Eğitimhane İçin İftar Vakti

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 01 Ağu 2013 14:11:22
Şükür öğlenimizi geçirdik. Sırada ikindi ve akşam, hayırlı oruçlar dilerim.

Çevrimdışı beyazgelincik

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 401
  • 2.117
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 401
  • 2.117
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2013 18:16:56
bütün öğretmenlerime hayırlı iftarlar...

Çevrimdışı malkoc61

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 542
  • 1.949
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 542
  • 1.949
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2013 18:31:05
Artık sona doğru yaklaştık.Herkese hayırlı iftarlar.

Çevrimdışı hafız ahmet

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.068
  • 20.096
  • Okul Müdürü
  • 4.068
  • 20.096
  • Okul Müdürü
# 01 Ağu 2013 18:32:37
hayırlı iftarlar....

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.525
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2013 18:34:27
İftar vakti yaklaştı, herkese hayırlı iftarlar.

Çevrimdışı zeynep_zehra

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.521
  • 7.992
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 01 Ağu 2013 18:52:07
İŞTE O ESKİ RAMAZANLAR

Yeşil mercimekli bulgur pilavı, kuru üzüm ve kayısı hoşafı, patates salatası ve her gün bir yenisi yapılan çorba demekti eski ramazanlar. Yayla çorbasının üzerindeki tereyağı ve kuru nanenin bahçemizin mahsulü olduğuna dikkat çekmek isterim. Çünkü daha lezzetlisini yemek henüz kısmet olmadı. Tarhana çorbasının ise günümüz hazır çorbalarının samimiyetsizliğine sonsuz isyanı vardı. Yüzde yüz doğal ve sınırsız sağlıklıydı. Bir de un çorbası yapardı annem, muhtemelen fakirliğimizin simgesiydi o çorba; un, süt veya su ve tuzdan müteşekkil bir çorbaydı. Lezzeti ise kendisini oluşturan zenginliğin kat kat fazlasıydı. Hem fakir olmadık biz asla, şimdi pek rastlanılmayan bir zenginliğimiz vardı sofralarımızda; sonsuz vakar sahibi bir baba, sınırsız edep sahibi bir anne ve yedi evlat. Evlatların pek bir arada olması mümkün olmazdı ramazan ayında çünkü kış mevsimiydi ve açıktı okullar. Lakin bayrama yakın bir iki gün dünyanın en anlamlı gülücüklerinin yankılandığı bir evimiz olurdu.
Dokuz kişinin yer sofrasının kenarına sıralandığını düşünüyorum da şimdinin dört kişilik çekirdek ailelerinin masanın etrafına sığamamaktan yakınmalarına ağlayasım geliyor. Cep telefonlarının masaların köşelerini işgal etmeleri, gözün ya da kulağın sürekli o lanet olası telefonlarda olmasından kaynaklı saçma sapan hallere şahit oldukça ne kadar da şanslı bir çocukluk yaşadığımı anlıyor, şükrediyorum.
Sahurda tok tuttuğuna inandığımız ve gerçekten de öyle olan yeşil mercimekli bulgur pilavı yiyorduk. Hala kokusunu hatırladıkça burnumun direği sızlar. Yanında olmazsa olmaz kayısı hoşafı. Ve en nihayetinde koskoca bir demlik çay. Çay, babam için ayrı bir dünyanın varlığı gibiydi. Annem de çok severdi ama babamın çaya âşık olduğunu hiç çekinmeden yazabilirim şu an. Ramazan ayında olmadığımız kimi günler sabah namazını kılarken küçük tüpte çayı kaynatır ve namaz sonrası demler içerdi. Şimdiki aklım olsa her sabah kalkar o çaya eşlik etmeye gayret ederdim ama çok değil dört beş kez nasip oldu. Çocuktuk, uyku daha tatlıydı.
Ramazan ayında daha çok Kur’an-ı Kerim okurdu babam. Özellikle öğle namazından sonra misafir odasına geçer ve sehpanın üzerinde dudakları belli belirsiz kıpırdar halde okurdu. Sadece okumakla kalmaz hayatına yansıtmak için de bin bir çaba harcardı. Bize de bu şekilde yaşamamız gerektiğini telkin ederdi davranışlarıyla.
İftar vakti yaklaştıkça hanemizde rehavetle karışık bir sevinç dalgası dolardı. TRT Radyo 1 kanalından iftar programını takip eder Ankara’ya göre kendi iftarımızı hesaplar önce ya da sonra oluşuna göre yorumlar yapardık. Onlarca özel kanalın ramazan özel yayını yaptığı zamanlar değildi o zamanlar. Samimiyetsiz soruların sorularak her şeyin bu denli sulandırıldığı zamanlar hiç değildi. Orucu nelerin bozup nelerin bozmadığı bize babamız ‘İslam İlmihali’nden okurdu. Her şeyden önce her şeyin bir edep ölçüleri çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini öğretmişti babam. Babamız su istediği zaman ‘of’ denilmeyeceğini de öğretmişti..
İftar vaktine on dakika kala herkes sofraya oturur ve iftarı beklerdi. Amacımız şeytanı çatlatmaktı. Her şey önümüzdeydi ama kimse uzanıp da tek lokma almaya hamle etmiyordu. Bu ne muazzam bir manzaraydı…
İftar sonrası çay hazır olurdu. Çaylar içilir ve teravihe gidilirdi. Bir de sabah namazına götürmüştü babam biz dört erkek kardeşi bir zemheri ayında. Hiç unutmuyorum köy imamının yüzündeki ifadeyi, hayırdır yahu demişti bir yaramazlık mı var? Tebessüm etmişti babam, ne yaramazlığı olacak hoca efendi, sana cemaat getirdim.. Bu lezzeti tahayyül edebilip evladına yaşatan kaç ebeveyn var ki şimdi..
Teravihten sonra tekrar çay demlenir ve çok da geç olmadan uyunurdu. Sahura kadar uyanık olmanın lezzetsiz bir şey olduğunu da öğreniyorduk demek o zamanlar.. Her şeyin zamanında ve yerinde güzel olduğunu ilmik ilmik ruhumuza işliyordu babam.
Şimdiki çocuklarımız hocalara, odalarına Justin Bieber posteri asmanın caiz olup olmadığını soruyorlar.
Bir ömrü her şeyden bihaber yaşayıp heba ediyorlar..
Duygularımıza kastı olanlar başarılı olmuşlar, üzgünüm..
Öldürmüşler bizi..

