mu?
- Ben de lazım... Vallaha lazım...
- Efendim?
- Yeminle yav... Çıkıyrım işten gidiy...
Bir insanın farklı ortamlarda farklı dil özellikleri (şiveleri) kullanması ne kadar sağlıklıdır?İş, eğitim gibi ortamlarda "resmi" dili (veya İstanbul şivesini) kullanmak / kullanmak zorunda kalmak demokratik midir?