Çevrimdışı eslemnurum

  • Uzman Üye
  • *****
  • 10.560
  • 26.279
  • 10.560
  • 26.279
# 01 Ağu 2013 19:09:50
Herkese hayırlı iftarlar dilerim. Rabbim oruçlarımızı kabul etsin.

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2013 19:17:55
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Herkese hayırlı iftarlar dilerim. Rabbim oruçlarımızı kabul etsin.

Amin hocam,cümlesiyle..

Çevrimdışı bilgidolu

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 827
  • 1.016
  • 827
  • 1.016
# 01 Ağu 2013 19:22:15
gün çok halsizdim nedense..ilk kez de epey acıktım..herkese hayırlı iftarlar...Rabbim oruçlarımızı kabul etsin inşallah..

Çevrimdışı ismail_gökçe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.335
  • 4.847
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 1.335
  • 4.847
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2013 19:24:05
     Bu gün 24. sünü tuttuğumuz orucumuzu Allah kabul etsin. Hayırlı iftarlar.

Çevrimdışı senol17

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.579
  • 15.745
  • 1.579
  • 15.745
# 01 Ağu 2013 19:24:23
Zeynep zehra hocam yüreğinize, kaleminize sağlık. çocukluğuma döndüm yazınızda. hey gidi günler demekten alamadım kendimi.
tarhana çorbasına ekmek doğrardı annem, üzerine salçalı-peynirli sos. ramazana özel alınan cam şişede gazozlar geldi gözümün önüne. bakkalımızın camında ipe dizili sıra sıra tatlılar da.
aynısı olmasa da o günlerin sıcaklığını yaşatmaya çalışıyorum oğluma. bir nebze ramazan tadı yerleşsin yüreğinde.
o zamanlar güzeldi. bu güzellikleri yaşamak, yaşatmak da bizim elimizde. selam ile hayırlı iftarlar...

Çevrimdışı bilgidolu

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 827
  • 1.016
  • 827
  • 1.016
# 01 Ağu 2013 19:30:34
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
İŞTE O ESKİ RAMAZANLAR

Yeşil mercimekli bulgur pilavı, kuru üzüm ve kayısı hoşafı, patates salatası ve her gün bir yenisi yapılan çorba demekti eski ramazanlar. Yayla çorbasının üzerindeki tereyağı ve kuru nanenin bahçemizin mahsulü olduğuna dikkat çekmek isterim. Çünkü daha lezzetlisini yemek henüz kısmet olmadı. Tarhana çorbasının ise günümüz hazır çorbalarının samimiyetsizliğine sonsuz isyanı vardı. Yüzde yüz doğal ve sınırsız sağlıklıydı. Bir de un çorbası yapardı annem, muhtemelen fakirliğimizin simgesiydi o çorba; un, süt veya su ve tuzdan müteşekkil bir çorbaydı. Lezzeti ise kendisini oluşturan zenginliğin kat kat fazlasıydı. Hem fakir olmadık biz asla, şimdi pek rastlanılmayan bir zenginliğimiz vardı sofralarımızda; sonsuz vakar sahibi bir baba, sınırsız edep sahibi bir anne ve yedi evlat. Evlatların pek bir arada olması mümkün olmazdı ramazan ayında çünkü kış mevsimiydi ve açıktı okullar. Lakin bayrama yakın bir iki gün dünyanın en anlamlı gülücüklerinin yankılandığı bir evimiz olurdu.
Dokuz kişinin yer sofrasının kenarına sıralandığını düşünüyorum da şimdinin dört kişilik çekirdek ailelerinin masanın etrafına sığamamaktan yakınmalarına ağlayasım geliyor. Cep telefonlarının masaların köşelerini işgal etmeleri, gözün ya da kulağın sürekli o lanet olası telefonlarda olmasından kaynaklı saçma sapan hallere şahit oldukça ne kadar da şanslı bir çocukluk yaşadığımı anlıyor, şükrediyorum.
Sahurda tok tuttuğuna inandığımız ve gerçekten de öyle olan yeşil mercimekli bulgur pilavı yiyorduk. Hala kokusunu hatırladıkça burnumun direği sızlar. Yanında olmazsa olmaz kayısı hoşafı. Ve en nihayetinde koskoca bir demlik çay. Çay, babam için ayrı bir dünyanın varlığı gibiydi. Annem de çok severdi ama babamın çaya âşık olduğunu hiç çekinmeden yazabilirim şu an. Ramazan ayında olmadığımız kimi günler sabah namazını kılarken küçük tüpte çayı kaynatır ve namaz sonrası demler içerdi. Şimdiki aklım olsa her sabah kalkar o çaya eşlik etmeye gayret ederdim ama çok değil dört beş kez nasip oldu. Çocuktuk, uyku daha tatlıydı.
Ramazan ayında daha çok Kur’an-ı Kerim okurdu babam. Özellikle öğle namazından sonra misafir odasına geçer ve sehpanın üzerinde dudakları belli belirsiz kıpırdar halde okurdu. Sadece okumakla kalmaz hayatına yansıtmak için de bin bir çaba harcardı. Bize de bu şekilde yaşamamız gerektiğini telkin ederdi davranışlarıyla.
İftar vakti yaklaştıkça hanemizde rehavetle karışık bir sevinç dalgası dolardı. TRT Radyo 1 kanalından iftar programını takip eder Ankara’ya göre kendi iftarımızı hesaplar önce ya da sonra oluşuna göre yorumlar yapardık. Onlarca özel kanalın ramazan özel yayını yaptığı zamanlar değildi o zamanlar. Samimiyetsiz soruların sorularak her şeyin bu denli sulandırıldığı zamanlar hiç değildi. Orucu nelerin bozup nelerin bozmadığı bize babamız ‘İslam İlmihali’nden okurdu. Her şeyden önce her şeyin bir edep ölçüleri çerçevesinde gerçekleşmesi gerektiğini öğretmişti babam. Babamız su istediği zaman ‘of’ denilmeyeceğini de öğretmişti..
İftar vaktine on dakika kala herkes sofraya oturur ve iftarı beklerdi. Amacımız şeytanı çatlatmaktı. Her şey önümüzdeydi ama kimse uzanıp da tek lokma almaya hamle etmiyordu. Bu ne muazzam bir manzaraydı…
İftar sonrası çay hazır olurdu. Çaylar içilir ve teravihe gidilirdi. Bir de sabah namazına götürmüştü babam biz dört erkek kardeşi bir zemheri ayında. Hiç unutmuyorum köy imamının yüzündeki ifadeyi, hayırdır yahu demişti bir yaramazlık mı var? Tebessüm etmişti babam, ne yaramazlığı olacak hoca efendi, sana cemaat getirdim.. Bu lezzeti tahayyül edebilip evladına yaşatan kaç ebeveyn var ki şimdi..
Teravihten sonra tekrar çay demlenir ve çok da geç olmadan uyunurdu. Sahura kadar uyanık olmanın lezzetsiz bir şey olduğunu da öğreniyorduk demek o zamanlar.. Her şeyin zamanında ve yerinde güzel olduğunu ilmik ilmik ruhumuza işliyordu babam.
Şimdiki çocuklarımız hocalara, odalarına Justin Bieber posteri asmanın caiz olup olmadığını soruyorlar.
Bir ömrü her şeyden bihaber yaşayıp heba ediyorlar..
Duygularımıza kastı olanlar başarılı olmuşlar, üzgünüm..
Öldürmüşler bizi..

hocam duygulandırdınız beni.sağolun varolun..özlemim arttı yine eskiye.. ben eskidikçe de artıyor..zamanında aynı şeyleri yaşayıp burda paylaşıyor olmak da çok güzel.şükür yaşadık.... diyebiliyorum...

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.889
  • 32.896
  • 512.889
# 01 Ağu 2013 19:53:36
Hayırlı iftarlar...

Çevrimdışı yagmurun

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.652
  • 1.949
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 1.652
  • 1.949
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 01 Ağu 2013 19:56:48
Herkese hayırlı iftarlar..

Çevrimdışı omeruslu06

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.920
  • 61.792
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 3.920
  • 61.792
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 01 Ağu 2013 19:57:08
Hayırlı iftarlar    kaldı 6  oruç...   Giden  gider  geri gelmez:((

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK